Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEBRİZ 19 İstanbul’a 30 dolar uzakta Levent Üredi il sürçmesiyle “şefaat” yerine “seyaD hat” diyen Evliya Çelebi’nin torunlarıyız. Göçlerle geniş coğrafyalara dağılan Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerden birisi de İran’dır ve toplam nüfusunun yüzde 30 kadarı Türk soyludur.Tebriz ise ülkenin en batısında, deprem ve istilalarla fazlaca tarihi binanın kalmadığı, Sasani, İlhanlı, Karakoyunlu ve Safeviler’e başkentlik etmiş bir Azeri şehridir. İstanbul’dan otobüsle 30 dolara gidilir. Sınır kapısından 300 kilometre uzaklıktadır ve 1.3 milyon nüfusu vardır. Şehrin en ilginç yapısı, “bazar” denilen kapalı çarşısıdır. Girişi güçlükle bulunan yapının hemen karşısında yer alan ve Mevlana ile Tebrizli Şems adlı “modern” çarşılara sırtınızı verip baktığınızda, dükkan karmaşası içinden girişini bulabilirsiniz. Bu giriş sorunu çözümlendiyse, sayısız baharatçı, halıcı, kalyan (nargile) içilen çayhane ve kuyumcuyu barındıran hazinenin içine dalabilirsiniz. İlk girilen bölüm, kadınların hararetli altın pazarlığı yaptığı Kızıl Pazarı’dır. Buradan Dellazen Pazarı’na geçilir ki, muhteşem İran halıları burada satılmaktadır. Labirentin içinde yol alırken, sırtlarına sardıkları balyaları taşıma telaşındaki yaşlı hamalların “ya Allah” söTebriz’in kapalı çarşısı bir labirenti andırıyor; altın Kızıl Pazarı’nda halılar Dellazen Pazarı’nda satılıyor. Kapalı çarşıda yabancılarının giremediği “zulhane”de ise esnaf kendi arasında güreşe tutuşuyor. zü saygıyla yana çekilmek için yeterli sayılmaktadır. Kapalı çarşıda lokanta yoktur. Ama labirentin kuytu bir köşesinde çayhanelere rastlarsınız. Buralar közde pişirilip kalın bardaklarda sunulan çayların içildiği, sıkı sohbetlerin yapıldığı, daha çok da “kalyan” denilen nargileleri içmek için dükkan kapatılıp gelinen mekanlardır. Yabancıların girmesi izine bağlı olan bir “zulhane” kapalı çarşıda bulunur. Genellikle iki katlı zulhaneler çarşı esnafının form tutmak için güreş yaptıkları yerlerdir ve buralardan dünyaca tanınmış güreşçilerin çıktığı söylenilir. Katılımcılar, dini motiflerle yüklü sözlerle rutin hareketlerine başlarlar, tef eşliğinde ilahiler söylerler. Tebriz, kimilerine göre 600 şairin gömüldüğü bir mezarlığa sahiptir. 17 yıl önce ölen Şehriyar’ın anıt mezarı da buradadır. Şair mezarlıklarını ziyaret etmek ve buralarda ezberden şiir okumak bir İran geleneğidir. Tebriz’den “abguşt” yemeden dönülmemelidir. Kaburga kemiğinden ayrılan et ile nohut, sebze taneleriyle haşlanarak pişirilir ve özel pidelerle servis edilir. Sayısız kebapçıda hayvanın her organından kebap yapılır. Tebriz’in pastaneleri de ilgi çekicidir. Ama buralarda oturmak yasaktır. Oturma yasağı,tüm mevsim meyvelerinin sıkılıp taze taze içildiği meşrubatçılarda yoktur. İran’da yasak olanla olmayanı ayırt etmek güçtür. Taksi sürücüsü ve öndeki yolcu kemer takmak zorundadır, radyo yasaktır, trafik cezaları bir memur maaşı düzeyindedir. Ama polislerden uzaklaşınca sürücüler, üç şeritli yolda yolcu indirmebindirme yapabilirler. Uydu antenlerinin yasak olduğu bu ülkede, herhangi birisi, dün gece Türk televizyon kanallarında izlediği magazin ve eğlence programlarını beğeni duygusuyla anlatabilir. Bu çelişkiyi sezebilmiş İranlılar, “sizdeki hayat, gerçekten televizyonlardaki gibi mi’ diye sorabilir. C