Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOĞU AKDENİZ 25 Mutluluğun cenneti: Arsuz Çetin Yiğenoğlu kadar çok adı var ki ya da o kadar O çok ad yakıştırılabilir ki... Resmi adı Uluçınar’ı kimse kullanmaz, ille de Arsuz, der... Adını bir aşk öyküsünden almasından mı, bilinmez; bir yanda sırtını dayadığı yemyeşil Amanoslar, öte yanda çivit mavisi Akdeniz, yeşille mavinin dans ettiği bu cennet koydur İskenderun’da Arsuz. Herhalde bu yüzden, Kleopatra da aşk kaçamağı için Arsuz’u seçmiştir. Gerçi, İlhan abi (Selçuk), buna hepten katılmıyor, “Kleopatra ne gezgin kadındır, bir bilsen. Güney sahillerimizde gitmediği güzel hiçbir yer yok herhalde” diyor. Arsuz çayında bir sandal gezisi yapıp da aşk kokusuyla (feromon) yüreği sızlamayacak kaç insan çıkar acaba? Büyük İskender’in generallerinden Selevoks’un aşık olup evlendiği eşi Strantonikya’ya armağan ederken Rhosus (gül) adıyla andığı için Arsuz deniyor hep... Eğer siz de, Nur dağlarından doğduktan sonra Toroslar’ın, Amanoslar’ın vahşi kokularını İskenderun körfezine taşıyan Arsuz çayında bir sandal gezintisi yaparsanız, bazen düşlerinizde bile gül kokuları arasında anımsarsınız Arsuz’u. Yazları 50 bin kişiye çıkan, ancak kışları 800 kişiye düşen nüfusuyla bir balıkçı köyü görüntüsü veren Arsuz, bin bir çeşit bitki ve ağaç arasına kurulmuş dinlenme tesisleri, eski evleri ve kafeteryalarının ötesinde çekici doğal güzellik ve turistik amacın dışında doğu Akdeniz’in zengin su ürünlerini avlayan köylünün ikinci evi, iskelesi, barınağıdır. Yaz akşamlarında balıkçıların yakaladığı lagosu, orfosu, mercanı, dünyada benzeri olmayan karidesi, kalamarı, sahilde kurulu pansiyonların, kampların bahçesinde, Arsuz Otel’in terasında anason kokuları arasında, damakta defne tadını alarak yemek gerekir. Görülecek öyle yerleri var ki; sahil boyunca “tere kota”lardan oluşan nekrepol, açık hava müzesi, yer yer çıkarıl Dörtyol Yakacık İskenderun K ör mış toprağın bir İSKENDERUN metre altında moKırıkhan Değirmenbaşı zaik tarlası, HarbiUluçınar Bakras ye antik yerleşimi, Kalesi ARSUZ Antakya Mozaik HATAY müzesi ve Saint Pe(ANTAKYA) ter Kilisesi. Arsuz’a Harbiye Mağaracık İskenderun’dan Babatorun Samandağ Akdeniz’i sağa alarak 30 kilometrelik bir karayoluyla ulaşılıyor. Yol kimine göre bozuk ama şoförler çok seviyor. Bilgi için Suat ve Sedat Mıstıkoğlu kardeşlere ulaşmanız (0532. 436 21 06) yeterli. i SURİYE fez H C