03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EKİM CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR PERSONEL SEÇİMİ İÇİN YAPILAN TESTTE DİNİ AĞIRLIKLI VE ÖZEL YAŞAMI KAPSAYAN SORULAR DİKKAT ÇEKİYOR THY’den ‘imamlık’ testi! İşte çıldırtan sorular ÖZCAN YAŞAR Mürteci ve Mümin C 5 T estte, ‘‘birçok kimseden daha çok dindarımdır’’, ‘‘namazımı hemen hemen muntazaman kılarım’’, ‘‘mastürbasyonda kendi cinsimle ilgili hayal beni tahrik eder’’ gibi sorular yer alıyor. T ürk Hava Yolları’nın (THY), kokpit ve kabin ekibi seçimlerinde kullandığı Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) testinin, VIP ve CIP Salonları’nda görev yapacak personelin seçimi için çalışanlara uygulanması büyük tepkiye yol açtı. Testte, ‘‘kıyamet gününe inanıyorum’’, ‘‘ahirete inanırım’’, ‘‘birçok kimseden daha çok dindarımdır’’, ‘‘namazımı hemen hemen muntazaman kılarım’’, ‘‘kendi cinsinden olanları oldukça çekici bulurum’’, ‘‘mastürbasyonda kendi cinsimle ilgili hayal beni tahrik eder’’ şeklinde dini ağırlıklı ve özel hayatı kapsayan sorular dikkat çekiyor. Uygulamayı adeta bir ‘‘fişleme’’ olarak değerlendiren çalışanlar, soruları yanıtlarken ‘‘incindiklerini’’ söyledi. THY yönetimi ise soruların tepki görmesi üzerine, ikinci bir grup için uygulanacak testi iptal etti. Hafta başında yapılan MMPI testine yaklaşık 20 ça Gençliğimde bir devre ufak tefek şeyler çaldım. Hocaların dua okuyup üflemesi hastalığı iyileştirir. Namazımı hemen hemen muntazaman kılarım. Kıyamet gününe inanıyorum. Ahirete inanırım. Cinsel konularda sıkıntım var. Birçok kimseden daha çok dindarımdır. Çok içki kullandım. Öbür dünyada şeytan ve cehennem olduğuna inanırım. Allah’ın varlığına inanırım. Rüyalarımın çoğu cinsel konularla ilgilidir. Günahlarım için ne kadar ağır ceza görsem iyidir. Mastürbasyonda kendi cinsimle ilgili hayal beni tahrik eder. Bence insan hiçbir zaman alkollü bir içkiyi ağzına almamalıdır. c Peygamberimiz göğe çıkma gibi mucizeler göstermiştir. Haftada birkaç kere Kuran okurum. Cinsel organlarımda bozukluk var. Şimdiye kadar rengi kapkara büyük aptes yapmadım. Sıkıntım oldukça alkol alırım. S lışan katıldı. THY çalışanlarına 566 soru yöneltilerek karşılık olarak ‘‘doğru (D)’’ veya ‘‘yanlış (Y)’’ yazılması, sorunun kişinin durumuna uymaması halinde yanıt bölümünün boş bırakılması istendi. Ancak, teste katılan çalışanlar sorular karşısında büyük şaşkınlık yaşadı. THY personeli, testi yanıtlarken adeta ‘‘tacize uğramış’’ gibi sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Çalışanlar test kâğıtlarına isimle rin yazılmasının ve sorulara mümkün oldukça çok yanıt verilmesinin istenmesinin kendilerinde sıkıntı oluşturduğuna dikkat çekti. THY Basın Müşavirliği yetkilileri ise MMPI testinin uluslararası standartlarda bir kişilik envanteri olup pek çok hastane, klinik ve konuyla ilişkili firmalarca uygulandığını söyledi. Yetkililer, THY çalışanları için sorularda bir değişiklik veya ilave yapılmadığını bildirdi. Yetkililer, aynı testin daha önce kokpit ve kabin ekibi seçimlerinde de uygulandığına dikkat çekerek ‘‘Çalışmanın amacı, THY’nin özellikle VIP ve CIP yolcularına daha iyi ve kaliteli hizmet vermek, bu amaçla da çalışanlarımız arasında bu işe en uygun personeli bilimsel bir yöntemle tespit etmektir’’ diye konuştu. ‘Türkiye tam üye olmasın’ LONDRA (AA) Fransa İçişleri Bakanı ve cumhurbaşkanlığı seçiminde sağın favori adayı Nicolas Sarkozy, Avrupa Birliği (AB) olarak genişlemeye karar vermeden önce kimin Avrupalı olduğu sorusuna yanıt bulmaları ve birliğin reform yapıp genişlemeye sınırlama getirmesi gerektiğini savundu. Türkiye’ye tam üyelik verilmemesi gerektiğini de iddia eden Sarkozy’nin Europe’s World adlı derginin sonbahar sayısı için yazdığı makale, Sunday Telegraph tarafından özet olarak yayımlandı. Avrupa projesinin hızını yitirdiğini, AB vatandaşlarının AB’nin hedefleri konusunda kuşkuya düştüğünü ve gelecekle ilgili ortak umudunu yitirdiğini ifade eden Sarkozy, birliğin bir reform ihtiyacı içinde olduğunu kaydetti. Reform belgesinin Avrupa’nın sınırlarını yeniden belirlemesi, ortak politikasını yeniden tarif etmesi gerektiğini belirten Sarkozy, bunun zaman gerektiren bir reform olacağını, birliğin ise fazla zamanı kalmadığını öne sürdü. Birliğin yapısıyla ilgili reform önerilerini sıralayan Sarkozy, bunların yanı sıra Avrupa’nın sınırlarının belirlenmesi konusunun da büyük önem taşıdığını yazdı. Sarkozy, AB için yeni bir coğrafi ve siyasi sınır belirlenmesi gerektiğini öne sürerken yeni sınırların, birliğin yeni üyeleri ‘‘hazmetme kapasitesi’’ dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini savundu. Sarkozy, her bir üyenin kabulü sırasında AB’nin o andaki iç dengeleri, kurumsal sınırları ve AB vatandaşlarının yaklaşımlarının göz önünde tutulması gerektiğini ileri sürdü. Sarkozy, ‘‘Kim Avrupalı, kim değil? Açıkçası bazı üye olmayan ülkeler Avrupa’nın bir parçası ve bunların tam üyelik hakkıdır. Bu grupta İsviçre, Norveç ve zaman içinde Balkan ülkeleri var. Bunun yanında birliğe katılma hakları tartışılır ülkeler ve Avrupalı olmadığı açıkça belirgin olan ülkeler var’’ dedi. Son gruptaki ülkeleri ‘‘Avrasyalı ve Akdenizli’’ olarak niteleyen ve bu ülkelerle ilişkinin ‘‘tam üyelik ya da hiç’’ şeklinde ortaya konulmaması gerektiğini savunan Sarkozy, bu ülkelerle tercihe dayalı ortaklıklar kurulması gerektiğini iddia etti. Bu ülkelerle ortak güvenlik için yeni savunma ortaklıklarına da girilebileceğini belirten Sarkozy, tercihe dayalı ortaklık kurulmasını önerdiği ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini yazdı. Türkiye’den ‘‘komşumuz ve dostumuz’’ diye söz eden Sarkozy, Türkiye’nin Avrupa ile güvenlik kaygılarını ve pek çok değeri paylaştığını kaydetti. Sarkozy, ‘‘Bütün bunlar tam üyelik önerecek kadar ileri gitmeden Türkiye ile bağlarımızı güçlendirmemiz için iyi sebepler’’ dedi. evgili okurlarım, ne yazık ki irtica , önemli ölçüde bugünkü siyasal iktidardan güç alıyor. Ve yine ne yazık ki bugünkü iktidarın bu tutumu, demokrasiye en çok gereksinme duyan kesim aydınlar olduğu halde, demokrasinin altını oyan, yani kendi bindikleri dalı kesen bazı entelektüellerden de destek görüyor. ??? Dinciler , yani mürteciler , kendilerine destek veren sözde entelektüellerle birlikte, demokrasiyi savunanlara, irticaya karşı çıkanlara “Siz militarizmi destekliyorsunuz”, “Siz darbecisiniz” gibi iftiralar atarak şantaj yapıyor ve onları susturmaya çalışıyor. İrticayı destekleyenlerin son numarası da, “İrticanın tanımı yoktur” demeleri. Bunlar kısa bir süre önce, hem Anayasa’da açıkça belirtilmiş olan ve hem de Anayasa Mahkemesi tarafından ayrıntılı bir biçimde tanımlanmış olan “Laikliği” de “Tanımı yoktur, yeniden tanımlanmalıdır” diye tartışmaya açmışlardı. Medyada, aklı başında olan, demokrasiden yana tavır koyan yazarlar tarafından bunlara pek çok bilimsel, toplumsal, tarihsel ve hukuksal yanıt verildi. Bu yanıtların hemen hemen hepsi, (haklı ve doğru olarak) irticayı, saldırdığı karşıt kavramlar olan demokrasi ve laiklik açısından irdeleyen yorumlardı. Bugün ben irtica yanlısı insanları yani mürtecileri , bir başka karşıt kavramla, imanlı insanlarla yani müminlerle karşılaştırarak tanımlamak istiyorum. Çünkü mürteciler , sadece demokrasiye ve onun ayrılmaz bir parçası olan laikliğe değil, müminlere de zarar veriyor, onların inançlarını da zedeliyor. ??? Mürteci için siyaset sadece din açısından önem taşır. Mümin için siyaset, bağımsızlık, demokrasi, adalet gibi kavramları da içerir. ??? Mürteci, tüm devletin din esaslarına göre örgütlenmesini ister. Mümin, devletten bireylerin inançlarını korumasını ister. ??? Mürteci, farklı inanç ve düşünce sahiplerinin “katlini vacip görür”. Mümin için, tüm inanç sahipleri ve hatta inanmayanlar bile saygındır. ??? Mürteci, nefret ve kin doludur. Mümin, sevgi doludur. ??? Mürteci, katıdır, bağnazdır, peşin yargılıdır. Mümin, hoşgörülüdür. ??? Mürteci, ne kul, ne insan, ne de vatandaş olarak makbuldür. Mümin hem kul, hem insan, hem de vatandaş olarak makbuldür. ??? Devlet, gerçekten laik ve demokratik olan devlet, müminleri korumakla, mürtecileri cezalandırmakla yükümlüdür. ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org Paris kırmızı listeye alınıyor MAHMUT GÜRER ANKARA Türkiye, sözde Ermeni soykırımına karşı çıkanlara hapis cezası getirmeye hazırlanan Fransa’yı kırmızı listeye alıyor. Fransa’dan yasayı geri çekmesini isteyen Türkiye, bu istemin gerçekleşmemesi durumunda, bu ülkeyle savunma ihaleleri ve nükleer tesis kurulmasına ilişkin görüşmeleri donduracak, TBMM’ye Cezayir soykırımının tanınmasına ilişkin tasarıyı TBMM gündemine getirecek. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Ankara, Fransa’nın sözde soykırımın olmadığını iddia edenlere ‘‘hapis cezası verilmesini’’ öngören yasa tasarısının görüşülmesine az bir zaman kala tedbirlerini belirledi. Cumhuriyet’e bilgi veren üst düzey bir kaynak, Fransa’nın yasayı kabul etmesi durumunda Ankara’nın da Cezayir soykırımını tanımak yönünde bir adım atmasının büyük olasılık olduğunu söyledi. Bu durumun ciddi bir biçimde değerlendirildiğini kaydeden kaynak, ‘‘Türkiye, insancıl yollarla çözülmesi bilim insanlarına bırakılması gereken olayların siyasete malzeme edilmemesi için şimdiye kadar elinden geleni yaptı. Ancak bu durum, Türkiye’nin aleyhine kullanılıyor’’ diye konuştu. Yasanın anlaşılır bir yönü olmadığını kaydeden yetkili, ‘‘Fikir özgürlüğü denilen ve AB’nin ruhunu oluşturan olay, bu yasa ile tamamen çelişiyor. Fransızlar düşünce özgürlüğü konusunda sürekli bizi eleştirirken kendilerinin böyle bir yasa çıkarması dürüstlük ile bağdaşmıyor’’ değerlendirmesini yaptı. Ankara’nın Fransa’da yasanın görüşüleceği 12 Ekim tarihinde TBMM’ye sunulmak üzere bir Cezayir soykırımı yasa tasarısını hazır tuttuğu ifade ediliyor. Tasarının çıkması durumunda Ankara’nın Fransa’ya kısıtlama uygulayacağı diğer bir alanın ise savunma sanayi ihaleleri olduğu belirtiliyor. Bu kapsamda Fransa ‘‘kırmızı liste’’ye alınacak. Türkiye’nin ilk olarak, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın açtığı ve bu yıl içinde tamamlanması beklenen 3 milyar dolarlık Atak helikopter ihalesinden Fransızları çıkarabileceği belirtiliyor. Bu ihalenin finaline Fransız Eurocopter firmasının ‘‘Tiger’’ modeli de kalmıştı. Bunun yanı sıra Sinop’a nükleer tesis kurulması için Fransa ile yapılan görüşmeler de tamamen dondurulacak. Nükleer tesis için Fransa, ABD ve Rusya ile görüşülüyordu. Yoldaşlarından Behice Boran’a selam ALİ AÇAR Türkiye İşçi partisi (TİP) genel başkanlarından, Türkiye’de sosyalizmin önde gelen savunucularından, eski Urfa Milletvekili Behice Boran ölümünün 19. yılında Zincirlikuyu’daki mezarı başında dostları, eski TİP’liler, mücadele arkadaşları ve sosyalist gençler tarafından anıldı. “Devrim şehitleri ” anısına 1 dakikalık saygı duruşu ile başlayan anma töreninde eski TİP üyelerinden Mustafa Atalay, Behice Boran’ın devrimci, sosyalist kişiliğine dikkat çekerek “Kore’ye asker gönderilmesinde takınılan tavrın devam ettiğini, Lübnan’a asker gönderilmesi konusunda tavırlarının değişmediğini, Behice Boran’ın hayatta olması halinde aynı tavrı takınacağını” söyledi. 12 Mart 1971 askeri darbesinin bütün sol düşünceler tarafından alkışlandığını dile getiren Atalay, buna karşın Boran ve arkadaşlarının aldığı tutumun örnek olması gerektiğini belirtti. Konuşmanın ardından dostları Boran’ın kabrini “Selam dünyanın ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine” sloganlarıyla karanfillerle donattı. Boran’ı anma törenine aralarında DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, TKP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Karabulut, eski TİP üyeleri Mehmet Karaca, Şaban Erok, Bekir Yenigün, ve TKP üyeleri katıldı. merikalılar mı taktik verdi Erdoğan’a? Ankara büyükelçileri vilsınmilsın falan? Cumhurbaşkanı Sezer’in Meclis’te yaptığı konuşmanın ardından, Genelkurmay Başkanı’nın Harp Akademileri açılışındaki “irtica” uyarılarına, Erdoğan önce “irtica yok” dedi... Amerikalı elçi Vilsın da, baktı baktı göremedi! Ama, henüz oradan ayrılmadan, bu defa alttan alan sözler söyledi! Beraberinde götürdükleri “Erdoğan tırmandırmayacak” başlıklarıyla mutululuk haberleri yaydı! Belli ki Erdoğan ABD’de “kurmayları” ile birlikte, yeni bir “Cumhurbaşkanlığı Stratejisi” saptadı. Bu stratejinin ana hattı da belli. Teşbihte hata olmaz: “Hedefe varıncaya kadar ayıya dayı demek!” Erdoğan, “gerilimi tırmandırmayacak”! En ablak yüzünü takınacak, bütün yüz çizgilerini yumuşatacak, aşağıya sarkıtacak, gülümsemeye çalışacak... “Kim, ben mi irticacı, bakın benden irticacı olur mu?” diyecek. İkinci adım olarak kendisi de irticaya karşı çıkabilir! Nitekim, Erdoğan ve liberal yalaka takımı, irtica kavramı da neymiş tartışmasına başladı. Başbakan, “İrtica demeyelim, mesela aşırılar diyelim” havasına girdi. Vakit’çi ve benzeri açık şeriatçı takımı topun ağzına koyma girişimi mi? Bazı tarikatlara karşı baskın maskın bile gündeme gelebilir... Böylece Erdoğan “işte irticacılar” di A CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Cumhurbaşkanlığı sarsam, onlar da tartışır olay biter, benim Cumhurbaşkanlığım da böylece meşrulaşır.” Başka bir yalaka takım taklavatı da, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına karşı çıkanları, “darbe hazırlığı” ile suçlayan yazıları devreye soktu! Akıllarınca, “aman darbeci olmayalım!” diye herkes korkacak, el etek öpecek, gül bebeklik oynayacak! Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını onaylayacak, ülkeyi büyük bir hızla İslami devlet ve ülkeye dönüştürmesine seyirci kalacak... Neymiş, Erdoğan seçilmişmiş, iktidarda her şeyi yapma hakkına sahipmiş... Onu önleyecek sertlikte bir muhalefet darbecilikmiş, “darbeciler” gerilim yaratıyormuş! Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile gerilim yaratmıyor da, bu adaylığın gerçekleşmesini önlemek isteyenler gerilim yaratıyor... Sahtekârlığın bini bir para! ??? Başbakan ve takımı, bir de ekonomi kozunu ileri sürer, Cumhurbaşkanlığına ye kandırmaca yaparak, Cumhurbaşkanlığını ele geçirme stratejisi uyarınca ortalığı yatıştırma yoluna gidebilir... Cumhurbaşkanlığına giden dikenli ve zor yolda, mecbur kalırsa, mesela irticacıların başlarından, müsteşarı Ömer Dinçer’in bile başını yiyebilir mi? “Bu yolda kurban vermek zorunda kalabiliriz... Kalan sağlarla da hedefe varırız” diye düşünüyor mu? Dinçer’in elini öperek “Hocam geçici olarak yolları şimdiden ayırmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığında buluşmak üzere” der mi, der... Sürpriz bir hükümet değişikliği bile yapabilir. Belki de değişikliği bu zamana saklıyordur! Örneğin, Milli Eğitim Bakanı’nı kurban verir! ??? Şüphesiz Erdoğan harbi adamdır, hiçbir diyet ödemeden, adamlarıyla çarpışa çarpışa Cumhurbaşkanlığına tırmanmaya çalışacaktır... Ama, Cumhurbaşkanlığını, zamanı gelinceye kadar hiç gündemine almama kararında. Erdoğan sanıyor ki “ben su karşı çıkanları ekonomiyi kötüleştirmekle suçlar oldu!.. Ekonomiye gelince, bu ekonomi, bu cari açık, karşılanamaz ithalat ve dünyanın bugünkü ekonomik durumuyla zaten batmaya doğru gidiyor... Türkiye’yi ayağa kaldıracak hiçbir ekonomi politikası uygulamaya koyacak bir beyin faaliyeti ortaya çıkaramayan, “Aman Cumhurbaşkanım, toplantıyı erken bitirelim, İstanbul’da iftara bekliyorlar” kafasındaki Amerikancı sıkbaşlılarla ekonomi yöneteceğini düşünen, cari açığın önlenemez yükselişinin mimarı, bu hükümettir... Dolayısıyla ekonomiyi batırmakta ve batıracak olan hükümettir!.. ??? İktidardaki irticacı “Nerede irtica ve irticacı, göremiyorum” havasında!.. Haklıdır, çünkü hepsi iktidarda toplanmış durumda, dışarıya bakıyorlar ve hiçbir şey göremiyorlar! Dışarıda kimse kalmamıştır! Şimdi yaptıkları, halk arasından yeni irticacı devşirmeleri derleyip toparlamaktır. Erbakan “kanlı veya kansız” İslami devletin kurulacağını söylemişti... Bunlar da, “kansız” bir rejim değişikliği peşindeler. Cumhurbaşkanlığını da ele geçirerek, Ali Sirmen’in dediği gibi, “sivil darbe”yi tamamlayacaklar... Tamamlayabilecekler mi dersiniz? RTÜK’ün ‘zorlu’ seçimi FIRAT KOZOK ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), TRT Genel Müdürlüğü için başvuruda bulunan 98 kişi arasında hükümete yakın birçok ismin bulunması nedeniyle Bakanlar Kurulu’na sunacağı 3 kişiyi belirleyemiyor. Yaklaşık 1 yıldır vekâletle yönetilen TRT’de yeni genel müdürün belirlenme süreci ‘‘yılan hikâyesine’’ döndü. Genel müdürlük aday adaylığı başvuruları 8 Ağustos’ta dolmasına karşın RTÜK 3 kişilik aday listesini hâlâ belirleyemedi. RTÜK’ün bir oturumla belirleyebileceği listenin gecikmesindeki temel nedeni, başvuranlar arasında hükümete yakın birçok ismin bulunması oluşturuyor. Kurula başvuranlar arasında Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ruhi Özbilgiç, Başbakanlık Başmüşaviri Mehmet Duman, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliği’ni vekâleten yürüten Mustafa Atalar, AA Haber Yayını Daire Başkanı Muzaffer Şahin gibi isimler yer alıyor. Adaylar arasında en güçlü ismin Özbilgiç olduğu belirtiliyor. Bir süre önce, Başbakanlık’a gönderilen tarikat şeyhi Zahit Kotku ile ilgili rüya mektubunu ‘‘gereğinin yapılması’’ için Milli Eğitim Bakanlığı’na ileten kişi olan Özbilgiç’in, Müsteşar Ömer Dinçer’in isteğiyle aday olduğu belirtiliyor. obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle