19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) Önceki yıl 170 bin kişinin ölümüne yol açan tsunami felaketinin ikinci yıldönümü Endonezya’ya Türk damgası Ahmet ŞEFİK CAKARTA Endonezya’da önceki yıl 170 bin kişinin ölümüne yol açan tsunami felaketinin büyük hasar verdiği Açe bölgesinde bayraklar yarıya indirildi. Felaketin ikinci yıldönümüne Türk Kızılayı damgasını vurdu. Kızılay tarafından yaptırılan 1052 konut felaketzedelere teslim edilirken, yaptırılan 4 okul öğretime başladı. Düzenlenen törenler Türkiye ile Endonezya arasında sağlam bir dostluğun yolunu açtı. Önceki yıl meydana gelen, Güneydoğu Asya ve Afrika’nın doğu kıyılarını vuran tsunaminin ikinci yıldönümü, Türk Kızılayı’nın küresel açıdan kendini kanıtlama tarihi oldu. Türk Kızılayı’nca Sri Lanka’da yaptırılan 250 civarında konut ve bir Budist tapınağı, ülkenin cumhurbaşkanının da katıldığı törenle hak sahiplerine teslim edildi. Endonezya’nın felaket bölgesi Banda Açe’deki törenler ise Endonezya halkını duygulandıran gösterilere sahne oldu. Törenlerde en büyük sürpriz, Açeli gençlerin oluşturduğu bando takımının 10’uncu Yıl Marşı’nı çalması oldu. Felakette, ailesinden iki çocuğunun da aralarında bulunduğu 67 kişiyi kaybeden Ranta Amearudin ise Kızılay’a şükranlarını şöyle dile getirdi: “O günkü felaketi sözcüklere dökemem. Bir anda her şey yok oldu. Bizler çok şanslıydık. Ama 7 bin kişinin yaşadığı köyümüzün nüfusunun bin kişiye indiğini söylemem, sanırım yeterli olacak. Olayın başından beri Türk Kızılayı hep yanımızdaydı. Şimdi bize rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz bir ev verdiler. Türk kardeşlerimize şükran borçluyuz.” Endonezya’daki tören ve görüşmelerde en çok sözü edilen olay ise yüzyıllar önce Türklerin bölgeye yaptığı yardımlardı. Dönemin Açe Sultanlığı’nın Portekizli sömürgecilere karşı Osmanlı sultanları Kanuni ve İkinci Selim’den yardım istemesi üzerine bölgeye 15 gemiden oluşan birliğin gönderilmesi anımsandı. Bu askerlerin bir kısmının evlenip Açe’de kaldığı anlatıldı. Yüzyıllar içinde kaybolan Türk askerlerinin mezarı da bu çalışmalar sırasında onarıldı. Bugün Açelilerin bir kısmı kendini Türk kabul ediyor. Çin Seddi’nin develeri Mustafa BALBAY Gezekalın köşesinde birkaç kez Çin Seddi’nin konuğu olduk... Ee, dünyanın en çok fotoğraf çekilen yerinde, aydan dünyanın görünen tek yapısı olduğu iddia edilen yapısında birden fazla duraklamak, gezi haklarına aykırı olmasa gerek! Bu kez Çin Seddi’nin develeriyleyiz... Her şeyden önce şunu vurgulayalım ki, Çinliler ticareti öğrenmişler. Zaten biliyorlardı. Bilmeseler, yüzlerce yıl ipeğin nasıl yapıldığını bütün dünyadan saklayıp, ipek ticaretini ellerinde nasıl tutabilirlerdi ki! Ama bu ticaret biraz da işin uyanıklığına kaçan ticaret... Çin Seddi’nin sağlam kalan duvarları birer tezgah! Duvarlar üzerine serilmiş birbirinden güzel desenlerle süslü kumaşlar, çevrenin güzelliğiyle yarışıyor. Fiyatları da gözünüzün içine bakarak söylüyorlar. Çok alıcı gibi bakarsanız, onlar da çok yüksek bir fiyat söylüyorlar. İşin sonrası pazarlığa tabii... Çin Seddi’nin Badaning bölgesi turistlere açık. Öteki yerlerde duvarların çoğu yıkıldığı için turistleri çekecek fazla bir şey yok. Ancak Pekin’e 80 kilometre uzaklıktaki Badaning bölgesi çevre gezinti yerleriyle, sağlam kalan bölümleriyle harika... Usul usul zirveye doğru tırmanırken duvar kıyılarındaki arazilerden uygun olan bölümü develer dolduruyordu. Sırtı Çin kumaşlı develer hayatlarından memnun görünüyordu. Bir önlerindeki yiyeceğe dalıyorlar bir çevreye... Afrikalılar deve için şu tanımı kullanırlar: Çöl gemisi! Yer yer 2 bin kilometreyi bulan uzun yolları kapris yapmadan aşan develeri en iyi tarif eden tanımlardan biri olsa gerek. Çin’de de develer için bir tanım yapılsa sanırım şu söylenir: Dağ bisikleti! Çinlilerin bisiklet kültürüne diyecek yok. Çin gezisini tamamlarken dönüşte, kaç çeşit bisiklet gördüğümü saymaya koyulmuştum: İki, üç bisikleti arka arkaya getirip uzun yükleri taşırsın; bisikletten tır... Bisikletin arkasına kocaman bir camlı bölme koyarsın; bisikletten lokanta... Bisikletin yanına bir oturma cebi koyarsın; bisikletten taksi! Abarttığımı düşünmeyin gerçekten öyle... Bu ve benzeri yöntemlerle kullanılan 10’u aşkın bisiklet modeli not etmiştim... Develer de uzun Çin yollarının inatçılarından biri olsa gerek... Gezekalın... Şarap deyince Mürefte . YAKUP ÖNAL ir zamanlar Mürefte, kokular diyarı küçük İstanbul olarak adlandırılıyormuş. Şimdilerde ise şarabın öyküsünün farklı efsanelerle anlatıldığı bir belde olarak biliniyor. Mürefte adı “Binbir çiçek” anlamına geliyor. Tarihte; Miryofito, Miryefton adları ile anılmış, çok eski bir yerleşim yeri. Mürefte bugün için yalnızca şarabı ile tanınıyorsa da dünyaca ünlü Marsilya Kiremitleri’nin ana kaynağı da Mürefte’de. Mürefte tarih boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, milattan önce 14001200 yıllarında Akaların hakimiyeti altında kalmış. Sonra kimler gelmiş kimler geçmiş; Persler, Odrys Devleti, Galatlar, Doğu Trakya Krallığı, Romalılar, Makedonlar, Doğu Roma İmparatorluğu, Hunlar, Gotlar, Bulgarlar, Peçenekliler, Kumanlar, Bizanslılar ve 1354 yılında Orhan Gazi’nin Gelibolu’yu alması ile Osmanlıların ayak izleri. Mürefte Osmanlı’nın ilk ayak bastığı o dönemde 107 hane Rum, dört de Türk evinden oluşan bir yerleşim yeriydi. Mürefte’deki hane sayısı 1471 tarihindeki nüfus tespiti ile belirlenmiş. Fatih Sultan Mehmet zamanında Hıristiyan köylerine yönelik uygulanan vergi ile yörede hızla Müslüman nüfus çoğalmaya başlamış. Kanuni Sultan Süleyman döneminde kapitülasyon anlaşmalarının ortaya çıkması ile ticari faaliyetler Rumlar lehine gelişmeye başlamış. Mürefte’de 1600’lü yıllarda ticarette büyüme ortaya çıkmış, ticari gemilerin faaliyetleri artmış. Mürefte vadilerindeki killi toprak yapısı, dünyanın en büyük kiremit ve tuğla sanayisinin oluşmasına neden olmuş. Bölgede 40 yakın tuğlakiremit fabrikaları, ocakları faaliyete geçer. Mürefte’de yapılan kiremitler, Fransa’nın Marsilya kentine gemilerle gitmeye başlar. Bugün dünya çapında isim yapmış “Marsilya Kiremidi” Mürefte’den gelmekteydi. Rusya’da Kızıl Meydan’da bulunan yapıların kırmızı tuğlalarının Mürefte’den gitme olduğu söylenir. O yıllar her bir kiremit ocağı, 10 bin adet tuğla kiremit imalatı yaptığı biliniyor. Mürefte’nin belli başlı geçim kaynağı haline gelen kiremit, bölge nüfusunun artmasına da neden olur. B mağazaların kapısına çıkarılmış, üzüm sıkma çıkrıkları, üzümden arta kalan posalar ortalıkta dikkatinizi çeker. Mürefte’de bugün 26 şarap fabrikası ve mağazası var. Mürefte’de butik şarapçılık yapan ve şarap mağazasının hemen altında müzearşiv şeklinde oluşturduğu yerde, eski şarap fıçıları, çıfıtlar, presler, üzüm küfeler, üzerinde “İnhisar İdaresi” yazan rakı şişeleri, el kantarları, Fransız kantarı, fıçılar, fıçı aynaları, anforalar, Mürefte’de üretilmiş tuğla ve kiremitler ve Mürefte’nin tarihine ışık tutacak dokümanlar bulunduran Aker Şarapçılığın sahibi Mesut Aker, Türklerin şaraba başlama hikayesini ziyaret eden herkese anlatıyor. Mürefte denilince eskiden akla tuğla, kiremit gelirken artık yerini şaraba bıraktı. Şarköy, Mürefte, Hoşköy, Gaziköy ve Uçmakdere bu bölgenin şarap sahili, Türkiye’nin yüzde 40 şarabı burada üretiliyor. AğustosEkim sonlarına kadar bu bölgedeki hareketlilik görmeye değer güzelliktedir. Kimi sapa bağlardan eşek, katır üstünde üzümler taşınırken, kimi küçük pırpırlarla, traktörlerle üzümlerini taşır şarap işletmelerine. Müreftelilerin bu hareketli günlerine tanık olmak isteyenler bağbozumu dönemlerinde, şarap firmalarının turlarına katılarak şarabın öyküsüne bağdan itibaren tanık olur. Son durak şarap fabrikalarıdır. Kendilerine ikram edilen dünyaca ünlü Mürefte şarabını tadarak güzel bir günün yorgunluğunu giderirler. Mürefte sokaklarına girin tarihi dokuyu hissedin bir tarafta şarap kokan sokaklar, diğer tarafta Osmanlı zamanından kalma evlerle, Rumlardan kalma yıkık dökük Rum evlerini, Rumlardan kalma şarap mağazalarını görün. Ama mutlaka bir gün Mürefte’ye yolunuz düşsün. ilan renkli KONAKLAMAYEMEK Mürefte’ye özgü yemek yiyebileceğiniz, deniz ürünleri ile tanınan İskele kenarındaki Mavi Köşe Restoranı tercih edebilir, Mürefte’nin kaliteli şarabını tadabilirsiniz. Sevilen Şarap işletmesinin şarap evinden Marmara Adası manzaralı şaraplarınızı yudumlayıp, Mürefte Belediyesi’ne ait hemen deniz kenarındaki Yapıncak Tesisleri’nde konaklayabilirsiniz. Konaklayabileceğiniz yerleri şöyle sıralayabiliriz: Belediye Yapıncak Turistik Tesisleri (0.282. 528 83 84), Ayvaz Pansiyon (0.282. 528 75 25), Öğretmen Evi: (0.282 518 42 54). Lokantalara gelince: Mavi Köşe Restoran (0.282. 528 84 44), Küçük Ev: (0.282. 528 95 95), Sevilen Şarap Evi (0.282. 528 70 03). KİREMİT YERİNE ŞARAP Mürefte’de 20 Ağustos’ta başlayan 20 Ekim’e kadar giden bir hareketlilik göze çarpar. Bu hareketlilik üzümlerin bağlardan, şarap fabrikalarına, şarap mağazalarına giden serüvenidir. Bağbozumu dönemi Mürefte’ye girdiğinizde sizi şıra kokuları karşılar. Mürefte’nin içinden geçen caddenin sağında solunda pırpır denilen tekerlekli kasalı bağ motorları, traktörlerin şarap mağazalarına indirdiği üzüm kasaları görülür. Küçük
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle