17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Dr. Burak ÇINAR ürcistan ile ortaya çıkan ve gelişmekte olan mevcut durum Soğuk Savaş’ın alevlenip alevlenmediği konusundaki tartışmaları gitgide artırırken, bugünkü tek kutuplu dünya düzeninden iki kutuplu ya da çok kutuplu bir düzene geçileceği konusu da artık daha detaylı irdelenmeye başlamıştır. Mevcut tek kutuplu düzenin değişeceğine çoğunluk kesin gözüyle bakmaktadır. Bunun nedeni kuşkusuz paxAmericana’dan bıkan dünyanın tek kutuplu düzende azamileşen sömürünün kısa zamanda dengelenmesine ihtiyaç duymasıdır. Ancak yeni düzenin iki kutuplu mu yoksa çok kutuplu mu olacağı hala tartışma konusudur. G PAKTLAR GÜÇ ODAKLARI VE YENİ Yeni Soğuk Savaş döneminde odak ülkeler yine ABD ile Rusya olmaktadır. Dünyada bu iki ülkenin gücüne ve küresel dış politika müdahaleciliği anlayışına sahip olan üçüncü bir ülke daha şu anlık yoktur. Bu da yeni sistemin şekillenmesinin bu iki gücün etrafında olacağının göstergesidir. Her ne kadar artık ideoloji öncelikli değilse de doğu ve batı liberalizminin birbirinden farklı geliştiği görülmektedir ki, doğu liberalizmine sahip olan devletlerin bugünkü güçlenmesinde jeopolitiği ön planda tuttukları görülmektedir. Zaten yeni kutuplaşmanın jeopolitik üzerine odaklanmış olması da Gürcistan’daki savaş sayesinde açıkça gözler önüne serilmiştir. Bu yüzden jeopolitik öneme sahip olan cephe ülkeleri yeni düzende olası bir dünya Bush savaşının potansiyel kırılma coğrafyaları konumundadırlar. Bugünkü karşılaşmada görüldüğü üzere ABD sırtını NATO’ya dayarken, Rusya da Şanghay İşbirliği Örgütü’nden destek almaktadır. Dolayısıyla yenilenmekte olan Soğuk Savaş döneminde de eskisinde olduğu gibi karşılıklı paktların etkin olacağı gözükmektedir. Şu anda anlamını ve değerini yitirdiği halde genişleme çalışmalarını yürüten NATO, Varşova Paktı’nın yerini alacağını düşünebileceğimiz, ancak yeni şekillenmeye başlayan ŞİÖ ile karşı karşıya kalacak şekilde gelişmeler sürmektedir. Olaylar bu şekilde gerçekleşirse ortaya çıkan kutuplaşma NATO’nun tekrar anlam kazanmasına da yol açabilir. Sovyetler Birliği’nin ve Varşova Paktı’nın çöküşü ekonomi temelli olmuştu. Ancak eğer ŞİÖ eski Varşova Paktı’nın yerini alırsa, ekonomi konusu zayıflığın aksine paktın gücünün sürekliliğini sağlayacak şekilde kuvvetli olacaktır. Çünkü ŞİÖ Orta Asya’daki enerji kaynaklarının güvenliği üzerine Gürcistan savaşının ardından ABD sırtını NATO’ya dayarken, Rusya da Şanghay İşbirliği Örgütü’nden destek alıyor. Dolayısıyla yenilenmekte olan Soğuk Savaş döneminde de eskisinde olduğu gibi karşılıklı paktların etkin olacağı açıkça görülüyor. oluşturulmuştur. Bu durum NATO için ciddi bir dezavantajdır. Çünkü ABD hariç tüm NATO ülkeleri doğalgazda önemli ölçüde Rusya’ya bağlı olacaktır. Bugün % 30’lar civarında seyreden Rice Yeni Soğuk Savaş’ın şekillenme süreci ABDRusya çekişmesi ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 22 Eylül 2008/221 AB’nin bu bağımlılık oranının 2020’de % 70’leri bulmasından korkulmaktadır. Yani paktlaşması muhtemel bir ŞİÖ, NATO üzerinde enerjiye dayalı ciddi bir ekonomik etkiye sahip olacaktır. Bunun Rusya, Hazar ve Orta Asya’ya yönelik politikalarda ABD ile NATO Avrupa’sı arasında ikilik yaratması beklenmelidir. ŞİÖ gerçek bir savunma paktına dönüşüp NATO’nun karşısına dikilirse, Çin ve Rusya’nın arasındaki savunma ortaklığı sayesinde güç dengesi Rusya ve müttefiklerinin tarafına kayabilir. Bu durumda ABD’nin NATO’yu Atlantik’in çok daha ötesine taşıyarak güçlenmiş bir Japonya ya da Hindistan’dan en az birini NATO bünyesine katması, diğerinin de ŞİÖ’ye katılmasına engel olması gerekmektedir. Burada özellikle Hidistan’ın ciddi bir belirleyiciliği olabilir. Dolayısıyla Hindistan’ın bundan en verimli şekilde yararlanabilecek şekilde bağlantısız olarak denge siyaseti gütmesi beklenebilir. Rusya ise Gürcistan’da ortaya çıkan durum sayesinde Kafkaslar’da son söz söyleyen ülkenin kendisi olduğunu ispatlarken, ABD’den medet ummanın bir sınırı olduğunu hem bölge ülkelerine hem de dünyaya göstermiştir. Bu durum, Rusya’nın güçlendiği doğrultusunda dünyaya gönderdiği bir mesajdır. Aynı zamanda Rusya’nın güçlenmesi stratejisinin de bir parçasıdır. Anlaşılan o ki, Rusya süper güç titrine ulaşmayı beklenenden daha erkene almaya çalışmaktadır. Bunu da ABD’nin Irak ve Afganistan sayesinde elleri kolları bağlıyken yapabileceğini ummuştur. Yani ivme kazanması için zamanlamasını iyi hesap etmiştir. ABD’nin Irak’tan çekilmesi tartışmalarının ciddiyet kazanması da ABD’nin iki sene içinde Rusya’nın güçlenmesine karşı daha fazla önlem almaya çalışacağının bir göstergesi olabilir. YOKSA İKİ BUÇUK KUTUPLU MU? ÇOK KUTUPLU MU Aslında bir süredir dünyanın çok kutuplu bir düzene doğru gitmekte olduğu söylenmektedir. Alvin Toeffler’in süper güç olma şartlarını kaba kuvvet, ekonomik güç ve bilgi gücüne sahip olmak şeklinde yansıttığını biliyoruz. Ancak bu tarif bile bugün yetersiz kalmaktadır. Bu üçünü önşart olarak kabul ederek, buna hedefe yönelik kültürel gelişmeyi de eklemek gerekir. Bu yüzden büyük güçlerin bugünkü durumlarına bakıldığında süper güç olan ABD ile süper güç eğiliminde olan Rusya’nın haricinde üçüncü bir süper güç adayı gözükmemektedir. Dolayısıyla çok kutuplu bir sisteme geçilmesi zor gözükmektedir. Bunda etkin olacak iki güç Çin ve AB’dir. ABD ve Rusya’ya en
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle