Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KARADENİZ 27 Yaylalarda horon zamanı Hayri Güner enizi, ağacı, dağları ve uçsuz bucakD sız yaylaları tanımak ve onun bir parçası olduğuna inanmak belki dünyaya olan bu kısa seyahatin sonunu geciktirebilir. En iyisi siz, zamana yenik düşmeden ve doğa ana son çağrısını yapmadan, onu dinlemeye koyulun. Bakın; dağlar, yemyeşil ovalar, şırıl şırıl akan dereler sesleniyor. Türkiye’nin son dönemdeki turizm yatırımlarının yöneldiği alanlardan biri yayla turizmi. Yerli ve yabancı turistler güneş, kum ve deniz üçlüsünün sunduğu tatil olanakları ötesinde farklı yerler gezip, farklı toprakların kokusunu solumak istiyorlar. Bu tercihte ilk sırayı yeşilin en vefalı dostu olan Karadeniz alıyor. Karadeniz yaylarının eşsiz coğrafyası bölge turizminin ayakta durmasını sağlayan en önemli faktör. Karadenizliler için yaylacılık bir gelenek, aynı zamanda bir eğlence. Eskiden köylerdeki insanlar hayvanlarını daha iyi otlatabilmek için gittikleri yaylalarda bütün yazı geçirirlermiş. Böylece köylerdeki otlaklardan artan otlar kışa saklanırmış. Bugün ise durum biraz farklı. Zamanla hayvancılığın yerini fındık ve çay üretiminin almasından ve gelişen yem sanayi nedeniyle hayvanların kışın beslenmesi sorun olmaktan çıkmış durumda. Artık yaylalar neredeyse yazın sıcağından kaçmak için bir yazlık konumunda. Trabzon’u Gümüşhane’ye bağlayan Zigana geçidi yayla turizminin önemli bölgelerinden biri. Burada haftanın beş günü sisli ve yağmurlu geçiyor. Oysa geçidi geçer geçmez sıcak güneşli ve kuru bir havayla karşılaşıyor olmanız sizi şaşırtıyor. Dağların ikiye böldüğü gökyüzünün bir yüzü kara, bir yüzü beyaz bulutlarla kaplı. Dağların denize paralel olmasından dolayı gökyüzü bir yerde öfkeli bir yerde neşeli. Güneşin sıcaklığını hissettirdiği Zigana’da çamların arasıda tatil köyleri ve dinlenme tesisleri bulunuyor. Hamsiköy’de turistik tesisler var ve burasının sütlacı çok ünlü. Dağlık bir bölgede bir köye hamsi köy denmesi çoğu insana tuhaf gelebilir. Civarda kurulmuş olan beş köy ve Arapça “hams” kelimesinin beş anlamına gelmesinden dolayı, beş köy anlamında yerleşime Hamsiköy denmiş. TRABZON / UZUNGÖL Yayalarda şenlikler Büyük bir alanda kurulan yaylalar konum olarak şehirden oldukça uzak. Bu nedenle yaylalarda bazı merkezler oluşmuş. Bunlardan biri Kadırga’da ve her yıl Temmuz ayının 15’inden sonra ilk Cuma günü panayır ve şenlikler düzenleniyor. Kadırga yaylası otçu haftası, Şalpazarı Geyikli beldesi Sis Dağı, Akçaabat ilçesi Hıdırnebi yaylası, Maçka Lişer yaylası Soğuksu, Vakfıkebir Karadağ yaylası şenliği en büyük ve kalabalık etkinlikleri oluşturuyor. Binlerce kişi, ho ron halkaları kurup kemençe, davulzurna eşliğinde saatlerce horon oynuyor. Kışın karla kaplı, yazın sıcağında sis ve çise içinde oluşu, yaylaların en önemli özelliği. Dağlardan çıkan akarsular denize kavuşmak için adeta coşup gidiyor. Akarsu kenarında dinlenmeye koyulduğunuz vakit, birkaç saat çöktüğünüz ağaç dibinden kalkamıyorsunuz. Bir yanda akarsuyun, bir yanda dağların anlattığı masalları dinliyorsunuz. Sonunda da ait olduğunuz yerde yani doğa ananın kucağında huzuru bulduğunuza inanıyorsunuz. Sırtınızı yasladığınız ağacın altından doğrulduğunuzda yaşamınızın birkaç yıl uzadığını hissediyorsunuz, nasıl mı? Yaylaların huzuru bütün benliğinizi kapladı. Bu huzurla yüreğiniz sabırla yoğruldu ve artık şehirle savaşmak için çok daha sabırlı ve cesursunuz.