06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 ‘Aslolan ulusal çıkarlar’ diyen iş dünyasına göre koyulacak ambargo tüm kesimleri yıpratır C ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 19 EKİM 2007 CUMA Irak’a ekonomik kuşatma Özellikle son yıllarda yoğunlaştırılan Kuzey Irak’la ekonomik bütünleşme ve bunun sonucu olarak 3 milyar dolara yaklaşan ticareti, 4 milyar doları aşan müteahhitlik hizmetlerini yürüten işadamları, gerekli kalındığında gündeme gelebilecek ekonomik ablukanın tüm kesimleri zora sokacağına dikkat çekiyor. İktidarGüç Gösterisi yan farklı bir yaşam biçiminin dayatılması, dünyaya, ülkemize gösterilmesinin güç gösterisiydi. Bana göre hem talihsiz bir zamanlama hem de görgüsüz bir güç gösterisi oldu. Başbakan Erdoğan’ın bilimsel karşılığı olmayan bir söylemle; “dini milliyetçiliği” reddetmesi, bize dayattıkları iktidar modeli, yaşam biçimi, ülkemizin geleceğine ilişkin çizdikleri ufuk bu ülkenin ekonomik, sosyal, toplumsal, siyasal birikimine, kazanımlarına hiç mi hiç uymuyor. Bayrama PKK terörünün kitlesel katliamının travması, şehit cenazelerini gömerek girmiştik. ABD odaklı, AB’nin de çok farklı bir portre çizmediği Ermeni soykırımı, teröre destek ve baskısının can yakan gelişmeleri, karabasanı peş peşe... ??? Zengin Kuzey dünyası, Batı uygarlığı, bizi çok hafife alarak, özetle “Aslolan bizim çıkarlarımızdır. Irak’ta, Afganistan’da yol açtığımız kanlı katliamlar, insan hakları ihlalleri umurumuzda değilken, sizden yüz yıl geride kalmış, karşılıklı kırım nitelikli olsa da bir ayıbın, soykırım olarak hesabını sorabiliriz. Terör bizim silahlarımız, parasal desteğimizle sizi yaksa da, bizim çıkarlarımızın çerçevesinde bizim dediğimiz olur. 11 Eylül terör tehdidimiz gerekçesiyle biz Afganistan’ı, Irak’ı işgal ederiz, ama siz terör operasyonu için bile bize kul kölelik yapanlara dokunamazsınız..” çerçevesinde meydan okuyorlardı. Bu ülkenin insanları bu onur kırıcı dayatmalara boyun eğecek değil. Elbette iktidar sorumluluğu bütün bu olup bitenlere karşı çözüm üretmek konumunda. Türkçesi, “AKP olarak iktidarımı koşulsuz ABD, AB siyasal desteğine borçluyum, susmak durumundayım” deme lüksleri yok. Başbakan Erdoğan başta, Gül ve AKP liderlerinin kimi sert, keskin çıkışları, bu çok güçlü toplumsal baskı, beklentiler, travmaların sonucu. İktidar, iktidarını borçlu olduğu ittifaklar ile, dayandığı halk tabanının, ülkenin çıkarları, beklentileri, olmazsa olmazları arasında zikzaklar çizmekte. Yani bu tabloda akılcı siyaset, iktidar, güç gösterisi değil, tam tersi, ülkenin tüm siyasal, kamu, toplumsal güç odakları, örgütlenmeleri ile sorumluluğun paylaşımını, tam ittifakı gerekli kılıyor. Krallar, padişahlara yaraşır, ülkenin tarihine, değerlerine, toplumsal kazanımlarına meydan okuyan, hatta dayandığı seçmen tabanı, yoksul halkı da küçümseyen, görgüsüz üslupta bir iktidar, güç gösterisi hiç de akılcı bir şov değil... “Bütün kurumları ile devlet, güç benim” diyene, meydan okuyana olumsuz her şeyin hesabı çok daha kolay sorulur... soner?cumhuriyet.com.tr Elektrik de Türkiye’den on gelişmeler üzerine Irak’a verilen elektriğin kesilebileceği de gündeme geldi. Bakanlığın, zaten öncelikli olarak kendi gereksinimimizi göz önüne almalıyız açıklaması, tezkere sonrası Irak’a verilen elektriğin kesilebileceği olaslığını büyüttü. Öte yandan Irak’a elektrik ihracatı yapan şirketlerden Karadeniz Holding, AA’ya açıklama yaparak, Irak’a elektrik ihracatlarının devam ettiğini bildirdi. Açıklamada, Karadeniz Enerji Grubu’nun Şırnak’ın Silopi ve İdil ilçelerindeki 185 MW kurulu güce sahip tesislerinde ürettiği elektriği Irak’a ihraç etttiği hatırlatılarak, “İhracat miktarı enterkonnekte sistem üzerinden alınan elektrik ile birlikte aylık ortalama 250 MW’a ulaşmaktadır. Irak’a yapılan ihracatımız, grup şirketimiz KARTET tarafından Irak Elektrik Bakanlığı ile imzalanan 10 yıllık anlaşma kapsamında gerçekleştirilmektedir. 2013 yılına kadar devam etmektedir’’ denildi. Açıklamada konunun ulusal çıkarlar çerçevesinde ele alınabileceğine vurgu yapılarak, “Ticari konularda tek yetkili kuruluş, ihracat lisans sahibi KARTET AŞ’dir. Ancak iletim sistemi ve ulusal menfaatlarımıza ilişkin tasarruflar devletimizin ilgili kurum ve kuruluşlarının yetki ve takdirindedir’’ görüşüne yer verildi. Olcay BÜYÜKTAŞ AKÇA Son dönemde Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturan sınır ötesi operasyon için tezkere ve dolasıyla Irak’a yapılacak bir operasyon olasılığı gözleri bölgedeki ilişkilere çevirdi. Irak, son dört yılda ticaret hacmi en fazla büyüyen, Türkiye’nin ticari ilişkiler içinde olduğu ülkeler arasında en fazla ticaret fazlası verdiği ülke konumunda. Bölgede ekonomik faaliyette bulunan işadamları, ülke çıkarlarının kendi menfaatlarının üstünde olduğuna dair hemfikir. Hatta gerekirse bir ekonomik ablukanın bile gündeme gelebileceğini dillendiriyorlar. Elektrik de dahil olmak üzere iğneden ipliğe her şeyin ağırlıklı olarak Türkiye’den gittiği Irak’ta, gündeme gelebilecek bir ekonomik ambargonun peşmergeler de dahil tüm kesimleri zora sokacağını belirtiyorlar. Ankara tarafından alınacak tüm kararların kayıtsız şartsız arkasında olacağını dile getiren işadamları, koyulacak bir ekonomik ambargonunun halkı da cezalandırmak olduğunu söylemeden geçmiyorlar. S BÖLGENİN GEÇIM KAYNAĞI Irak’la yapılan ticaretin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin geçim kaynağı olduğunu ifade eden Doğu ve Güneydoğu İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Şeyhmuz Akbaş, ekonomik koşullar iyileştirilmeden yapılacak bir operasyonun sonuç vereceğini zannetmemekle birlikte Meclis’in bu konuda vereceği kararın arkasında olacaklarını dile getiriyor. Türkiye’nin Irak’ta yıpranan imajı için böyle bir kararın gerekli olduğunun altını çizen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, gerekirse ekonomik amborgonun da uygulanabileceğine vurgu yapıyor. Ancak, bölge halkının cezalandırılmaması gerektiğinin de altını çizen Aksoy, Habur sınır kapısının kapatılmasının iğneden ipliğe tüm gereksinimlerinin çok büyük bir kısmını Türkiye’den karşılayan Irak’ta, hem Irak hem de Güneydoğu halkını yıpratacağını da belirtiyor. Zira sınır ticaretinden aileleriyle birlikte 2 milyon kişi ekmek yiyor. Güneydoğu bölgesinde üretimin yüzde 70’i Irak’a ihraç ediliyor. Terörün panzehirinin ekonomik kalkınma olduğunu belirten Adıyaman Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Zafer Ersoy da Irak’a sadece nakliyat yapan 7080 bin civarında insan olduğunu, ancak meseleye bu şekilde bakılamayacağını, onlar etkilenecek diye terörle mücadeleden vazgeçilemeyeceğini söylüyor. İHRACAT YÜZDE 51 ARTTI DEİK verilerine göre, 2005 yılında Irak’a ihracat bir önceki yıla göre yüzde 51 artarak 1.8 milyar dolardan 2.7 milyar dolara yükselirken ithalat yüzde 1.9 oranında azalarak 458.6 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2006 yılında bir önceki yıla göre Irak’a ihracat yüzde 6.7 oranında azalarak 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşirken ithalat da aynı yıl yüzde 18.4 oranında düşüşle 374 mil yon dolar oldu. Irak ile 2006 yılında sınır ticareti, tahminlere göre 24 milyar dolara ulaşırken navlun geliri de yaklaşık 750 milyon dolar oldu. 2005 yılında Türkiye üzerinden Irak’a 1.8 milyar dolar değerinde 2.220 bin ton akaryakıt (benzin, motorin) ve 426 milyon dolar değerinde 735.5 bin ton LPG transit olarak ihraç edildi. Geçen yıl ise Türkiye üzerinden transit akaryakıt ihracatı 500 milyon dolar civarında gerçekleşti. Irak’a ihracatta mineral yakıtlar, elektrikli makineler, değirmen ürünleri, tuz, kükürt, çimento, demirçelik, kazanlar, makineler, demirçelik eşya, mobilyalar, otomotiv ve yan sanayi, plastikler ilk sıralarda yer alırken, ithalatımızda mineral yakıtlar, demirçelik, bakır ve bakır ürünleri, yenilen sebzeler, gübreler, alüminyum ve alüminyum ürünler başta gelen ürünler. Müteahhitlik Türklerin elinde Yine DEİK verilerine göre Türk müteahhitlik şirketlerinin Irak’ta bugüne kadar üstlendiği projelerin toplam büyüklüğü 4.2 milyar doları aştı. Özellikle Kuzey Irak başta olmak üzere havalimanı, altyapı ve konut projelerinde Türk şirketler başrolde. 350 milyon dolarlık ABD Büyükelçiliği inşaatı da Türkler tarafından yapıldı. Grafikte yer alan projlerin dışında köprü, hastane, arıtma tesisi, 5 yıldızlı otel, spor salonu, enerji iletim hatları, kanalizasyon, akaryakıt dolum ve boşaltım merkezi gibi birçok inşaat projesi Türk firmaları tarafından yürütülüyor. Söz konusu projelerin işveren kuruluşları: ABD’li müteahhitlik firmalarının yanı sıra Süleymaniye Belediyesi, Irak Eğitim Bakanlığı, Irak Yeniden İmar Bakanlığı, Irak Tarım Bakanlığı, Irak Ulaştırma Bakanlığı, Erbil Belediyesi, Irak Elektrik Komisyonu ve Dohuk Belediyesi. eyaz gelinlik, düğün, her genç kızın, ailenin düşlerinin içinde vardır. Sağlık, siyaset nedeniyle iki kez ertelenen düğününde Kübra Gül’ün gülümseyen yüzüne, sesine mutluluğun yansıması kadar doğal, insani bir şey olamaz. Kıraç’ın aşkları, mutlulukları için özel müzik bestelemesi, binlerle konuğun önüne sahneden çıkmak, milyonların sonradan çekilmiş görüntülerle mutluluğunu paylaştığını, izlediğini bilmek.. dünyada kaç genç kızın payına düşmüş olabilir? En son hangi hanedana gelin olan hangi prenses için böylesine şatafatlı düğün düzenlenmişti ki? Baba Cumhurbaşkanı, şahitleri Başbakan, Meclis Başkanı, AKP’nin kurucu sacayağındaki eski Meclis başkanı, damadın ailesi Kayseri’nin en varsıl, saygın ailelerinden. Gelinle damat Türkiye’nin en ayrıcalıklı üniversitelerinde en iyi eğitimleri almışlar.. Kimi haberlerde takıların torbalarla mı, bavullarla mı taşındığı sorgulanıyordu... Gerçi aynı saatlerde AKP iktidar kadrolarının geldikleri, ait olmakla çok övündükleri kitleler için düğünün yaşandığı İstanbul’da çok farklı dramlar söz konusuydu.. Örneğin bir taze gelinin ailesinin büyük borçlar karşılığı almış olduğu ev eşyalarının sel suları altında yok olmasının dramını haykırarak ağlayan annenin “Taksit borçları yıllar sürecek” çığlığı, durumu çok çıplak özetliyordu. Belediye Başkanı, Kübra Gül’ün nikâhını kıyarken evlerini sular basmış binlerle, belki de on binlerle İstanbullu “Belediye nerede?” diye haykırıyordu. Belediye, evleri basmış suyu çekecek araçları ile bile ortalıkta yoktu. Elde kovalar, süpürgeler, küreklerle birikmiş sular boşaltılmaya çalışılıyordu. Ama İstanbul’da binlerle polis, Kübra Gül’ün nikâhının güvenliği için haftalardır alarm halinde görev yapıyordu. ??? İstenmeyen bir fotoğraf karesinin, görüntünün yakalanmaması için nikâh, medya çekimine, daha çok güvenlik gerekçesi ile yasaklanmıştı. Bu nedenle resmi görevliler tarafından çekilen ve medyaya dağıtılan görüntülerin önem ve anlamı artmış, ne anlatmak istediği siyasal nitelik kazanmıştı. Nikâhın bitiminde türbanlı eşlerle birlikte çekilen aile fotoğrafının çok yalın, çok net çizgisi, anlatımı ise AKP’nin “iktidargüç gösterisi” oldu; Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet, Meclis Başkanı, milletvekillerinin çoğunluğu, binlerle iktidarın güç paylaşımını temsil eden işverenmedya yandaşlarıbürokrasi.. temsilcileri ile, tam kadro AKP’nin, bal gibi de Atatürk devrimleri, laiklik, Cumhuriyet değerleri ile uyum içinde olma B Petrol tezkereyle ateşlendi Ekonomi Servisi Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine sınır ötesi harekât düzenleme olasılığı ve kış mevsimi öncesinde stoklarla ilgili endişelerin artmasıyla yükselen petrol fiyatları rekor düzeye tırmandı. ABD ham petrolü, varil başına 85 doları aştı ve 85.19 dolarla yeni rekor seviyesine yükseldi. Brent petrolü de varil başına 81.93 dolar ile rekor düzeye çıktı. Fiyatlardaki hızlı yükselişte Çin ve Hindistan’daki talep artışının da önemli etkisinin olduğuna değinen uzmanlar, petrol fiyatlarının bu yıl bitmeden 90 dolara çıkacağı görüşünde. Öte yandan Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), OPEC petrolüne olan talebin yılın son çeyreğinde günlük 31 milyon 430 bin varil olacağını tahmin etti. Kartelin bu tahmini daha önce açıkladığı tahminin 100 bin varil üzerinde bulunuyor. OPEC, kendi ürettikleri petrole bu kış daha çok talep olacağını tahmin ediyor. OPEC’in ekim ayı Petrol Piyasası Raporu’nda, üyelerinin ürettiği ham petrole 2007 yılının son çeyreğinde talebin günlük 31.43 milyon varil olacağı tahmin edildi. Böylece, bir önceki tahminlerin 100 bin varil üzerine çıkılmış oldu. Gelecek yıl başında da petrol talebinin artmasını bekleyen örgüt, ilk çeyrekte de kendi ürettikleri ham petrole olan ihtiyacı 120 bin varil artırarak 31.17 milyon varile çıkardı. Raporda, en büyük petrol tüketicisi konumundaki ABD’nin ekonomisinde keskin bir yavaşlama olma olasılığının azaldığı üzerinde duruldu. de yeni kurultay süreci bugünlerde başlıCHP’ ANKARA yor. Kurultay sürecinin, yalnız Parti’nin üst yönetiminin değiştirilmesini değil, bununla birlikte parti içi demokrasi, hukuk ve de ülke sorunlarının enineboyuna tartışılmasıyla sürdürülmesi gerekiyor. Yönetim değişikliği ve daha da önemlisi bununla birlikte sağlanacak politika anlayışı CHP için “olmak ya da olmamak” anlamına geliyor. CHP yönetimini, Parti’nin yapısını ve buradan siyasetini değiştirmesi gerekenler, özünde, CHP’de siyaset yapanlardır. Çünkü CHP, şimdiki yönetimle, bu yönetim değişse ancak izlenen politikalar değişmezse başarılı olamaz. Her ikisinin değişimi CHP örgüt emekçileri ve partiye umut bağlayan herkes için gerçekten yaşamsaldır. Partiyi ayağa kaldırmak, “CHP bitti” diyenleri yanıltmak gerekiyor. CHP yönetiminin değişmesi, ülke demokrasisinin sağlıklı işlemesi için de çok önemlidir. Ilımlı İslamcı AKP iktidarının, demokratik süreçlerle dengelenmesi ve gücünün geriletilmesi; Türkiye’nin laik, çağdaş, demokratik özelliklerini koruması ve güçlendirmesi; sol değerlerin bir iktidar seçeneği oluşturması, CHP’nin yenilenmesine ve güçlenmesine bağlıdır. Bu nedenle CHP’de yönetim değişikliği ile baş PAZARI CHP İçin! YAKUP KEPENEK layacak demokratik yapılanma süreci ülkemizin geleceği ve demokrasisi için de çok büyük bir önem taşıyor. ??? CHP’de tıkanmanın ve giderek tükenmenin nedeni olan yönetim sorunu nasıl aşılabilir ve yönetiminin değişmesi nasıl gerçekleştirilebilir? Temel soru budur. Geçmişte, özellikle Altan Öymen’in genel başkanlığı sırasında, “kendilerini CHP’nin doğal genel başkan adayı” ya da “abi” sayanların sonu gelemeyen kişisel kavgalarının bir sonucu olarak, Baykal yeniden genel başkan olmuş ve daha sonra da, “kalesini” antidemokratik tüzük uygulamaları, giderek, yargı duvarına çarpan işlemleriyle, sağlamlaştırmıştır. Bu tür yanlışlara yeniden düşülmemelidir. ??? Eğer önümüzdeki Kurultay CHP için yaşamsalsa, ki öyledir, o zaman bir an önce, kararlı ve güven verici bir genel başkan adayının çıkması gerekir. Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç bunu yapıyor. Koç’un genel başkan adayı olarak desteklenmesini gerektiren çok sayıda neden var. Siyasetin Meclis ayağı önemlidir. Koç’un milletvekili olması artı geçen dönem Grup Başkan Vekili olarak kazandığı deneyim ve sergilediği başarı genel başkanlık için çok önemlidir. Bu sırada kamuoyuna da adını duyuran Koç, gerek MYK üyesi, gerekse Grup Başkan Vekili olarak, Baykal yönetimi karşısında “kişilikli” bir duruş sergilemeyi başarmıştır. CHP Meclis grubunda yönetimin baskıcı tutumuna karşın ciddi bir desteğe sahip olması bunu kanıtlar. Parti’yi içinden tanıyanlar bilir, Haluk Koç, özellikle 2004 yerel seçimlerinden sonra Baykal yönetiminden ve bu yönetimin yanlış uygulamalarından uzak kalmıştır. Bir nokta daha var. Adaylığının gündeme gelmesi, açıkça, Koç’un, parti tabanında sevildiğini ve kamuoyunda olumlu tanındığını kanıtlıyor. ??? Delege seçimlerinden başlayarak, ilçe ve il kongrelerine, oradan da Kurultay’a uzanacak olan süreç, hoşgörü içinde ve katılımcı bir anlayışla, parti ve ülke sorunlarının tartışılmasına olanak sağlamalıdır. Bu konuda asıl büyük görev ve sorumluluk Genel Merkez yönetimine düşüyor. Partililer, Koç’un adaylığı ile birlikte parti içi demokrasiyi öngören bir tüzüğün temel noktalarını tartışmalıdır. Cumhuriyetin temel değerleriyle sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinin birleşeceği bir hareketlilik, ülke siyasetini tutuculuğun tutsağı olmaktan çıkarabilir. Kurultay dönemi, daha da önemli olarak, demokratikleşme ve ekonomik gelişme eksenlerinde ülke sorunlarının, örgütte ve kamuoyunda tartışılmasına; solu toparlayıcı ve birleştirici bir anlayışla “demokrasinin sol ayağının güçlendirilmesine” ve Koç’un sergileyeceği yaklaşımların Baykal ve ekibinden “farklı olarak” neler yapacağının açıklık kazanmasına olanak verebilir; vermelidir. Temel görev budur. [email protected] DOLAR 1.21 YTL’YE ÇIKTI Raporda, OPEC üyelerinin daha fazla petrol pompalaması ve Atlantik kasırga sezonunun atlatılmasıyla petrol fiyatları üzerindeki fiyat baskısının azalmaya başlayacağı tahmin edildi. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantısına kilitlenen piyasalarda faiz indirimine kesin gözüyle bakılması, borsada alımları artırdı.Güne satışlarla başlayan İMKB, Merkez Bankası’nın faizlerde yüzde 1’den fazla bir indirime gidebileceği beklentisiyle ikinci seansla birlikte toparlandı. Günün sonunda Ulusal 100 Endeksi 178 puan artışla 58 bin 232 puana çıktı. Serbest piyasada ise tezkere gerginliği YTL’ye değer kaybettirdi. Bayram tatili öncesi 1.19 YTL’den kapanan dolar kuru, 1.21 YTL’ye kadar çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle