29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 DSP ve CHP arasındaki görüşmeler anlaşmayla sonuçlandı. DSP grup kurma garantisi aldı C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 25 MAYIS 2007 CUMA Güç birliği tamam CHP lideri Deniz Baykal, tarihi bir gün yaşandığını vurgularken “Milli çözüm oluşturduk, Türkiye’de artık çok güzel şeyler olacak” dedi. DSP lideri Zeki Sezer de “sol iktidar alternatifi ortaya koyduklarını” söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile DSP Genel Başkanı Zeki Sezer görüşmelerinden sonra yaptıkları ortak açıklamada, DSP’ye “ayrı grup” garantisi ve DSP’lilerin CHP’ye üye olmadan CHP listelerinden aday gösterilmesi esaslarına dayanan seçim işbirliği kararını “resmen” açıkladılar. DSP Genel Başkanı Sezer, PM üyesi Emrehan Halıcı ile birlikte CHP Genel Merkezi’ne geldi. Kendilerini CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem kapıda karşılarken bazı CHP’liler de alkışladı. Sezer, girişte yaptığı kısa açıklamada, “Bu kalabalık ve ilgi de gösteriyor ki halkımız bugünkü içinde bulunduğumuz durumda çıkış için DSP ve CHP’ye çok güveniyor” dedi. Yaklaşık yarım saat süren görüşmeden sonra iki genel başkan basının önüne çıktı. Baykal, çok özel bir gün yaşandığını, çok heyecanlı ve duygulu olduğunu vurguladı. Baykal, “Çok mutluyum. böyle bir mutluluğu bir de dokunulmazlıkların kaldırıldığı gün yaşarım” dedi. “Milletimizin bir büyük rüyasının gerçekleşmekte olduğuna tanık oluyoruz’’ diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasal yaşamın dağınıklıktan kurtarılması, anayasamızın temellerine içtenlikle sahip çıkan, halkın sosyal ve ekonomik ezilmişliğine son verme iddiasını yansıtan çağdaş, sosyal demokrat ilkeleri ve değerleri özümsemiş bir milli çözümü oluşturma doğrultusunda önümüzdeki seçimlerde işbirliği yapma kararını kamuoyumuza açıklıyoruz. Bu büyük ve tarihi bir bütünleşme doğrultusunda atılmış önemli bir adımdır. Bu seçimde iki siyasi parti olarak el ele vereceğiz ve seçimler Ve Birden Uyandık... partilere, bu arada düşüncelere, Orhan Bursalı’nın deyimiyle (Cumhuriyet, 15.5.2007 tarihli yazısı) bir “balans ayarı” yaptıkları açıktır: Parlamento ve siyaset bunu görmüş ve medya da hizaya gelmiştir. Özellikle de siyasal partiler... ? DYP ile Anavatan Partisi’nin şimdiden yaptıkları önemlidir. Mitinglerde, halkın sola özel bir hatırlatmada bulunduğu da açıktır: Solun dağınıklıktan kurtulup birleşmesini istiyor halk, özellikle CHP, DSP ve SHP birleşmeli. Günlerdir görülen de CHP ile DSP’nin uzayıp giden görüşmeleri; SHP’ye bir selam da yok. CHP, kendi solundaki hareketlere de sahip çıkmalı. Hem şimdiden, 5 binden fazla kişinin, bağımsız adaylarla seçime girilmesi için başlattıkları bir kampanyayı okuyoruz gazetelerde; yayımlanan bildiride, “Sol bir alternatif yaratmalıyız” deniyor. Desteklemez olur muyuz? CHP’ye de son bir hatırlatma: “Sağa açılma” politikasına bir nokta konmalı! CHP, soldan kaçarak iktidar olamaz! Yeni bir parlamento için seçime giderken, kimi eksiklikler mide bulandırıcıdır: Önseçim yok, kadınlar için kota benimsenmiyor... Bir önemli konu da Kürtlerle ilgili: Yüzde 10 barajının altında kaldığı için DTP şu anda Meclis dışında. Oysa onlar Meclis’te olmalıydılar. DTP, bu seçime parti olarak değil, bağımsız adaylar yoluyla katılıyor; bağımsızların daha çok oy toplayacağını umuyor. Bu seçimde bağımsız adaylar ilk kez birleşik oy pusulasında partilerle birlikte yer alıyor. Ne var ki, Meclis’te bütün partiler, DTP’nin bağımsız adaylarla Meclis’e girme girişimini zorlaştırmak, mümkünse önlemek amacında bir yasa çıkardılar ittifakla. Açıkçası, Meclis’teki bütün partiler, Kürt siyasal hareketinin Meclis’te temsiline karşı çıkıyorlardı. Düşünebilir misiniz bu saçmalığı? Kürtler yurttaşlarımız değil mi? Cumhurbaşkanımız Sayın Sezer’in bu yasayı imza etmeyip geri göndermesini bekliyoruz. Baykal ve Sezer yaklaşık yarım saat süren görüşmeden sonra güç birliği kararını açıkladı. Görüşmeye DSP PM üyesi Emrehan Halıcı ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem de katıldı. (Fotoğraf: AA) de birlikte çalışacağız.” Baykal, bu sonuca ulaşılmasında Sezer’in büyük katkısı olduğunun altını çizerken “Gerçekten kendisine yakışan ve kendisinden beklenen liderlik kimliğini ortaya koymuştur’’ diye konuştu. Baykal, “Ecevit yaşarken onunla siyaseten kucaklaşmayı çok isterdik. Onu, o noktada başaramadık. Bunun iç sızısını taşıyorum. Bugün bu kararla bir anlamda Ecevit’le kucaklaşmış gibi hissediyorum” dedi. Baykal, Rahşan Ecevit’e katkısından dolayı teşekkür etti. Baykal, DSP’lilerin partilerinden istifa etmelerine gerek kalmadan kendi listelerinden aday olabileceklerini bildirdi. “Sezer’den izin almadan” bir açıklama yapmak istediğini vurgularken DSP liderinin milletvekili adayı olmama kararından üzüntü duyduğunu söyleyen Baykal, “DSP kimliğini koruyarak CHP listelerinden aday olmayı kabul ederse onur duyarız” dedi. açacak” dedi. Gecikmenin üzüntü yarattığını kaydeden Sezer, “Ciddi çalışmalar yürütülürken ileride ortaya çıkabilecek aksamaları şimdiden aşmak için çaba gösterildi” açıklamasını yaptı. Baykal’ın adaylık önerisini reddeden Sezer, “Kararım net bir şekilde sürüyor. Bu bir ilkedir. Demokratik solcular ilkelerine sonuna kadar bağlıdır” dedi. Sezer, işbirliği kararını PM’ye götüreceklerini vurgularken “PM o kararı verecektir. Demokratik solcuların her biri yurtseverdir. Türkiye’nin önünü açacak projelere destek verirler” açıklamasını yaptı. Sezer “Sol bir iktidar alternatifi ortaya koyduklarının” altını çizdi. SEZER: ADAY OLMAM DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de “Rejimimiz tehdit altında, laik Cumhuriyet tehdit altında. Güçlü bir yapıyı ortaya koyarak toplumda umut yaratacağız. DSP’lilerin ayrı parti kimliğini sürdürerek aday olmaları önünde bir engel yok. Bu işbirliği Türkiye’nin önünü zmir mitingini, denizle kucaklaştığı bir kara parçasında, içinde Cumhuriyeti ve çağdaşlığı şakıyan 2 milyona yakın bir kitlenin kaynaştığı o uçsuz bucaksız gelincik tarlasını unutabilir miyiz? Böyle nakşoldu belleğimize. Ve bir başka anı da beraberimizleydi o gün: Kemalistler, 85 yıl önce, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın sancağını İzmir’i alıp dikerken; tam da mitingin yapıldığı yerde, emperyalistleri denize dökmüştü. Tarih bir bütündür; bir tarih yaparken, bir başka tarihle de iç içesinizdir. İzmir mitinginde olan budur. ? Tandoğan’da uyanıp Çağlayan’da, Manisa’da, Çanakkale’de, Marmaris’te ve Gündoğdu’da işlenip derinleşen kitle eylemlerinde yeni ve büyük olan bir şey vardır: 1950’lerden başlayarak, emperyalizm ve işbirlikçileri, Cumhuriyeti ve onun ilkeleri kadar anılarını da kemirip saf dışı etmeye koyulmuş ve çok da iş yapmışlardır. 12 Eylül, ihanet yolunda bir dönüm noktası; AKP iktidarı da bir son noktadır: Sağa ve bu arada dinciliğe açılan yolda, düpedüz şeriatçı kadrolar, demokrasi deyip iktidara gelip oturmuşlardır. AKP iktidarı, bir yağma düzeni ve Cumhuriyeti, laikliğinden başlayarak tasfiye girişimidir. Dışarının ve içerinin, utanmadan“muhafazakâr”, “ılımlı İslam” diye sarıp sarmaladıkları oyun, bin bir marifetinden sonra ortadadır. Takke düşmüş ve rezalet de ayyuka çıkmıştır. Bütün tiynetiyle dinci ve şeriatçı bir güruh karşımızdadır. İşte böyle bir ortamda birden uyandık. Bizzat halkın kendisi, partileri de aşarak, gözlerin önüne yıllardır çekilen “duman perdesi”ni yırtarak, Cumhuriyete sahip çıkmıştır ve geleceğe doğru yürüyor. Tandoğan mitinginden başlayarak süren hareketlerin ideolojisi ve hedefi budur. Bunlar, devrimci halk hareketleridir. Türkiye’nin günceli kadar, geleceğini de etkileyecek bir süreçtir karşımızdaki. Milyonların, ülkemizde demokrasiye, basına, İ Dikmener ödülleri sahiplerine verildi ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Gazetemiz eski Yazı İşleri Müdürü Bülent Dikmener anısına bu yıl 28’incisi düzenlenen “Bülent Dikmener Haber Ödülleri” ve kısa süre önce kaybettiğimiz Çanakkale muhabirimiz Turhan Narler anısına verilen “Turhan Narler Yerel Gazetecilik Ödülleri” Çanakkale’deki törenle sahiplerini buldu. “Dadı Ajansında İbretlik Sohbet’’ başlıklı haberiyle ödüle değer görülen Uğur Dündar’a plaketini TGC Başkanı Orhan Erinç verdi. Gazetemiz muhabirlerinden Aykut Küçükkaya, “Yimpaş Dosyası’’ haberiyle jüri özel ödülünü alırken Turhan Narler adına bu yıl ilk kez verilen “Yerel Gazetecilik Ödülü’’ de Çanakkale Olay gazetesinde çevre sorunlarıyla ilgili haberiyle Mehmet Celen ve Çorlu Devrim gazetesi muhabiri “Çorlu Park Evleri’’ başlıklı haberiyle Erdal Özcan arasında paylaştırıldı. ‘MİLLİ GÖRÜŞ BİR TEHDİT’ Gazetemiz muhabirlerinden Aykut Küçükkaya düzenlenen törende “Yimpaş Dosyası’’ haberiyle jüri özel ödülünü aldı. Almanya da tehlikenin farkına vardı Anayasayı Koruma Dairesi’nin raporunda İslamcı terörün tüm Avrupa için en büyük tehdit olduğu belirtilerek Milli Görüş’ün de ılımlı bir tablo çizmesine rağmen İslami bir toplum düzeni kurma çabası içinde olduğu vurgulandı. Bahadır Selim DİLEK ANKARA Almanya’nın anayasal düzeninin korunması yönünde kritik bir işleve sahip olan Anayasayı Koruma Dairesi, AKP yöneticilerinin tamamına yakınının “siyasi okulu” olan Milli Görüş’e ilişkin, “Ilımlı görünüyor ama bu dernek İslami toplum yaratma çabası gütmektedir” tespitinde bulundu. Anayasayı Koruma Dairesi, sadece Almanya için değil tüm Avrupa için en büyük tehdit olarak “İslamın radikalleşmesini” gösterdi. AĞIRLIK TÜRKİYE’DE Cumhuriyet, Almanya Anayasayı Koruma Dairesi’nin ülke içinde faaliyet gösteren radikal ve yasadışı örgütlerin 2006 yılı içindeki faaliyetlerini “aşırılıklar” adı altında inceleyen raporun ayrıntılarına ulaştı. Raporda Türkiye kökenli ve bağlantılı örgütler en geniş yeri tuttu. Raporda, İslamcı terörün sadece Almanya’da değil, tüm Avrupa’da “güvenlik ve istikrara yönelik en büyük tehdit olduğunun” altı çizildi. Ancak yayımlanmasının ardından rapor, Türkiye’deki resmi kurumlara Milli Görüş’e ilişkin bölümler yumuşatılarak yansıtıldı. Raporda, Almanya’da faaliyet gösteren radikal unsurların bağlantılı olduğu ülkelere de yer verildi. Bu çerçevede, Almanya’daki toplam 32 bin 150 radikal dinci yapılanmadan 27 bin 250’sinin Türk veya Türkiye kökenli olduğu ortaya çıktı. Türk kökenli aşırı dincilerin büyük çoğunluğunun ise “Türkiye’de İslami bir düzen kurmayı amaçlayan Milli Görüş Teşkilatı’nın üyesi olduğu” tespiti yapıldı. hmet Rıza Bey, Jön Türk hareketinin önderlerinden ve ideologlarındandı. İkinci Abdülhamit’e muhalefet amacıyla Fransa’da kalmıştı. İkinci Meşrutiyet’in ilanı ve Meclis’in yeniden açılması üzerine sürgünde yaşadığı Paris’ten yurda dönmüş ve “hürriyetin babası” sloganlarıyla, büyük törenlerle karşılanmıştı. Oybirliğiyle Meclisi Mebusan’ın ilk başkanlığına seçildiyse de İttihatçılarla geçinemedi. Bu nedenle İttihat Terakki Fırkası’nın Merkez Komitesi üyeliğinden çıkarıldı. 1912’de seçimlerin ardından Ayan Meclisi üyesi oldu, Birinci Dünya Savaşı yenilgisini izleyen mütareke döneminde Ayan Meclisi Başkanlığı’na seçildi. Dik başlı ve özgürlük düşkünü kişiliğiyle bu kez de Sadrazam Damat Ferit Paşa’yla anlaşmazlığa düştü ve yönetime sert eleştiriler yöneltti. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal’in isteğiyle yeni kurulacak hükümeti tanıtmak amacıyla Fransa’ya gitti. Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra yurda döndü. Cumhuriyet döneminde siyasal yaşamdan çekilerek anılarını yazdı. 26 Şubat 1930’da İstanbul’da 72 yaşında öldü. Ahmet Rıza Bey’in Anıları 26 Ocak19 Şubat tarihleri arasında Cumhuriyet gazetesinde dizi olarak yayımlandı. Daha sonra bu anılar kitap olarak basıldı. A SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Osmanlı Padişahının İçki Masası... Padişah’ın sağına oturdum. Kadehlere şarap dolduruluyordu. Saygı olarak ben içmiyordum. Padişah yavaşça, ‘yuvarlayıver’ dedi; ben de sağlığına içtim.” Padişah ve yanındaki yüksek düzey yöneticiler belli ki alkollü içkilere meraklıymışlar. Bunun mutlaka başka anılarda da çok örneği bulunuyordur. Ancak, dönemin Meclisi Mebusan Başkanı’nın ağzından anlatılan bu öykü bana tarihi bir gerçeği saptamak açısından önemli geldi. Yanılıyor muyum? ??? Ahmet Rıza Bey yine anılarının bir yerinde, önemli buluşmalara erkeklerin eşleriyle birlikte katıldıklarını belgeleyecek toplantılardan ve ziyafetlerden söz ediyor: “Bulgar Kralı Ferdinand ve Kraliçe onuruna Dolmabahçe Sarayı’nda 9 Mart 1326 (22 Mart 1910) akşamı, doksan kişilik bir ziyafet verilmiş ve ziyafette vekiller ve eşleriyle birlikte Hıristiyan bakanlar, elçiler ve eşleri hazır bulunmuşlardı.” Cumhuriyet Kitapları arasında yayımlanan Ahmet Rıza Bey’in Anıları, İttihat Terakki Fırkası’nın iktidarı dönemini, iniş çıkışları, iç iktidar kavgalarını ve Osmanlı’nın son dönem padişahlarının yaşamından ilginç kesitleri içeriyor. ??? Ahmet Rıza Bey anıların bir yerinde şunları anlatıyor: “Bulgar Prensi İstanbul’a geldiğinde, Yıldız’da bir ziyafet verilmişti. Vekiller sırasında Ayan’dan, Mebusan’dan kimileri salonda sırayla dizilmiştik. Prens, Zatı Şahane’yle (Padişah Mehmet Reşat) birlikte salona girdi. Önce Ayan Başkanı’nın önünde durdu. Birkaç söz söyledi... Gidişi sırasında garda bulunuyorduk. Padişah’la vedadan sonra beni gördü, doğru yanıma gelerek, ‘Biz el ele çalışmalıyız, düşmanımız birdir; Meclis’i bu yolda yönetmenizi sizin dirayetinizden beklerim’ dedi.” “Sırp Kralı geldiğinde, Yıldız’da verdiği ziyafette Ayan Başkanı yoktu. Ben, Yani Osmanlı Meclisi’nin milletvekilleri ziyafetlere eşlerini alarak geliyorlarmış. O dönemde kadınların toplumsal yaşam içinde görünür hale gelmelerini göstermesi bakımından önemli bir saptama. Anıların bir başka yerinde intihar eden veliaht Yusuf İzzettin Efendi’nin içki düşkünlüğü dile getiriliyor: “Mahdumu Şehriyari (Padişahın oğlu) şehzadelerin biraz fazla hovardalığı, özgür davranışları, kayıkta sarhoş olmaları, saz çalmaları, kimi mebuslarca dedikodu konusu olduğundan, mebusların bana başvurması ve yakınması üzerine, Padişah’ı durumdan haberli kılmaya gerek görülmüştü.” ??? Osmanlı Devleti’nin son yılları ve İttihat Terakki iktidarı dönemleri, yeni baştan incelenmeye değer birçok önemli olayı içeriyor. Olaylara daha sakin gözle bakmak, Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolun Osmanlı Devleti içinde nasıl olgunlaştığını görmek, günümüzü anlamak açısından da önem taşıyor. İktidarın İttihat Terakki, Hürriyet ve İtilaf Fırkaları arasında zaman zaman el değiştirmesi de günümüzdeki kamplaşmanın, bölünmenin geçmiş tarihteki köklerine göz atmak açısından ilginç benzerlikler taşıyor. oralcalislar?cumhuriyet.com.tr ‘MİLLİ GÖRÜŞ İSLAMİ DÜZEN İSTİYOR’ Anayasayı Koruma Dairesi’nin raporunda en geniş yeri, İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı aldı. Milli Görüş üyelerinin “ılımlı bir tablo çizmeye özen gösterdikleri” tespitine yer verilen raporda “ancak Milli Görüş yöneticilerinin toplantılarda ortaya koydukları çok ılımlı söylem ve politikalara rağmen, bu dernek İslami bir toplum düzeni yaratma çabası gütmektedir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle