23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı 24 MART 2006 CUMA Asker konuştu Baştarafı 1. Sayfada Çubuklu tarafından oluşturulan komisyonun değerlendirmeleri tamamlandı. Değerlendirme sonucunda yapılan açıklamada, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Genelkurmay’dan yapılan yazılı açıklama, sürecin başından bu yana meydana gelen gelişmeler hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, bir kısmını Başbakan Erdoğan’a da ilettiği değerlendirmelerinin özeti niteliğini taşıyor. Askeri kaynaklar, açıklamanın son maddesinin dışındaki bütün konuların ayrıntılarıyla Erdoğan’a iletildiğine dikkat çekiyor. İddianameye ilişkin açıklamaya da yansıyan tepkiler satırbaşlarıyla şöyle: Açıklamanın önemli bir bölümünde Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın tavrına ve hazırladığı iddianameye tepki yer alıyor. Büyükanıt’ın Şemdinli’deki olaylara karıştığı gerekçesiyle yargılanan astsubay Ali Kaya’ya ilişkin sözlerinin ‘‘Hüküm kurmak amacıyla kasıtlı olarak sadece bir bölümünün dikkate alındığı görülmüştür’’ değerlendirmesi yapıldı. Açıklamada, iddialarla ilgili maddi kanıt ve bulguya dayanmaksızın Büyükanıt’ın adının suçlamalara dahil edilmesiyle ‘‘etik kuralların dışına çıkıldığı’’ dile getirildi. TSK mensuplarına, hayali iddialara dayanılarak çok ağır suçlamalar yapıldığı anlatılan açıklamada, böylece ‘‘vahim bir hukuki hatanın işlendiği’’ne dikkat çekildi.Genelkurmay, bölgede görev yapan jandarma personelinin tamamının iddianamede suçlanmasına da tepki gösterdi. Genelkurmay, personelin ‘‘gerçekle ilgisi olmayan suçlamalara maruz bırakıldığını’’ dile getirdi. SAVCI YASAL YETKİSİNİ AŞTI Genelkurmay açıklamasında savcı Sarıkaya’nın soruşturma tavrından duyulan rahatsızlık da net olarak ortaya kondu. Açıklamada, Sarıkaya’nın, kendisine ulaşan iddiaları Genelkurmay’ın yetkisine girenleri hüküm sergileyici ifade kullanmadan yetkili makam olan karargâha iletmesi gerektiği anımsatıldı. Savcı Sarıkaya’nın ‘‘yasal yetkilerini aşarak kendisine göre suç tanımı yaptığı, bunu olmaması gereken bir şekilde iddianameye yansıttığı’’ vurgulandı. Açıklamada ayrıca ‘‘Savcının bu derece hukuk bilgisinden yoksun veya tecrübesiz olamayacağı, bu bariz hataları yapması için belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği değerlendirilmektedir’’ denildi. İddianamenin içerik olarak ilgili bölümlerinin hukuki olmaktan uzak ve siyasi değerlendirmeler barındırdığı belirtilen açıklamada, şu tespite yer verildi: ‘‘...TSK’yi yıpratmaya ve terörle mücadeledeki azim ve iradesini zayıflatmaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır. ...Mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun ve maksatlı bir belgenin hazırlanmış olması, hem kamu vicdanını hem de TSK’yi ciddi şekilde rahatsız etmiştir.’’ İKTİDARDAN BEKLENTİ Açıklamanın 5. maddesinde siyasi iktidar ve Erdoğan’dan TSK’nin beklentilerine de ima yoluyla yer verildi. Açıklamada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün Erdoğan’la görüşmesinin ardından basına yansıyan ve yalanlanmayan diyaloglara genel ifadelerle değinildi. TSK’ye yönelik maksatlı suçlamalar karşısında ‘‘öncelikli olarak anayasal sorumluluğu olanların harekete geçmesi’’ istendi. Burada Erdoğan ve Bakanlar Kurulu’nun ima edildiği değerlendiriliyor. Tümcenin devamında, ‘‘...arkasındaki çarpık zihniyetin temsilcilerini makam, statü ve konumları ne olursa olsun kamuoyuna açıklamaları ve haklarında işlem yapmaları gerekmektedir’’ ifadesi yer alıyor. Burada iddianamenin hazırlanması aşamasında TBMM’deki Şemdinli Komisyonu’nun başkanı, iddianamenin basına yansımasının ardından açıklamalarıyla dikkat çeken AKP’li milletvekillerinin kastedildiği savunuluyor. Açıklamanın son cümlesinde ise birlik ve kararlılık mesajı şöyle veriliyor: ‘‘TSK, milletinden aldığı güçle, vatanın birlik ve bütünlüğü için bütün mensuplarıyla, gerektiğinde canlarını da seve seve vererek kutsal görevini yapmaya devam edecektir. Bu mücadele azminin kırılamayacağını ve ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın bu kutsal kurumun içine nifak sokulamayacağını yüce ulusumuza teyiden ifade etmek isteriz.’’ GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Uyuyan Güzel Uyanacak mı? R TE, Merkez Bankası’na Devlet Bakanı Babacan’ın Çıkrıkçılar Yokuşu’ndan çocukluk ve meslek arkadaşını getirmek istiyor. Yeni başkan Erdem Başçı’nın eşi türbanlı diye eleştirilere hedef olmasını bir türlü sindiremiyor, sözünü etmese rahat uyuyamadığı medyaya bir güzel bindiriyor ve... ...‘‘Biz’’ diyor; ‘‘Kalkıp da çarşıdan pazardan sokakta iş bulamayanı getirip yerleştirmiyoruz’’. Türbanı bürokraside tayin ölçütü yapan Başbakan’a haklı mı diyeceğiz? Bu mantığa göre bugüne kadar bürokraside hizmet verenler çarşıdan pazardan sokaktan toplanmış insanlarmış. Çöplüğe atılacak bir görüş. Artık Batı basınında din devleti özlemiyle anılmaya başlanan kendisi ne yapıyor? Din pazarından adam topluyor. AKP’yle hem dinsel hem de vücut ve kafa açısından örtüşenleri, devlet kadrolarına, üstelik devletin duyarlı noktalarına yerleştiriyor. Devlet çarkına cımbızla gerici görüşlere uygun kişileri getiriyor. Bağımsız bir kurum olarak bugüne kadar görev yapan Merkez Bankası’nı Süreyya Serdengeçti’den sonra kendine çevirmeye yönelik asıl niyetini açıklıyor: ‘‘Artık ‘değişiklik yapma’ zamanı geldi!’’ ‘‘Değişiklik yapmak’’ ne demek? Bu, bal gibi kendine, asıl hedeflerine uygun birini MB’nin başına getirmek, bankayı AKP’lileştirmek anlamına geliyor. ??? Tepkiyle karşılanan yaptırımlarını eleştiriden uzak tutabilmek için medyayı karalıyor, CHP’yi karalıyor. Batıda da doğuda da ne mene şey olduğu artık bilinen RTE, kafasına uygun olanları kilit noktalardaki görevlere getirecek, ben yaptım işte diyecek ve ses çıkmasın isteyecek ha! Alın da kaçan mı dememek için insan kendini zorluyor. Abdullah Gül’le birlikte ekonomiyi IMF’ye, dış politikayı ABD’ye, iç politikayı AB’ye bağlamış. Bir de kuzular gibi meleyen medyanın ses tellerini keserek tümüyle susturabilse, CHP’nin ne yazık ki Meclis’le sınırlı kalan muhalefetini tatlı su muhalefetine dönüştürebilse... Oh, dünya varmış diyecek. Çankaya’da kendisi, aşağıda yap deyince yapan, işlet deyince işleten, başarıyı Çankaya’daki RTE’ye devreden bir düzen kuracak; beleş gelen bir taam; yeme de yanında yat! ??? Gerçek yüzünü ABD’deki Başkan Bush’a yakın sivil toplum örgütleri, basın da görüyor. Hasan Pulur yazdıCenter for Security Policy (Güvenlik Politikası Merkezi) ‘‘Atatürk’ün deneyiminin sona erdirilmesi ve İslam halifeliğinin onun yerine oturması, uzun bir süredir İslam faşistlerinin amacı olmuştur’’ diyor. Bir başka gerçeğin altını çiziyor: ‘‘Bu hayal, Türkiye’nin AB’ye girmesine ilişkin görüşmeler yapmasına yardım etti. Erdoğan da bunu mahirane bir şekilde Türkiye’nin askerlerini kontrol etmekte kullandı. Böylece askeri güçler, Erdoğan’ın sinsi faşizmine karşı hareket edecek olurlarsa, Türkiye’yi AB’nin dışında tutmakla suçlanacaklardı.’’ Yalan, yanlış mı? Değil! Washington Times’da yayımlanan bu görüşlere koşut yazı, Türkiye’de ‘‘sinsi’’ İslamofaşist darbeden söz ediyor. Şirinlik muskası görüntüsü veren bir yüzün arkasındaki ‘‘amaç’’, ülke dışına taştı. Bu gerçek karşısında uyuyan güzel Türkiye ne zaman uyanacak? Uyanacak mı? Açıklama Ağır... Duymayan Sağır... G İLHAN TAŞCI ANKARA Genelkurmay’ın ‘‘belli bir görüşün temsilcisi’’ olarak nitelendirdiği Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın görevi kötüye kullandığı suçlamasıyla soruşturulması durumunda, hakkındaki iddianame Bitlis Başsavcılığı’nca düzenlenecek, ancak ‘‘2. sınıf’’ savcı olduğundan yargılaması Van’da yapılacak. Sarıkaya hakkında adli ya da ida SARIKAYA’YA İNCELEME İşleme Çiçek karar verecek ri soruşturma açılıp açılmayacağına Adalet Bakanı Cemil Çiçek onay verecek. Çiçek, müfettişlerin rapor yazımının sürdüğünü belirterek ‘‘İşin uzamasından yana değiliz. Rapor gelince görüşe göre gerekeni yaparız’’ dedi. Genelkurmay’ın ‘‘siyasi, kasıtlı ve telkinle’’ kaleme alındığını belirttiği Şemdinli iddianamesini hazırlayan Savcı Sarıkaya hakkında yapılacak işlemler için Adalet Bakanlığı’nın atacağı adımlar belirleyici olacak. Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın adına yer vererek suçlamalarda bulunan Van Savcısı Sarıkaya hakkında görevi kötüye kullandığı iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Sarıkaya’nın yargılanıp yargılanmayacağına Çiçek’e bağlı olan Ceza İşleri Genel Müdürlüğü karar verecek. Olası bir yargılama kararı durumunda, Sarıkaya hakkındaki dosya, yasa gereğince Bitlis Başsavcılığı’na gönderilecek. Yasa uyarınca 1. sınıf hâkim ve savcıların yargılamaları Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nde yapılıyor. Ancak Sarıkaya ‘‘2. sınıf’’ savcı olduğu için dosyası görev yaptığı yere en yakın başsavcılığa gönderilecek. Van’a en yakın ilin Bitlis olması nedeniyle olası bir adli soruşturma dosyası bu kentin başsavcılığına iletilecek. Düzenlenecek iddianame ağır ceza mahkemesinde kabul edildikten sonra son soruşturmaya (duruşma evresi) geçilmesi kararlaştırıldığında, bu kez dosya Sarıkaya’nın görev yeri olan Van’a gönderilecek. Ferhat Sarıkaya, Van Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. ‘AKP iktidarı devleti kuşatıyor’ Baştarafı 1. Sayfada kal, ‘‘Türk bayrağına saldırıların alabildiğine alıp gittiği, meydanların Türkiye’ye resmen karşı çıkan kişiler tarafından işgal edildiği, PKK bayraklarının dalgalandığı, güvenlik güçlerinin atılan taşlardan kendilerini korumak için yerlere çömelmek zorunda kaldığı bir manzarayı, bu ülkenin büyüklüğüne inanan hangi vatandaşımız gözü yaşarmadan izleyebilir’’ dedi. Bu noktaya gelinmesinin en büyük nedeninin ‘‘ülkeyi yönetenlerin yasaların uygulanmasını talep etmekten aciz olmasından’’ kaynaklandığını belirten Baykal, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Vatandaşların gönlündeki kavramlar ihlal ediliyor. Meydan bomboş, memlekete sahip çıkacak kimse yok mu diye düşünüyor insan. Türkiye’nin böylesine sahipsiz kaldığı bir dönem hiç olmadı. Böyle bir ortamda Genelkurmay bildiri yayımlıyor. Nasıl, niçin geldik bu manzaraya? Rencide olmuş bir Genelkurmay. Kim rencide ediyor? Bir iddianame... Onun arkasında ne var? O iddianame yayımlandığı anda, hatta rektör hakkında iddianame yayımlandığında yargı bağımsızlığı sorunu çıktı.’’ Genelkurmay’ın ‘‘bu işin arkasındakileri anayasal sorumluluk taşıyanların ortaya çıkarması gerektiği’’ yönündeki açıklamasına dikkat çeken Baykal, olayın arkasındakileri çıkarma yükümlülüğünün ‘‘hükümete ait olduğunu’’ söyledi. Pentagon danışmanından laiklik uyarısı Mescide gelenlerin büyük çoğunluğu kara çarşaflı, sarıklı ve cüppeli. Gülen cemaati reddedildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fethullah Gülen cemaatinin ABD’nin Pittsburg kentinde açmak istediği ‘‘Türkİslam Kültür Merkezi’’ Pennsylvania eyaletinde krize yol açtı. Kent sakinleri, merkezin bir ‘‘terörist yetiştirme merkezi’’ olabileceğini belirterek isteğin kabul edilmemesini sağladı. Fethulah Gülen’e yakınlığıyla bilinen bir cemaatin kentte 6 yıldan bu yana faaliyet gösteren derneği ‘‘West Penn Cultural Center’’, daha önce okul olarak kullanılan bir binayı 100 bin dolara satın aldıktan sonra, burayı bir Türk İslam Merkezi haline getireceğini açıkladı. 300 bin dolar harcanarak inşa edilecek merkezde Türk kültürünün yanı sıra İslamla ilgili eğitimler verileceğini, cuma namazlarının da burada kılınacağını belirtildi. Tarikata göz yumuluyor Yurt Haberleri Servisi ‘‘Cüppeli Ahmet’’ yönetimindeki İsmail Ağa cemaati üyeleri, Adapazarı’ndaki Mekke Mescidi’nde tarikat toplantısı düzenliyor. Cüppeli’nin adamlarından Adem Şener yönetimindeki toplantıların yapıldığı mescidin Sakarya Müftülüğü’ne 100 metre mesafede olması dikkat çekiyor. Nakşi müritler çarşamba ve pazar günleri hava karardıktan sonra Mekke Mescidi’ne giriyor. Polis baskınına karşı görevlendirilen gözcüler erkekleri cadde tarafından, kadınları ise arka taraftaki sokaktan mescide yönlendiriyor. Toplantıya özel arabalarıyla gelenler fazla dikkat çekmemek için araçlarını ara sokaklara park ediyor. Mescide gelenlerin büyük bölümünün sarıklı ve cüppeli olduğu dikkat çekiyor. 2002 yılına kadar Mekke Mescidi’nin fahri imamlığını yapan Adem Şener daha sonra devlete ait camide tarikat toplantısı yaptığı gerekçesiyle görevden alınmıştı. Şener’in hafta sonları da Karasu, Kocaali Karapürçek ve Ferizli ilçelerinde de ev toplantıları yaptığı, gündüz düzenlenen ayinlere takkeli çocuklar ve siyah çarsaflı kadınların katıldığı saptandı. Sakarya Müftülüğü yetkilileri, Mekke Mescidi’nde haftanın iki günü yatsı namazından sonra İsmail Ağa cematinin tarikat toplantısı yaptığını yalanladılar. SOFYA (ANKA) ABD’deki sağcı çevrelerde AKP’ye yönelik eleştiriler çoğalıyor. ABD’deki Güvenlik Politikası Merkezi (Center for Security Policy) Başkan Yardımcısı ve Pentagon danışmanı Alex Alexiev, Türkiye’de laikliğin ciddi bir biçimde tehdit edildiğini öne sürerek ‘‘Mustafa Kemal tarafından kurulan Türk toplumunun laik geleneklerine karşı Erdoğan rejiminden topyekun bir saldırı var’’ iddiasında bulundu. George W. Bush yönetimine yakınlığı ile bilinen ABD’deki Güvenlik Politikası Merkezi Başkan Yardımcısı, Pentagon ve CIA danışmanı Alex Alexiev, Türkiye’yi İslamlaştırmak için ciddi bir çaba olduğunu öne sürdü. TEHDİT TÜM ALANLARDA Erdoğan hükümetinin yönetimindeki Türkiye’de kaygı verici ‘‘hızlı bir İslamlaştırma’’ eğiliminin bulunduğunu öne süren Alexiev, Bulgar basınında yayımlanan açıklamalarında şunları söyledi: ‘‘Bu ‘Cüppeli Ahmet’e bağlı İsmail Ağa cemaati, Sakarya Müftülüğü’ne 100 metre uzaklıktaki mescitte toplanıyor. söyleşide ayrıntıya girecek zamanım yok, ancak bugün Türkiye’de Mustafa Kemal tarafından kurulan Türk toplumunun laik geleneklerine karşı Erdoğan rejiminden topyekun bir saldırı var. Eğitim olsun, yargı sistemi, finansal kurumlar, kültür ve özellikle silahlı kuvvetler olsun, hemen hemen toplumun tüm alanlarında Türk laikliği halen ciddi bir biçimde tehdit ediliyor. Eğer Türkiye, İslamcılığa yenilirse bizim ulusal güvenliğimiz ciddi bir sorun ile karşı karşıya kalacak.’’ Bulgaristan’daki Müslümanların her zaman çok ılımlı olduğunu, ancak son dönemde ülkede radikal grupların varlık gösterdiğini de öne süren Alexiev, bunların camileri satın almak ya da yenilerini inşa etmek için çok paraları olduğu iddiasında da bulundu. Dünya barışının Amerika’nın gücü ile sağlanması gereğini savunan Güvenlik Politikası Merkezi Başkan Yardımcısı Alexiev, ayrıca ‘‘İslamcı Radikalizm ve Uluslararası Terorizm’’ programının da başında bulunuyor. enelkurmay Başkanlığı’nın Şemdinli iddianamesiyle ilgili basın açıklaması için öncelikle şunu vurgulamak gerek: AKP döneminde yapılmış en ağır açıklama! Önemli noktaların altını çize çize dikkatle okuduktan sonra ‘‘Bu açıklamanın muhatabı kim’’ sorusuna tek yanıt verilebilir: Siyasi iktidar! Siyasi iktidarın bu tür konulardaki geleneksel tavrını bildiğimiz için buna ilişkin düşüncelerimizi yazının başlığına taşıdık. Şemdinli iddianamesi 13 Mart’ta Genelkurmay Başkanlığı’na ulaşmıştı. Yaklaşık bir haftalık değerlendirmeden sonra açıklamada, iddianamenin Genelkurmay’ı ilgilendiren bölümleri için şu tanımlar yer aldı: Hiçbir maddi delil ve bulguya dayanmıyor. İmzasız, adresi sahte ihbar mektuplarına dayalı hayali iddialar. Yetkisini aşan savcının ürettiği suç tanımlamaları. Maksadı aşan, hukuki olmaktan çok siyasi içerikli, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmaya yönelik. ??? İddianameye ilişkin değerlendirme yukarıda aktardığımız çizgide kalsaydı, yargı ile TSK arasındaki bir durum gözüyle bakılabilirdi. Ancak açıklamanın devamında savcı için bu tanımlama yer alıyor: ‘‘İddianamede yer alan usul ve maddi hatalar ile noksanlar dikkate alındığında, bir cumhuriyet savcısının bu derece hukuk bilgisinden yoksun veya tecrübesiz olamayacağı, bu bariz hataları yapması için, belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği değerlendirilmektedir.’’ Bir savcı için bundan ağır bir yorum nedir, biz de merak ediyoruz! Açıklamanın 5. maddesindeki şu tümcelerin de altını çizdik: ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan bu haksız ve maksatlı suçlamalar karşısında öncelikle anayasal sorumluluğu olanların tavır almaları, bu saldırıyı bütün yönleriyle ortaya çıkarmaları ve arkasındaki çarpık zihniyetin temsilcilerini makam, statü ve konumları ne olursa olsun kamuoyuna açıklamaları ve haklarında işlem yapmaları gerekmektedir.’’ Başlangıçta vurguladığımız gibi, Genelkurmay Başkanlığı hükümeti sorumluluğa davet ediyor! Sonuç olarak Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında herhangi bir soruşturma yapmanın gereksizliğini ilan ederken, bu komployu kuranların açığa çıkarılmasını istiyor. ??? AKP iktidarı döneminde pek çok konuda pek çok milat oluştu. Bize öyle geliyor ki Şemdinli iddianamesi ve Merkez Bankası’ndaki yıldırım kadrolaşma girişimi yeni bir milat. Şemdinli iddianamesi gibi Merkez Bankası operasyonu da kadrolaşmadan öte siyasal bir içerik taşıyor. Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya ve Merkez Bankası Başkanlığı’na atanmak istenen Erdem Başçı birbirinden çok ama çok farklı süreçlerden gelip devlet kadrolarında ilerliyorlar. Bu iki durum bizde nedense, durup dururken ‘‘Amerikan patentli ılımlı İslam’’ ideolojisini iktidara taşımak için seçilen, ‘‘öncelikle devlet kurumlarını ele geçirme’’ tezini anımsattı! Her iki devlet görevlisinin geldiği yere ve üstlendiği işleve bakıp şöyle düşünenler olabilir: ‘‘Gülen’’ biz olduk! Bakalım son gülen kim olacak? Genelkurmay’ın kararına destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TESK Genel Başkanı Derviş Günday, Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘‘Şemdinli iddianamesi’’ konusunda Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında soruşturmaya gerek olmadığına karar vermesinin yüreklerine su serptiğini bildirdi. ADD Başkanı Ertuğrul Kazancı da ‘‘suçta kanunilik’’ ilkesini aştığını belirttiği iddianamenin, Genelkurmay’dan beklenen yanıtı aldığını kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle