Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KAPAK Bodrum’un ‘Yahşi’ beldesi Hakan Dirik eraklı gözler için M yabancı bir kenti, beldeyi tanımanın ilk ipuçlarıdır tabelalar. Daha önce gitmediğiniz bir yere yaklaştığınızda önce onlar selamlar sizi. Birkaçını geride bıraktıktan sonra o yerleşimin profili yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Şen Kasap, Bol Kepçe Lokantası, Dört Mevsim Manavı, Beyaz Saray Düğün Salonu... Sizi, böylesi adların yer aldığı metal levhalar selamlıyorsa, Anadolu’nun küçük bir kasabasına girmek üzeresiniz demektir. Küçük yerleşim birimlerinin ‘‘olmazsa olmaz’’larını belediyenin ‘‘hoş geldiniz’’ tabelası tamamlar. Ülke geneline, hatta ORTAKENT uluslararası alana yayılmış ‘‘zincir’’ mağazalara ait duyurular, kitlesel tüketime yönelik reklamların olduğu, yalnızca o beldeye özgü olmayan tabelalar, orada yerleşimin yoğun olduğunu anlatır. Eğer güzergâhınız Bodrum’sa, ‘‘tabela tarlasının’’ ortasına düşmüş gibi olursunuz. Henüz Milas’ı geride bile bırakmadan Bodrum’un otelleri, eğlence yerleri tabelalarla davetiye çıkarmaya başlıyor. Her biri, ‘‘Bodrum, turizm ve eğlence merkezidir. Burada geceleri uyumak yok’’ vurgusunu yapmak için dikilmiş anıtlar dizisi gibi. Hatta içlerinden biri, görme engelli şarkıcı Metin Şentürk’ün jetski üzerindeki pozuyla kendini tanıtan bir eğlence mekanına ait tabela, başka yerde kolay kolay göremeyeceğiniz garipliklerin burada yaşanabileceğini anlatıyor. Sürgün kültürü Bodrum’a girince o garipliklere birde karşıtlıklar ekleniyor. Yurttaşların büyük bölümünü, magazin safaları ve programlarının da etkisiyle ‘‘can attığı’’ ilçe, bazıları için sürgün yeri gibi. İlçenin ünlü sürgünleri Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaç, Azra Erhat, Bedri Rahmi Eyuboğlu gibi adların yanına şimdi ünsüz sürgünler eklenmiş. Tayinin Bodrum’a çıktığını öğrenen memurlar, tatilciler gibi sevinçli değil ‘‘hüzünlü’’ çıkıyorlar yola. Çünkü burada yaşam, oldukça pahalı. Temel ihtiyaç maddeleri bile diğer kentlere göre daha yüksek fiyatla satılabiliyor. Bu da ilçede çalışmak zorunda olan memurların endişesini açıklıyor. Kapital odaklı sistemin ‘‘arızaları’’, Bodrum gibi turistik beldelerde sistemin mantığını deşifre eden biçimde ortaya çıkıyor. Tarıma da ağırlık veren küçük bir balıkçı kasabası düşünelim. Orada yaşayanlar, tarlalarında ekip biçtikleriyle kendine yetiyor. Üretim fazlasını ise ihtiyacı olan Myndos GÖKOVA KÖRFEZ İ