29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 EKİM 2007 CUMA haberler Soyut Enerji çalışmalarının sonucunu aldı. Yurtdışından teklif geldi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN 21 Ekim 2007’yi Doğru Okumak Gerek ürkiye’de insanlar 20 Ekim 2007 gecesi ertesi sabah referandum gününe uyanacaklarını düşünerek yataklarına gittiler. Ama insanların çoğunun yatakta olduğu sırada, 21 Ekim saat 00.20 de, Kuzey Irak’tan sızan PKK militanları, sınıra 4 kilometre mesafede Dağlıca’da 12 askerimizi şehit ettiler ve terör, gündemde bir kez daha referandumun önüne geçti. Aslında, referandum kamuoyu için ikinci plana düştü, Hükümet için değil. Nitekim, Devletin Cumhurbaşkanı başkanlığındaki terör zirvesi olaydan tam 20 saat sonra toplanabildi. Hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan terör zirvesinden önce, biri Kayseri, öbürü İstanbul’daki seçim bölgelerine giderek, referandum için oylarını kullandılar. Teröre karşı önlem konusunda acul (aceleci) görünmeyen AKP İktidarı’nın önde gelenleri, nafile halkoylaması konusunda çok titizdiler. AKP iktidarını, terör konusunda acul davranmadığı için eleştirecek değiliz. Devlet işleri acil olmakla birlikte, acelecilik, ani tepki ile bağdaşmaz. Her önlem, vakit kaybetmeden, ama soğukkanlı, bütün olasılıklar düşünülerek alınmalı, politikaların oluşturulmasında da bu ilkelere uyulmalıdır. Son PKK saldırılarından sonra da, en korkutucu olasılık, kamuoyunun ani ve denetlenmesi güç, yıkıcı tepkisidir ki, kışkırtıcıların beklediği de budur. ??? Bu bakımdan hiçbir iktidarı bütün olasılıkları düşündüğü, dikkatli davrandığı için eleştirmek doğru değildir. Ancak, bugün Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu durum da bu değil. Bilindiği gibi AKP İktidarı, olaydan çok kısa bir süre önce TBMM’den, terör ile mücadelede TSK’yi gerektiğinde sınır ötesine göndermek de aralarında olmak üzere yetki istemiş ve bunu büyük bir çoğunlukla almıştı. Sınır ötesi bir operasyonun gerekliliği askeri yetkililer ve bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından daha altı ay öncesinden dile getirilmişti. Ne var ki, AKP iktidarının ileri gelenleri bu işe hiç de gönüllü olmadıklarını çeşitli vesilelerle ortaya koymuş bulunmaktaydılar. Başbakan Tayyip Erdoğan, konu ile ilgili cehaletini rakamlarla ortaya koyarcasına, İçerde 5 bin, dışarıda 500 PKK’li var, içeriyi bitirdik mi ki sıra dışardakilere geldi diyerek, Barzani ile aynı telden çaldığını dünya âleme ilan ediyordu. O zamanlar AKP’nin Dışişleri Bakanı olan, şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, olası bir sınır ötesi harekâtı Birinci Dünya Savaşı sırasındaki Sarıkamış harekâtıyla kıyaslayarak, TSK’nin er ve subaylarına moral veriyordu maaşallah! Kısacası AKP, TBMM’den TSK’yi sınır dışına gönderme yetkisi almaktan ısrarla kaçınıyordu. ??? Tayyip Erdoğan, artan PKK saldırıları karşında, nihayet tezkereyi Meclis’ten geçirdi. Tezkere, her türlü önlem konusunda hükümete yetki veriyor.. ki bunlar arasında ekonomik tedbirler ve Habur sınır kapısının kapatılması da bulunmakta. Bilindiği gibi, şu anda Kuzey Irak’ta oluşturulmasına çalışılan, ilerinin bağımsız Kürt devletinin altyapısını, ne kadar inanılmaz görünürse görünsün, Türkiye yapmakta ve bölgeyi, elektriğinden benzinine, gıda maddelerine kadar temin ederek, ayakta tutmaktadır. Türkiye’nin kendi vatandaşına sağladığının yarı fiyatına verdiği elektriği kesmesi, ekonomik önlemler alması, inanın Kuzey Irak’ı dize getirmeye yeter. Ama AKP’nin yetkilileri Habur’un kapatılmasının şu an için söz konusu olmadığını söylüyorlar. Sınır ötesi operasyona ise hiç de fazla niyetli olmadıklarını Başbakan’ın açıklamalarından okumak mümkün. AKP tezkereyi aldı, ama operasyon için Meclis’in izni yetmiyor, RTE bir de 5 Kasım’da Washington’da Bush’un iznini isteyecek ve ancak ondan sonra, o da belki operasyona karar verecek; ekonomik önlemler de alınmayacağına göre, tezkerenin bir işe yarayıp yaramadığı sorusu 21 Ekim günü Türk kamuoyu tarafından ciddi olarak soruldu. Ama aynı 21 Ekim günü, terör konusunda yumuşak; gevşek ve kararsız olan AKP, nafile referandum konusundaki kararlılığını yansıttı. 21 Ekim günü, 22 Temmuz seçimlerinin üçüncü ayının son günüydü. Ve o gün AKP, önceliklerini herkesin gözüne soktu. Türkiye’nin bağımsızlığı, güvenliği ve toprak bütünlüğü değil, Cumhuriyet rejiminin niteliğinin değiştirilmesiydi AKP’nin önceliği.. Türkiye’nin en büyük talihsizliği de, önceliği bu olan bir iktidarın sultasında yaşamasıydı. İlk yerli rüzgârgülü Özlem GÜVEMLİ Enerji sektöründe 35 yıldır faaliyet gösteren Soyut Enerji AŞ, son 7 yıldır yenilenebilir enerji alanında yaptığı çalışmaların ürününü aldı. Türkiye’nin ilk yüzde yüz yerli rüzgârgülünü Ankara’daki fabrikasında üretmeye başlayan Soyut Enerji’nin yan kuruluşu Soytes AŞ, taleplere yetişemiyor. Özellikle ev kullanımlarında büyük bir taleple karşı karşıya olduklarını belirten Soytes Proje Geliştirme Müdürü Ali Çolak, yurtdışında Pakistan’da büyük bir proje yürüttüklerini, Teksas’tan 80 megawattlık (MW) rüzgâr santralı kurulumu için teklif aldıklarını söyledi. Proje Geliştirme Müdürü Çolak, Türkiye’nin birçok yerinde 250 kilowatt (KW) ve altında kurulumlar gerçekleştirdiklerini anlatarak kalite belgesi veren Amerikan rüzgâr Enerjisi Birliği (AWEA) ve Amerikan Yenilenebilir Enerji Konseyi’ne üye olduklarını söyledi. Çolak, 7 yıldır sürdürdükleri bu imalat ve altyapı çalışmalarının ardından son 8 aydır hem yurtiçi hem yurtdışında santral kurulumları için teklifler verdiklerini dile getirdi. İlk yurtdışı çalışmalarını Pakistan’da yürütmeye sında değişen tribünlerin yapıldığı evsel kullanımın çok büyük bir pazar oluşturduğunu anlatan Çolak, “İnsanlar evinde, çiftliğinde, teknesinde kullanıyor. Özellikle tarımda kullanımı yaygın” dedi. Ev kullanımında 23 kw’lık tribünler çok talep gördüğünü vurgulayarak “Çorlu, Tekirdağ, Bandırma, Ege Bölgesi’nin çeşitli yerleri, Marmaris, Bodrum gibi rüzgâr potansiyelinin yüksek olduğu yerlerde talep daha fazla” diye konuştu. Çolak, rüzgâr santralı için lisans almış yatırımcıların da önemli bir pazar olduğunun altını çizerek Enerji Piyasaları Denetleme Kurumu ile son yasal düzenlemeden önce yaşanan sorunlara dikkat çekti. Çolak, “2000’lerin başında ‘çantacı’ denilen, bu işi yapacak finansmana ve bilgiye sahip olmayan, eş dost vasıtası ile lisans alan firmalar vardı. Bu durum yabancı yatırımcıyı Türkiye’deki enerji sektöründen uzaklaştırdı. Bu işe girmek isteyenler giremedi. Artık maddi gücünü teminat vererek gösteremeyenler rüzgâr santralı için lisans alamayacaklar. Böylece gerçek yatırıcımlar piyasaya girecek. Biz de onlara finansmanı ile birlikte rüzgâr tribünlerini sağlamak istiyoruz” dedi. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Bu Kadar Zor mu? nin Irak’taki kukla devlet başkanı Celal TalabaABD’ ni ile Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı hâlâ barıştan, demokrasiden, hukuktan söz ediyorlar... Barzani “PKK terör örgütü değil” derken Talabani, “Hiçbir Kürt’ü Türkiye’ye teslim etmeyiz, hatta kediyi bile” diyor... Peki, bu konuda Tayyip Bey ve Abdullah Bey ne düşünüyor? On gün önce Frankfurt’ta Uluslararası Kitap Fuarı’ndaydım... Tayyip Bey bir açıklama yapmıştı Ankara’da... Ne demişti? “5 Kasım’da Bush’la görüşüp karar vereceğim...” Neyin kararıydı bu? Tezkere... Tezkere Şeker Bayramı’ndan sonra Meclis’ten geçti... Ardından PKK, Hakkâri’de 12 Mehmetçiğimizi şehit etti.... Barzani ve Talabani ise aynı gün öttü: “PKK terör örgütü değildir. Hiçbir Kürt’ü Türkiye’ye teslim etmeyiz, kediyi bile...” Terör örgütü Kuzey Irak’tan lojistik destek görmüyor mu? Görüyor!.. Terör örgütü liderleri Habur’un iki adım ötesinde Zaho’da yaşamıyor mu? Yaşıyor!.. İstihbarat birimlerimizin elinde terör örgütlerinin kaldığı yerler belli değil mi? Belli!.. Onları yakalamak için 100 bin kişilik bir orduya gerek yok, örtülü bir operasyon yeter... Bir tank birliği, savaş uçakları, bir tugay yeterli... ??? ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı nedir? Çok önemli bir soru bu! Avrupa Birliği kanlı oyunu sadece seyretmekle yetiniyor... PKK’nin İngiltere, Almanya, İsviçre bankalarındaki toplam parasının 2.53 milyar Avro olduğunu sağır sultan bile duyduğu halde kimse dokunmuyor... PKK elindeki Alman ve ABD yapımı ağır silahları nereden alıyor? Yine ses yok!.. Türkiye sınır ötesi hazırlığına girdiği an hem ABD hem de AB “Dur, yapma” diyor... Sırası geldi, sorayım: “Türkiye neden Habur Sınır Kapısı’nı kapatmıyor?” Güneydoğu’da bulunan arkadaşımız Mehmet Faraç’ın ilginç gözlemleri var... Faraç ne diyor: “PKK’nin olası bir operasyona karşı uzun süredir mevzide olduğu da anlaşılıyor! Kuzey Irak sınırının sıfır noktasında hareket halindeki bir birliği hedef alan militanların, peşmergelerin de mevzide olduğu köylerden geçerek saldırıyı gerçekleştirmesi ve yeniden geri dönecek lojistik donanıma sahip olması, Türkiye’nin nasıl bir organizasyonun tehdidi altında olduğunu açığa veriyor. Tezkerenin TBMM’den geçmesinin ardından aslında geri plana çekilmesi, hatta Kandil ve çevresindeki karargâhını boşaltarak Irak’ın iç kesimlerine kaçması gereken bir örgütün, karşı saldırıyla meydan okumaya çalışmasını, salt PKK’nin cahil cesaretine, var olma savaşına ya da ayakta durmayla ilgili çırpınışına bağlamak yetmiyor. PKK’nin arkasında artık Kuzey Irak’taki egemenlik de politik bir güç olarak duruyor!” PKK hem Türkiye’den besleniyor hem de dışarıdan... PKK, ABD’nin taşeronu... TürkKürt çatışmasını çıkarıp kardeşi kardeşe vurdurma planı, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağını oluşturuyor. ??? Şiddetin kökünü kazımak, kan gölünü kurutmak, Türk ve Kürt aydınlarının, bizlerin görevi değil midir? ABD ve AB çözüm değil, çözümsüzlük istiyor, PKK’yi bu nedenle kullanıyor... Türkler ve Kürtler, yüzyıllardır bu coğrafyada yaşamı kanla değil, sevgiyle, kardeşlikle çoğalttık... Köklerimiz bu topraklardır bizim. Fırat gibi, Dicle gibi, Gediz gibi, Kızılırmak gibi... Ahmed Arif’in, Kemal Burkay’ın dizelerini okuduk yıllarca... Aynı sofraları paylaştık... Aynı ideolojilerle kol kola girdik... Boşuna mı dedik “işçi sınıfı”, “emeksermaye çelişkisi” diye... Boşuna mı sevdik Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı: “Söyle sevda içinde türkümüzü / Aç bembeyaz bir yelken / Neden herkes güzel olmaz / Yaşamak bu kadar güzelken? İnsan dallarla, bulutlarla bir, / Aynı mavilikten geçmiştir / İnsan nasıl ölebilir / Yaşamak bu kadar güzelken?” hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 T başladıklarını anlatan Çolak, Pakistan’ın en köklü firmalarından biriyle çalıştıklarını, birden fazla bölgeden toplam 80 MW’lik rüzgâr çiftlikleri kuracaklarını kaydetti. TALEP PATLAMASı Güçlerine göre maliyeti 510 bin dolar ara Frankfurt Film Festivali 511 Kasım’da FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) – Frankfurt Türk Film Festivali’nin yedincisi bu yıl 511 Kasım 2007 tarihleri arasında izleyici karşısına çıkıyor. Frankfurt kentindeki CineStar Metropolis sinemasıyla Alman Film Müzesi (Deutsches Filmmuseum) salonlarında gerçekleştirilecek olan film gösterimlerinde, yine çağdaş Türk sinemasından bir kesit verilecek. Festival Yönetmeni Hüseyin Sıtkı, şimdiden geleneksel bir yapıya kavuşan ve önümüzdeki yıllarda daha da geliştirmeyi hedefledikleri Frankfurt Türk Film Festivali çerçevesinde, Alman ve Türk sinema sevdalıları için ilginç bir program oluşturduklarını belirtti. 7 Kasım’da Metropolis’te tartışmalı toplantı da düzenleneceğini açıklayan Sıtkı, şu bilgileri verdi: “Sinemada kuşak çatışmaları konusunda çeşitli Avrupa ülkelerinden 4 film sunacağız. Ayrıca 7 Kasım’da TAM Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen’in de katılacağı bir panel düzenledik. 5 Kasım’daki açılışta ise ‘Dondurmam Gaymak’ filminin yönetmeni Yüksel Aksu yer alacak ve gösterim sonrası soruları yanıtlayacak. Bu arada, Türk sinemasının unutulmaz yıldızı Fatma Girik’in de konuklarımız arasında olacağını belirmek isterim.” Frankfurt Türk Film Festivali’nde bu yıl “Dondurmam Gaymak” filmi dışında “Beş Vakit”, “Beynelmilel”, “Cenneti Beklerken”, “Sis ve Gece”, “Takva”, “Yaşamın Kıyısında” gibi konulu filmlerin yanı sıra bazı belgeseller de yer alacak. Festivalle ilgili ayrıntılı bilgi, etkinliğin “www.turkfilmfestival.de” adresindeki internet sayfasından da edinilebiliyor. ALEV COŞKUN’UN BERLİN KONFERANSI “Cumhuriyetimizin Kazanımları” BERLİN (Cumhuriyet) – Cumhuriyet gazetesi yazarı Dr. Alev Coşkun, Atatürkçü Düşünce Derneği BerlinBrandenburg tarafından düzenlenen bir toplantıda, 84’üncü yılında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu anlatacak. ADD BerlinBrandenburg Başkanı Olcay Başeğmez, derneğin 10’uncu kuruluş yıldönümünde Dr. Coşkun’un katılımıyla hem tarihsel hem de güncel sorunların tartışılacağı böyle bir toplantı düzenlemeyi uygun gördüklerini belirterek, “Dr. Alev Coşkun’un konuşması, kazanımlarımızla Türkiye’nin halen içinde bulunduğu sorunları birlikte görmemizi kolaylaştıracaktır. Konuklarımızla birlikte güncel sorunlar üzerinde de görüş alışverişinde bulunabileceğiz” dedi. Konferans, Berlin Türkevi’nde 28 Ekim 2007 pazar günü saat 15.00’te başlayacak. Alevi Akademisi 10 yaşında BREMEN (Cumhuriyet) Alevi Akademisi 10‘uncu kuruluş yıldönümü bir şenlikle Bremen’de kutlanıyor. 27 Ekim cumartesi günü Breitenweg 21 adresindeki Alevi Akademisi’nde saat 17.00’de başlayacak kutlamalar çerçevesinde bir de panel yer alacak. “Alevilikte Eğitim ve Araştırmaların Önemi” konulu bu panele Alevi Akademisi Başkanı Mustafa Düzgün ile Doç. Dr. Yağmur Say ve Bremen Cemevi Dedesi Dr. Hüsnü Kaya konuşmacı olarak katılacak. Şenlik bölümünde ise Emre Saltık ve Güler Duman başta olmak üzere, birçok sanatçı sahneye çıkacak. ‘YENİ AÇILIMLAR YAPIN’ AB elçileri DTP’yi uyardı Ayşe SAYIN ANKARA AB ülkelerinin büyükelçileri çalışma yemeğinde ağırladıkları DTP Grup Başkanı Ahmet Türk ve beraberindeki milletvekillerine “geçmişe takılıp kalmayın, geleceğe dönük yeni açılımlar yapın” uyarısında bulundu. Büyükelçiler şiddetin durması için DTP’nin de etkin rol almasını istediler. AB ülkelerinin Ankara büyükelçileri, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Grup Başkanvekili Fatma Kurtalan ve Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’la bir araya geldiler. Dönem Başkanı Portekiz’in Ankara Büyükelçisi’nin evsahipliği yaptığı 2 saat süren yemeğe ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson da katıldı. Yemekte büyükelçiler, DTP’nin Meclis’te olmasından memnuniyet duyduklarını, partinin bu süreci barış sürecine katkı sağlamak için iyi kullanması gerektiğini ifade ettiler. Büyükelçilerin, geçmişteki DEP örneğine göndermede bulunarak DTP’nin geçmişteki hataları tekrarlamamasını diplomatik bir dille ifade ederek “Geçmişe saplanıp kalmayın, geleceğe dönük yeni açılımlar yapın” uyarısında bulundukları öğrenildi. ‘PKK İLE ARANIZA MESAFE KOYUN’ Türk’ün son dönemde yaşanan çatışmaların “farklı boyutta ele alınması gerektiği” görüşüne katıldıklarını ifade eden büyükelçiler, “Çatışmaların farklı boyutlarda ele alınması gerektiğine biz de inanıyoruz. Siyasetin şiddetle arasındaki mesafeyi demokratik yöntemlerle yok etmesi gerekiyor. Onun için bu süreçte şiddetin durması için herkesin gerçekten çaba göstermesi gerekiyor” görüşünü ilettiler. Türk ise DTP olarak olanaklarının sınırlı olduğunu belirterek “Çatışmanın durması için en çok biz çaba gösteriyoruz” dediği öğrenildi. Büyükelçiler, AB’nin terör ve terör örgütü PKK’ye yönelik tutumunu anımsatarak DTP’nin terör örgütü PKK ile arasına mesafe koyması gerektiği mesajını da iletti. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle