04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Almanya’da Göç Yasası’nı ayrımcı bulan bazı Türk örgütleri, Merkel ile yapılan toplantıya katılmadı C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 20 TEMMUZ 2007 CUMA ‘Uyum Zirvesi’ne boykot Osman ÇUTSAY FRANKFURT Almanya’da yabancılarla ilgili yeni yasal düzenlemeleri içeren Göç Yasası’na tepki gösteren Türk toplumu temsilcileri, ülke gündemine damgasını vurdu. Yeni “Göç Yasası”na ayrımcılık içerdiği gerekçesiyle sert eleştiriler yönelten Türk göçmen örgütlerinin, bu yasaya karşı, Cumhurbaşkanı Horst Köhler’in imzasının ardından yürürlüğe girdikten sonra Federal Anayasa Mahkemesi nezdinde iptal için dava açmaya kararlı olduğu bildirildi. Berlin’deki Federal Başbakanlık’ta gerçekleştirilen “Uyum Zirvesi” toplantısında, etkili üç Türk örgütünün boykot çağrısına rağmen 90 civarında katılımcı yer aldı. Türk örgütlerinin boykot çağrısını eleştiren Almanya Başbakanı Angela Merkel, hükümetine kimsenin ültimatom veremeyeceğini söyledi. ERKEL İŞBİRLİĞİNE ÇAĞIRDI Toplantı sonrasında basının sorularını yanıtlayan Merkel, “Ulusal Uyum Planı”nın uyum politikası tarihinde bir kilometre taşı oluşturduğunu savundu ve göçmen örgütlerini işbirliğine çağırdı. Merkel, bu planla, ülkedeki 15 milyon göç kökenli insanın topluma uyumunun hızlandırılacağını da ileri sürdü. “Ortada Türk toplumunu rahatsız edecek bir şey bulunmadığı” iddiasını yineleyen Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Maria Böhmer, bazı Türk göçmen örgütlerinin aşırı tepki göstermesinden yakındı. Böhmer, “Göçmenler üzerine konuşmuyoruz, bizzat onlarla konuşuyoruz. Boykot gerçekten iyi bir işbirliğine son verilmesi demektir” dedi. Yeni Göç Yasası’nı şiddetle eleştiren Almanya Türk toplumu (ATT), Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu (FÖTED) toplantıyı boykot kararında geri adım atmayınca, sürtüşme ülkenin gündemindeki yerini korudu. OPLANTI FİYASKOYA DÖNÜŞTÜ’ ATT Başkanı Kenan Kolat, Köhler’in imzalaması halinde Federal Anayasa Mahkemesi’nde dava açacaklarını belirterek “Burada Almanya’nın demokratik geleceği söz konusudur” dedi. Çok sayıda Türk üyesi de bulunan dünyanın en büyük sektör sendikalarından IG Metall, Merkel’e bir mektup göndererek göçmenlerin dışlanmasına son verilerek katılımcılığın artırılmasını istedi. Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen de bu toplantının bir fiyaskoya dönüştüğü görüşünü savunarak ekim ayında çok iyi hazırlanmış yeni bir toplantı yapılmasını önerdi. Şen, Böhmer’i de başarısız bularak görevinden ayrılmasını istedi. Türk göçmen örgütleri, yeni yasal düzenlemelerde, Türk kökenli Alman vatandaşlarının özellikle aile birleşiminde, açık bir biçimde ayrımcılığa tabi tutulduğundan yakınırken Merkel hükümeti yeni yasanın, uyumun başarısı ve kadınlara yönelik ayrımcılığın önlenmesi için şart olduğunu ileri sürüyor. Almanya’da yaşayan 6.7 milyon yabancı pasaportlu içinde Türk vatandaşları yaklaşık dörtte birlik bir kesimi oluşturuyor. ‘Gen’ Meselesi!.. verdi. İskeçe narkotik şubesinde görevli olduğu belirtilen sivil giyimli polis, “Yolu neden kapatıyorsun?” diyerek Türk gazetecinin önce boğazını sıkıp boğmaya çalıştı. Araya girenler tarafından buna engel olununca, bu defa ellerinden yakaladığı gazetecinin parmaklarını kırmaya çalıştı. Bu saldırılar sonunda Türk gazetecinin parmak sinirleri koptu ve şimdi iş göremez halde. Soydaş gazetecinin yediği küfürler ve hakaretleri ise anlatmaya gerek yok. İskeçe “Millet” gazetesinin de (www.millet.gr) sahibi olan Cengiz Ömer uğradığı hem fiziki hem de “Türklüğe” hakaret içeren sözlü saldırı sonrasında en tabii demokratik hakkını kullanarak İskeçe Emniyet Müdür Yardımcısı’na kadar çıktı ve polis hakkında işlem yapılmasını istedi. “Tamam” dediler, “haklısın” dediler, “sen merak etme bu kişi hakkında gerekli işlemi yapacağız” dediler... Yani bizimkini yumuşatmak için yapmadıkları oyun bırakmadılar. Ve ilginçtir, aynı bizdeki gibi, olayın üzerinden bir buçuk ay geçti ortada hiçbir icraat yok. Kaldı ki, polisin o gün görevli olup olmadığı bile bilinmiyor. Ancak bilinen, saldırganın torpilinin çok büyük olduğu. Bana verilen bilgilere göre, Türk gazeteciyi boğmaya çalışan narkotik polisi, İskeçe vali yardımcısının yeğeni olurmuş. Üstelik iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi’nden (YDP) seçilerek bu göreve gelmiş. Torpil sağlam olunca günlerdir hem polisin meslekteki arkadaşları, hem de bölgenin hatırlı kişileri Türk gazetecinin kapısını çalıp “davandan vazgeç” deyip duruyorlarmış. Önceleri bu ziyaretler kibarlıkla yapılmış. Ancak Cengiz Ömer polis hakkında yaptığı şikayeti geri almamakta direnince olanlar olmuş. Son günlerde aynı ziyaretçiler kibarlık stratejisini değiştirip bu defa tehdit, şantaj ve baskılarla kapısını çalar olmuşlar. Hatırlı aracılar “polis arkadaşımıza idari anlamda bir şey olursa, senin ya da gazetenin ne olacağı belli olmaz” diyerek tehditler savuruyorlarmış. Başta Avrupa’daki Batı Trakya Türk dernekleri olmak üzere, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB), Türkiye’deki bazı basın kuruluşları, Yunanistan’da görev yapan biz Türk gazeteciler ve bölgedeki Türk dernekleri gelişmeleri dikkatle takip ediyor. Göreceksiniz, çıkan sonuç genlerimizin birbirine ne kadar benzediğini bir kere daha teyit edecek. Yani Türk gazeteci şikayetinden vazgeçmese dahi polise hiçbir şey olmayacak ve olay zaman içinde unutulup gidecek. Ne de olsa “biz bize benzeriz”. [email protected] ‘T M Merkel, “Kimse hükümete ültimatom veremez” uyarısında bulundu. Türk göçmen örgütleri, sertleştirilen Göç Yasası’na karşı Federal Anayasa Mahkemesi’nde dava açmaya kararlı olduklarını yinelediler. ‘Uyum Zirvesi’ne ülkedeki bazı göçmen topluluklarının temsilcileri katıldı. (Fotoğraf: REUTERS) Cumhurbaşkanı Sezer, Alman meslektaşına mektup göndererek Göç Yasası’nı onaylamamasını istedi AKP hükümeti sessiz kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler’e bir mektup göndererek, Almanya Federal Meclisi’nde kabul edilen ve bu ülkede yaşayan Türkler aleyhine ayrımcı unsurları barındıran Göç Yasası’nı onaylamamasını istedi. Sezer’in çabalarına karşın AKP hükümetinden Almanya’ya hiçbir tepki gelmemesi dikkat çekiyor. Başta aile birleşimi kapsamında gidenler olmak üzere Türk vatandaşlarının Almanya’ya kabulü ve vatandaşlık hakkı kazanmalarının önüne büyük engeller getiren Göç Yasası, 7 Temmuz’da kabul edilerek Köhler’in onayına sunulmuştu.Yasayı eleştiren Sezer, mektubunda Almanya’ya şu mesajları iletti: ? Ülkenizde yaşayan Türk kökenli 3 milyon kişi Alman ulusunun çağrısıyla Almanya’ya göçtüler. Bu insanlar kendi emekleriyle 40 yılı aşkın süredir hem ülkenizin kalkınmasına katkıda bulunuyorlar hem de iki ülke arasındaki köklü ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin en önemli unsurunu oluşturuyorlar. Pek çok alanda Almanya’da önemli başarılar sağladılar. Önemli bölümü de Alman toplumuna uyum sağladı. Kalanların uyumu için gösterdiğimiz ortak çaba da önemlidir. ? Son zamanlarda çok sayıda Türk kökenli vatandaşımızın Alman vatandaşlıklarının iptal edilmesi, Türkçe anadil derslerine Alman tarafınca verilen desteğin kademeli olarak kaldırılması ve nihayet Göç Yasası’nda yapılan değişiklikler gibi olumsuz gelişmeler vatandaşlarımız arasında haklı kuşku ve tereddütlere yol açtı. ? Dışişleri Bakanlığımız, Göç Yasası’nda öngörülen değişikliklerin özellikle Türk vatandaşlarını etkilediği düşüncesini ifade etmiştir. Almanya’daki Türk örgütleri ile pek çok uzman da yeni yasayla getirilen değişikliklerin BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin ve Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin hem ayrımcılığın önlenmesi hem de aile birliğinin korunmasına yönelik çeşitli hükümlerine aykırılık oluşturduğu düşüncesindedir. ? İşaret ettiğim bu görüşler doğrultusunda Göç Yasası’nı yeniden değerlendirmenizi isterim. Bu yönde karar alınması halinde Türkiye olarak gerekli her türlü katkıyı sağlamaya hazırız. AKP hükümetinin ise Göç Yasası konusunda sessiz kalmasına muhalefet partileri de sert tepki gösteriyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AKP’nin bu tutumundan Almanya’daki Türkleri gözden çıkardığının anlaşıldığını belirtti. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nüzhet Kandemir de AKP’nin 2002 seçimlerinden önceki süreçte Milli Görüş adı altında oradaki yurttaşları sömürdüğünü vurgularken, “Şimdi gündemde oylarını aldıkları insanların sınır dışı dahi edilmelerine neden olacak bir yasa var. Ama kimse onlarla ilgilenmiyor” diye konuştu. Kandemir, yasanın yürürlüğe girmesi halinde Türkiye’nin büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya kalacağını söyledi. Almanya’da Federal Meclis’te onaylanan ve ülkede yaşayan Türkler aleyhine ayrımcı unsurlar içeren yeni Göç Yasası konusunda AKP hükümetinin sessiz kalmayı tercih etmesi muhalefet partilerinin tepkisini çekiyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, AKP’nin bu tutumundan Almanya’daki Türkleri gözden çıkardığının anlaşıldığını söyledi. skiden Sirkeci’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceler, dayaklar ve tuhaf (!) intiharlar olurdu. Sonunda giden gittiği ile kalır, tutuklu yakınlarına “biz ne yapalım bir anda kendini attı” ya da “sabah hücrede ölü bulduk” açıklamaları yapılırdı. İlginç olan, herkes bu intiharların ne olduğunu, nasıl olduğunu bilirdi, ancak çok az kişi hakkını arayabilirdi. Başka bilinen ise Türkiye’nin o dönemde demokrasi ve insan hakları alanında Kongo ile yarışıyor olmasıydı. Bugün artık bazı şeyler aşılmış olsa da yine de gözaltında bir takım tuhaf (!) olaylara rastlanmıyor değil. Türkiye’de hal böyleyken Ege’nin öteki tarafı yani Yunanistan’da neler oluyor, diye sorarsanız, burada da tuhaf intiharlar dayaklar, işkenceler almış başını gidiyor. Tabii bu uygulama genelde yabancılar için geçerli. Geçtiğimiz günlerde dünya televizyonlarına yansıyan görüntüler Yunanistan’ın insan hakları karnesinin ne kadar zayıf olduğunu ortaya çıkardı. Cep telefonu ile çekilmiş görüntülerde Atina’nın göbeğindeki (Omonai) polis karakolunda tutuklular dayağın katmerlisini yiyorlar. Kadınlar (sözde) kaçmasınlar diye iç çamaşırlarına kadar soyularak gözaltında tutuluyor (tabii polisin fiziki tacizleri siz tahmin edin). Kısaca, Türkiye’dekilere benzeyen birçok adli ya da polisiye olay komşumuz Yunanistan’da da yaşanıp, sık sık basına sızıyor. İşte bu noktada önemli bir araştırmayı hatırlamakta yarar var. Geçtiğimiz aylarda insan geni üzerine araştırma yapan Bulgar profesör, Balkan ülkelerindeki insanları inceleyip önemli sonuçlar elde etmişti. Söz konusu bilim adamı Türk ve Yunanlılar üzerinde yaptığı araştırmada genlerimizin aynı olduğunu ortaya çıkarmıştı. Genleri aynı olan iki ulusun, neden demokrasi ve insan hakları konusundaki tutumu da aynı olmasın? Sadece yemeklerimiz, fiziki yapımız ya da eğlence şeklimiz aynı olacak değil ya. “Dayaklarımız, işkencelerimiz, intihar şekillerimiz de aynı olacak ki, genlerimizin aynı olduğu kanıtlansın. ??? Dayak, tehdit ve işkenceden söz açılmışken komşudan son örnek İskeçe’den geldi. Geçtiğimiz ay kent merkezinde Cengiz Ömer isimli bir Türk gazetecisi saldırıya uğradı. Kalp hastası olan annesini hastaneye götürmek için geldiği evinin önüne üç dakikalığına bıraktığı araba az daha hayatına mal olacaktı. Cengiz Ömer’in sokağı kapatan arabasının arkasına gelen sivil bir araçtan inen Yunanlı, önce sözlü ardından fiili saldırıda bulunarak, genlerimizin ne kadar aynı olduğu konusunda net bir “örnek” E Fransa serbest bıraktı Rıza Altun kaçtı PARİS (AA) Fransa’da tutuksuz yargılanan, terör örgütü PKK’nin Avrupa’daki sorumlularından Rıza Altun’un Kuzey Irak’a kaçtığı belirlendi. Altun’un Fransa’dan önce Avusturya’ya gittiği, burada 4 Temmuz tarihinde gözaltına alındığı, ancak adli gözetim altında bulundurulmak koşuluyla serbest bırakıldığı bildirildi. Kuzey Irak’a kaçan Altun, aralarında Nedim Seven gibi, örgütün Avrupa’daki sorumlularının da bulunduğu 8 PKK üyesiyle gözaltına alındıktan sonra 23 Şubat tarihinde Paris’te çıkarıldıkları istinaf mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. u kadar “komik” bir seçim arifesi galiba hiç yaşamamıştık. Seçim günü yaklaştıkça AKP Genel Başkanı rolündekinin tansiyonu daha da yükseliyor. Meclis Başkanı rolünü üstlenen de kendini darbeci general sanıp estirmeye başlayınca, insan kendini “22 Temmuz seçmeni” değil de Direklerarası’nın tuluat tiyatrolarından birinde sanıyor. Gelin görün ki, Direklerarası çoktan tarihe karıştı. Darbeci general rollerine de bugünlerde pek rağbet yok. Kaldı ki onlar bile 2 milyon 447 bin işsizin azarla, tehditle yola getirilemeyeceğinin artık farkında! Çünkü bu ülkede: 15 yaş üstü nüfusunun dörtte biri, yani 12.1 milyonu 1524 yaş arasında. Yani genç! Bunların 3.7 milyonu çalışıyor. Yani her 100 çalışanın 17’si 1524 yaş arasında! Her 100 gencin 18.7’si de işsiz!. Yani, genç işsizliğinin tepe yaptığı 19892001 arasındaki 17.7’lik oranın da üstünde!. 1519 yaş aralığındaki her 100 gençten 82’si, 2024 yaş aralığındaki her 100 gençten 54’ü kayıt dışı çalışmakta! Lise çağındaki 1519 yaş grubundaki her 100 gençten 22’si okulda de B GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ Genç İşsizler Ordusunun Oyu! parti kurmaylarının, Ankara Ticaret Odası’nın TÜİK’in verilerini temel alarak hazırladığı “Genç İşsizler Ordusu” ve “Kayıtsız Gençler” raporlarına bakmalarında yarar var. Çünkü o raporda yer alanlar yarının değil bugünün üretim ve yönetim kadrolarında yer alacak ya da yer alması gerekenlerle ilgili. Örneğin: Türkiye’nin nitelikli işgücü dediğimiz, bir fakülte ve yüksekokuldan mezun olan, 19892001 arasında her 100 diplomalı gençten 30.8’i işsiz iken, AKP döneminde bu oran 35.1’e yükselmiş!. Yani, eğitim olanakları genişlerken iş olanakları artmamış, aksine azalmış!.. Peki ne olmuş da eğitim olanaklarındaki iyileşmeye rağmen istihdam artmamış diyorsanız… Ekonomik büyümenin kaynağına, gelen dış sermayenin hangi sektörleri hedef aldığına ve istihdam yaratma koşulu aranıp aranmadığına bakmanız yeter. ğil çalışma yaşamında! AKP iktidara geldiğinde her 100 genç işsize 13 iş aramayan genç düşerken 2006’da 83 genç düşmeye başlamış. Mevsimlik çalışanlar da eklendiğinde iş aramayanların sayısı 95’e çıkmış! Bu arada sakın ola ki iş aramayan gençleri rantiye ya da tembellikten iş aramıyor sanmayın. Onlar çalışmak istedikleri halde iş aramaktan bezmiş, iş bulamamak korkusu içinde olan gençler. TÜİK onları işsizler arasına katmamakta. İstatistiklerdeki adları “tampon genç”! Bu gençlerin bir kısmı yaş haddini aşamadıkları için oy kullanamayacaklar. Bu nedenle de partilerin seçim bildirgelerinde onlara yer verilmemiş, ama… O bildirgelerde oy verme yaşında olan 22 Temmuz’un seçmeni gençlere, özellikle de üniversite diplomalı gençlere de yer yok!.. Başta AKP olmak üzere tüm siyasi AKP’nin yeniden iktidar olması halinde durumu nasıl telafi edeceğini merak ediyorsanız seçim bildirgesine bakmak yeterli. Genç işsizlere çözüm olarak “Kendi işlerini kurmaları”nı özendirmek için “Gençler İşadamı Oluyor” programı başlatmayı; “Özel istihdam büroları” açmayı önermekte. Gençlere işsizliği özelleştirerek çözüm yaratmayı vaat etmekte! Kısacası AKP, 20062010’da da iktidar olursa parası olana işini bulacak! Bunun adı da genç girişimcilik olacak!.. AKP’nin genç işsizlere yönelik vaatleri sınıflar arasındaki farklılıkları keskinleştireceği ve ayırımcılığı pekiştireceği için demokratikleşmeye aykırı ise de bunun diğer partilerinkine göre daha gerçekçi olduğunu söylemek gerek. Hiç olmazsa ne yapacağı belli. Yani? AKP tek başına iktidar olursa: Büyüme artmaya devam etse bile istihdama yansımayacak; 1997’den 2006’ya yüzde 26’dan yüzde 21’e gerileyen yatırımların ulusal gelir içindeki payı bu dönemde de gerilemeye devam edecek. [email protected] www.turkelminibas.net ’ aide K l ‘E e’ye verdi y i k Tür listesi Bahadır Selim DİLEK Irak, PKK için bahane arıyor iddiasını ortaya atan Bağdat yönetimi, Irak’ta direnişçilerle birlikte ABD ve Irak ordusuna karşı savaşırken yakalanan Türk vatandaşlarına ilişkin bir listeyi de Ankara’ya iletti. Listeyi Türkiye’ye, Irak heyetinin başkanlığını yapan İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Tümgeneral Ahmed AlKhefaji iletti. Irak tarafının Türkiye’ye liste iletmesi, “diplomatik misilleme” olarak değerlendirildi. Irak heyeti, El Kaide militanlarının sızmalarının önlenmesi için Türkiye’nin sınırını daha etkin korumasını istedi. ANKARA Türkiye Irak Başbakanı Nuri el Maliki’yi beklerken Ankara’ya gelen Irak İçişleri Bakanlığı heyetinin yaptığı görüşmelerde “Türkiye’den Irak’a El Kaide militanları sızıyor” iddiasını gündeme getirdiği ortaya çıktı. Kürt grupların dümen suyundaki Maliki başkanlığındaki Irak hükümeti, PKK ile mücadele etmemek için bahane aramaya başladı. Türkiye’den Irak’taki direnişçilere destek verildiği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle