03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI DİNÇER İNATLA GÖREVDE TUTULMAYA DEVAM EDİLİYOR EKİM CUMA GÜNDEM CÜNEYT ARCAYÜREK İrtica her yerde ortaya çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP iktidarının göreve gelmesiyle irticai hareketler tırmanışa geçti. ‘‘Anayasa ile ters düşen’’ Başbakanlık Müsteşarı hâlâ görevini sürdürürken, tarikat şeyhi ile ilgili rüyalara resmi işlem yapılmaya başlandı. Ders kitaplarına hurafeler dolduruldu, mayo giydikleri için kadınlara yönelik saldırılarda bulunuldu. Bu dönemde irticai yayın yapan radyolarda patlama yaşanırken, devletin resmi kurumu TRT’de dini programlara ağırlık verilir oldu. AKP iktidarıyla birlikte gündeme gelen din vurgulu konular şöyle: Anayasayla ters müsteşar: Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, 1995’te, Sıvas’ta yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirmişti: ‘‘Yine başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin zayıfladığı ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum.’’ Müsteşar bu sözlerinin ardından kendisi hakkında ‘‘şeyhülislam’’ benzetmesi yapan emekli Tümgeneral Osman Özbek’ten tazminat kazanmış ancak, ceza Yargıtay’dan dönmüştü. Yargıtay’ın kararında Başbakanlık Müsteşarı’nın ‘‘anayasa ile bağdaşmayan görüşler savunduğu için bunun sonuçlarına katlanması gerektiği’’ vurgulanmıştı. Selçuk’un eleştirisine Yargıtay onayı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, gazetemiz imtiyaz Sahibi İlhan Selçuk hakkında tazminat davası açan Müsteşar Dinçer’i bir kez daha haksız buldu. Kurul, Selçuk’un Dinçer hakkındaki yazısının ve yazısındaki ‘‘mürteci’’ nitelemesinin ‘‘eleştiri sınırları içerisinde’’ yer aldığına hükmetti. Danıştay’a türban baskını: Alparslan Arslan adlı avukat, türban kararı nedeniyle Danıştay 2. Dairesi’ne saldırdı. Arslan, daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’i ölÖmer Dinçer. dürdü. Şeyh rüyasına resmi işlem: Rüyasında Nakşibendi Tarikatı Şeyhi Mehmed Zahit Kotku’nun kendisine eğitim ve sağlıkla ilgili ‘‘emirler verdiğini’’ gören ve kendisini Prof. Dr. olarak tanıtan İsmail Tuncay Uslu’nun geçen yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektuba resmi işlem yapıldı. Başbakanlık, mektubu Milli Eğitim Bakanlığı’na iletirken, Bakanlık da ‘‘gereğinin yapılması’’ için YÖK’e talimat gönderdi. Hurafe dolu kitaplar: AKP iktidarıyla birlikte ders kitaplarındaki dini öğeler ve hurafelerde de patlama yaşandı. 11. sınıflar için hazırlanan din kültürü ve ahlak bilgisi kitabının ikinci ünitesindeki ‘‘İslam’da ibadetin faydaları’’ bölümünde yer alan ‘‘Bunları biliyor musunuz?’’ başlığı altında aptesin yararları şöyle anlikle İstanbul’daki bazı radyolardan yapılan şeriat propagandaları, zaman zaman RTÜK raporlarına konu oldu. Ancak, raporları hazırlayan RTÜK İstanbul Bölge Müdürü Cengiz Karakaşoğlu, üyelerinin çoğunluğu AKP tarafından seçilen RTÜK tarafından görevinden alındı. Mayolu kıza saldırı: İzmir’in tatil beldesi Karaburun’da tatilcileri bakışları ve sözleriyle taciz eden gericiler, Hürriyet gazetesi muhabirlerinden Gülden Aydın’ın kızı Ceren Aydın’ı ‘‘Bikini giyen pislikleri istemiyoruz. Gideceksiniz buralardan’’ diyerek tartakladı. Öğrencilere cep telefonlu propaganda: Ankara’nın Sincan ilçesinde görevli edebiyat öğretmeni Sezai Karatepe, mezuniyet yemeğine gitmek isteyen öğrencileri, ‘‘Bu bir komünist oluşumsi’nde okuyan Erdinç Eren, kaldığı özel yurtta oruç tutmadığı için dövüldü. Eren, yeni kayıt yaptırdığı okuldan kaydını sildirerek memleketine dönmek zorunda kaldı. Öğrenciye Gülen takibi: İstanbul Esenler, Hatip Dinçsoy İlköğretim Okulu din kültürü öğretmeni Sedat Çelebi’nin öğrencilerini Fethullah Gülen’in kitaplarını okumaya zorlamasının gündeme gelmesinin ardından okul yönetimi haberi sızdıran öğrenciyi bulmak için dedektifliğe soyundu. Benzer rumuzlu tüm öğrencileri tespit eden idare, öğrencilerin kafatasını inceledi, saçlarını ıslattırdı ancak, öğrenciyi bulamadı. Emniyet’ten oruçsuz servisi: Emniyet Genel Müdürlüğü merkezinde görev yapan 4 bin 200 kişi içinde yalnızca 17’si oruç tutma MUSTAFA BALBAY Sular Tersine Akıyor merika’ya gitti, Başkan Bush’la görüştü. Geride görüşmenin içeriğiyle ilgili yanıtı alınamayan sorular bıraktı. Almanya Başbakanı Angela Merkel geldi. Şişirilmiş dostluk sözlerinin dışında Türkiye’nin temel sorunlarına bakış açısında değişiklik gösteren izlenim bırakmadan ülkesine döndü. AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın, Kıbrıs sorunundaki son engeli aşarak Türkiye’nin üyelik yolunda ilerlemesine olanak tanımak diye gösterdiği plana, Maraş’ın BM, Gazi Magosa’nın AB denetimine açılmasına başımızdaki hükümet tepki gösterir gibi oldu. Rumlar planı kabul edebilirdi; zira, iki yıl sonra Kıbrıs sorununun önemli dayanak noktalarımızdan biri olan bu iki kentin, BM’den ve AB’den Ada’nın meşru tek egemen devleti kabul ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne (Güney Kıbrıs yönetimine) geçmesi olasıydı. ??? MA Talat, bu kez AB çağrılısı olarak Brüksel yollarına düştü. Orada AB’ye meze olduk, diyor. Nihayet başına saksı düştü de belleği veya mantığı yerine mi geldi, kestirmek zor. Ama Brüksel’de Fin planını kabul etmesini dayatan görüşmelere tanık olduğu kesin. Bu sonuca varmak için Dışişleri Bakanlığı’ndan Mahmut Gürer’in sızdırdığı bilgilere göz atmak yeterli. Bu bilgiler, Talat’ın, örneğin AB denetimindeki Gazi Magosa’nın (iki yılda 20 milyon dolarcık) getirisine razı, ancak Fin planını ‘‘eksik’’ buluyor. Tamamlayıcı öğe ise KKTC Ercan Havaalanı’nın uluslararası ticarete açılmasının sağlanması imiş. Bunu istiyormuş. Şayet Ercan Havaalanı ticarete açılmayacak olursa bu, izolasyonların büyük ölçüde kalkmayacağını gösterirmiş. Talat böylece izolasyonların kalkacağını vaat eden AB’yi (geniş politik yeteneği sayesinde) köşeye sıkıştırdığını sanıyor. Rumlar komşudan gelen kaza tavuğu esirgemedikleri için ufak tefek itirazlarla (Rumlarla birleşmeye dünden can ve göbek atan) Talat’ı rahatlatabilirler. RTE ve AKP, KKTC’de hükümeti düşürmek için bütün gücünü seferber eder; ne ki, Fin planı gibi Kıbrıs’ın bir bölümünü daha elden çıkaran planlara (son Fin planına) söz gelip dayanınca; Talat istediği kadar bu planın muhatabı Türkiye’dir diye dursun, hükümet ‘‘Bizden çok KKTC’nin görüşü önemli’’ deyip topu Talat’a atıveriyor. Hükümetin Kıbrıs politikası dönme dolap! ??? Bu sırada Güney Kıbrıs’a hava ve deniz limanlarımızı açmazsak AB müzakerelerini askıya aldıracaklarını Yunan Dışişleri Bakanı Bakoyanni de, Rum lideri Papadopulos da, uyarı niteliğinde de olsa AB Komisyonu adına Olli Rehn de söylüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise RTE ile görüşmesinden sonraki basın toplantısındaki açıklamalarında Kıbrıs Cumhuriyeti’ne limanlarımızı açmamız koşulunu yerine getirmemizi açık bir dille yineledi. Merkel AB’ye üyeliğimize karşı olduğunu, ama ‘‘ahde vefa’ya sadık kalacaklarını’’ söylüyor. Nedir ‘‘ahde vefa’’? Koalisyon protokolünde daha önceki hükümetin Schröder’inTürkiye’nin üyeliğine verdiği destek. Merkel’le aynı gün Hıristiyan Birliği genel sekreteri, tam üyelik değil imtiyazlı üyeliği yeğlediklerini açıklıyor. Merkel, Almanya’ya dönüşünde web sitesinde yayımladığı mesajda ‘‘AB şu anda Hırvatistan ve Türkiye’yle katılım müzakereleri yürütüyor, ama aynı zamanda biliyoruz ki, tahmin edilebilir gelecekte başka üye kabul edemeyiz. Türkiye’yle müzakereler ucu açık bırakılarak yürütülmeli’’ dedi. 2007’de dönem başkanlığını üstlenecek olan (bizimki bu dönemde Almanya’nın desteğini daha güçlendireceğine inanıyor) Merkel, ‘‘AB’nin sınırlarının çizilmesi çağrısı’’ yaptı. RTE’nin eli, Başkan Bush ve Merkel görüşmelerinde boş kaldı. Bizimkiler AB üyeliğine doğru gittiğimizi sanıyor; oysa, sular tersine akıyor. A Oykırım Korkusuyla Soykırım İnadı! D Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul’da sık sık kadın, erkek, çoluk çocuk çağdışı kıyafetlerle gezen yurttaşlar, İran’ı andıran görüntüler sergiliyor. latıldı: ‘‘Aptes almanın insanın sağlığına birçok katkısı vardır. Aptes alırken kullanılan su sayesinde kan dolaşımı hızlanır, alyuvar sayısı çoğalır. Solunum hareketlenir, alınan oksijen miktarı artar, sinirler sakinleşir, ferahlar, kalbin yükü hafifler, tansiyon normalleşir. Dışarı atılan karbondioksit oranı fazlalaşır.’’ Yine bakanlığın ilköğretim 8. sınıflarda okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında, daha önceki yıllarda ‘‘kutuplaşmalara ve ayrımcılıklara neden olduğu’’ belirtilen tarikatlardan övgüyle söz edildi. Cüppelilere işlem yok: Fatih Çarşamba’daki cami cinayetinin ardından tarikat örgütlenmelerinin hangi boyutlara ulaştığı yeniden gündeme geldi. Ancak, sokaklarda cüppe ve takkeleriyle gezen onlarca kişi hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Radyolarda irticacı yayın: Özel dur, komünist oluşuma hayır diyelim, orada çok büyük kargaşa olacak, kızlarla erkekler birbirine girecek. Bunu diğer arkadaşlarına anlat’’, ‘‘ben p...venk değilim’’ yazılı mesajlar göndererek durdurmaya çalıştı. İrtica şerhlerinde ısrar: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Yüksek Askeri Şura’nın son 4 yıldır yapılan tüm toplantılarında, irticai ve bölücü faaliyetleri nedeniyle orduyla ilişiği kesilen personele ilişkin kararlara şerh koydu. THY’den ahiret soruları: Türk Hava Yolları’nın (THY) personel seçimi için yapılan testinde ‘‘Birçok kimseden daha çok dindarımdır’’, ‘‘Namazımı hemen hemen muntazaman kılarım’’, ‘‘Mastürbasyonda kendi cinsimle ilgili hayal beni tahrik eder’’ gibi sorular yer aldı. Oruç baskısı bunalttı: Rize Üniversite yınca, yemekhaneler bir ay süreyle kapatıldı. Emniyet, 17 kişi için Dikmen’deki Polisevi’nde yemek vermeye başladı. Oruçlu olmayan personel hafta içinde her gün saat 12.30’da Sağlık İşleri Daire Başkanlığı’nın önünden kaldırılan 20 kişilik bir minibüs ile Polisevi’ne giderek öğle yemeği yiyor. AKP’li belediyenin derdi aydınlarla: Bursa’nın AKP’li Nilüfer Belediyesi, beldedeki bazı sokakların isimlerini değiştirme kararı aldı. Değiştirilen isimler şunlar: Çetin Emeç, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Prof. Dr. Bahriye Üçok, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı. Kuran kursunda rekor artış: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın raporuna göre, genel seçimlerin yapıldığı Kasım 2002’den bu yana yani AKP döneminde 1000 resmi Kuran kursu açıldı. MEB’de şeriatçı propaganda EVRİM KAYA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘‘Türkiye’de irtica yok’’ açıklamaları yaparken ‘‘www.kurtalan.meb.gov.tr’’ adresli Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde ‘‘şeriat propagandası’’ yapılıyor. Siirt’in Kurtalan ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ait sitedeki ‘‘Kronoloji/Tarihte İbretli Olaylar’’ bölümünde ‘‘Bunları Biliyor musunuz?’’ başlığı ile yayımlanan ekitap’ta Said Nursi’ye övgüler diziliyor; Cumhuriyet rejimi ve laiklik ilkesi karalanıyor. Hemen hemen tüm dinci sitelerde bulunan ekitap’ın ana kaynağı ise Nakşibendi tarikatı çizgisinde yayın yapan şeriatçı www.selam.org sitesi. Resmi sitedeki şeriat propagandası bununla da bitmiyor. Yaklaşık 400 kitabın özetinin yer aldığı ‘‘Kitap Özetleri’’ bölümünde ise Fethullah Gülen’in de aralarında bulunduğu kişilerin kitaplarında dünyayı ‘‘şer’i hükümlerin dünyayı kurtaracağı’’ belirtiliyor. İnternet sitesine, MEB’in resmi sitesi ‘‘www.meb.gov.tr’’ ana adresinden il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri link’inden girilebildiği gibi ‘‘www.kurtalan.meb.gov.tr’’ adresinden de ulaşılabiliyor. Site, milli eğitime destekten çok ‘‘şeriat eğitimi’’ veriyor. Sitedeki ‘‘http://kurtalan.meb.gov.tr/kronoloji/Tarihte 20Ibretli 20Olayla r/INDEX.HTM’’ adresli linkte ‘‘Tarihten Alacağımız Dersler Vardır’’ başlığı altında ‘‘Bunları Biliyor musunuz?’’ diye duyurulan 400 ibretli(!) olayı anlatan ekitap, Fethullah Gülen’in Sızıntı dergisi başta olmak üzere, Sur dergisi, Zaman gazetesi, Timaş Yayınları gibi dinci yayın organlarından alınarak derlenmiş. İnternetteki hemen hemen tüm dinci sitelerde ve forumlarda kolaylıkla bulunan tarihi derslerden(!) bazıları ise şöyle: Bediüzzaman’ın Rızık Hususundaki Hassasiyeti: Üstat Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin ‘‘Bizim hissemiz bağlar ve bahçedekilerdir. Bizim rızkımızı Cenabı Hakk oralarda tayin etmiştir. Bu yabani meyveler yabani hayvanların rızkıdır. Onların kısmetine dokunmamamız gerekir’’ dediğini... Bizim Dinozorlarımız: Bizim ülkemizde çağdaşlık ve bilimsellik(!) adına başörtülü öğrencilerin üniversitelere sokulmayıp, imam hatip okulu öğrencilerinin varlığından ve devletin diğer okullarından daha başarılı olmasında rahatsızlık duyulduğu halde... Tasavvufta Şeriata Bağlılık: Said Harraz Hazretleri’nin: ‘‘Zahiri hükümlere aykırı düşen her batın batıldır’’ diye vecizeleştirdiği tasavvufta Allah’ın emir ve yasaklarına uymanın gerekliliğini... Zekânın Böylesi: Bediüzzaman Hazretleri’nin bir lütfu ilahi olarak çok zeki bir yaratılışa sahip olduğunu... Sitede ‘‘Kitap Özetleri’’ bölümünde ise yaklaşık 400 kitap özetine yer veriliyor. Fethullah Gülen’in ‘‘İnancın Gölgesinde1 ve 2’’ adlı kitaplarının özetlerinin de yer aldığı bölümdeki bazı kitaplar şöyle: Eğitimde Bediüzzaman Modeli (Halit Ertuğrul): Altmış yetmiş yıldır yazılı olarak, menfi bir tarzda kamuoyuna tanıtılan Bediüzzaman’a resmi ideoloji de kapılarını açmaya başladı... Buhranlarımız (Sait Halim Paşa/İz Yayınevi): ... Dinimize bağlılık bizi kurtarıyordu. Fakat 1300 senedir ilk defa maddecilik İslam ülkelerinde ilk bizde zuhur etmiştir. ...Kadın hürriyeti medeniyet başlatmaz, batırır. ...İslam kendisine has inanç ve ahlak sistemiyle en makul bir şeriatı insaniye yoludur. ...Tek kurtuluş İslamiyettir. ...İlahi kudret demek olan şeriata boyun eğmek Tehvid’in esasıdır. ...Şeriata bağlılık taassup değildir aklın kemalinde araştırarak varacağı son şeriattir. Laiklik çıkmazı (Ahmet Taşgetiren/Erkam Yayınevi): ...Laiklik bir hürriyet sistemi mi? Laiklik, kişi hürriyetlerini koruma amacından çok, çünkü o hürriyetleri zaten İslam garanti altına almıştı İslamı sınırlı bir alana hapsetmek amacıyla İslam ülkelerine yerleştirildiği hususudur. Bir tür karşıdin söz konusudur. Üstelik, ana misyonu İslamı hayat dışı tutmak olan karşı din. ...Laiklik Allah’ı devreden çıkaran ve insanın hükmünü putlaştıran bir doktrindir.... Ateş Tecrübeleri (Ahmet Turan Alkan/Ötüken Yayınları): ...Ve laisizm; insanlara dini duygularını öğretmek yerine dini kontrol etmek... Yoldaki İşaretler (Seyyid Kutub/Pınar Yayınevi): ‘‘Din’’ Allah’a has kılınıncaya dek müşriklerle savaşması buyruldu... Bu izin olağanüstü hallere özgü kılınmış bir izin değil, sürekli yürürlükte olan bir emir ve izindir... Laiklik Cumhuriyetin vazgeçilmezi Baştarafı 1.Sayfada ‘‘1 Türkiye Cumhuriyeti; insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Büyük önder Atatürk’ün vazgeçilmez devrimlerinden birisi de hukuk devrimi olup, bununla şeri hukuktan çağdaş, laik ve modern hukuk sistemine geçilmesidir. Bu sistemde, laiklik ilkesi Cumhuriyetimizin vazgeçilmez temel unsurunu oluşturmaktadır. 2 Yargıtay, anayasa ve yasalarla kendisine verilen görevleri yerine getirirken, anayasada, yasalarda, gerek kendi kararlarında, gerek diğer yüksek mahkeme kararlarında ifadesini bulan laiklik ilkesini sapma göstermeden uygulamış ve bundan sonra da özenle uygulamaya devam edecektir.’’ Edinilen bilgiye göre, Başkan Osman Arslan’ın laikliğe ilişkin açıklamaları kurulda tartışıldı. Arslan’ın tartışılan konuşmasında laikliğin önemini vurguladığını, ancak ‘‘laikliğin açıkça tanımı yapılmamıştır’’ derken ‘‘art niyetinin’’ olmadığını söylediği öğrenildi. ‘‘Laikliğe yeni tanım gerekir’’ demek istemediğini anlatan Arslan’a bazı üyeler böyle durumlarda Başkanlar Kurulu’na danışması gerektiğini söylediler. Daha önceki Yargıtay başkanlarının konuşmalarını Başkanlar Kurulu’na getirmediği, buna karşın kendisinin konuşmasının tartışıldığını kaydeden Arslan’a, daire başkanları, ‘‘Ama Yargıtay Yasası Başkanlar Kurulu’na da sorumluluk veriyor’’ yanıtını verdi. Daire başkanlarının, Arslan’a adli yıl açılış konuşmasını kendilerine de göstermesi gerektiğini söyledikleri ve diğer başkanların bunu yapmamış olmasının gerekçe olamayacağını ilettikleri savlandı. Görüşmelerin ‘‘nezaket’’ çerçevesinde geçtiği ve Başkan Arslan’ın da eleştirileri ‘‘olgunlukla’’ karşıladığı ve yanlış anlaşılmaktan rahatsızlık duyduğu kaydedildi. ışişleri Bakanlığı’nın yeni binasındaki girişin hemen yanında bir toplantı odası var. Odaya şu adı vermişler: Galip Balkar! 11 Mart 1983’te Ermeni teröristlerin saldırısı sonucu 47 yaşında şehit edilen Belgrad Büyükelçimiz Galip Balkar... Lübnan uyruklu Ermeni teröristler Haroutiony Levonian ve Raffi Elbekian saldırıdan bir süre sonra yakalandılar, suçlarını itiraf ettiler. 20’şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar. 1987’de Levonian sağlık gerekçeleriyle serbest bırakıldı. 1990’da da Elbekian! Levonian özgür kaldıktan sonra Erivan’a yerleşti, Elbekian da Beyrut’a. Elbekian serbest kaldıktan sonra şöyle diyordu: ‘‘Yurdumuzu başkaları işgal etti. 2000 yıldan beri savaş halindeyiz. Yurdumuz Van, Erzurum, Muş, gururumuz Ağrı, Maraş, Antep ve birçok yer işgal edilmiştir... 21 yaşında Büyükelçi Galip Balkar’ı öldürme görevini üstlendim. Çünkü büyükelçi katliam yapılmadığını iddia ederek Ermeni aleyhtarı kampanyaya katılmıştı. Çok faaldi. Bu yüzden onu seçtik.’’ Balkar’ın yanı sıra Ermeni terör örgütü ASALA’nın saldırılarıyla şehit düşenlerin acı öyküsünü öğrenmek isteyenler Bilal Şimşir’in ‘‘Şehit Diplomatlarımız’’ kitabına başvurabilirler. ??? Ermeni teröristlerin silahla yaptığını bugün Fransa Parlamentosu yasayla yapıyor. 12 Ekim Perşembe günü Fransa Parlamentosu’nda görüşülecek olan yasanın başka bir anlamı yok. Yasaya göre, Ermeni soykırımının varlığını inkâr edenler 14 yıl arasında hapis cezasına, 45 bin Avro’ya kadar da para cezasına çarptırılacak. Ne diyor katil Elbekian: ‘‘Galip Balkar çok faaldi. Katliamın yapılmadığını iddia ediyordu... Onun için öldürdüm...’’ Ne diyor Fransa: ‘‘Soykırımın yapılmadığını iddia edenler suçludur!’’ Her şeyden önce Fransa’nın tarihiyle, Fransız ihtilalinin ruhuyla, Fransa’nın AB içinde temsil ettiğini sandığı düşünce özgürlüğü felsefesiyle ters düşen bir yaklaşım. Bu gidişle Fransız aydınlarının yeni bir devrim daha yapmaları gerekecek! Nerede Voltaire’in ‘‘Düşüncelerine katılmıyorum ama, onları özgürce söylemen için canımı feda edebilirim’’ yüceliği? Voltaire ile birlikte değerlerini de mi gömdünüz? Nerede İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin düşünce özgürlüğünü, bireyin kendisini ifade etme hakkını güvence altına alan temel değerleri? Yoksa insan hakları, insan haklamalarına mı dönüşüyor? ??? Fransa’nın böyle bir yasa çıkarmasının nedenlerini, olasılıkları sıralamaya kalksak kim bilir kaç madde üretiriz. Somut olarak görünen o ki, Avrupa’da Türkiye karşıtlığı başlıca seçim malzemesi. Kim daha çok karşıysa, o daha çok oy alacak. Artık aklın aydınlığı yok, seçim sandığının o küçük deliğinden yansıyacak iktidar ışığı var. Fransa’daki siyasilerin deyim yerindeyse, oykırıma uğramamak için soykırım iddialarını yasa düzeyine çıkarmak istediği anlaşılıyor. Bir başka neden de şu görünüyor: Türkiye’yi Avrupa’dan uzak tutmanın bir yolu karşılıklı soğukluğu derinleştirmek! Fransa’nın bu girişimi belki veba gibi bir salgın olarak öteki ülkelere de sıçrayacak. Ankara’da devlet katlarındaki yaygın tepki şu: Fransa Türkiye’yi kaybediyor! Sadece Türkiye’yi mi? Fransa kendisini de kaybediyor! İP Fransa’yı protesto etti İşçi Partisi (İP), 12 Ekim’de Fransa Meclisi’nde oylanacak olan ve kabul edilmesi beklenen, Ermeni soykırımını kabul etmeyenlerin ceza almasını sağlayacak yasa tasarısını, İstiklal Caddesi üzerindeki Fransız Konsolosluğu’na siyah çelenk bırakarak protesto etti. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 12 Ekim’de yasanın Fransız Meclisi’nden geçmesi halinde 13 Ekim’de Fransız mallarını boykot edecek bir kampanya başlatacaklarını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle