22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 ADIM ADIM İSTANBUL 6. yüzyılda İmparator Justinianus’un yaptırdığı Yerebatan’daki sütunlarından biri; ters çevrilmiş Meduza yontusu üzerinde duruyor. Yazı ve fotoğraflar Saray gibi sarnıç İrini’nin, Hebdomon Sarayı’nın ve daha birçok önemli yapının inşa edildiği en görkemli dönem. İmparator Justinianus, tarihin sekizinci harikası Ayasofya’yı inşa ettirdikten sonra, hemen berisine büyük bir sarnıcın yapılmasını emretmiş. Toplam 9 bin 800 metrekarelik bir alana, 143 metre uzunluğunda, 65 metre genişliğinde; içindeki her bir dizide 28 adet olmak üzere 12 sıradan oluşan, 336 adet mermer sütunun yer aldığı Yerebatan sarnıcı, yüzyıllar içinde, Bizans’ın düşmanları tarafından kuşatıldığı zor dönemlerde, kentteki önemli içme suyu gereksinimini sağlayan sarnıçlardan biri olmuş, Osmanlılar döneminde de uzun bir zaman sarnıç olarak kullanımına devam edilmiş. Bugün üzerinde eski ve yeni birçok yapının yer aldığı; üstüne üstlük üzerinden bir de tramvay yolunun geçtiği; kemerli tavanı ünlü Bizans tuğlaları ile örülü bu muhteşem yapının izinde yükselen, eski YunanRoma tapınaklarından getirilip devşirme malzeme olarak kullanılmış sütunların başlıkları dönemlerine özgü mimari biçimlerini tüm güzellikleriyle sergiliyorlar. 198588 yılları arasında İstanbul Belediyesi, Yerebatan’ı tamamı ile kapatarak, büyük bir temizlik ve düzenlemeye gitti. Eski küçük terasın yerini boydan boya tüm sarnıcın içinin gezilebildiği büyük bir platform aldı. Yüzyılların gizemli karanlığı, sarnıcın dört bir tarafına yerleştirilen spotlarla ışıklandırıldı. Sarnıcın içindeki suya bırakılan sazan balıkları üreyip çoğalmaya başladı. Ama, hepsinden önemlisi, 1980’li yıllarda büyük temizlik yapılırken sarnıcın güneybatı ucunda Meduza başlı iki sütun kaidesi ortaya çıkartıldı. Şüphesiz, antik çağların İstanbul’unda bir pagan tapınağını süsleyen, eskilerin inanışına göre yüzüne bakanların taş kesildiği, her bir saç teli yılandan oluşan ifrit şeklindeki bu korkunç mitolojik yaratığı simgeleyen sütun kaideleri, İstanbul’a kötülükler getirmesin diye Bizanslılar tarafından sarnıcın inşası sırasında, yerin altındaki karanlıklara bilhassa gömülüp hapsedilmişlerdi. Yerebatan, dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen turistlerin en çok gezip gördükleri, dünyaca ünlü İstanbul şaheserlerinden biri. Eğer hala gidip görmemiş olanlardansanız, bu eksiği kapatmak için bir an önce gidip Yerebatan’ı görün. Turgay Tuna ir martı kanadı misali, Galata B tepelerinden uçup geldik, İstanbul’un orta yerinde, Sultanahmet Meydanı’nın hemen yanı başındaki karanlıklar içine gömülü, gizem dolu bir mekana. Bizimkiler bir zamanlar, yerin altında batık bir saraya benzetip “Yere Batan Sarayı” adını takmışlar. Ama, o Bizans sarnıçlarının en görkemlisi olarak yüzyıllar ötesinden günümüze dek gelmiş. Bu sarnıcı, batık bir saraya benzeten Osmanlı’nın aksine, Frenkler; yerin altında saklı bir kiliseyle özdeşleştirip, adına “Bazilika Sarnıcı” demişler. Geçen tarih süreci içindeyse kimi İstanbulluların anlatılarında cinlerle perilerle dolu yerlerden biri olup çıkıvermiş. ...Zaman, İsa’dan sonraki 6. yüzyıl ve Bizans’ın altın çağı Justinianus’un dönemidir. Sınırları Mısır’dan Akdeniz’in öbür ucuna uzanan; zenginlik ve altın parıltılarına, zevki sefahate bürünmüş başkent Konstantinopolis’te Ayasofya’nın, Aya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle