06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 EMPERYALİZME GEÇİT VERMEYEN TOPRAKLARDA ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN 19. YILI C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 24 MART 2006 CUMA Türkiye şehitlerini unutmadı HAKAN DİRİK Bir Bilim Düşmanlığı... sahtekârlığı suratlara vuruyorlar: Yaratılış, evrimle karşılaştırılamaz. Sonra, önce dinci görüşü, ardından bilimsel görüşü anlatırsanız, genç beyinlerde karmaşaya yol açar, bilimin aydınlığı da ikinci planda kalır. Son olarak, birbirine ‘‘eşit olmayan veya bilimsel ağırlığı eşit olmayan iki konuyu aynı ağırlıkta okutmak eğitimcilikle bağdaşmaz.’’ İşte, eğitimle ilgili bir olay daha! Bakalım, sonu ne olacak? AKP iktidara gelirken, hazırlıklı asıl programı, laik Cumhuriyet’i yıkmaktı. Önceden yollar kendisine döşenmişti.12 Eylül, en başta o, bu konuda suçludur: Yıllar öncesinden seferber olmuş İslamcı kadrolar, 12 Eylül’ün hazırladığı ortamda açılıp serpildiler. ‘‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’’, o dönemde anayasaya girdi. ‘‘İrtica’’, bugün de, ellerini kollarını sallayarak bir de o dersin siperlerinde laik düşüncenin altını oyuyor.Anayasadan, Avrupa Birliği’nin istediği yolda, çıkarılıp atılan yığınla madde oldu; ama söz konusu dersle ilgili bir hareketleniş görülmedi. Anlamlı değil mi? AKP, açılmış yollardan yürüyüp giderken, kendisi de gedikler açtı laik kalede. TÜBİTAK’ı yıkmak için yaptıkları unutuldu mu? AKP, TÜBİTAK düşmanlığını Fazilet Partisi’nden devraldı; nefretin temelinde, Darwin’den nefret de rol oynamıştır. O kuruma darbede, AKP’nin ufuklarının darlığı kadar tıyneti de etkili oldu. AKP, dinci bir partidir ve dinci bir parti olarak, ulusal kadar bilimsel bir kaygısı da yoktur. Bunu görenler oldu, bilerek görmezden gelenler oldu. Ama bir gerçeğin kendisi önemli ve şudur: Laiklik kadar bilimin öncülüğü de gereklidir demokrasi için; her ikisinin birbirine bağlılığını ve yolları beraberce açtıklarını bizzat demokrasinin tarihi söylüyor. AKP’nin dün ve bugün yaptıklarını dikkatle izlemeli ve izleniyor da... B Ç ANAKKALE Türk ulusunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığı Kurtuluş Savaşı’nın ‘‘çoban ateşini’’ yakan Çanakkale Zaferi’nin 91. yıldönümü, bu uğurda yüz binlerce cana ‘‘kefen’’ olan topraklarda kutlandı. Şiddetli yağış, 18 Mart Stadı’ndaki törenlerin yapılmasını engellerken yurdun dört bir yanından Çanakkale’ye gelenlerin coşkusunu dindiremedi. Çanakkale Deniz Zaferi’ni kutlama törenleri, şiddetli yağış nedeniyle 18 Mart Stadı’nda belediyeye ait 90. Yıl Gösteri Merkezi’nin çadırında gerçekleştirildi. Merkezin kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle Çanakkale’ye gelenlerin ancak temsilcilerinin alındığı törende, Çanakkale Savaşları’nın Mustafa Kemal’i Türk ulusuna armağan ettiği, Ulusal Kurtuluş Savaşı’na ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolu açtığı vurgusu yapıldı. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, zaferin, din istismarı ve hurafelerle anlatılmak istendiğine dikkat çekerek ‘‘Bu kutsal topraklarda yaşayanlar, 91 yıl önce Çanakkale’nin geçilmesine izin vermediği gibi, din ve tarih istismarına da kesinlikle izin vermeyecektir’’ dedi. KİMLİK TARTIŞMASININ YANITI ÇANAKKALE ZAFERİ Konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemleriyle başlayan kimlik tartışmasına da yer veren Gökhan, bu söylemlere en güzel yanıtın Çanakkale Zaferi olduğunu vurguladı. Gökhan, şöyle konuştu: ‘‘Bizim özümüzde; kimlik sınırlamalarına dayanmayan bir ulus bilinci, güven, hoşgörü ve karşılıklı kabul vardır. Bizim kimlik tartışmalarına ihtiyacımız yoktur, her birimizin bu vatanın bir parçası olduğumuzu hissetmeye ihtiyacı vardır. Bizim ortak kimliğimizi, yurttaşların bütününden olu Türkiye’nin dört bir yanından gelen yurttaşlar, yoğun yağmura rağmen Çanakkale Şehitlik Abidesi’ne akın etti. (Fotoğraf: AA) şan Türk ulusu ifade etmektedir. Etnik, kültürel, sosyal ve de dinsel temellere dayanan farklılıklarımız zenginliğimizdir. Çanakkale Savaşları’nda bu zenginliğimizin en güzel örnekleri yaşanmıştır.’’ Başbakan Erdoğan ise, ‘‘Çanakkale’de ortaya konan istiklal mücadelesi, eşsiz bir destandır. Türk milleti, Çanakkale’de yalnızca bir zafer değil, aynı zamanda geleceğini de kazanmıştır’’ dedi. Öğleden sonraki törenler, kara ve deniz savaşlarının geçtiği bölgede, şiddetli yağış altında yapıldı. Şehitler Abidesi’ndeki törenin ardından Yahya Çavuş muharebe mizanseni, Ertuğrul Tabyası, Kocadere Şehitliği’nin açılışı gerçekleştirildi. ‘Türk milletine umut verdi’ H aber Merkezi Çanakkale Deniz Zaferi’nin 91. yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü, tüm yurtta düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesindeki törende CHP’lilerin çelenk bırakmak için davet edilmemesi krize yol açarken Mardin’deki törene AKP’liler katılmadı. İSTANBUL: Harp Akademileri Komutanlığı’nda bir kutlama töreni düzenlendi. Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi’ndeki törene, Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, deniz, hava ve kara harp akademilerinin komutanları katıldı. Törende konuşan Deniz Harp Akademisi Komutanı Tümamiral Kadir Sağdıç, Türk ulusunun bu savaşla ‘‘Ulu Önder’’ini bulduğunu ve savaşı da kazanarak genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğunu söyledi. ‘‘18 Mart Şehitleri Anma Günü’’ dolayısıyla deniz, kara, hava, polis ve THY şehitleri, Edirnekapı Şehitliği’nde düzenlenen törenle anıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki kompleksinin yemekhanesinde şehit ailelerine yemek verildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden (ÇYDD) yapılan açıklamada da Çanakkale Savaşı’nın Mustafa Kemal’in Çanakkale’de ateşlediği direniş ruhunu kısa sürede ulusal bağımsızlık savaşına dönüştürdüğü belirtildi. ÇYDD açıklamasında, Atatürk’ün ‘‘Bir milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe harp bir cinayettir’’ sözü anımsatılarak ‘‘21. yüzyılda hâlâ dünyayı savaş vahşetine sürükleyenler, tarih önünde sorumluluktan kurtulamayacaktır. İnsanlık artık sorunlarına savaşsız bir çözüm yolu bulmalıdır’’ denildi. ANKARA: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı Konferans Salonu’ndaki törende konuşan Personel Başkanı Tümamiral Baha Eren, 91 yıl önce yaşananların Türk tarihinde gerçek bir zafer olduğunu söyledi. Eren, ‘‘18 Mart; 19 Mayıs’ın, 23 Nisan’ın, 30 Ağustos’un ve 29 Ekim’in müjdecisidir’’ dedi. İZMİR: Kadifekale Şehitliği’nde düzenlenen törene, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Fethi Remzi Tuncel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Alev Gümüşoğlu, Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Erol Ortaç katıldı. DİYARBAKIR: Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinde Atatürk Anıtı’nda düzenlenen törende Milli Eğitim Müdürü Ahmet Özcan, sırayla AKP, MHP, SP ilçe teşkilatlarını çelenk bırakmaya davet etti. Ancak CHP görmezden gelindi. CHP İlçe Başkanı Mehmet Demiroğlu, Özcan hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Diyarbakır merkezdeki törenlere ise AKP milletvekilleri kentte olmalarına karşın katılmadı. Milletvekili Aziz Akgül, tören sırasında konut ilanlarını dağıtmayı tercih etti. MARDİN: Atatürk Anıtı’ndaki törene AKP İl Örgütü’nden kimsenin katılmaması dikkat çekti. ütün gazeteler yazdı.14 Mart günlü gazetemiz de, ‘‘Bilimde de Dinsel Görüş’’ başlığı altında olayı dile getiriyordu: Ortaöğretim 3. sınıf biyoloji kitabında yaratılış teorisinin işlendiği bölümde, ‘‘Tüm canlı ve cansız varlıklar Tanrı tarafından yaratılmıştır, evrendeki her bir varlık bir amaca yönelik olarak yaratılmıştır. Bu amacı belirleyen de Tanrı’nın kendisidir’’ denilerek evrimle ilgili görüşler zayıf düşürüldü, deniyordu. Bu çaba, malum Milli Eğitim Bakanlığı’nın marifeti! Evrim teorisinin önüne geçirilmek istenen yaratılış teorisi, öyle ‘‘teori” falan da değildir; düpedüz bilim dışı bir kavram. Dinsel bir inanış olduğu için de, yeri ‘‘vicdan’’lar. Ve eğitimcilikle de bağdaşmayan bir iş! Peki Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında ve uzmanları arasında kim ve kimler var ki, laik Cumhuriyet’in bir bakanlığını bu ‘‘battal’’ çabanın içine sokmuşlar? Görevi, açıkça kötüye kullanmak da değil mi? Gazete, bu noktaya gelmiş yolun nasıl döşenmiş olduğunu da açıklıyor: Yaratılış görüşü, ilk kez 19841985 yıllarında ders kitaplarına girmiş; 1998 yılına kadar da, evrim teorisine alternatif bir görüş olarak sunulmuş. Bunun yanı sıra, evrim teorisi de eleştirileri ile birlikte kitaplarda yer almaya devam etmiş. 20002003 yıllarının kitaplarında evrim görüşü eleştirilerek öğrencilere okutulmuş. Ancak, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından bedava dağıtılan ders kitaplarında evrim teorisi ‘‘tamamen geri plana atıldı’’: Kitaplarda, önce yaratılış görüşü anlatılıyor, ardından da evrim teorisi. Belli ki, öğrencilere asıl sunulan dinci görüş. Ne var ki, ders kitapları üzerinde araştırmalar yapan bir grup bilim adamımız, fen bilgisi ve biyoloji kitaplarındaki yaratılış görüşünün ‘‘ayıklanması’’ istemiyle, Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurmuş bulunuyor. Bu dürüst bilim adamlarımız Askere Atatürk figürlü sembol ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, yurttaşların da görüşüne başvurarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yeni birlik sembolünde Atatürk’ün Kocatepe sırtlarında resmedildiği figürün yer almasına karar verdi. YENİ BİRLİK SEMBOLÜ Genelkurmay Başkanlığı, bir süre önce ilgilenenlerin görüş ve önerilerine sunduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı taslak birlik sembolünün, alınan olumlu görüşler doğrultusunda komutanlığın yeni birlik sembolü olmasını kararlaştırdı. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlik sembollerinin standardizasyonuna yönelik çalışmalar kapsamında, 29 Ekim 2005 tarihinden itibaren kullanılmaya başlanan Kara Kuvvetleri Komutanlığı birlik sembolü hakkında halkın göstermiş olduğu hassasiyeti dikkate alarak 23 Kasım 2005’te yeni bir çalışma başlatmıştı. Genelkurmay Başkanlığı, Türk ulusunun büyük Atatürk’e yönelik sevgi ve saygı duygularının ifadesi olarak değerlendirilen dilek, temenni ve beklentileri dikkate alarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı için yeni bir birlik sembolü hazırlamış, ‘‘Kara Kuvvetleri Komutanlığı Taslak Birlik Sembolü’’ ile ilgili görüş ve önerilerin 31 Ocak 2006 gününe kadar elektronik posta veya faksla gönderilmesini istemişti. Kara Kuvvetleri’nin bugünden itibaren kullanılmaya başlanan ve internet sitesinde de yer verilen yeni birlik sembolünde, bir öncekinden farklı olarak miğfer yerine Atatürk’ü Kocatepe sırtlarında resmeden figür yer alıyor. Antalya’nın Gazipaşa ilçesi Cebali Tepesi’ne şehitler anısına bayrak çekildi. (Fotoğraf: AA) I rak’ın işgalinin üzerinden 3 yıl geçti. ABD’nin işgale başladığı ilk günlerde işgalcileri destekleyenler, hafif alaycı bir dille, ‘‘Bunlar da çok fosmuş’’ diyerek Iraklı direnişçileri küçümseyen yorumlar yapıyorlardı. ‘‘Irak, yeni bir Vietnam olabilir’’ diyenler haklı çıktı. ABD’nin her şeye egemen ve istediğini yapabilecek bir süper devlet olduğu tezi ise aradan geçen üç senenin sonunda pek de güvenilir bir tez olarak sayılmıyor. ABD, Irak’ı işgal ederek bu bölgeye demokrasi, barış ve huzur getireceğini iddia ediyordu. Üç yılın sonunda şimdi de İran’a saldırmayı planlıyor. Suriye üzerinde baskı uyguluyor. Irak’ın işgali, Bush yönetimi açısından önemli bir sınav oldu. Bush ve ekibi bu sınavdan çaktılar. İşgal sonrası bölgeye ne huzur ne de demokrasi geldi. Gelen yalnızca acı, ölüm ve kargaşa oldu. ??? ABD emperyalist bir devlet midir? Şüphesiz evet. Emperyalizm deyimi içine Avrupa ülkelerini ve Japonya’yı da ekleyebiliriz. Rusya’yı şimdi nereye koymak gerekiyor? Sosyalist bir ülke değil. Kapitalist bir ülke. Ciddi bir askeri ve mali güce sahip. Irak’ın işgali konusunda Batı ülkeleri arasında ciddi ayrılıklar çıktı. İngiltere, İtalya gi ODAK NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR ABD Evine Nasıl Dönecek?.. ye’deki Amerikancı darbelerden sonra da siyasi mültecilerin sığınağı Avrupa’ydı. Sovyetler’e pek giden olmadı. Çin’e de kimse gitmedi. ??? Avrupa ülkeleri ikinci dereceden emperyalist ülkeler olarak etkinliklerini yitirdiler. Bu arada, son 100 yıl içinde Avrupa’da işçi sınıfı ve çalışanlar mücadeleyle önemli kazanımlar elde ettiler. Sosyal haklar kazandılar, siyasi haklar kazandılar, ekonomik refahtan pay aldılar. Avrupa demokrasileri (bugün bir kriz yaşasalar da) insanlık açısından bir cazibe merkezi haline dönüştü. Sosyalist ülkelerin yıkılışı, sosyalizmin pratik başarısızlığı da Avrupa’daki kazanımları kıymetli hale getirdi. İşte bu değişim, ABD ile Avrupa arasında bazı farklılıkların oluşmasına yol açtı. Avrupa Birliği süreci de Avrupa’daki çokseslilik ve demokrasi eğilimini güçlendirdi. ABD’nin Irak’ı işgali, Avrupa açısından bir sınav haline bi Avrupa ülkeleri işgale destek verirken Almanya, Fransa, Rusya gibi ülkeler de karşı çıktılar. Bu karşı çıkışa daha sonra İspanya da katıldı. ABD, emperyalist güçlerin en saldırganı ve en militarist olanı. Elindeki askeri gücüyle, dünyayı kendi isteği doğrultusunda şekillendirmek istiyor. Tabii bu arada Clinton yönetimi ile Bush yönetimi arasında da farklar olduğunu biliyoruz. Clinton, bilgi teknolojisini temel alan bir siyaset izlerken Bush silah ve petrol üzerine yoğunlaştı. Bu tercihler onun savaş çıkaran kimliğini de pekiştirdi. ??? Avrupa ile ABD arasında her zaman bir fark oldu. Vietnam’ın işgali döneminde de, daha sonraki darbeler döneminde de Avrupa ülkeleri hiçbir zaman ABD ile uyum içinde olmadılar. Örneğin Latin Amerika’daki ABD yanlısı darbelerden kaçanların sığınağı hep Avrupa oldu. Aynı şekilde, Türki dönüştü. Bazı ülkeler işgale direnirken bazıları destek verdiler. Avrupa bir travma yaşadı. ??? Irak’ın işgalindeki başarısızlık, bazı Avrupa ülkelerinin işgal ortaklığından çekilmesine neden oldu. Bazı Avrupa ülkeleri, buradaki paylaşımdan hisse alabilmek adına ortaklığı sürdürdüler. İnsanlığın geleceği, Batı’nın geleceği ve ABD’nin geleceği Ortadoğu’daki gelişmelere bağlı hale geldi. Bush ve adamları ne yapabilecekler? Irak’taki başarısızlığı nasıl kapatacaklar? İran’a saldırarak yeni bir cephe mi açacaklar? Tabii bu arada ABD’de yaklaşan başkanlık seçimlerini de unutmamak gerekiyor. Bush, tam seçimler öncesi Irak’ı işgal etmiş ve bu sayede seçim kazanmıştı. Şimdi ABD halkı mutsuz ve Bush’a olan güvenini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Bush ve adamları muhafazakârlara seçim kazandırmak için İran’a saldırır mı? ??? ABD’yi, bölgeyi kana bulamaktan engelleyecek olan nedir? Önce, direnen Irak halkı. İşgale tepki gösteren tüm dünya. Tabii her gün çocuklarını bu savaşta yitiren ABD halkı. Vietnam Savaşı’nı, sonunda ABD halkı bitirdi. Bu kez neden olmasın! Kürşat Tüzmen Gülen’in okulununun temelini attı HARTUM (AA) Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Sudan’ın başkenti Hartum’da 5 yıl önce eğitimöğretime açılan Fethullah Gülen’in Sudan Türk Okulu’nun yeni binasının temelini attı. Bir gazetecinin, okulun sahibinin Fethullah Gülen olduğundan haberinin olup olmadığını sorması üzerine Tüzmen, ‘‘İş, Türk işi mi ona bakarım. Türk insanının bir emeği, gayreti varsa bundan gurur duyarım. Dünyaya böylesine iyi öğrencilerin yetişmesi bizi mutlu eder. Türkiye’yi, Türk kültürünü bilen öğrencilerin yetişmesi bizim şerefimizdir’ diye konuştu. Bakan Tüzmen, Hartum’daki incelemelerinin ikinci gününde, yeni hizmet binasının temelini atacağı Sudan Türk Okulu’nun öğrencileri tarafından Türk ve Sudan bayraklarıyla karşılandı. Tüzmen, öğrencilerle sohbet ettikten sonra yaptığı konuşmada, ‘‘Beni karşılayan şu güzel Sudanlı küçük çocuklar, Türkiye ve Sudan için önümüzdeki senelerde en güzel hazineler olacaktır’’ dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle