Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 TEMMUZ 2007 CUMA söyleşi Verso Siyasal Araştırmalar Merkezi’nin patronu Dr. Erhan Göksel C O R T R 11 Anketler AKP’ye çalışıyor SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Verso Siyasal Araştırmalar Merkezi’nin patronu Dr. Erhan Göksel’le Hacettepe Hastanesi’nde bakımda olduğu odasında konuşuyoruz. Bir süre önce yakalandığı zatürreeyi daha yeni atlatıyor. Odayı özel bürosuna çevirmiş. Hiç durmadan çalışıyor. Türkiye’de kamuoyu araştırması yapmamaya kendi kendine söz verdiği halde duramıyor. Yine çalışıyor. Medyaya çok kızgın. Doğru olmayan kamuoyu yoklamaları sonuçlarının doğruymuş gibi sunulması onu çok hırslandırıyor. Seçimlerde kamuoyu yoklamalarının seçmenleri yanıltmaması, birilerinin işine gelecek biçimde çarpıtılmaması gerektiğini söylüyor. Son zamanlarda havalarda uçuşan sürüyle kamuoyu yoklamasını da “Hepsi AKP’ye hizmet eden anketlerdir” diye nitelendiriyor. Son zamanlarda seçim anketleri havalarda uçuşuyor. Çoğunda AKP açık ara birinci parti görünüyor. Sizce bu anketler doğru biçimde mi yapılıyor, yoksa birilerinin işine gelecek biçimde gerçekler ve sonuçlar çarpıtılıyor mu? GÖKSEL Bu yeni değil. Türkiye’de anketler uzun süredir çarpıtılıyor. İçlerinde gerçekten samimi olarak yapılanı var. Ama onlar da isabet kaydetmekte zorlandılar. İlk çarpıtma 27 Mart 1994’teki yerel seçimlerde yapıldı. Aslında anket şirketlerinden çok, iki büyük gazete ısrarla Zülfü Livaneli ve İlhan Kesici yarışıyor, diye ciddi biçimde kampanya yürüttüler. Hiç unutmam. Sabah gazetesi seçimlerden bir gün önce, “İşte sonuçlar” diye kendince belirlediği İstanbul, Ankara, İzmir sonuçlarını yayımladı. O sonuçlara göre Tayyip Erdoğan İstanbul’da dördüncü, Melih Gökçek de Ankara’da beşinci gözüküyordu. İkisi de seçimi aldı. Ondan sonraki süreçte de bu tür yayınlar devam etti. Asıl sorun anketlerle kendi durumunu ölçmek için liderlerin kullanılması oldu. Bugün öyle bir noktaya gelindi ki, AKP lideri hariç hiçbir lider anket yaptırmıyor. Yapılan anketler ise kamuoyunu yönlendirmek için yapılıyor. Zaten anketler kamuoyunu ciddi biçimde yönlendirir. Ama anket şirketleri yöneticileri de böyle bir şey olmadığını söylüyorlar… GÖKSEL Bu tam bir palavradır. Manipülasyon yapıldığını perdelemek için, “Zaten bunlar nasıl olsa kimseyi etkilemiyor” diyorlar. Bu da doğru değil. Kararsızları çok ciddi biçimde etkiler. Kararsızlar seçimi kazanacak gibi görünen partiye oy verirler. İlk kez Türkiye’de bu seçimde bir kutup yarışı var. Oylar, AKP bir yanda, CHPMHP öbür yanda olarak kutuplaştı. Bu kutuplaşmada araya başka partilerin girme şansı yoktur. İyi de beş partiyi barajın üstünde gösteren anketler de var… GÖKSEL Herhangi bir partiyi desteklemek için yapılan anketler de var. Bunlar beş partiyi barajın üzerinde gösterir. Ama amaçları bu olmasa bile, hepsi AKP’ye hizmet eden anketlerdir. Başbakan’ın kendisine sakladığı bir anket şirketi var. Onun sonuçları genelde hiç yayımlanmaz, hiç kimse göremez. Doğru ya da yanlış Tayyip Erdoğan son bir yılda o süreci çok iyi yönetti ve Türk halkının kafası çok karıştı. Öbür partiler ise seyretmekle ‘ Anketler uzun süredir çarpıtılıyor. İçlerinde gerçekten samimi olarak yapılanı var. Ama onlar da isabet kaydetmekte zorlandılar. ’ yetindiler. Tayyip Erdoğan bu süreci o kadar iyi yönetti ki… Medyada anketlerle tam olarak bir üstünlük sağladı. Her ay yer alan diğer 3 anket şirketiyle AKP’nin “ezici üstünlüğünü” son bir yıldır pompalayarak herkesin kafasına çaktı. Zihinlere ipotek koydu. Hitler’in propaganda bakanı Göbbels der ki: “Propagandayla beyinlere her gün bir çivi çakacaksın. 40 günde 40 cm. girecek ve girdiği anlaşılmayacak.” Sonuçta da başlangıçta gerçek olmayan “gerçek haline” geldi. İşte anketler+medya=zafer. Şimdi bu seçimde halka, noter gibi sadece tasdik etmek kaldı. Seçim sandıktan önce bitti. Kimse farkında değil. Ne yazık ki bunu öbür liderler bile göremedi ve anlayamadı. Kutup seçimden söz ettiniz. Şu gün itibarıyla nasıl bir sonuç görünüyor? GÖKSEL Yaptığımız çalışmalar bu seçimleri ya AKP’nin alacağını ya da CHPMHP koalisyonunun olabileceğini gösteriyor. Böyle kutup seçimlerde aradaki bütün partiler eriyor. Anketlerle aradaki partilerin barajı aştığı gösterilirse birkaç puan bir laf vardır. Necip basının dayak korkusu olmadığı için hesabı işkembeden yapıyor. Yani yapmasına gerek kalmıyor; sallayıp gidiyor. 2002 seçimi için, “MHP ve DYP barajı geçseydi AKP tek başına hükümet olamazdı” diyorlar. Bakın, Genç Parti’yle birlikte üç parti daha barajı aşsaydı, 81 il tek tek hesaplandığında AKP 287 milletvekiliyle tek başına iktidardı. Bugün sonuç üçüncü partinin alacağı oy oranının seviyesine bağlı. MHP yüzde 15 trendinin üzerine çıktı. Benim bildiğim AKP’nin yayımlamadığı kendi araştırmaları da onu gösteriyor. Milliyetçi oyları kapmak için mi, şimdi bayrağın ayına yıldızına kurban olmaya talipler? GÖKSEL Tabii. Bir kere yeni oy kullanacak 4 milyonun üzerindeki genç seçmenin ağırlıklı eğilimi MHP. Bu durumda AKP, MHP’ye gidecek oyların önünü kesmek zorunda olduğunu görüyor. Tayyip Bey iki yıldır seçime hazırlanıyor. Öbürleri gibi yatmadı. Daha geçen yıl Kızılcahamam toplantılarında tek rakibinin MHP olduğunu söyledi. Kurban olam afişleri 6 ay önce bugünlere ön almak oldu. Bu durumun birinci sorumlusu Tahran Erdem değil, “kartel medyası” veya Erbakan’ın dediği gibi “Bir kısım medya”. Ama bu çok yeni bir şey de değil. 1999’da seçim yasağı vardı. Tek bir anket yayımlanmadı. Buna rağmen 1999 seçimi sonrasında kartel medyasında, “Tarhan Erdem bildi” diye çıktı. 2002 seçimlerinde Vatan gazetesi beş anket şirketinin sonuçlarını yayımladı. En kötü sonuç Konda’nınkiydi. Ona göre dört parti barajı aşıyor, ikisi barajın altında kalıyordu. Ama 4 Kasım sabahı Hürriyet gazetesi, “Yine Tarhan Erdem bildi” diye manşet attı. Burada sorun sadece anket şirketleriyle değil aynı zamanda kullanan kesimlerle de ilgili. Türkiye’de son 20 yıldır kimi basını saymazsak büyük medya göbeğinden iktidarlara bağlı. Bu Özal dönemiyle başladı. Bu ilişkiyle medya aracılığıyla iktidarlar her zaman lehlerine kamuoyu yarattı. 2002 seçimlerinde ise bu ters tepti. Halk medyaya inat AKP’ye yüklendi. Öbür partileri ve medyayı gömmek için AKP’ye oy verdi. Medya olmasaydı AKP’nin bu oyları alması sonucuyla karşılaşmayacaktık. olacaktır. AKP kutuplaşmadan dolayı tek başına iktidar olamazsa ortaya daha sorunlu bir durum çıkıyor. DTP’liler TBMM’de kilit parti olacaklar. AKP bu seçimler öncesi bütün devlet olanaklarını kullanıyor. Başbakan Ana uçağıyla miting alanlarına gidiyor. Bütün büyük şehir varoşlarına AKP’li belediyeler eliyle erzak, kömür torbaları dağıtılıyor. Öbür siyasi partilerin böyle olanakları yok. Bu nasıl bir siyasi ahlak anlayışı? GÖKSEL Bu ciddi bir negatif propaganda kaynağıdır. Muhalefet bunu kullanmayı beceremiyor. Siyasette ben herkesin bal tutan parmak örneğine uyduğunu gördüm. Aslında devletin olanaklarını kullanan kişiye toplum tepki gösterir. Muhalefet partisi bunu topluma iletmek durumundadır. Zaten kampanyalar karşı tarafı yıkmak üzerine kuruludur. Tüketim toplumlarında bu iş böyledir. Türkiye’de geçen yıl ekonomik kriz oldu. Dolar yüzde 30 patladı. Bir tek lider de kalkıp bu konuda bir şey söylemedi. Bir fındık olayı oldu. Yer yerinden oynadı. Bir tek tepki bir CHP milletvekilinden geldi. P E Dr. ERHAN GÖKSEL Ankara, 1959 doğumlu. Yükseköğrenimini Hacettepe Tıp Fakültesi’nde yaptıktan sonra ekonomi alanında doktora aldı. 1985’te Adnan Kahveci’yle birlikte Verso Siyasal Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. Erdal İnönü, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Süleyman Demirel ve kimi başka siyasi şahsiyetlere danışmanlık yaptı. Türkiye içinde uzun süredir düzenlediği kamuoyu yoklamalarından 2004 yılında vazgeçti. Son yıllarda bazı çokuluslu şirketlere danışmanlık hizmeti veriyor. yeniden oy toplayabilirler. Başbakan böyle durumları bugün kendi değirmenine su taşıyacak şekilde yönlendirmeyi beceriyor. Çünkü durup dururken beş yıldır ağzına almadığı Uzan’ı başladı eleştirmeye. Çünkü Genç Parti’nin çok erimesi Başbakan’ın işine gelmiyor. Onun üzerine yüklendiği zaman Genç Parti’yi biraz toparlama hesabında. Şu anda yüzde 3 görünen Genç Parti’nin oyunu yüzde 7’ye çıkarırsa bu oyları CHP ve MHP’den alacağını hesaplıyor. İkinci olarak yine bazı anketlerde DP’nin olduğundan yüksek, MHP’nin ise olduğundan düşük lanse edilmesini sağlayarak yok olmaya başlayan ve seçmeni hızla MHP’ye kayan, yüzde 4’lere düşmüş DP’nin seçmeninin kafasını karıştırıyor. Başarıyor da. Aslında Başbakan’ın korkusu CHP değil, MHP. Çünkü CHP’nin oyları hiçbir zaman AKP’nin önünü kesmez. CHP ve MHP’nin oy oranı yüzde 20 bandına yaklaşırsa o zaman AKP’nin önünü keser. AKP muhalefete düşer. Necip Türk basını hep afaki konuşuyor. “Ya hesap yapmayı bilmiyor ya da dayak yememiş” diye için asıldı. CHP de bu kutuplaşmada oyunu ciddi biçimde artırdı. Trendi yüzde 23’ler düzeyinde. Burada bir noktaya açıklık getirmek istiyorum. Siz 2004’ten beri anket yayımlamıyorsunuz. Neden böyle bir karar verdiniz? GÖKSEL Çünkü 2004 seçimlerinde çok rezil bir durumla karşılaştım. Bir anket şirketi AKP’nin oylarını alenen yüzde 55’ler düzeyinde gibi gösterdi. Bu bütün medyada geniş çaplı yer aldı. O anket şirketinin de adını vereyim. Tarhan Erdem’in Konda’sıydı. 2004 seçimine girerken daha 14 milyon seçmen kararsızdı. Medyada bu seçim bombardımanını gören insanlar sandık yerine pikniğe gittiler. Dolayısıyla Türkiye tarihinin en düşük katılımlı seçimi de 2004 yerel seçimleri oldu. Peki, böyle bir anket sizce neden yayımlandı? GÖKSEL Mutlaka bir ilişkisi vardır. Başka bir iddiada bulunamam. Çünkü insanlar durup dururken birilerine lütufta bulunmazlar. Bunu yapmak Türkiye’ye çok ağır bir lütufa mal Yani AKP’ye 2002’de giden oylar emanet oylar mıydı? GÖKSEL Türk seçmeni 2002 seçimlerinde AKP’ye AKP’li olduğu için değil, öbür partileri sandığa gömmek için o oyu verdi. 2002 seçimlerinden önce TBMM’de beş partiden üçü iktidar, ikisi muhalefetti. Seçmen iktidarı indirirken muhalefeti de sandığa gömdü. Ben bunun dünyada başka bir örneği olduğunu sanmıyorum. O zaman daha hiç bilinmeyen Genç Parti de yüzde 6.5 oyu o nedenle aldı. CHP TBMM dışındaydı. Meclis’e oy patlamasıyla girdi. Her seçim sürecinde son haftalara yaklaşılırken kararsızların kararlılığı artar. Onlar daha çok anketlere ve piyasadaki havaya bakarlar. Kafalar çok karışırsa insanlar yeniden eski partilerine dönme eğilimine girerler. 2004’te yüzde 42 oy alan AKP alacağı bütün oyları almış, doymuştur. Bu seçimlerde bir başka yenilik de 30’a yakın DTP’li ve birkaç da bağımsızın gireceğinin görülmesidir. Bunlar CHP’den bir milletvekili eksiltirse AKP’den 3 milletvekili alacaklardır. MHP’nin eksilteceği milletvekili sayısı ise bire iki oranında Arabasının bagajına iki çuval fındık koydu. Gitti, Başbakanlık’ın kapısına attı. O kadar. Muhalefet tatildeydi. Peki, bu seçimlere yeni yeni medya kuruluşlarının sektöre katılımıyla giriyoruz. Siz medyanın bu seçimlerdeki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? GÖKSEL Yeni medya kuruluşlarının yanı sıra bir de TMSF’nin el koyduğu Türkiye’nin ikinci medya karteli var. TRT 2 bile yavaşça biçim değiştirdi. Neredeyse tümden dini programlar yapar hale geldi. Benim bir başka endişem de şu: Araştırmacılarım alanda da dini propaganda yapıldığını, dinin ciddi biçimde kullanıldığını söylüyorlar. Adamlar kampanya alanlarında, ‘Dindar cumhurbaşkanını bile bize seçtirmediler’ diye ağlaşmadılar mı? GÖKSEL Özal’ın cenaze töreninde “dindar cumhurbaşkanı” diye bir döviz vardı. Herhalde birileri o dövizi hatırladı. Belki de bunun oy getireceğini düşünüyorlar. Bugün seçim alanlarında bunu söyleyerek Demirel’in, Özal’ın dindar olmadığını mı söylemeye çalışıyorlar? Ama bunu da halka anlatması gereken muhalefet. ‘ İlk kez Türkiye’de bu seçimde bir kutup yarışı var. Oylar, AKP bir yanda, CHPMHP öbür yanda olarak kutuplaştı. ’ ‘ Yaptığımız çalışmalar bu seçimleri ya AKP’nin alacağını ya da CHPMHP koalisyonunun olabileceğini gösteriyor. Fırat KOZOK ANKARA Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçim dönemi yayın ilkelerini ihlal eden televizyonlarla ilgili raporları geciktiren ve gündeme almayan RTÜK Başkanı Zahid Akman ile İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyeleri Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak, 2 Temmuz’da bir dilekçeyle YSK’ye başvurdu. Dilekçede, YSK’nin, radyo ve televizyon kanalları hakkında, yayın ilkelerine aykırılık oluşturan durumlara ilişkin raporların, yayını izleyen 5 gün içinde RTÜK tarafından değerlendirilerek kurula sunulmasının istendiği hatırlatıldı. YSK’nin uyarılarına karşın İzleme ve Değerlendirme Dairesi’nin yayın il RTÜK yargıya hesap verecek ‘TRT, TAYYİP RADYO TELEVİZYONU’NA DÖNÜŞTÜ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) “Tayyip Radyo Televizyonu’na dönüştüğü” gerekçesiyle Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve RTÜK’ü göreve çağırdı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem yaptığı açıklamada, TRT yayınlarını eleştirirken şu görüşlere yer verdi: “Seçimlere katılacak siyasi partilerin genel başkanları veya temsilcilerinin TRT’de yapacağı konuşmalar pazar günü başlamıştır. TRT’nin 18.00 20.00 arasında yayımladığı bu konuşmalar devam ederken Erdoğan 19.30’dan sonra ana haber bülteninde ekrana getirilmiştir. Erdoğan’ın o gün yaptığı mitinglerde muhalefete yönelttiği sorumsuzca eleştiriler ile AKP’nin propagandasına katkıda bulunacak açıklamaları yayımlanmıştır. Öte yandan, yine TRT ekranlarını, TRT’den sorumlu Devlet Bakanı Beşir Atalay’a açmıştır. Atalay, Deniz Baykal’ın ‘Seçime gidilirken yaz ayında kömür dağıtıyorlar’ açıklamalarını yanıtlamak için TRT’yi kullanmıştır. “ gündeme almadığını ya da “bir bahaneyle” daireye geri gönderdiğini ileri sürdü. Ak Eşref Erdem. kelerine aykırılığı tespit eden uzman raporlarını geciktirmeyi sürdürdüğünü bildiren üyeler, raporları üst kurulun gündemine almakla sorumlu başkanın da ihlal raporlarını man ve Öztürk’ün, Haber 7, Kanal 7 ve Kanal 24’ün AKP; Ulusal Kanal’ın İşçi Partisi, TV 5’in de SP ile ilgili haberlerinde yayın ilkelerini ihlal ettiklerine ilişkin uzman raporlarını “sumen altı ettikleri” öğrenildi. Sevinç ile Dadak’ın başvurusunu değerlendiren YSK, Akman ile Öztürk hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Kurulun 622 sayılı kararında şunlar kaydedildi: “Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak tarafından kurulumuz başkanlığına verilip, başkanlık makamınca da kurulumuza sunulan 02/07/2007 tarihli dilekçe ve eklerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilerek, dilekçede belirtilen konularda ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, karar örneğinin ve ekli belgelerin gereği için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.”