04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 EVET/ HAYIR C Bir Akyaka Gecesinde! olaylar ve görüşler 20 TEMMUZ 2007 CUMA OKTAY AKBAL ücelen Otel’in terasında mehtabı izliyoruz. Temmuzun en sıcak gecelerinden biri. Dört köşe bir masada, İlhan Selçuk, İzmir’den üç arkadaş; Hikmet Çetinkaya, Serdar Kızık, Tayyar Eraslan, bir de dost Hamdi Yücel!.. Hamdi Yücel’le her şey konuşulur. Değişik bir insan, bir işadamı... Doğrusunu eğrisini bilen, anlayan, Muğla’nın Akyaka’sını cennete çevirenlerin başında... Nail Çakırhan’ı tanımış, sevmiş, onun Akyaka’ya katkılarına katkılar, yeni güzellikler katmış... ??? Yüzlerce gece geçti gitti! Gündüzler sıcak mı sıcak, ama yıldızlı aylı gecelere doyum olmaz... İşte böyle bir geceyi yaşıyoruz. Zaman dışı bir yerdeyiz. Uçup gitmez böyle anlar! Sonsuza dek uzar gider!.. Seçim gezilerini anlatıyor arkadaşlar. Kim nerde, ne kadar? Hangi parti, hangi aday? Çanakkale’den Mersin’e, daha uzaklara... Hikmet, Serdar, Tayyar, Ege’nin her yanını bilen, gezen ustalar. Tartışıyoruz: 23 Temmuz sabahında nasıl bir görünüşle karşılaşacağız? Hep iyi şeyler istemişizdir, halktan, iyilikten, güzellikten yana biz gazeteciler, yazarlar... ??? Hiçbir zaman özlediklerimiz olmadı desem mi? Hep muhalefette mi kaldık? Hep Atatürk devrimini savunduğumuz için mi, türlü dertlere girdik, adalet önüne götürülmeler, tutuklanmalar, hapisler, işkenceler... Tam bir barış, bir huzur, bir aydınlık yaşayabildik mi? Karşımdaki koya bakıyorum arkadaşlarımı dinlerken... İlhan da ben de çok şeyler gördük. Hikmet de, Serdar da az şey yaşamadılar... Ama onlar bizden genç, daha çok şeyler yaşayacaklar... İkincisiydi rakı kadehimin! Üçüncüsü yok! İlhan’la konuşmadan anlaşırız hep! Ne kaldı ki gizli kapaklı, ne kaldı ki bilmediğimiz, konuşmadığımız son kırk elli yıl süresinde? ??? Güzel bir geceydi. Sanatçı Sera Tokay hep müzikten konuşuyor. Müzik içinde yaşıyor. Piyanosuyla, şef değneğiyle yıllardır bir güzel düşü yaşatıyor, yaşıyor!.. Eşlerimiz, dostlarımız, Hamdi Bey’in bu eşsiz Yücelen Oteli’nin terasında buluşan dostlar, bu güzel mehtaplı temmuz gecesini yaşadıkça anımsayacaklar... ??? Birkaç gün sonra sandıklara koşulacak, oylar atılacak... 23 Temmuz sabahında ya güzel bir aydınlıkla, ya çirkin bir karanlıkla, ya da tam bir şaşkınlıkla karşı karşıya geleceğiz. Ben Akyaka’da izleyeceğim bu garip seçim oyununu! Hem merakla, hem de korkuyla!.. Bir kez daha aldatıldık, bir kez daha kandırıldık mı diye diye!.. ??? Hamdi Bey kadehini kaldırdı. Bizler de... Güzel günlerin özlemiyle bir Akyaka gecesinin onuruna... Y üreselleşmenin olumsuz etkilerinden en fazla nasiplenenler, sayıları giderek artan yoksullar. Dünyanın kaderini zenginler belirliyor. Yoksullar giderek bileniyorlar. Küreselleşmenin sonunu belirleyen, küreselleşmeyi başlatanlar değil, başkaldıranlar olacaklar. Venezüella Devlet Başkanı Chavez, tıpkı Che Guevara gibi efsane olmaya aday. Anayasanın maddelerini yoksul halka market ürünleri üzerinden ulaştıran, halkını TV’den selamlayan, yoksulların tüketim maddelerini ucuza alabilecekleri marketler zinciri kuran, okullar açıp eğitim düzeyini yükselterek halkın bilinçlenmesini hedefleyen, sağlık hizmetini halkın ayağına götüren sıra dışı bir başkan. O hepimize “küreselleşme” adı ile yutturulan “emperyalizm”e karşı. Dolayısıyla küresel düzenin efendiliğine soyunan ABD’ye ve onun yoksullaştırıcı politikalarına karşı. Bu yüzden ABD’nin önde gelen isimlerinin hedefinde; ona “Hitler” benzetmesi yapacak kadar ileri gidebiliyorlar. Chavez, dünya sağdan sağdan yalpalarken, dümeni sola kırmış bir lider. 17 bin doktor göndererek sağlık desteği sunan Küba en büyük destekçisi ve Küba lideri Castro yakın dostu. Bolivya’da 2006’da iktidar olan ulusalcı lider Evo Morales ile dayanışıyor. Chavez ülkeye hükmederken “Halk hükmetmelidir” diyor. Yoksul halk kitlelerinin en çok duymak istediklerini söylemekle yetinmiyor, onlara yoksulluğun batağına saplanmaktan çıkış reçetelerini sunuyor. Asırlardır Amerikan emperyalizminin gölgesinde Chavez’e davet!.. K Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN yaşamış Latin dünyasının başkaldırıcıları arasında artık onun da bir yeri var. Küba lideri Fidel Castro ile bitmeyecek Latin başkaldırısı, yeni Fidel’ler çıkaracak ortaya!.. Latin dünyasının başkaldırısının temelinde Latin dünyasının en büyük devrimcisi kabul edilen Bolivar yasaları var. Kurtuluşu ulusalcılıkta görenlerin devrim için yol haritası çizerken Bolivar’ın açtığı yoldan ilerlemeleri, başkaldırının kıtasallaştırılmasında da etkin rol oynuyor. 21. yüzyılın bitişi, başlangıcı gibi olmayacak. Dünyayı saran para ağalarının ve sermayedar denilen küresel para ağalarının egemenlikleri çok uzun sürmeyecek. ABD’nin karaladığı Chavez, 21. yüzyıl insanının özlemi olan “insanca yaşamın herkesin hakkı olduğu” anlayışını yaygınlaştırmak isteyenlerin simgesi olacak. ABD Başkanı dünyanın efendiliğine soyunup Irak’a “demokrasi” götüreceğim diyerek kaosu götürdüğünde “Hitler” benzetmesi ile karalanmıyor; yoksul halkını sahiplenen, onlara sağlık, eğitim, beslenme, konut gibi temel insan gereksinimlerini sunan ve bunu onları itaate iterek değil başkaldırıya davet ederek yapan Chavez, “tehlikeli adam” ilan ediliyor. Ortadoğu coğrafyasında oynanan oyun, yıllardır ABD’nin Latin ülkelerine pazarladığı oyunun benzeri. Kendi içinde çatışmayı körüklemek, halkı yoksullaştırıp kendi kukla başkanlarını yerleştirebilmek. Türkiye bu oyunun dışında değil. Sınırlarının değiştirildiği haritaların yaygınlaştırılması ve bunun dünyanın her yerine yaygınlaştırılma çabaları, başından bu yana ciddiye alınmalı ve kararlı bir karşı duruş sergilenmeliydi. Ancak artık tehdit edici derecede ciddi boyutlara ulaşan bu bölme gayretlerine “dur” demenin zamanı geldi. Ortadoğu’nun ABD oyununu bozması için bu coğrafyanın da başkaldırıyı örgütlemesi gerek. ABD, AB ve onların iç ve dış destekçilerine karşı, bir karşı duruş için Türk tarihinde okunacak altın sayfalar var. Atatürk’ün ilkeleri antiemperyalist duruşundaki sağlamlık, Türkiye’nin başkaldırısı için yeterli bir seçenek. Latin dünyasının antiemperyalist duruşu için nasıl Bolivarcı duruş bir seçenekse Türkiye için de Atatürkçü seçenektir emperyalist kuşatmayı kırmanın reçetesi. Günümüzün koşulları, bu seçeneğin yaşama geçirilmesi için en uygun ortamı yaratmış durumda!.. Buradan Chavez’e, ona halkının seslendiği gibi seslenmek isterim: “Alo Presidenté...” Türkçesi: “Selam Başkan!..” PENCERE Türkiye’yi Türkler Yönetmelidir... azının başlığını kimileri yadırgayacaktır, milliyetçilik sayacaktır; vatan sevmezliğin moda olduğu bir dönemden geçiyoruz; Türk sözcüğü dışarda ve içerde tepkilere yol açıyor... Oysa desem ki: Almanya’yı Almanlar yönetmelidir... Fransa’yı Fransızlar yönetmelidir... ‘Malumu ilam’dır bu gibi laflar; kimse tümcenin içinden milliyetçilik, ırkçılık gibi anlamlar çıkaramaz, zaten gerçek de böyledir; her ulus devlette egemen olan çoğunluk milletin ta kendisidir. ? Ne var ki bizim az gelişmişliğimizden mi kaynaklanıyor, nedir, Türkiye sanki görünür görünmez işgal altında... Türkiye’yi Türkler yönetmiyorlar ya da yönetemiyorlar!.. Bu olgu öyle bir hale geldi ki Amerika Türkiye’de ‘Ilımlı İslam Devleti’ kurmaya kalkıştı... Ne demek bu?.. ‘Devleti Türkler yönetmeyecek’ demek... Kim yönetecek?.. Müslümanlar!.. Peki, Türkler yüzde 99.5 oranında Müslüman değiller mi?.. Nedir bu maskaralık?.. ? Türkler ne zaman kurtulurlar, kalkınırlar, çağdaşlaşırlar, bunalımlarını aşarlar?.. Türkiye’yi yönetmeye başladıkları zaman... Ekonomi yönetimi IMF’nin elinde... Paraya, bankaya, maliyeye, borsaya, üretime, tüketime, tarıma, endüstriye, faize, ranta ilişkin ne varsa eloğlu karar veriyor... Türkler ne yapıyor?.. Ne denirse onu yapıyor!.. ? Ya politikada ne oluyor?.. PKK denen terör örgütü Kuzey Irak’taki üslerinden kalkıp Türkiye’ye saldırıyor, Türkleri öldürüyor... Türkler, Kuzey Irak’ta PKK’yi koruyan ABD’ye karşı bir şey yapamıyorlar... Neden?.. Çünkü Türkiye’yi Türkler yönetmiyorlar... ? Türkiye’de ekonomiyi IMF, politikayı ABD yönetiyor... Seçimlerde taraf ABD... ABD’nin kuklası AKP... “Ilımlı İslam Devleti” kuracakmış AKP... Peki, Türkiye’de ABD kuklası AKP Amerikancı ‘Ilımlı İslam Devleti’ kuracak da Türkler bu işin seyrine mi bakacaklar?.. ? Türkiye, Türkiye’yi ArapAmerikan ortaklığı değil, ancak Türkler yönettiği zaman kurtulur. CHP PM Üyesi Buradan Chavez’e, ona halkının seslendiği gibi seslenmek isterim: “Alo Presidenté...” Türkçesi: “Selam Başkan!..” Selam!.. Küresel köyün kavalcısı olmak yerine, yüreğinin, yüreklilerin sesi; halkının, halkların sesi; yoksulların, yoksullaştırılanların sesi olduğun için. Dünyanın bir “Hitler”i olacaksa yeniden, senin gibi olsun!.. Y Selam!.. Küresel köyün kavalcısı olmak yerine, yüreğinin, yüreklilerin sesi; halkının, halkların sesi; yoksulların, yoksullaştırılanların sesi olduğun için. Dünyanın bir “Hitler”i olacaksa yeniden, senin gibi olsun!.. Teşekkürler Başkan!.. “Artık solsağ ayrımı kalmadı” diyerek sağdan gidenlere inat, dümeni yeniden sola kırdığın için. 21. yüzyılda solun yeniden yükselişinde elbette katkın olacak. Türkiye’de sola bitti diyerek bakanlara senin dünyandan, Türkiye’den millerce uzak kıtandan bir pencere açmak istedim. Oradan bakarak umutlanır ve belki küresel işbirlikçilere başkaldırı için, coğrafi uzaklığa inat, aslında her gece aç yatanlarımızca yakın olduğumuzu gösterebilmeyi istedim. Dünyanın iki ucunu yoksulluk, yoksullaştıranlar, küreselleşme diyerek emperyalizmi yutturmaya çalışanlar, dünyayı açlıkla terbiye etmeye çalışanlar birleştiriyor. Selam Başkan!.. Sol çözümler artık o kadar ırak değil. Açtığımız pencereleri bir süre sonra kapı yapabileceğimiz bir başkaldırı kültürü oluşuyor. Evet, siz bu yüzden Rice için “bölgedeki en tehlikeli adam”sınız. Bizlerin bölgesindeki tehlikeli adamların da sayısının artmasını diliyoruz. Sizi Türkiye’ye de bekliyoruz. ilan renkli CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle