07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 ABD’NİN IRAK’I İŞGALİ 3. YILINI DOLDURDU C dünya’dan EKONOMİYE BAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU 24 MART 2006 CUMA Üç Yıl Sonra Irak... binlerce askeri barındıracak, sinemadan yüzme havuzuna kadar her kolaylığa sahip dört askeri üsse bakınca, ABD’nin Irak’ta yerleşmiş olması kalıyor. Zaten ABD Irak komutanı Abizaid de ABD Temsilciler Meclisi Alt Komitesi’nde yaptığı bir konuşmada kalıcı üsler olasılığından söz ediyordu (El Cezire, 15/03). Irak halkını bir iç savaşta birbirine kırdırmak, ilk bakışta, Irak’ta kalıcı devasa üslere sahip olma projesini tamamlayan bir taktik olarak görülebilir. Ancak petrol akışı aksamaya, fiyatı yükselmeye devam ediyorsa, bölge ekonomileri dünya ekonomisine, uluslararası mali sermayenin kullanımına açılamıyorsa, Suudi Arabistan ve Mısır’da siyasi istikrar giderek bozuluyorsa, bu devasa üsler ABD hegemonyasının restorasyonu açısından hangi jeostratejik ve ekonomik amaca hizmet edecek diye sormamız gerekmez mi? Bu soruların cevaplarını, Bush yönetiminin ilki 2002’de yayımlanan ‘‘Ulusal Savunma Stratejisi’’nde arayabiliriz. Ancak geçen hafta perşembe günü açıklanan yeni USS’ye bakınca, cevap bulmak bir yana, belirgin bir iç tutarsızlıkla karşılaşıyoruz. USS 2002, ABD’nin küresel konumunu (hegemonyasını) öncelikle askeri üstünlüğe dayalı, ‘‘full spectrum’’ (tüm alanlarda) egemenlikle, önleyici vuruş politikasıyla, tek başına davranma ve buna uygun ‘‘değişken ittifaklar’’ sistemiyle korumayı amaçlıyor, ABD merkezli bir tek kutuplu dünya varsayıyordu. USS 2002, genel amaç ve gerekli görülen araçlar açısından tutarlı bir bütün oluşturuyordu. ABD işgali ile birlikte Irak’ta devlet sistemi tamamen çöktü, büyük bir iktidar boşluğu ortaya çıktı. Washington’a verdiği destek nedeniyle büyük siyasi avantaj sağlayan Kürt grupların aşırı talepleri, Irak’ı parçalanma noktasına getirdi. Kan gölüne dönüşen ülkede direnişçiler hemen her gün saldırılar düzenliyor. (Fotoğraf: REUTERS) P Demokrasi yerine kan... BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Irak işgalinin 3. yıldönümünde, ABD’nin Ortadoğu coğrafyasına demokrasi yerine kan, gözyaşı ve acı getirdiği bir kez daha ortaya çıktı. İşgalin başından bu yana iki seçim ve bir referandumun yapıldığı Irak’ta siyasi istikrar bir türlü sağlanamazken ülke iç savaşın eşiğine geldi. ABD operasyonları ve iç çatışmalar sonucu yaklaşık 80 bin sivil yaşamını yitirdi. İşgalle birlikte Irak’ta devlet sistemi tamamen çöktü, büyük bir iktidar boşluğu ortaya çıktı. ABD’ye ABD işgalden sonra Irak’ta insan verdiği destek nedeniyle büyük hakları konusunda bütün dünyaya siyasi avantaj sağlayan Kürt örnek olacak kadar kötü bir sınav grupların aşırı talepleri, Irak’ı verdi. Ebu Garib cezaevinde yaşa parçalanma noktasına getirdi. nan işkence skandallarının, ger ABD’nin ‘‘kendini güvenceye çekte yaşanmakta olan insan hak alma ve direniş oluşturmama’’ ları ihlallerinin çok küçük bir bölü kaygısıyla yürüttüğü ‘‘Baassızmü olduğu belirtildi. ABD’nin iş laştırma politikası’’, aralarında kencesinden geçen Iraklı sivil sa doktor, öğretmen ve birçok kriyısının 100 bin civarında olduğu be tik görevde çalışan bürokratlalirtiliyor. rın bulunduğu 750 bin Iraklının işsiz kalmasına neden oldu. Irak’taki işgalin 3. yılında ortaya çıkan tablonun ayrıntıları şöyle: İSTİKRARSIZLIK: ABD politikaları, Irak’a demokrasi yerine istikrarsızlık getirdi. İşgal sonrası süreçte, Irak’ta etnik, dini ve mezhepsel kimlikler ön plana çıkma İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ ya başladı. Siyaset, etnik ve dini kimliklerini kullanan politikacıların eline geçti. ABD, siyasi pozisyonları etnik ve dini açıdan değerlendirmeye alarak ayrımcılığın önünü açtı. Yapılan akademik çalışmalarla, Irak halkı arasında karma evlilikler ve aile bağları gibi konularda etnik ayrımcılığın sanıldığı kadar büyük olmadığı, ancak süregelen şiddetin, bu ayrımcılığı körüklediği ortaya çıktı. Seçimler ve referandumda ortaya çıkan oylar, Irak’ın etnik ve dini siyaset anlamında geri dönülmez bir yola sokulduğunu gösterdi. İÇ SAVAŞ: Irak’taki siyasi tablonun dini ve etnik temellere bağlı olarak kalın çizgilerle ayrışması, iç savaş tehdidini de beraberinde getirdi. Kürt grupların 100 bin, Şii Bedir Tugayları’nın 20 bin, Şii Mehdi Ordusu’nun 10 bin milisinin bulunması, birbiri ile kaygan zeminde politika yapan bu etnik grupların çatışma potansiyalini en üst noktaya taşıyor. Türkiye açısından büyük önem taşıyan Türkmenlerin ise siyasi arenada kendini göstermemesi için gerek Kürtler gerekse bazı Şii gruplar önemli adımlar attılar. Kerkük’teki Türkmen nüfus bilerek az gösterilirken Türkmenlerin hakları da ABD’nin göz yummasıyla gasp edildi. KAYIPLAR VE YARALILAR: İşgalden sonra ABD, 2003 yılı içinde 486, diğer koalisyon güçleri 93, Irak yönetimi 1300 asker ve polisini kaybetti. 200’te 11 bin 584 sivilin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. 2004’te ise 848 ABD askeri, 57 diğer koalisyon güçlerinin askeri yaşamını yitirdi. Bu yıl içinde sivil kayıp sayısı 10 bin 96 oldu. 2005’teyse ABD 846, diğer koalisyon gücü olan ülkelerin 51, Irak’ın ise 2 bin 736 askeri öldü. 2005’te sivil kayıp sayısı 9 bin 637 oldu. 2005 sonu itibarıyla ABD askerlerinden yaşamını yitirenlerin sayısı 2 bin 180, diğer koalisyon güçlerinden 201, Irak askerlerinden 4 bin 36’yı buldu. Sivil kayıpların sayısı en alt düzeyde, 31 bin 317 olarak gösteriliyor. EKONOMİ VE GÜNLÜK YAŞAM: İşgalden sonra Irak’ın ambargo döneminde zaten çökmüş olan sosyoekonomik altyapısı, tamamen yok oldu. ABD güçleri, halkın günlük yaşamına ilişkin hiçbir önlem almadı. Elektrik ve su verilememesi, temel gereksinimlerin karşılanamaması nedeniyle günlük yaşam durma noktasına geldi. Bu durum ekonomiye büyük darbe vurdu. İşsizlik yüzde 60’lara dayandı. ABD, petrol endüstrisinin özelleştirilmesini savunurken IMF ile imzalanan standby anlaşmalarının bir bölümü de özelleştirme vaatlerine dayandırıldı. 2002 yılı boyunca günlük ortalama 2.04 milyon varil petrol üreten Irak, işgal sonrası ancak 1.3 milyon varil petrol üretebilir duruma düştü. Kişi başına düşen gelir 940 dolarda kaldı, Irak, nüfusunun yüzde 60’ının yardıma muhtaç olduğu, 78 milyar dolar dış borcu olan bir ülke durumuna geldi. azar günü Irak’ın işgalinin üçüncü yıldönümüydü. Tüm dünya basını bu üç yılın değerlendirmesini yapmaya çalışıyor. ABD’nin başarılı olduğunu savunan birilerini bulmak çok zor. Bush yönetimi Irak’ın işgalini iki gerekçeye dayandırmıştı: Saddam’ın kitle imha silahları ve El Kaide’yle ilişkisi vardı. Geçen üç yıl içinde, ne kitle imha silahları ne de Saddam ile El Kaide arasında bir ilişki bulunabildi. Irak’ın işgalinden önce Bush yönetiminin gerekçelerini hiç sorgulamadan benimseyerek Türkiye medyasında tekrarlayan askeri ve siyasi liderliğin, bu kez daha temkinli davranmasını beklemek hakkımız. Ancak verilen demeçler, Bush yönetiminin bu kez İran’a yönelik tezlerinin, yine benzer bir biçimde, hiç sorgulanmadan benimsenmekte olduğunu gösteriyor. Irak işgalinin amaçlarını anımsarsak; Irak halkı ABD ordusunu çiçeklerle karşılayacak, böylece Irak’ta bir demokrasi dönemi başlayacaktı. Demokrasi Irak’tan bölgeye dalga dalga yayılacak, terorizmin kaynakları kurutulacak, petrol akışı güvenliğe kavuşturulacak, bölge serbest piyasaya açılacak, bu arada İsrail’e yönelik tehdit zayıflayacaktı. Bunların hiçbiri gerçekleşmedi. BİR İDEOLOJİK ÇÖZÜLME Bugün gelinen noktada, Fukuyama ‘‘Irak’ın işgalini anlamsız buluyor’’ (Bloomberg, 16/03), neocon safları terk ediyor. Neocon’ların önde gelen isimlerinden William Buckley Jr., ‘‘ABD’nin Irak işgali başarısız olmuştur’’ diyor (National Review, 24/02). ABD Irak Büyükelçisi Zalmay Halilzad’a göre de ‘‘İşgal bir Pandora kutusu açmış’’ (Los Angeles Times, 07/03). Düne kadar ABD’nin Irak politikasını destekleyen Fukuyama ve Buckley ile benzerlerinin yön değiştirmesi bir ideolojik çözülmenin; Halilzad’ın baklayı ağzından kaçırması, Birleşik Kuvvetler komutanı General Pace ve Irak komutanı General Abizaid’in demeçlerinin sık sık Bush’un demeçleriyle, Rumsfeld’in de hepsiyle çelişmesi (Blumenthal, Opendemocracy, 17/03) siyasi bir kararsızlığın işaretleri. Gerçekten de Bali, İspanya, İstanbul, İngiltere, Beyrut gibi kentlerde gerçekleşen intihar eylemleri, Suudi Arabistan’da ardı arkası kesilmeyen çatışma ve saldırılar ‘‘terorizmin’’ kaynaklarının kurutulamadığını gösteriyor. Dahası, Irak’ın işgali, Vietnam’dan bu yana en etkin antiemperyalist direnişin patlak vermesine yol açtı. Direniş dünyanın her yerinden radikal Müslüman militanları kendine çekmeye başladı. Irak bir ‘‘terörist eğitim’’ kampına dönüştü. Bölgede demokratik seçimler, ABD’nin beklediğinin aksine, radikal Müslüman hareketleri meclislere ve hükümetlere taşımaya başladı. Buna karşılık Ebu Garib işkenceleri, CIA’nın tutsak taşıma uçakları, ABD’nin demokrasi ve insan hakları konularında inandırıcılığını yıktı. Bu sırada ABD ordusu Irak’ta giderek zorlanırken, özellikle Ulusal Muhafızlar sistemi bu basıncın altında çatırdamaya başlarken (Knight Ridder, 16/03) ülke içinde savaşa kamuoyu desteği, on sekiz ay önce yüzde 40’tan geçen hafta yüzde 28’e düştü. Savaşın en fazla 5060 milyar dolarda kalması beklenen maliyeti 500 milyar doları geçti, kimi hesaplara göre 2 trilyon dolara ulaşabilecek (MSNBC, 17/03). Hamas’ın seçim zaferinden, İran’ın nükleer enerji programından sonra İsrail’in güvenliğinin iyileştiğini savunmak çok zor. Irak’ta bir iç savaş, bunun Lübnan, Ürdün, Suriye, Iran, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkeleri içine çekme tehlikesi, petrol fiyatlarının dünya ekonomisini taşıyamayacağı düzeylere tırmanması olasılığını gündeme getiriyor. SAVUNMA STRATEJİSİ TUTARSIZLAŞTI Peki, geriye ne kaldı? Geriye, Irak’ta kalıcı olmama vaatlerine karşın Bağdat’ta inşa edilmekte olan 500 milyon dolarlık devasa büyükelçiliğe, Camp Victory, Camp Anaconda gibi her biri 10 ‘Askerler eve dönsün’ Irak’a dönük hava saldırısının başlamasının üçüncü yıldönümünde, ABD işgalini protesto için dünyanın dört bir yanında eylemler düzenlendi. Bush yönetimini hedef alan protesto eylemleri ABD’nin bir dizi kentinde de yapıldı. Önceki gün gerçekleşen ve on binden fazla kişinin katıldığı San Francisco’daki gösteride ise renkli görüntüler göze çarpıyordu. En sık atılan slogan ise ‘‘Askerler eve dönsün’’ oldu. (AFP) Sorun, bu projenin gerçek dünyadaki koşullara uygun olmamasından kaynaklandı: Evet, ABD çok güçlüydü, ama bu güç, askeri, mali, diplomatik, kültürel, ahlaki boyutları açısından bir imparatorluk kurmak için yeterli değildi. Bu yüzden Irak’taki olumsuz gelişmelere paralel olarak imparatorluk heveslisi neocon kadrolar yönetimde etkinliklerini kaybetmeye başlarken bir neorealist (önleyici vuruş, askeri üstünlüğün yanı sıra diplomasi ve ittifaklara önem veren) bir yaklaşım öne çıktı ve Condoleezza Rice’ın dışişleri bakanlığıyla birlikte hâkim olmaya başladı. Ancak USS’nin iç tutarlılığı da bozuldu. TEK KUTUPLU DÜNYA Örneğin, USS 2006’nın ilk kısmı 2002’deki stratejinin bir tekrarı (önleyici vuruş vb.). Ayrıca ‘‘güçlendirilmiş nükleer silahlardan’’, ‘‘taarruz amaçlı vuruş sistemleri’’ (nükleer ya da konvansiyonel) geliştirmekten söz ediyor. Diğer bir deyişle, çok saldırgan. USS 2006’nın ikinci yarısı, bölgesel güç odaklarının, kalıcı ittifakların öneminden, genişleyen bir ‘‘demokrasiler topluluğundan’’, küresel çapta kamu sağlığı sorunlarına çözüm bulmaktan söz ediyor. Birinci bölüm, nükleer silah kullanmayı da gündemine alan ABD merkezli bir tek kutuplu dünya varsayarken, ikinci kısmı çok kutuplu bir ortam varsayıyor. Böylece Los Angeles Times’ın başyazısında vurguladığı gibi ‘‘ABD’nin güvenliğini arttırmaya yönelik yaklaşım, aynı anda dünyanın geri kalanında, ülkelerin kendilerini daha az güvende hissetmelerine neden olacak, daha tehlikeli bir dünyaya açılıyor’’ (17/06). Evet, karşımızda 2 bin 300’den fazla Amerikan askerinin, 100 bine yakın Iraklı sivilin cesedi, on binlerce yaralı, yarım trilyon doları geçmiş bir savaş faturası, varil fiyatı 20 dolardan 60 dolara çıkmış petrol, 9 trilyona (The Times, 17/03) yükseltilen ABD borçlanma limiti, çıkmaza girmiş bir proje, iç tutarlılığını kaybetmiş bir savunma stratejisi var... Ölüm mangaları işbaşında GAMZE ERBİL I rak’ta işgalin üç yılı geride kalırken ülkede bir iç savaş senaryosu eşliğinde ölüm mangaları etkinliklerini yoğunlaştırdı. Geçen hafta Bağdat ve çevresinde 5 günde 150 ceset bulundu. Bu cesetler, 5’li 10’lu kimi zaman 2030’lu gruplar halinde ve benzer yöntemlerle öldürülmüş olarak bulunuyor. Kimilerinde, yüzleri çamura bulanmış, boyunlarında kablo izleri; kimilerinde yanık izleri ve iç çamaşırlarıyla; çoğu zaman işkence gördüklerinin belirgin işaretini taşıyan bi çimde, elleri ve gözleri bağlı ve neredeyse tümü kafalarına tek kurşun sıkılmış ya da taranmış biçimde... Dünyanın farklı coğrafyalarında daha önce de rastlanan bu ‘‘öldürme yöntemi’’nin ise, insanlığın evrensel barbarlığının farklı biçimlerde açığa çıkışı olmadığını biliyoruz. ABD’nin belli bir coğrafyaya askeri müdahalesinin sonucu veya nedeni olan direniş ve gerilla hareketlerinin militan kadrolarını hedef alan bu ‘‘temizlik’’ yöntemi, 60’lı yıllardan beri CIA tarafından uygulanıyor, katilleri yetiştiriliyor. ABD’nin School of Americas (SOA) kurumunda eğitim gören kontrgerilla ekipleri, Latin Amerika’da ve Asya’da Soğuk Savaş yıllarında bu şekilde büyük kıyımlara imza attılar. Uluslararası Af Örgütü verileriyle ölüm mangaları Guatemala’da 196676 arasında 20 bin kişiyi katletti. Latin Amerika’da ölüm mangalarının 30 bin kişiyi katlettiği Şili’deki 1973 darbesi ve yine 30 bin kişinin gözaltında kaybedildiği Arjantin örnekleri bugün hâlâ toplumsal etkileri hissedilen olaylar. Bugün ABD’nin bu uygulamalardan tümüyle vazgeçmediği ve farklı biçimlerde perdeleme yoluna git tiği anlaşılıyor. SOA yoğun tepkiler sonucunda Batı Yarıküre Güvenlik İşbirliği Kurumu’na dönüştü. Ama kontrgerilla timleri üretme faaliyetleri devam ediyor. Irak’ta yaşanan türbe provokasyonunun ardından ‘‘iç savaş’’ çığlıkları eşliğinde yoğunlaşan katliamın sorumluları konusunda da Irak’ta bir belirsizlik yaratıldı. ‘‘Iraklılar etnik ve dinsel farklılıkları nedeniyle birbirini öldürüyor ve ülke iç savaşa sürükleniyor’’ iddiası öyle büyük bir kampanya olarak gündeme geldi ki, kimi basit gerçekler ve bilinen doğrular unutuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle