Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nr. 09 / 2008 29 FEBRUAR 2008 Y9204 KURUCUSU: YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARI: NADİR NADİ (19451991) D: 2 Euro, A: 2.70 Euro, B: 2.70 Euro, NL: 2.70 Euro, F: 2.50 Euro, DK: 20 Dkr, CH: 4.20 Chf Güneş Harekâtı... Sık sık yinelediğimiz bir gerçeği bugün tekrarlamanın sırasıdır; Türkiye’nin iki kırmızı çizgisi var: Laiklik.. Ve bölünmezlik.. Yürürlükteki “Güneş Harekâtı” bu iki kırmızı çizgiden birinin gereğidir ve ‘savaş’ değildir. Kuzey Irak’a ‘müdahale’ uluslararası hukukun temel koşullarına uygun bir ‘operasyon’dur; tüm dünyada kabul görmüştür. Bu kabulün niteliği o kadar hukukidir ki, Irak işgalini sürdüren ABD ve Irak yönetimi de harekâta karşı çıkmıyorlar. AB kapsamındaki gözlemler de harekâtın meşruiyeti üzerinde bir tartışma bulunmadığını gösteriyor. ? Gerçekte bu harekâta hiç gerek kalmamalıydı; işgalci ABD’nin ve Bağdat’a bağlı Kuzey Irak yönetiminin yıllardan beri bölgedeki teröristleri himaye etmeleri, uluslararası hukuka tümüyle aykırıydı. Sonuçta Türkiye’nin bugünkü işleme başvurmak zorunda kalması çeşitli açılardan düşündürücüdür. ABD’nin Irak’ı işgal ederek ‘Kuzey’e el koyduğu tarihte PKK terörü tasfiye edilmişti. Terörün yeniden canlanmasında Amerika’nın tutumu ve sorumluluğu büyüktür. Peki, şimdi koşullar değişmekte midir? ? ABD’nin ve Kuzey Irak yönetiminin PKK operasyonuna bir anlamda yeşil ışık yakmaları, siyasal bir dönüşümün göstergesi sayılabilir. Ancak bu dönüşümün derinliğini şimdiden ölçmek kolay değildir. PKK terörünün Türkiye’de yeniden yükselmesi, ülkemizde tamamen Amerika’nın tutumuna bağlanıyor, “stratejik müttefikimiz”e karşı tepkiler halk katlarında yüzde 90’lara ulaşan düzeylere tırmanıyordu. AKP iktidarının Amerika’ya yakınlığı da bu ortamda taşıyamayacağı bir ağırlık kazanıyordu. ? Sonuçta Amerika ile Ankara arasındaki temaslar Kuzey Irak’a hava harekâtının kapısını açmış; bundan sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkinliğine bağlı bir süreci tetiklemiştir. Hava harekâtında dünyanın gözleri önüne serilen yetkinlik Türkiye’nin askeri çapını ve gücünü ortaya koymuş ve Ortadoğu’daki siyasal alanda geleceğe dönük kimi tasarımları budamış olabilir mi? Ortadoğu’da Türkiye aleyhine kimi boyutları içeren ve Kuzey Irak üzerine varsayımları öngören bu tasarımların Amerika ve İsrail cihetinde ne dereceye kadar makbul görüldüğü ayrı bir konudur. Ancak son harekât, PKK terörü üzerinden Amerikan himayesinin kalktığına ilişkin göstergeyle birlikte, AB kesiminde de realitenin algılanacağını vurguluyor. İşin bu noktaya ulaşmasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin işlevi, sanıldığından büyüktür. ? Harekâtın Türkiye’deki etkileri de hayırlı sonuçlara ulaşılmasında yararlı olabilir. Bugün Büyük Millet Meclisi’nde PKK terörünü tutup destekleyen bir parti grubu vardır. Demokrasi açısından sürekli olarak eleştirilen Türkiye’de, bu kadar büyük hoşgörü ve özgürlüğün var PKK bir yandan Talabani ve Barzani’yi tehdit ediyor, bir yandan peşmergeye TSK’yi hedef gösteriyor Fotoğraf: VEDAT ARIK Terör örgütü kışkırtıyor ‘Tampon bölge’ iddiası TSK operasyonları sonucu Zap kampında sıkışan terör örgütü çıkış arıyor. PKK bir yandan, “Talabani orduyu Kandil’e davet etti” açıklamasıyla peşmerge liderlerini tehdit ederken, diğer yandan da Türk ordusunun peşmergeyle çatışacağı iddiasıyla Iraklı Kürtleri kışkırtıyor. Örgüt, TSK’nin PKK gruplarını temizlemesinin ardından tampon bölge oluşturacağını ve ABD’nin desteğiyle Kandil çevresinde TSK birliklerinin konuşlanacağını iddia ediyor. Suikast paniği Karayılan, Bayık ve Karasu gibi yöneticilerin güvenli bölgelere çekildiği belirtiliyor. Örgüt, İsrail’in teknik desteğiyle PKK yöneticilerine suikast yapılacağı endişesi de yaşıyor. PKK bir yandan Kuzey Irak’taki yönetimi sindirerek yanına çekmeyi amaçlarken, yurtiçindeki Kürt siyasal kurumlarını harekete geçirmeye çalışıyor. Diyarbakır’dan sonra Van’a sıçrayan sokak eylemlerinin yayılmasından endişe ediliyor. Mehmet FARAÇ’ın haberi 18. Sayfada Hrant Dink davası Hedefler anında simülatörde Operasyon, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Bekir Kalyoncu komutasında toplam 10 general tarafından sevk ve idare ediliyor. Harekât, Genelkurmay Harekât Başkanlığı’ndaki simülatörlerden eşzamanlı olarak izleniyor. Komutanlar, savaş uçakları, helikopterler ve topçuların vurduğu hedefi anında görebiliyor. Büyük abi Tuncel susturdu! Dink davasında yargılanan sanıklardan Ahmet İskender’in, Yasin Hayal’in Dink cinayetinden 2 ay önce yazar Orhan Pamuk’u öldürme planları yaptığını öne sürdüğü duruşmada, Erhan Tuncel, ifadesi alınan sanık Ersin Yolcu’ya “sus” diye komut verdi. Sanıklar duruşmada hakaretler yağdırdı. Hilal KÖSE’nın haberi 5. Sayfada BAT’a suçlama Tekel Sigara ‘kaçakçıya’ satılıyor Tekel’e en yüksek teklifi veren British American Tobacco (BAT) Genel Müdürü Adams’ın, 19911998 arası AsyaPasifik bölge direktörlüğünü yaptığı dönemde “BAT’ın sigara kaçakçılığını planlamaktan ve yönetmekten sorumlu tutulduğu” ortaya çıktı. İddiaya ilişkin tutanakların İngiliz Avam Kamarası’na sunulduğu belirtildi. BAT ise kanıt bulunamadığını ileri sürdü. Murat KIŞLALI’nın haberi 3. Sayfada TSK yeni teknoloji kullandı Kar koşullarında yeteneklerini deneyen silahlı kuvvetler, askerlerin taze güçlerle değiştirilmesini de ilk kez bu harekâtta gerçekleştirdi Yavuz Demir: ‘Özcan suç işledi’ Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Eminağaoğlu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan’ın talimatını “anayasaya göre konusu suç teşkil eden emri gündeme taşımak” olarak niteledi. Eminağaoğlu, “Yüksek mahkemenin (...) kararları uyarınca üniversitelere türbanla devam söz konusu olamamıştır. Geçerliliğini koruyan bu kararlara uymamak, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur” dedi. İlhan TAŞÇI’nın haberi 4. Sayfada İlk suç duyurusu ADD Bursa Şubesi Başkanı Kırayoğlu, rektörlere ‘türbanı serbest bırakın’ talimatı gönderen YÖK Başkanı’nın görevi kötüye kullanmaktan yargılanması için savcılığa başvurarak suç duyurusunda bulundu. Kırayoğlu, üniversitelerdeki türban yasağının Anayasa Mahkemesi’nin 7 Mart 1989 tarihli kararıyla uygun bulunduğunu ve üniversitelere türbanla girmenin anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu anımsattı. Haberi 4. Sayfada Devamı 18. Sayfada C ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak’ın kuzeyine düzenlediği kara harekâtında ilkler de yaşanıyor. TSK ortalama karın 1 metre olduğu ortamda ilk kez bu kadar kapsamlı bir harekât yapıyor. Soğuk ve olumsuz hava koşullarında birlikler ilk kez yenileriyle değiştiriliyor. TSK’nin kardan yararlanma planlaması, teröristlerin ağır zaiyat vermesini sağlıyor. TSK’nin Irak’ın kuzeyine düzenlediği sınır ötesi kara harekâtı, kar kalınlığının ortalama 1 metre olduğu bir ortamda ve şubat ayında gerçekleştirilen ilk harekât olma özelliği taşıyor. TSK, harekât kapsamında bazı teknolojileri ve harekât tarzlarını ilk kez kullanıyor. Harekât düzenleyen birliklerin görevleri nin uzaması durumunda, askerlerin taze güçlerle değiştirilmesi ilk kez bu harekâtta gerçekleştirildi. Irak’ın kuzeyindeki harekâta katılan ve üç gün boyunca bölgede açık arazide, kar üzerinde yatan özel kuvvetler, üçüncü gün sonunda yenileriyle değiştirildi. Birliklerin yerinde değiştirilmesinin askerlerin yıpranmamasını ve moral düzeylerinin yüksek olmasını sağladığı dile getiriliyor. TSK’nin son dönemdeki hareket tarzlarının terörle mücadelede yeni bir aşama oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Bu kapsamda terör örgütünün saklanma, araziye yayılma yöntemlerinin bu hareket tarzlarıyla etkisiz kılındığı vurgulanıyor. Bu kapsamda güdümlü mermilerin Devamı 18. Sayfada Dink komisyonu eski valiyi dinledi Dink cinayeti sonrasında “Burada çok O.S. var” açıklaması sonrasında görevden alınan eski Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, kentte milliyetçiliğin yükselmesini “Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla aile yapısının bozulmasına ve Trabzon’un Pontus’un merkezi olarak gösterilmesine karşı eylemsel tepkiye” bağladı. Yavuzdemir, kentteki silahlanma konusunda ise milletvekillerini suçladı. Ayşe SAYIN’ın haberi 5. Sayfada Abonelere çağrı Almanya’da yeni Türk edebiyatı Gazeteci Kemal Çalık, 2008 Frankfurt Kitap Fuarı’nda konuk dil olan Türkçe ve Türk edebiyatı için özel bir televizyon programı hazırladı. Alman Birinci Televizyonu ARD’ye bağlı bir kanalda yayımlanan programda, Türk edebiyatının önde gelen isimleri tanıtılıyor. Osman ÇUTSAY’ın haberi 15. Sayfada Ergenekon’da 6 tutuklama daha Operasyon kapsamında gözaltına alınan Doç. Dr. Emin Gürses, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Sayın’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi, Ergenekon terör örgütü operasyonu kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Doç. Sayın, evinde ele geçirilen Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili evrakların kendisine ismini hatırlamadığı bir gazeteci tarafından verildiğini söyledi. Haberi 18. Sayfada Nürnberg Film Festivali 13 yaşında Nürnberg’de düzenlenen “Türkiye/Almanya Film Festivali” 13 yaşına giriyor. 1992 yılında “Türkiye Sinema Günleri” adıyla yedi film ve bir konuğun yer aldığı mini bir programla dünyaya gözlerini açan festival, daha ikinci yılında yer verdiği kısa ve belgesel filmlerle, Almanya’da düzenlenen benzer etkinlikler arasında özel bir konuma sahipti. Haberi 15. Sayfada Hakkınızı arayın İnternet abonelerinin karşı karşıya bırakıldığı “telefon esareti”, hem tüketicilerin hem de ADSL hizmeti veren şirketlerin mağduriyetlerini daha yüksek sesle dile getirmesine yol açıyor. Türkiye’de ortalama bir internet erişimi için Japonya ve Fransa gibi ülkelerden 30 kat fazla bir ücret ödeniyor. Necdet ÇALIŞKAN’ın haberi 8. Sayfada