04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 TEMMUZ 2007 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR 30 milyar dolarlık özelleştirme yapan Erdoğan hükümeti döneminde kamu borcu 47 milyar dolar arttı AKP sattı dış borç fırladı Murat KIŞLALI ANKARA AKP döneminde özelleştirme kapsamında 21.3 milyar dolarlık satış yapılırken Ulaştırma Bakanlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) satışları ile birlikte bu rakam 30 milyar dolara ulaşıyor. Yasaya göre hükümetin özelleştirme gelirlerini borç ödemede kullanması gerekirken kamu borçları bu iktidar döneminde 46 milyar 943 milyon dolar arttı. AKP iktidarı seçime kısa bir süre kalmasına karşın, Türkiye’nin temel kuruluşlarını satmaya devam ediyor. Çoğu zaman yasaları da çiğneyerek veya zorlayarak gerçekleştirilen satışlardan en önemlileri şöyle: TÜRK TELEKOM: AKP hükümeti, yılda 2.5 milyar dolar kâr eden Türkiye’nin stratejik açıdan en önemli kuruluşu Türk Telekom’u 1.31 milyar doları peşin 1 milyar 180 milyon dolarlık Baykal’ın Büyük Şansı: AKP İktidarı Söz verdiği halde milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırmadı. Emekçi sınıfları ezdi. “AB’ye uyum yasaları çıkarıyorum” diye iç güvenliği yok etti. Dış güvenliği zaten emperyalizme ram olarak ABD’nin ve AB’nin emrine vermiş, bütün ulusal davaları baştan kaybetmişti. ??? Böylece Türkiye, dört buçuk yıllık AKP iktidarı sırasında rejimi ve halkın günlük yaşamı tehdit altında olan, iç ve dış güvenliği açısından kendi yazgısına hâkim olamayan, bu nedenlerle de gelecekte hem içten bölünme hem de dıştan parçalanma tehlikesini yaşayan bir ülke haline geldi. ??? İşte Baykal’ın büyük şansı tam bu noktada ortaya çıkıyor: Bu politikaları tersine çevirmek, ülkenin içinde huzuru ve güvenliği sağlamak, demokratik ve laik rejimi korumak, dışarda bağımsızlığa ve bütünlüğe tehdit oluşturan süreçlerle mücadele etmek ana muhalefet partisinin görevi olarak algılanıyor. Bu konularda toplumun Baykal’a ve CHP’ye güveni tam görünüyor. Nitekim bu güvenin farkında olan iktidar ve onun destekçileri, sürekli olarak gündemi, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve benzeri konulara çekerek, seçmenin dikkatini dağıtmaya çalışmakta. ??? Baykal ve CHP, rejim ve ülkenin bütünlüğü konularında sadece halkın değil, klasik sosyal demokratları temsil eden bütün partilerin de desteğini almış olarak seçime gidiyor. DSP ile bütünleşmiş, SHP’nin desteğini dışardan almıştır. Ayrıca rejime ve ülke bütünlüğüne sahip çıkan orta sağdan da önemli isimleri aday listelerine dahil etmiştir. Bu durumda klasik sosyal demokratların, 12 Eylül 1980 sonrasının en kötü koşullarında bile ulaştıkları yüzde 30 oy oranını yakalamak ve hatta aşmak, CHP için kolay bir hedef gibi görünüyor. C 5 AKP iktidarı seçime kısa bir süre kalmasına karşın, çoğu zaman yasaları da çiğneyerek veya zorlayarak Türkiye’nin temel kuruluşlarını satmaya devam ediyor. Yasalara göre hükümetin özelleştirmelerden elde ettiği 30 milyar doları borç ödemede kullanması gerekirken AKP iktidarında kamu borçları 47 milyar dolar yükseldi. 5 taksitle sattı. Böylece Oger Telecom’a, kuruluşu, kârının yüzde 60’ına yakın bedelle satın alma olanağı tanındı. Hükümet, satıştan hemen sonra kurumlar vergisini yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirerek şirketin kârlılığını da yüzde 50 artırdı. TÜPRAŞ: Hükümet, uluslararası piyasalarda rafineri talebinin tepe noktasına ulaştığı ve siparişle ancak 6 yılda rafineri yapılabilen bir ekonomik ortamda, 35 milyon ton rafinaj kapasitesi olan Tüpraş’ı 4 milyar dolara sattı. Satıştan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki akaryakıt kaçakçılığının 18 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Tüpraş’ın yüzde 14.76’sı ise, başka hiçbir aracı kuruma haber verilmeden borsa değerinin yüzde 8 altına Global Yatırım’ın sahibi Mehmet Kutman aracılığıyla İsrailli Ofer ailesine satıldı. Özelleştirme rakamına göre 752 milyon dolar kamu zararı oluştu. ERDEMİR: Hükümet yassı çelikte Türkiye’de tekel konumunda bulunan ve kuruluş değeri 7 milyar dolar olarak kabul edilen Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nı 2.8 milyar dolara sattı. AKP hükümeti tekel konumundaki Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nı 2.8 milyar dolara sattı. Rafineri taleplerin en üst düzeyde olduğu dönemde Tüpraş 4 milyar dolara satıldı. ‘Paralar Ali Dibo’lara gidiyor’ İstanbul Milletvekili KeCHP mal Kılıçdaroğlu, özelleştirme gelirleri artarken borçların azalmamasının nedeninin AKP’nin yeniden iktidara gelmek amacıyla gelirleri başka alanlarda kullanması olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “AKP dünyanın en yüksek faizini ödüyor ama özelleştirme gelirlerinin büyük kısmını harcamalarda kullandılar. Bütçe yasasına baktığınızda özelleştirme gelirlerinin önemli bir kısmı yerel yönetimlere aktarıldı. TMSF gelirleri KöyDes’te kullanıldı. Bu kaynakların ne ölçüde sağlıklı kullanıldığı da bilinmiyor. Bildiğimiz Ali Dibo ihalelerindeki yaygınlık” dedi. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı ise AKP dönemi özelleştirmelerini “Özelleştirme yapmadılar, yabancılaştırma yaptılar. Küresel sermayeye ülkenin milli değerlerini dikkate almadan devrettiler” diyerek özetledi. Paçacı, “Elden çıkarılan kuruluşların ortak paydası, tekel konumunda olmaları, stratejik özellikleri olması ve kârlı kuruluşlar olması. Bu tesisleri alan yabancılar aslında yurtdışından para transfer etmediler, bir banka teminat mektubu karşılığı tesise sahip olup, bünyesinden elde edilen kârlarla taksitlerini ödediler. Reel anlamda yurtdışından giren herhangi bir para yok. İşletmenin Hazine’ye devredilen kârı yabancının üzerinden tekrar Hazine’ye geçmiş oldu” dedi. AKP hükümetinin ülkeyi yabancılara peşkeş çektiğini belirterek “Talabani ve Barzani’ye elektriği kendi vatandaşımızdan daha ucuza satmaktadır’’ dedi. PETKİM’i alan konsorsiyumda Ermeni diyasporasının en etkili isminin de bulunduğuna dikkat çeken Vural, PETKİM satışının altyapısını oluşturan kadrolaşmanın AKP tarafından özel olarak oluşturulduğunu savundu. ‘6 AYLIK FAİZE GİTTİ’ Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin de şunları söyledi: “Haftada bir milyar dolara borç ödemeye devam eden AKP hükümetinin beş senede yaptığı özelleştirmeler 6 aylık faize gitti. Bunun bir fayda sağladını söylemek için ya idrak eksikliği olması ya da menfaatlanmış olmak lazım.” ‘TALABANİ VE BARZANİ’YE DAHA UCUZA SATILIYOR’ MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural da yaptığı yazılı açıklamada, MADENLER: Seydişehir’deki Eti Alüminyum tesisleri, beraberinde bir hidroelektrik santral olduğu halde, Başbakan Erdoğan’ın hemşerisi ve Karadeniz Otoyolu Projesi ile Samsun’daki mobil santral nedeniyle üç bakanın Yüce Divan’da sorgulanmasına neden olan Rizeli müteahhit Mehmet Cengiz’e 305 milyon dolara satıldı. Yargının Cengiz’in önceden aldığı Eti Bakır ile beraber Eti Alüminyum’un satışının yürütmesini de durdurmasına karşın, Erdoğan’ın başkanlığındaki Özelleştirme Yüksek Kurulu, Murgul’daki maden tesisleri ve hidrolelektrik santralı ile Samsun’daki değerli arazilerin de Cengiz’e satışını onaylamaktan çekinmedi. LİMANLAR: Mersin Limanı 755 milyon dolara TAV ile Singapurlu SPA’ya devredildi. Devirden sonra liman faaliyetlerinde dış ticareti durduracak sıkıntılar yaşanırken liman ücretlerinin de yüzde 50 artırılması anlamına gelen düzenlemeler yapıldı. Mersin’deki bu sıkıntıya karşın, İzmir Limanı’nın 1 milyar 275 milyon dolara GlobalHutchison Wamphoa ortaklığına devredilmesi işlemleri sürüyor. SEKA: Özelleştirme İdaresi piyasa değerini 55, teknik değerini 51 milyon dolar olarak belirlediği SEKA Balıkesir’i, Başbakan Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak’ın sahibi Albayraklar’a 1.1 milyon dolara sattı. ÖİB satışta temel seçenek olarak SEKA’ya “7.5 milyon dolar” değer veren indirgenmiş nakit akımları yöntemini kullandı. Değer tespit raporunda 40 milyon dolarlık piyasa değeri biçilen SEKA’nın Aksu İşletmesi de, Milli Gazete’nin sahiplerine 3.5 milyon dolara satıldı. HAVALİMANLARI: Yapişletdevret yöntemiyle yaptırılan havalimanları, rekabetin kısıtlandığı ihalelerle devrediliyor. TAV grubu İstanbul Havalimanı İhalesi’ni 2005 Haziran’ında 3 milyar dolara alırken bu yıl IC İçtaşFraport Antalya Havalimanı’na 3.2 milyar dolar, LimakGMRMalaysia Airport Holding Berhad da Sabiha Gökçen Havalimanı’na 3.1 milyar dolar teklif verdi. Ancak ödemeler 15 ile 20 yıla yayıldığı için üç ihalenin bugünkü gerçek değeri toplamda 3 milyar dolara ancak ulaşıyor. TMSF SATIŞLARI: TMSF elinde olan, çoğunluğu Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan’ın ailesine ait Telsim, çimento fabrikaları, Star Grubu gibi şirketleri yaptığı açık artırmalarla satışa çıkardı. TMSF’nin toplam “ticari ve iktisadi bütünlük” satışı 2006 sonu itibarıyla 5.3 milyar dolara ulaştı. Bunun 4.5 milyar dolarını Telsim oluşturdu. TMSF belirlediği muhammen bedelin altında teklif gelen radyoları satmazken, 19.5 milyon dolar muhammen bedel belirlediği Star gazetesini, muhammen bedelin yarısından da düşük bir değerle, 8 milyon dolara Erdoğan’a yakın bir gruba sattı. ürkiye’de rejim tehlikede. Sadece rejim değil, halkın günlük yaşam biçimi de tehdit altında. ??? AKP, dört buçuk yıllık iktidarı sırasında demokratik, laik, bir sosyal hukuk devleti olmaya çalışan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün temellerini sarstı. Sadece rejime değil, halkın günlük yaşam biçimine de müdahale etti. İnsanların demokratik hak ve özgürlüklerini, bu özgürlüklerin en temeli olan kadınerkek eşitliğini zedeledi. ??? Eğitime el koyarak bu tehditlerini, geleceğin Türkiyesi açısından, daha da kalıcı tehlikeler haline dönüştürdü. Ülke artık, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine göre yetiştirilen çağdaş bir gençlik ile, Arap emperyalizminin Orta Çağ anlayışına göre eğitilen bir gençlik arasında bölünüyor. Geleceğin Türkiyesi bu bölünme ekseninde biçimlenirse felaket olur. ??? Batı emperyalizmi ile kol kola girerek iktidarına siyasal destek almak ve güvenilmez nitelikli hızlı hareket eden döviz akışını sağlamak uğruna, Türkiye üzerindeki toprak talepleri dahil, her türlü emperyalist oyuna adeta yeşil ışık yaktı. ??? Batı emperyalizminin gücünü arkasına alırken, bu emperyalizmin bir uzantısı olan ve varlığını yine onun desteği ile “Ilımlı İslam Devleti” biçiminde somutlaştıran Arap emperyalizmi ile de özdeşleşti. Türkiye artık Batı emperyalizmi ile, onun uzantısı olan Arap emperyalizminin kucağında tümüyle dıştan yönetilir hale geldi. Bu yönetim anlayışı, hükümetin ve yerel yönetimlerin günlük yaşama dönük kadınerkek eşitliğini bozan çarpık uygulamaları ve Milli Eğitim(!) yoluyla geleceğe de taşınıyor. ??? AKP iktidarı bu dönüşümü gerçekleştirir ve Türkiye’nin geleceğini de ipotek altına alırken, sırtındaki şaibeli dosyaları da yargıdan kaçırdı. T ekongar?cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org Mersin Limanı 755 milyon dolara TAV ile Singapurlu SPA’ya devredildi. ATGB’den İskeçe’deki saldırıya kınama FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) – İskeçe’de çıkan Türkçe gazete “Millet”in Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Ömer ile yanında bulunan kalp hastası annesi ve babasının 10 Haziran’da bir polis memurunun fiziki saldırısına uğramasıyla ilgili soruşturmanın, unutturulmaya çalışıldığı ileri sürüldü. Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB), bu tür olayların gerektiği gibi soruşturulmaması halinde, yinelenebileceği uyarısında bulundu. ATGB Başkanı Gürsel Köksal, şu açıklamayı yaptı: “Cengiz Ömer’in, bu saldırı sırasında “Türkler dışarı, Türklerin Yunanistan’da işi yok, Türkiye’ye gidin” sözlerine maruz kaldığını Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) tarafından yapılan açıklama üzerine öğrenmiştik. Yine aynı açıklamada, ABTTF Başkanı Halit Hatipoğlu’nun Batı Trakya’daki kamu görevlilerinin ve özellikle polislerin Türklere karşı aşırı milliyetçi tutumlarını sürdürdükleri hatırlatmasına rağmen, saldırıya uğrayan meslektaşımızın ilgili makamlara yaptığı suç duyurusunun sonucunu beklemeyi ve bu arada Yunanistan’daki ATGB üyesi arkadaşlarımız aracılığıyla bu olayı yerinde incelemeyi uygun görmüştük. Bu incelemelerimiz sonucu, saldırganla ilgili bir soruşturma yapılmadığını, üstelik meslektaşımıza yönelik baskıların yoğunlaştığı haberini aldık. Ömer’in saldırı sonrasında İskeçe Emniyet Müdürlüğü’ne gidip, bizzat Müdür’le görüştüğünü ve saldırgan polisten şikayetçi olduğunu, hakkında soruşturma başlatılmasını talep ettiğini, ancak olayın üzerinden bir ay geçmesine rağmen herhangi bir gelişme olmadığı gibi son günlerde bazı polislerce tehdit edildiğini öğrendik. Kendisine saldıran Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube’de görevli polisin İskeçe’de üst düzey bir yöneticinin yeğeni olduğunu ve bazı siyasilerin araya girerek kendisini davadan vazgeçirmeye çalıştığını belirten Ömer, bazı polislerin ise ‘Davandan vazgeçersen iyi olur. Meslektaşımızın mesleğini kaybetmesini istemiyoruz. Eğer bir cezai soruşturmaya uğrarsa, senin de gazetenin ne olacağı konusunda sorular sorulabilir’ sözleriyle tehditlerde bulunduklarını belirtiyor. ATGB olarak saldırıya uğrayan Millet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Ömer’e, anne ve babasına geçmiş olsun diliyor, bu saldırıyı, saldırıdan sonraki tehditleri kınıyoruz. Yunan makamlarını ise, saldırganla ilgili cezai soruşturmayı bir an önce başlatmaya, meslektaşımıza yönelik tehditleri de bu soruşturma kapsamında ele almaya çağırıyoruz.” ok önemli bir sanayi kuruluşumuz olan Petkim’in yüzde 51’lik ön satışı, 2.050 milyar dolara gerçekleşti. En yüksek parayı veren TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu’nun çok da belirli olmayan bir ortaklık yapısı var; kimin eli kimin cebinde pek de bilinmiyor. Türkiye’de Petkim’i kim nasıl işletecek; işletecek mi; bir yatırım plan ve programı var mı yok mu? Tam bir körlemesine satış. İki nokta dikkat çekiciydi: Birincisi, Petkim’i alacak ortaklardan Kazakların, ihale sonuçlarını Kazakistan Devlet Başkanı’na “doğum günü müjdesi” olarak bildirmesi! İkincisi, Erdoğan ve ekibinin “sermayenin rengi, kimliği, ırkı, dini”nin kendilerini ilgilendirmediğini açıklamaları. AKP’nin sadece Petkim’de değil bütün özelleştirmelerde tek ilgilendiği konu, şirketin şu veya bu şekilde, ama mutlaka satışı. Sonrası? Erdoğan ve takımının umurunda değil, gelecek. Önemli olan şu an; cari açıklarını kapatacak nakitlerin kasaya girmesi ve borsaya durmadan sıcak para akışının teşvik edilmesi. AKP tam alsatçı bir tüccar parti! Aracılıktan sürekli nemalanan! ??? Petkim ile Oyakbank’ın satışı farklı. Büyük düşünüp çevresinde yayılamayan yerli finans sermayesinin(*), re Ç CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Petkim Örneği üçte birini karşılayabiliyor; bunu üçte ikiye çıkartacak yeniliklere gideceğimize, ithalat girdilerimizi azaltma çabasına gireceğimize ve yerli sanayinin gelişmesine daha büyük katkı nasıl sağlayabiliriz diye düşüneceğimize, Petrolİş raporunda belirtildiği gibi, özel sektörü yeni petrokimya tesisleri kurmaya teşvik edeceğimize, sanayileşmenin çok önemli bir alanından çekiliyoruz! Petkim’in satışı ile, Petkim ürünlerini daha pahalı tüketecek Türkiye. İthalat artacak ve daha fazla dış ticaret açığı vereceğiz! Petkim, planlı kalkınma döneminden kalma, büyük bir kuruluş. Satışıyla birlikte, çoktan mezara gömülen planlı kalkınmanın da son büyük evladı mezara gömülecek!.. ??? Petkim’e bir de “ulusal sanayi” açısından bakarsak: Sürdürülebilir bir ekonomik büyüme, eldekileri satarak gerçekleştirilebilir mi? kabet karşısında malınınparasının derdine düşerek, gücünü yabancıya devretmesine, şüphesiz belki de geldiğimiz şu noktada (bankacılığın yüzde 42’sinin yabancılaşması) yasal olarak dur demek gerekir. Petkim ise ülkemizin tek petrokimya kurumu. Petrolİş raporlarına göre Türkiye dünyanın 5. büyük petrokimya pazarı. Petkim’in cirosu 1.6 milyar dolar. Kendi kaynaklarıyla 437 milyon dolar yatırımla üretim teknolojilerini yenileme gücüne sahip olduğunu gösterdi. Kazancı yerinde. Üretimi AB standartlarında. 14 ana işletme fabrikası, müthiş arazileri, barajı ve limanı var. Bunların ötesinde çok önemli bir kamusal görevi var: Ulusal sanayiciyi, küçük üreticiyi (yüzde 95), ürün fiyatlarını makul düzeylerde tutarak desteklemek. Şirket, özel sektöre, yabancıya geçince, bu destek bitecek. Ülkesel, kamusal bir zarar başlayacak. Petkim, ülke içi tüketimin sadece Devletin, tam tersine, ithalatı azaltıcı ve ülkede iş olanaklarını ve üretimi durmadan artırıcı teşvik ve düzenlemelere gitmesi gerekir... “Sürdürülebilir” bir ekonomik yapıya sahip ve hızlı büyüyen bütün ülkelerin başarısında, böyle plan ve programlar yatıyor. Büyümesini, esas olarak, dışarıdan ithal edilecek sabit veya likit sermaye araçlarına bağımlı olmadan gerçekleştirecek; Gerçek anlamda sürekli ihracat fazlası veren; Küresel krizlerden en az etkilenecek, ama küresel büyüme olanaklarından da en çok yararı sağlayacak; dengeli bir ekonomik yapıyı kurmak, yurtseverliğin ta kendisi olmalıdır. AKP bunun çok ötesinde olduğunu her fırsatta gösteriyor. Türkiye AKP’nin bu tüccar zihniyetinden kurtulmalıdır! Peki diğer partiler bu bilinçte mi? (*) Finans sermaye, güçlü finansal yapı, piyasaların efendisidir; piyasalarda “gerçek iktidar”ın ta kendisi sayılır. Finansal birikim, kapitalizmin de itici gücüdür. AKP’nin tüccarlığını ise finansal gücün desteklediği üretim sektöründen sonra, ancak üçüncü önem sıralamasında sayabiliriz! obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle