Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ŞUBAT 2008 CUMA bilim/vaziyet “Ne Kızılderililer Türk, ne de Türkler Kızılderili” Reyhan OKSAY Panelde dile getirilen bu ilginç iddialar ile ilgili görüşlerini almak amacıyla panele konuşmacı olarak katılan Dr.Timur Kocaoğlu ile görüştük. Koç Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim görevlisi ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü üyesi Prof. Kocaoğlu şu anda Michigan State University'de “Konuk Öğretim Görevlisi”. Kocaoğlu medyada yer alan iddiaların henüz bir varsayım olduğunu ve bu konuda ileri bilimsel araştırmaların yapılmasının gerekli olduğunu söylüyor. CBTPanelde tartışılan konuları özetler misiniz? Prof. Dr.Timur KocaoğluOcak başından beri Amerika'dayım. 26 Ocak'ta New York'taki Türk Evi'nde yapılan toplantıda konuşulanların içeriği maalesef Türk basınunda oldukça yanlış bilgilerle yer aldı. Başkalarının ve benim söylediklerimin bir kısmı ya yanlış veya hiç söylenmemiş seyler söylenmiş gibi aktarıldı. Halbuki, o toplantıda çok sayıda Türk gazetelerinin muhabirleri ve temsilcileri vardı ve bazılarına da ben toplantı sonrasında özel bilgiler aktarmış ve onlar not defterlerine söylediklerimi yazmışlardı! Ancak, bizde bazı gazeteler ve gazeteciler, "normal söylenenler"in okuyucular üzerinde pek etki yaratmadığını bildikleri için, okuyucular uzerinde daha çok bomba veya "şok" etkisi yaratacak sansasyonel başlıklar peşindeler. Bu yüzden Türk basınının çoğunluğunda New York'taki toplantı şu yanlış başlıklarla tanıtıldı:"Kızılderililer Cengiz Handan Kaçan Uygur Türkleridir!" "Kızılderili Dillerin Kökeni Türkçedir!" "Türkçe ve Kızılderili Dillerini dünyada 180 milyon insan konuşuyor!" Bunların hepsi yanlıştır! CBT Türkçe ile Kızılderili dilleri arasında bir bağ bulunduğunu ileri sürüyorsunuz. Bu bağ gramer açısından mı Yağmur Ekim C Referandum Savaşı’ndan sonra kapatılan ve gerçek bir fesat yuvası olan İzmir, Trabzon, İznik, Kastamonu başta olmak üzere, birçok yerde kiliselerin açılma istemlerini duymadılar mı? Bu girişimleri desteklemek için Yunanistan’dan gelen papazların İzmir’de, Bergama’da, Yalvaç’ta Helenik ayinler düzenlediklerini bilmiyorlar mı? Fener Rum papazının Ürgüp’e giderken ‘AB’ye girildiğinde buralardan giden ahali de geri gelebilir’ dediğini hatırlamıyorlar mı? Özellikle Ege kıyılarında yabancıların birer koloni niteliğindeki toplu yerleşimleri; Akdeniz kıyılarındaki limanların yabancı ortaklara devredilmesi; ulusal kültürün ve devlet egemenliğinin en temel girdisi olan kâğıdı üreten fabrikalarımızın birer birer kapatılması; sanayinin Tuzla’ya tersaneleri için uyarı levhası: Kefensiz girilmez! 17 En yüksek uçan havayolu şirketi: Rüşvetair! dilindeki cümleler arasında matematiksel bir yapısal benzerlik ve eşitlik yoktur, çünkü Türkçe ve UteAztekan dilindeki cümleler İngilizce olarak şöyle kurulmuştur: These men our dog+(genetif eki) killed. (Böyle bir cümle ise, İngiliz dili yapısına aykırıdır)! Kızılderili dilleri gramerleri ile Türk ve diğer UralAltay dil ailesi gramerleri üzerindeki karşılaştırmalı araştırmalarım henüz yeni. Ancak, 23 yıl sonra, bu konuda daha kesin bir sonuca varabileceğim. CBT Tüm Kızılderililerin köklerinin Cengiz Han'ın gazabından kaçan Uygur Türklerine dayanması mümkün görünmüyor. Zira Güven Arsebük'ün yazısına göre Bering üzerinden göç eden Amerikan Kızılderililerin geçmişi 27.00010.000 yıl öncesine uzanıyor. Cengiz Han'dan kaçanların ise ancak 800 yıl önce göç etmiş olmaları gerekiyor. Dolayısıyla bu dönemsel farkı nasıl açıklayabiliriz? TK Maalesef, bazı Türk gazeteleri bu haberi yanlış aktardı. New York'taki toplantıda sadece bir konuşmacı bildirisinin bir yerinde şöyle dedi: "Kanadalı antropolog Ethel G. Stewart (The Dene and NaDene Indian Migrations 1233 A.D.: Escape from Genghis Khan to America. 1991) adlı eserinde ABD'nin kuzeyi ve Kanada'da yaşayan Dene NaDene Kızılderili kabilesinin çok sonradan Cengiz Han döneminde 13. yüzyılda Amerika'ya göç etmiş olduklarını kanıtlamaya çalışmıştır" diye bir söz etti". Bu söz Türk basınında sanki bütün Kızılderililerin Uygur Türklerinden türemiş olduğu gibi yanlış bilgi verildi. Bu bilgi kirliliği tamamen Türk basınına ait bir yanTürkçe konuşan halklar: UralAltay dili içindeki Türk dilini dünlışlıktır! Kızılderiliyada 180 milyon kadar kişi konuşuyor. Bugün değişik bir Türk dili (veya Türk lehçesini) konuşanların sayısı şöyle: Türkiye Türk ler (maalesef bu halklar için elimizde leri (70 milyon), Azerbaycanlılar (35 milyon= onların 30 milyonu daha iyi bir terim İran'da, 5 milyonu Azerbaycan Cumhuriyetinde), Özbekler (25 yok) ile Türkler aramilyon), Uygurlar (15 milyon), Kazaklar (11 milyon), Tatarlar (8 sında belki 12 ile 20 milyon), Türkmenler (7 milyon), Kırgızlar (6 milyon), Cuvaşlar (3 milyon), Baskurtlar (2 milyon), Halaclar (1 milyon), Kırım Tatarları bin yıl önce bazı bağ(750 bin), Yakutlar (600 bin), KaracayBalkarlar (400 bin), Altaylar (akrabalık) veya lılar (300 bin), Hakaslar (250 bin), Tuvalılar (180 bin), Kumuklar ilişkiler (komşuluk) (150 bin), Karayimler (2 bin) ve başka Türk boyları (1 milyon). olabilir. Bu konuyu genetik biyologlar ve antropologlar ilerde yoksa sözcük benzerlikleri aydınlatabilir. Ancak, Kızılderili dillerinin gramer bakımınaçısından mı geçerli? rilileri "Türk" olarak veya dan arşılaştırılması üzerine yoTK Konuşmamda, bundan Türkleri "Kızılderili" olarak ğunlaşması gerektiğini vurgu12 ile 20 bin yıl önce Asya kıgöstermeye yeltenmek tamaladım. Yine konuşmamda, batasından Amerika'ya göç etmen bilimdışı bir tanımlamazı Kızılderili dillerin gramerlemiş olan Kızılderili dilleri ile dır. "Türk" dediğimiz kültürel rinden örnekler vererek Türkgenel Türk dili arasında büyük olgu çok sonraları, belki bunçe gramer ile olan "yapısal" bir zaman boşluğu olduğundan 4 veya 5 bin yıl önce oluşbenzerliğe dikkatleri çekmeye dan, Amerika kıtasındaki muş olabilir. Türk dilinin doçalıştım: Örnekler: ProtoAl700'den fazla Kızılderili diliğuşu da aşağı yukarı o zaman gonuin Kızılderili dili: Mariaq nin sözlüklerinde Türkçe keliolmuştur. Ondan önceki 5 ile wasin: Maria'nın evi meler aramanın verimli sonuç10 yıl arasında ise, Türk dilinin Açıklama: Mariaq wasin lar getirmeyeceğini söyledim. de içinde yer aldığı bir Proto(Marianin evi) Çünkü, dünyadaki bütün dilAltay dili (bugünkü Mogol, Bu Kızıllderili dilindeki ek lerdeki kelimeler zamanla büKore, Japon) dillerinin atası "q" ayni Türkçedeki ek olan yük değişmelere uğramış, aşaveya belki 1015 bin yıl önce "nin" gibi isimlerin genetif hağı yukarı her 34 yüzyılda yepde ProtoUralAltay (bugünlini oluşturuyor. Yine bu dildeyeni kelimeler eski kelimelerin kü Türk, Moğol, Kore, Japon, ki "n" eki, Türkçedeki "i" eki yerini alarak, o eski sözcükler Macar, Fin, Eston, Aynu, v.s) gibi isimlerin iyelik halini yapıbir çok durumda artık yok oldillerinin atası vardı. Yani Asyor. Bu ekler arasinda ses benmuş, kaybolmuştur. ya'dan bundan 12 ile 20 bin yıl zerliği yok, ancak gramer işleBazı, dilbilimci olmayan önce kopmuş olan bugünkü vi bakımından yapısal benzeramatör Türk araştırmacılar, Kızılderili diller ile Çok Eski lik vardır. Benzer bazı örnekTürkçe ile Kızılderili diller arabir ProtoTürk dili veya daha ler de incelenirse, UteAztekan sında bazı benzer kelimeler doğrusu Çok Eski bir ProtoKızılderili diliyle Türk dili arabulunduğunu ileri sürmüşlerAltay veya ProtoUralAltay sında matematiksel bir yapısal dir. Mesela, akraba sözcükledili arasında belki akrabalık eşitlik (benzerlik) olduğu gorinden mama, papa, ana, ata, ilişkisi olabilir (Türkçe ile Kırülür. Mesela, HintAvrupa baba,dede, aba, apa, ece, bacı, zıldiller arasındaki karşılaştırdillerinden İngilizcede bu aka, ağa, amca, nana, nene, nimalı gramer araştırmalarının cümle şöyle kurulur: These ne... gibi. Halbuki bu akraba sonuçları belki bizi bu noktamen killed our dog. (İngiliz disözcükleri bütün dünyadaki ya getirebilir). li yapısına uygun). çok sayıda dilde de bulunur CBT Basında yer alan haBu İngilizce cümle ile yukar(Eski Hint Avrupa dilleri, Laberlere göre dünyada 420 mildaki Türkçe ve UteAztekan tince, Slavca, Rusça, Hintçe, Çince gibi). Çünkü, bunlar "çocuk dili"nden türemiş kelimelerdir. İnsanlar daha çocukken ilk olarak mama, nana, aba, baba, papa gibi sesler çıkarırlar. Bu yüzden dünyanın çok sayıdaki dilinde akraba kelimeleri böyle çocuk dilinden gelişerek oluşmuştur. Bazı amatör araştırmacılar, mesela Amerika'daki yer adlarını bilimsel olmayan, tamamen kulağa gelen seslere göre şöyle yanlış yorumlayarak onların Türkçe olduklarını ispatlamaya çalışmışlardır: Kızılderili dillerden oluşmuş Niagara (şelalesinin adı) sözcüğü ile Türkçe "Ne yaygara" sözcüğünü veya Kızılderili dillerden gelen yer adı olan "Havasu"yu Türkçe "hava + su" sözcüklerini. Bunlar çok komik ve bilimsel değeri olmayan benzetmelerdir, bunlara dilbilim terimi ile "folk etimoloji" denir. Ben yine konuşmamda, Kızılderili dilleri ile Türkçe ve Türkçenin de içinde yer aldığı UralAltay dil ailesi (Moğolca, Mançuca, Korece, Japonca, Macarca, Fince, Estonca ve Sibirya'da konuşulan başka çok sayıda diller) dilleri arasında bu dillerin gramer yapısı bakımından büyük bir yapısal benzerlik olduğunu söyleyerek, bundan sonraki araştırmaların Türkçe (ve diğer UralAltay dilleri ile birlikte) ile Kızılde yon insanın UralAltay dillerini, Kızılderili kabileleri dahil 180 milyon kişinin de Türk dilini konuştuğunu ileri sürmüşsünüz. Bu nasıl olmuş olabilir? TK Bu konudaki sözüm de yine Türk basınında yanlış aktarıldı. Halbuki, ben konuşmamda şöyle demiştim: "Dünyada 420 milyon insan UralAltay dillerini ve bu UralAltay dili içindeki Türk dilini de dünyada 180 milyon kadar kişi konuşuyor. Kuzey ve Güney Amerika'da şu anda mevcut olan 700 kadar çeşitli Kızılderili dillerini de toplam 70 milyon insan konuşuyor." Bugün değişik bir Türk dili (veya Türk lehçesini) konuşanların sayısı şöyle: Türkiye Türkleri (70 milyon), Azerbaycanlılar (35 milyon onların 30 milyonu İran'da, 5 milyonu Azerbaycan Cumhuriyetinde), Özbekler (25 milyon), Uygurlar (15 milyon), Kazaklar (11 milyon), Tatarlar (8 milyon), Türkmenler (7 milyon), Kırgızlar (6 milyon), Cuvaşlar (3 milyon), Baskurtlar (2 milyon), Halaclar (1 milyon), Kırım Tatarları (750 bin), Yakutlar (600 bin), KaracayBalkarlar (400 bin), Altaylılar (300 bin), Hakaslar (250 bin), Tuvalılar (180 bin), Kumuklar (150 bin), Karayimler (2 bin) ve başka Türk boyları (1 milyon). Toplam: 185 ile 190 milyon insan Türkçe konuşuyor. CBTSizce gerçek Türk dili hangisi? Bugün bizim konuştuğumuz Türkçe mi? TB Evet, gerçek Türk dili hem bizim konuştuğumuz "Anadolu Türkçesi" hem de dünyada Baltık Denizi’nden (Litvanya) Büyük Okyanus’a (Çin ve Sibirya) kadar yayılmış olan 185190 milyon insanın konuştuğu değişik Türk dilleri olan Azerbaycanca, Özbekçe, Uygurca, Azakça, Tatarca, Yakutça gibi 21 Türk yazı dili ve 10 kadar da yazı diline sahip olmayan Türk konuşma dillerinin her biri de "gerçek Türk dili" sayılır! Ancak, Kızılderili dillerinin hiç biri "Türk dili" değildir! CBTKızılderililer ile Türkler arasında başka hangi kültürel unsurlar benzeşiyor? TK Dil alanı dışında, Kızılderililer ile Türkler arasında şu alanlarda da benzerlikler var: Giyimkuşam, halıkilim desenleri, nakışoya, çadır biçimleri, geleneklergörenekler, çalgı aletlerinin biçimsel yakınlığı (özellikle davul ve kaval örneklerin biçimsel benzerliği), şamanizm dini (eski doğa dini), atasözleri, masallar, bilmeceler gibi halk edebiyatı örnekleri... Ancak bu alanlarda daha fazla karşılaştırmalı inceleme ve araştırmaların yapılması gerekir! Amaçlarımdan biri, Kuzey ve Güney Amerika kıtalarındaki tahminen 700 kadar Kızılderili dilinin karşılaştırmalı bir gramerini hazırlamaktır. Bu gramer çalışmasında Kızılderili diller ile Türk dili arasındaki yapısal benzerlik veya aykırılıkları da karşılaştırmalı olarak sunacağım. Amacım, Kızılderili dilleri "Türkçe yapmak" veya Türk dilini "Kızılderilice yapmak" değil, bu konudaki dilsel ve yapısal benzerlik veya aykırılıkları dilbilimsel yöntemlerle ortaya koymak! Şu anda, "Kızılderili diller ile Türkçe arasındaki yakınlık veya benzerlik" yalnızca bir varsayım (hipotez)'dir. Bu varsayımın doğru olup olmadığı ise, ancak bilimsel yöntemlerle yapılacak çalışmalarla kanıtlanabilir veya çürütülebilir! AMBAZ ip üstünde oynamaya devam ederken Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım, önemli bir konuya değiniyor: “Bağımsızlık savaşımını, demokratlığı ve devrimciliği kimseciklere kaptırmak istemeyenlerin görmezden geldikleri gelişmelerin bir bölümünü sıralamak bile cehenneme giden yola döşenen taşları göstermeye yeter. Yabancı devletlerin siyasal partilerinin maskesiz örgütü olan sözde vakıf ve enstitülerin taşınmaz mal edinmelerinin önündeki engelleri kaldırdılar. Yunanistan kurumlarında Ege bölgesini ‘Büyük Helen İmparatorluğu’ içinde gösteren haritalar yerlerinde dururken, Fener Rum kilisesinin şubelerinin önünü açmakla kalmadılar bir de taşınmaz mal edinme hakları tanıdılar. Bu konuyu salt din özgürlüğü kapsamında yorumlayanlar, Kurtuluş C ve ulusal savunmanın en temel ürünü demirçelik üretim merkezlerinin yabancılara devredilerek geliştirilecek yerde köreltilmesi; ulusal para piyasasının yabancı bankacılara devredilmesi; Dubai şeyhlerine, özellikle İstanbul’da taşınmazlar satılması; toplumun ilerlemesi için biricik çıkış yolu olan ulusal eğitimin, ayrılıkçıdinci kurslarla, evlerdeki hücre eğitimleriyle, özel okullarla parçalanması boşuna değil! Son yıllarda başlayan uyanışın etkisiyle, tarihin bilince varmayı başaranlar listenin gerisini getirmekte zorlanmayacaklardır. Arkamızda ‘411 vekil var’ demekten kendini almayanlar, Batılıların ve Ortadoğu şeyhlerinin desteğiyle becerilen bu ölümcül gidişin önünü açan her bir kararı, yasayı halkoyuna sunmaya yürekleri yeter mi? Sanıyorlar ki, sonsuza dek böyle gider. İnsanlığın canı yanacak; ama eşkıyanın çarkı elbette kırılacak.” Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Şiirci Zehra Top: “Televizyonlar başbakana şiir okuma saati ayırsın; haber saatinde haber dinleyelim!” Cambaz AMBAZA bak Türkiye; cambaz ip üstünde ne de güzel oynuyor. Kara harekâtı için Türk Silahlı Kuvvetleri sınırı geçip Irak’ın kuzeyine girerken Başkomutan da türbanı anayasaya sokuşturmak için imzayı basıyor. 12 Mart döneminde askeri cuntanın emrindeki Başbakan Nihat Erim anayasanın üstüne şal örtmüştü, ABD’nin himayesindeki İslamcı iktidar döneminde başkomutan Abdullah Gül de anayasanın üstüne türban örttü! Yalan mı? Kaya Çetin’in şu sorusu yanlış mı: “Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliğini onaylamak için Milli Güvenlik Kurulu’nda askerin tutumunu görmek istiyor biçiminde yorumlar yapılmıştı. Toplantıdan sonra gelen türban imzası ile askerin türbana onay verdiği sonucunu çıkarabilir miyiz?” Ne yorumlar yalanlandı ne de bu soru yalanlanacak! Anayasanın üstüne türban örtmenin zamanlaması gerçekten mükemmel bir hesap işiydi. Askerin kara harekâtını magazinleştirme ise mükemmelin de ötesinde ve hatta Bülent Ersoy’un deyimi ile fevkaladenin de fevkinde oldu: Mehmetçik, karda gözü C kamaşmasın diye gözlerinin altını siyaha boyuyor. Mehmetçik sırtındaki çantada 35 kilo malzeme taşıyor. Mehmetçik top mermisinin üstüne tebeşirle “şehitler ölmez” yazıyor. Şehit askerin son arzusunun, terhis olduğunda iş bulursa kazanacağı parayla babasını hacca göndermek olduğu yazılıyor. Sen bana Mehmetçiği anlatma. Mehmetçik benim! Sen bana, beni her saniye ensemde izleyen Pentagon’u anlat! Bana İslam gömleği giydirmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri’nin, benim hangi adımı nereye kadar atmama izin verdiğini anlat! Bakın başkomutan, anayasanın üstünü türbanla örtmenin gerekçelerini ne güzel anlatıyor: Türban isteyen milletvekili sayısı, seçmenin yüzde 80’ine tekabül ediyor; halkın ezici çoğunluğu karşısında endişeye düşen bir kısım halkın gönlünü hem özde hem de sözde ferah tutmakla hükümeti görevlendiriyor ve Anayasa Mahkemesi’ne “Sen karışma” diyor. Asker Irak’ta. Başkomutan Tanzanya merakında. Türban anayasada. Bu saatten sonra artık ne diyelim? Başkomutan, yakın dostu Suudi Kralı’nın kontenjanından şehit erin babasıyla birlikte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı hacca göndermeye kalkarsa şaşmamak gerekiyor. Endeks M. Ali Kılınç: “Artık her şey türbana endeksli. Pilav üstü döner gibi, türban üstü kara harekâtı, yersen!” İzinli Murat Birici: “ABD, ‘girebilirsiniz’ dedi; Allah’ın izniyle Irak’a girdik.” Örtü Nami Tepe: “Şehit kanları türbanı mı örttü, fırsatçıların kafasının arkasına gizlenen ayıbı mı?” Üstüne Muhsin Salman: “Ekonominin üstüne türbandan örtü. Türbanın üstüne askeri harekât.” Zafer Necati Yıldırım: “Medya, şu sıra AKP hükümetine haksızlık ediyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük zaferi ‘türban harekâtı’nı unuttular!” Sadaka Ersoy Öngün: “Dilenciye para verirseniz hayır işlersiniz, vatandaşa para yerine kömür verirseniz hem hayır işler hem de iktidar olursunuz!” Skor Ebru Ata: “Tayyip atağı hazırladı, Bahçeli topu ortaladı, Gül vurdu gol... Laik cumhuriyet sıfır, yobazlık bir!” Milli Çin heyeti şehrimizde Çin Milli Nankin Hükümeti namına seyahate çıkan heyet dün Adana treniyle Filistin’den şehrimize gelmiştir... Şehrimizdeki Çinli talebe ve tüccarlar ellerinde “Nankin” ve “Türkiye” sancakları, Çince ve Türkçe “Yaşasın Milli Çin Cumhuriyeti”, “Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti”, “Hoşgeldiniz” yazılı bayraklar olduğu halde istikbale (karşılamaya) gelmişlerdir... Heyet şehremaneti motorlarıyla İstanbul’a geçerek Tokatlıyan Oteli’ne gitmiştir. Bir muharririmiz motorda hariciye nazırı mösyö Şuşaşovo ile görüşmüştür. Şuşaşovo demiştir ki: “...Burada on gün kadar kalacağız. Bu müddet zarfında Ankara’ya da gidip Gazi hazretlerini göreceğiz. Türkiye’den sonra bütün Avrupa hükümetlerini ve Amerika’yı gezeceğiz.” “Seyahat maksadınız hakkında biraz izahat lütfeder misiniz?” Maksadımız siyasi ve iktisadi tahkikat ve tetkikat yapmaktır. Malumunuzdur ki, şimdi Çin’de iki hükümet vardır. Biri milli, diğeri muhafazakâr. Tıpkı vaktiyle sizdeki İstanbul ve Ankara hükümetleri gibi. Biz Milli Nankin Hükümeti namına seyahat ediyoruz. Çin’in 28 vilayetinden 16’sı bize tâbidir. Diğer 12 vilayetle Mançurya, Türkistan ve Tibet muhafazakâr Çin hükümetine sadıktır.” “Hükümetin gayesi nedir?” İki kelime ile söyleyeyim: İstiklal ve müsavat (eşitlik). Biz Türkiye ile çok alâkadar oluyoruz. Gazetelerimiz Türkiye’den, Türkiye’nin istiklal mücahedesinden (savaşından) ve zaferinden daima bahsederler. Çin’in vaziyeti tıpkı eski Türkiye’ye benzer. Maalesef biz hâlâ kapitülasyonlardan kurtulamadık.” “Hükümet reisiniz kimdir?” Hükümetimiz 3040 kişilik bir komite tarafından idare edilmektedir. Hükümet reisi yoktur... Çin heyetinin bu sabah Hariciye Vekili Tevfik Rüştü bey tarafından kabul edilmesi muhtemeldir. 16 mart 1928 Cuma