Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖZLEM 25 ler dinlerini çok bağlı olduklarını ve şeriat kurallarının geçerli olduğunu öğrendim. Mesela, Ramazan aylarında oruç tutmayan Müslümanlar sokakta ya da restoranda yemek yiyemiyorlarmış. Müslüman kadınların çoğunluğunun tesettürlü olması ve ülkelerinde çok eşliliğin bile hala devam ediyor olması beni çok etkiledi. Erkeklerin bazılarının dört tane eşe sahip olduklarını ve bunun böyle de devam ettiğini öğrendim. Ülke ekonomileri güçlü olması ve büyük şehirlerin iyi bir planlamaya sahip olmasına rağmen trafik sorununu çözememiş olmaları en büyük sıkıntılarıymış. Halen dünyanın en yüksek binası “Petronas Tower”, Kuala Lumpur’da.Ülke insanlarının eğitim düzeyleri şehirlerde çok yüksek, gelir seviyesi yüksek ailelerin çocuklarının çoğunluğu İngiltere ve Avustralya’da okuyorlar ve herkes anlaşabileceği kadar da olsa İngilizce konuşabiliyormuş. Türkiye’ye iki grup Malezyalı geliyor. Birinci grup oldukça dar bir bütçe ile gelen Umre yolcuları; Hac dönüşü üçdört günlüğüne İstanbul’a uğruyorlar, üç yıldızlı otelde kalarak fazla para harcamıyorlar. Bunların en hoşuna giden şey cami ziyaretleri özellikle Eyüp Sultan Camisi. İkinci grup gelir düzeyi yüksek olan, İstanbul ve Anadolu turları yapan Malezyalılar, bunlar ülkemizde daha iyi şartlarda konaklayarak ve daha fazla para harcayabiliyorlar. Bu insanların çoğu modern ve dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunmuşlar. Yalnız bu iki grubun ortak bir özelliği var, bizim yemeklerimizi sevmiyorlar, mümkünse kendi yemeklerini veya Çin yemeklerini tercih ediyorlar.Hatta bir keresinde devamlı gelen umre grupları için Malezya’dan aşçı getirtip burada üç ay yemek yaptırmışlar. Kendi yemekleri sadece haşlanmış pirinç, acılı ekşili soslu tavuk veya deniz ürünleri ve bol bol baharatlardan oluşuyor. Bu Anadolu gezimde farklı bir kültürün insanlarını tanıdığım için mutlu oldum, onların ülkemiz ve insanlarımız hakkındaki düşüncelerini, hayata nasıl baktıklarını ve bu hayatı nasıl yaşadıklarını öğrenme imkana sahip oldum ve siz okurlarımla paylaşmak istedim. yazicideniz@yahoo.com dar yaşamış olan bu yerleri gezerken ne kadar dolu ve önemli bir tarihe ev sahipliği yaptığımızı gördüm, bu bana inanılmaz bir gurur yaşattı. Buraları gezerken beni ve grubumu rahatsız eden bir şey yaşadık. Sıcağın çok yoğun olduğu, turistlerin akın akın geldiği bu tarihi kentte, elimizdeki su şişelerini atacak tek bir çöp kutusunun bile olmaması son derece üzücüydü. Belediyenin çevre temizliğine biraz daha dikkat etmesi gerekiyor.. Diğer bir rahatsızlığım ise, ne kadar acıdır ki böyle bir tarihi hazinenin kendi yurdum insanımız tarafından değil de, farklı ülkelerden onca yolu bu yerleri gezebilmek, görebilmek ve geç de olsa bu tarihe tanık olmak için gelen yabancı turistler tarafından ilgi görmesi ,ama bir elin beş parmağı kadar bile kendi insanımızın olmayışı beni inanılmaz derecede hayal kırıklığına uğrattı. Daha kendi kültürümüze, geçmişimize ve ülke değerlerimize biz sahip çıkamazsak, kim sahip çıkacak? Bir hafta süren bu yoğun tur boyunca, kendilerine en çok merak ettiğim soruları sorma imkanına sahip oldum. Ülkemizi neden tercih ettiklerini sorduğumda, ilk sebebinin Müslüman bir toplum olmamız olduğunu ve Türk insanını kendilerine biraz daha yakın hissettiklerini söylediler. Her gün düzenli olarak ibadetlerini yapmaları, konakladığımız otellerden ve insanlarla kurdukları diyaloglardan çok hoşnut kaldıklarını söylediler. İlk fırsatta tekrar ülkemizi ziyaret edeceklerini, burada görmek istedikleri daha birçok yer olduğunu belirttiler. Malezya’nın yapısı Daha önceki yıllarda Malezyada yaşayan ve 1960’ların önemli bir politikacısının rehberliğini yapan Sami Özçini ile görüşmemde Malezya’da yaşayan insanların yarıdan fazlasının Müslüman, yüzde 30 Çin asıllı Budistler ve yaklaşık yüzde 10 Hint asıllı Hindu ve Katolik Hıristiyanlar olduğunu öğrendim. Orada yaşadığı zamanlarda hiç zorluk çekmediğini, tersine herkesin birbirine çok saygılı yani bir anlamda hümanist olmaları, günlük yaşamı daha güzel kıldığını ve herkesin huzur içinde yaşadığını belirtti. Genellikle Müslümanların çoğu politik güce, Çinliler ise ekonomik güce sahiplermiş. Müslüman olan Maley