Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ŞUBAT 2008 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Türkiye’ye BOP İçinde Yeni Bir Rol mü? rak’taki sınır ötesi operasyonu tüm yurttaşlar gibi yakın ilgi ve büyük bir kaygıyla izliyorum. Kaygım, TSK’nin bu olayı başarıya eriştireceğine olan güven eksikliğinden kaynaklanmıyor. Ama her silahlı çatışma, her askeri operasyon, haklılık derecesi ne olursa olsun kaygı vericidir. Yorum yapanların olayın bu yönünü unutmamalarında yarar var. Ama medyamızda egemen olan hava bu değil. Hamaset edebiyatı daha baskın çıkıyor. Savaşın acılarının üstüne kahramanlık edebiyatı bina edilmesi hep canımı sıkıyor. Böyle bir tutum can sıkıcı olduğu kadar, doğru değerlendirmeleri de engelleyici bir etki yapar. Tayyip Erdoğan’ın Bush ile 5 Kasım 2007 buluşmasından bu yana Türk – Amerikan ilişkilerinde havanın değiştiğini olayları, gelişmeleri izleyerek anlamak mümkün. ??? İlişkilerde bir gelişme olduğu açık. Ama bu gelişmenin arka planında yapılan pazarlıklar acaba neleri içeriyor? Bu konuda elimizde yeterli veri yok. ABD’nin son olaylar karşısındaki tavrı, yalnızca, Washington’un, Ankara’nın baskısı üzerine, PKK kartını artık eskisi kadar iştiyakla oynamaktan vazgeçtiğini ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda daha önemli politika değişiklikleri de olduğunu gösteriyor. Çünkü son olaylar Kuzey Irak Kürtlerinde de, ABD’nin tutumu konusunda önemli tereddütler doğuracak nitelikte. Yanlış anlaşılmasın! ABD hiçbir şekilde, Irak ve Ortadoğu denkleminde Kürt kozundan vazgeçmeye niyetli değil ve vazgeçmeyecek de... Ancak son gelişmeler büyük ya da genişletilmiş Ortadoğu projesinde, ABD tarafından Türkiye’ye yeni bir rol biçildiği izlenimini uyandırıyor. Bu rolün ne olduğunu, gizli görüşmelerde neler konuşulduğunu bilemeyeceğimiz için, tam olarak değerlendirebilmek için gelişmeleri beklemek durumunda kalıyoruz. Ama görünen o ki, Sam Amca, 1 Mart 2003’ün hemen ertesinde başlayan değerlendirmelerin tam tersi bir yolu tutmakta, Türkiye’ye bölge politikasında daha katılımcı, daha etkin bir rol vermeye hazırlanmaktadır. Bu yeni rol Afganistan’da daha aktif katkı olabilir. Unutmayalım ki, daha önce Washington’un bu yöndeki talepleri, “bize terör konusunda yardımcı olmadan böyle bir dilekte bulunamayacakları” itirazına dayanıyordu. Şimdi bu itirazın gerekçeleri ortadan kalkmıştır. ??? Ama olayın Afganistan cephesi dışında daha önemli boyutları da olabilir. ABD Irak’ta batağa saplanmakta olduğunu, bu bataktan çekilerek çıkmanın da çok kolay olmadığını görmüş bulunmaktadır. Bu gözlem “koalisyon” adı verilen musibet ortaklığının küçük parçalarının da, artık büyük patronu kaderiyle baş başa bırakmaya başladıkları saptamasıyla birleşince, Washington’un yeni ve taze güce gereksinimi olduğunu düşünmesine yol açtı. ABD ve Türkiye yetkilileri arasında her düzeyi kapsayan son zamanların yoğun trafiğini bu arada ABD Başkan Yardımcısı şahin Dick Chenney’in mart ayı içinde ülkemizi ziyaret etmesini hep yukarıdaki gelişmelerin ışığı altında değerlendirmekte yarar var. 1 Mart 2003 tezkere fiyaskosundan sonra, Türkiye’ye acaba bu olayı unutturacak bir rol mü biçiliyor? ABD böyle bir rol biçerse Türkiye’nin tavrı ne olmalı? “Ben bu işin dışında kalacağım, bölgedeki gelişmeler beni ilgilendirmez” demek ne derecede gerçekçi ve çıkarlarımıza uygun? Ya da, koalisyonun eş güdümcüsü rolüne balıklama atlayıp, boğazına kadar Irak batağına batmak veya ABD’nin bölgedeki başka girişimlerinin aktif destekçiliğine soyunmak felaket olmaz mı? Öyle görünüyor ki, bundan sonra, tartışmalar bu noktalarda yoğunlaşacak. Rahibe Başı Sıkmabaş Oldu.. bdullah Bey, Irak’ın kuzeyine hava destekli sınır ötesi askeri harekâtın başladığı gün, “sıkmabaş”la ilgili anayasa değişikliğini imzalarken YÖK Başkanı Yusuf Bey, dört gün sonra rektörlere buyruk verdi: “Sıkmabaşlı üniversiteli öğrenciler derslere girebilir...” Bir yanda “sıkmabaş”, öte yanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyine yaptığı askeri harekât... Mehmetçik, zorlu kış koşulları altında PKK’li hainlerle savaşıyor... Bir Cumhurbaşkanı yangından mal kaçırır gibi davranabilir mi? Abdullah Bey, böyle davranıyor... Kara harekâtının başladığı gün imzayı çakıp topu YÖK Başkanı’na atıyor... Birkaç gün sonra YÖK Başkanı yasaları hiçe sayıp rektörlere buyruk veriyor... Başka bir “kır kurnazlığı” yapıldığı çok açık... Yazılı medya, Kuzey Irak’a yapılan harekâtı birinci sayfalardan görürken, TV’ler aynı haberlere geniş bir biçimde yer verirken “sıkmabaş” tartışma konusu olmaktan çıkarılıyor... Türkiye Cumhuriyeti kimlerin eline kaldı? Gerçekten tüm bu gelişmeler benim canımı sıkıyor, içimi acıtıyor... Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan Abdullah Bey’i, gece eksi 25 derecede Mehmetçiğe pusu kuran, onları ateş çemberinde yakalamaya çalışan PKK hiç ilgilendirmiyor... Fırsat bu fırsat!.. “Sıkmabaş” ile ilgili anayasa değişikliğine “Askeri harekât bitsin, PKK hainleri yok edilsin” diye düşünmeden imzayı çakıyor, YÖK Başkanı da bundan yüreklenip rektörlere yasadışı buyruk veriyor... Meclis içinde ve dışındaki muhalefetle, demokratik kitle örgütleri ve sendikalarla ne görüşüyor ne de onların görüşlerini alıyor Abdullah Bey... Bu bir duyarsızlık değil de nedir? Irak’ın kuzeyinde subaylarımız, erlerimiz şehit düşerken yüreklerinde sızı duymayanların yurt sevgisi olur mu? ??? Yüreğim tahta evciklerle donanmış gibi bugün... Sabahın perdeleri açıldığında toprağın ve kaybolan yıldızların kokusu, dağ başlarında karakollar, beyaz örtünün üzerindeki kahraman Mehmetçikler... Kafamda sorular çoğalıyor o anda... Yasayı on bir gün bekleten Abdullah Bey, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyine hava destekli kara harekâtı yapacağını bilmiyor mu? Biliyor ama imzalıyor!.. YÖK Başkanı, şehit haberleri geldiği gün yasadışı buyruk veriyor: “Sıkmabaşlı kızlar derslere girebilir!” Düşlerim umutsuz bir yağmur gibi... Duygularım karışık... Canım sıkkın, yüreğim yangın yeri... Sıkmabaş, kamusal alana çoktan girdi... Hastaneler, AKP’li belediyeler, milli eğitim... Konya, Kayseri, Isparta, Trabzon, Erzurum... Dalaman’ın Elcik Köyü İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmeni “tarikatçı” ve “dinci” gazetelerde yazan köşe yazarlarını okutuyor öğrencilerine... Kimi okullarda öğrenciler otobüslerle cuma namazına götürülüyor... Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız... NTV’de Sinan Çetin’i izlerken şaşırdım.. Ne demişti Çetin: “Annemin başörtüsü!” Yapma be Sinan Çetin!.. Annelerimizin örtüsü nasıldı, unuttun mu yoksa? Başörtüsü, yemeni, yazma!.. Sıkmabaşsa rahibe örtüsüdür; bunu 60’lı yılların ortalarında Şule Yüksel Şenler bir Ermeni kadın terzinin yanında çalışırken esinlenerek yapmış; ardından başına dolayıp Anadolu’yu adım adım dolaşarak yaymaya başlamıştır... Saçın üzerine bone, üstüne rahibe örtüsü, o denli kolay anlaşılır... ??? Sevgili Erdal Atabek’in yeni kitabı “Dürüstlük Sevgili Çocuğum” (Cumhuriyet Kitapları) yeni çıktı, mutlaka alıp okumalısınız sevgili okur... Kitabın kapak fotoğrafı Huri Atabek’in ve olağanüstü... Ne diyor Erdal Atabek yeni kitabında: “Şimdi gelelim sorduğun soruya çocuğum, laiklik nedir? En kısa tanımıyla ‘laiklik, bir insanın, bir toplumun, bir kültürün; insana bakışında, toplumun yaşam kurallarında, çalışma dünyasında inanç ekseninin yer almamasıdır’. Bir insan, bir toplum, bir kültür, insanlara, yaşamın kurallarına, çalışma dünyasına ‘inananinanmayan’, ‘benim dinimdenbaşka dinden’, ‘bizim cemaattenöte taraftan’ diye ayrım yaparak değerlendirme yapıyorsa, tutum ve davranışlarını bu eksene göre belirliyorsa laik değildir.” Atatürk’ün “Aydınlama Devrimi” nasıl görülüyor bugün? Soros çocukları, Amerika’nın mızıkacıları ve yobazhokkabazlar, tarikat şeyhlerinin müritlerine göre şöyle: “Laik elitlerin kalkanı!” ??? Hürriyet gazetesinin “Brüksel Lahanası” ‘Atatürk ve cumhuriyet devrimleri düşmanı yazarı Hadi’ye kısa bir yanıt: “Otur oturduğun yerde, cehaletin kara yüzünü öp ve kokla. Sana bu yakışır. Cumhuriyet’e bulaşma.” I A BAT’ın Genel Müdürü Adams hakkında Avam Kamarası’na sunulan tutanaklarda ağır suçlamalar var Tekel’i kaçakçıya satıyorlar İngiliz Avam Kamarası’na sunulan kanıt tutanaklarına göre Tekel’e en yüksek teklifi veren BAT’ın genel müdürü Paul Adams, Asya’da bölge direktörü olarak çalıştığı dönemde, ‘Asya bölgelerine yapılan kaçakçılık işini yönetmekten ve planlamaktan’ sorumluydu. Murat KIŞLALI ANKARA İngiliz Meclisi Avam Kamarası’nın Sağlık Komitesi’ne sunulan kanıt tutanaklarına göre Tekel Sigara’ya en yüksek teklifi veren British American Tobacco (BAT) Genel Müdürü (CEO) Paul Adams’ın, 19911998 arası AsyaPasifik bölge direktörlüğünü yaptığı dönemde “BAT’ın AsyaPasifik bölgesi içindeki sigara kaçakçılığını planlamaktan ve yönetmekten sorumlu tutulduğu” ortaya çıktı. BAT, konuyla ilgili olarak, İngiliz Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’nın 2000 sonrası yaptığı soruşturmanın kanıt bulunamadığı için bir işlem yapılmadan kapatıldığını bildirdi. BAT’ın 1998’de, ABD Minnesota Eyaleti’nce aleyhine açılan davada, anlaşma şartlarından biri olarak kamuya açtığı şirket içi yazışmalara ve belgelere dayandırılan kanıtlarda, Tekel ihalesi sonrası BAT adına açıklama yapan şirketin genel müdürü Adams’a yönelik, “Sayın Adams Asya Pasifik Direktörü olarak, Çin, Tayvan ve Vietnam’ın da dahil olduğu Asya bölgelerine yapılan kaçakçılığı yönetmekten ve planlamaktan sorumluydu” ifadesi yer aldı. BAT’ın Asya Bölgesi’nde sigara kaçakçılığı yaptığı ülkelerin listesi, Paul Adams’a ait gizli bir dosyada bulundu. Adams’ın bölge direktörlüğünde yer alan toplam 22 ülkenin bulunduğu listede, 10 ülke, BAT’ın “kaçakçılık” anlamında kullandığı “Genel Ticaret” yapılan ülkeler altında işaretlenmiş görünüyor. Yurtdışında yapılan sigara kaçakçılığı 1999’a kadar İngiltere’de suç sayılmadığı için Adams yargılanmadı. Şirket belgelerine göre Adams, 1993’te BAT’ın ABD’deki şirketi olan Brown&Williamson yöneticisine yolladığı bir memoda (şirket içi mesaj) “Çin pazarında büyüyebilmek için görülebilir gelecek içinde izlenecek en iyi yol gayri resmi kanallar olmaya devam ediyor” diye yazdı. Uluslararası bazı sivil toplum örgütlerinin “Kendi Sözleriyle BAT” isimli raporunda da Adams’ın faaliyetlerine şu ifadelerle yer verildi: “Paul Adams, sekiz yılı BAT’ın yasadışı ticaret stratejisi olarak kaçakçılıkla suç ortaklığı yapması sonucu şirket satışlarının patladığı Asya bölgesinde olmak üzere, şirketteki 13 yıldan sonra Haziran 2004’te BAT’ın genel müdürlüğüne atandı. BAT’ın, suç örgütleriyle yaptığı suç ortaklığının çapı, yüzlerce gizli şirket içi belgeyle ABD’deki yargı sürecinde ortaya kondu.” Atatürk Kültür Merkezi 1 Haziran’dan itibaren tadilat nedeniyle boşaltılıyor. AKM 1.5 yıl kapalı kalacak İstanbul Haber Servisi Atatürk Kültür Merkezi (AKM) 1 Haziran’dan itibaren tadilat nedeniyle boşaltılıyor. Merkezde bulunan 5 müdürlük, 17 ay sürecek tadilat sırasında geçici olarak faaliyet gösterecekleri yer aramaya başladılar. Kültür ve Turizm Bakanlığı; 12 Şubat tarihinde AKM’de faaliyet gösteren İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü, Devlet Tiyatrosu, Senfoni Orkestrası Müdürlüğü, Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğü ve Modern Folk Müzik Topluluğu Müdürlüğü’ne bir yazı göndererek merkezin, “2010 Avrupa Kültür Başkenti” etkinlikleri çerçevesinde kapsamlı bakım ve onarıma alınacağı için 1 Haziran 20081 Ekim 2009 tarihleri arasında kapalı kalacağını bildirdi. Yazıda, onarımın tüm salon, idari bölüm, depo, ambar ve atölyeleri kapsayacağı, bu nedenle 1 Haziran tarihi itibarıyla belirtilen mekânların boşaltılması gerektiğinin Yatırım ve İşletmeler Gerel Müdürlüğü’ne bildirildiği ifade edildi. Bakanlığın yazısı, AKM’de bulunan 5 müdürlüğe gönderilerek 1 Haziran’a kadar kendilerine yer bulmaları için süre verildi. AKM’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan tadilat projesi, merkez 1. derecede kültür varlığı olduğu için önce 2 No’lu İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayına sunulacak. Projenin onaylanması halinde 17 ay sürecek tadilat başlayacak ve AKM bir sezon boyunca sanatseverlere kapılarını kapayacak. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69