17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Erdal SARIZEYBEK TUSAM İç Güvenlik ve Terör Danışmanı [email protected] ST R A T E J İ c skeri operasyonların hedefinde dağdaki terörist vardır, “Son terörist de etkisiz hale getirilinceye kadar operasyonlar sürecek” diyen Genelkurmay’ın açıklamaları hedefin bu olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir; dağdaki terörist. Siyasi iradenin de hedefi dağdaki teröristtir çünkü yıllardır dağdakileri aşağı indirmeye çalışmaktadır, eve dönün, yuvaya dönün, düz ovada siyaset yapın diyerek. Ulusal kaynaklarımızın da hedefinde dağdaki terörist vardır çünkü her bir teröristin etkisiz hale getirilmesinin bugünkü bedeli yedi milyon dolardır ve bunu bize hükümetin bir bakanı söylemektedir. Otuz yıldır süren terörle mücadelede TSK ile gelen giden her hükümet dağdaki teröristi hedef almış olmasına karşın bu dağdakiler hiç bitmemektedir. Otuz bini etkisizleştirilmiş olmasına rağmen hala dağdaki çatışmalar sürmektedir. Çıkarılan yasalara rağmen dağa çıkış durdurulamamakta ve ulusal kaynaklar sonuç vermeyen bir mücadelede tüketilmektedir. Türkiye’de terörle mücadeleye ilişkin her şey konuşulmuştur ama mücadelenin hedefinde olan dağdaki terörist nedense gündeme yeterince taşınmamıştır. Dağdakilerin psikolojisi hakkında pek çoğumuzun bilgisi ya hiç yoktur ya da zaman zaman medyada yer alan haberlerle sınırlı kalmıştır. Öncelikle şu sorunun cevap bulması gerekmektedir; kimdir bu terörist? Türkiye’nin dinamiklerini böylesine uğraştıran bu dağdakiler kimdir nedir, hiç düşündünüz mü bunu? A Dağda hedef olan teröristin iki türlü kimliği bulunuyor. Bunlardan birincisi, dağa çıkmadan önce sahip olduğu değerlerle bilinen insan kimliği, diğeri ise, dağa çıktıktan sonra kaybettiği değerlerle ortaya çıkan robotik kimlik… Türkiye’de. Ama yaşam süreleri alışagelmişin aksine kısadır; her bir çıkan altı yılını doldurmadan dağda ölür. Can alıcı soru ise şudur; böylesi yaşta insanları dağa çıkışa yönlendiren koşullar nedir? Sivrisinek bataklık benzetmesiyle yola çıkanların bu soruya cevap verebilmelerini düşünmek yanıltıcı olur, çünkü bu yaklaşımları yanlıştır. Bugünün katil robotları dağa çıkmadan önce sivrisinek değil insandır ve bizim ülkemizde insanlarımızın yaşadığı bir bataklık da yoktur. Yüreğindeki hainliktir, diyerek söze başlayanlar da yanılır çünkü hainlik doğuştan değil sonradan edinilen bir kişilik bozukluğunu yansıtır, kimse anasından hain damgasıyla doğmaz. Peki, öyleyse bunlar neden dağa çıkar? Dağdaki terörist Hedef: Cumhuriyet Strateji 22 Eylül 2008/221 DAĞDAKİLER Yaşadığımız olaylardan edindiğimiz tecrübelerin ışığında şunu açıkça söyleyebiliriz; dağdaki hedef olan teröristin iki türlü kimliği vardır; birincisi, dağa çıkmadan önce sahip olduğu değerlerle bilinen insan kimliği, diğeri ise, dağa çıktıktan sonra kaybettiği değerlerle ortaya çıkan robotik kimlik. Dağdakiler, dağa çıkış öncesi bir insandır, bizim gibi ekmek yer ve su içer. Yine dağa çıkış öncesi bir anası vardır bizim gibi, belki bir sevdiği, anıları hayalleri vardır. Ancak dağa çıkış sonrası bu değerleri, zorlu bir öğretim ve vahşi bir eğitimle elinden alınır ve uzaktan kumanda edilen içi boş bir robota dönüştürülür. Dağdakilerin yurttaşlıkla bir ilgileri olmasa da, büyük çoğunluğu Bölücü örgüt üyeleri... Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşır, yani kağıt üzerinde de olsa bunlar Türk’tür. Dağa çıkış nedenlerine gelince, genelde birbirinin aynıdır; ya kaçırılmıştır çocuk yaşta, ya kandırılmıştır ağabeyleri tarafından ya da tanımını bilmediği bir özgürlüğü bulabilmek umuduyla çıkmıştır dağa. Çıkanların erkeği sayıca kızlardan fazladır, yaşları da çıkış tarihi itibariyle 8’den başlar 16’ya kadar yükselir. Nerede yetiştiklerine gelince, bizim ülkemizde yetişir, yaşam biçimi çağdaşlıktan ve demokrasi kültüründen uzaktır hatta kırsalda yaşayanlar bu kavramları hiç bilmez. Sosyal hukuk nizamı yerine aşiret ve töre kültürü günlük yaşamı biçimlendirir. Kan davaları ile toprak davaları bu kültürün sonuçlarıdır ve çağdaş hukuk yerine kin ve intikam hisleriyle keskinlik kazanmış bir hak alma, hak verme düzeni kendine bu kültürde yer bulmuştur. Hakkı alan da veren de aşirettir; toprak ağası, köy ağası, kaçak ağası ve son otuz yıldır bizi hiç terk etmeyen terör ağaları gibi sıkça kullanılan bu unvanlar kişilerin kendi alanında otorite olduğunu gösterir. Doğudaki kırsalımız orta çağ görünümündedir; birbirinden uzak köy ve mezralar, şehirlere uzak ve bir dağın başına atılmış gibi duran çarpık yerleşimler ve bu yerleşim birimlerindeki alt yapı ve iletişim eksikliği insanları toplum düzeninden uzaklaştırır. Burada ayrı bir dünya vardır ve bu dünyada çağdaş yaşamdan ayrı kurallar, ayrı idare, ayrı hukuk, ayrı yargı hüküm sürer. Bu ayrı dünyada toplum düzenini şekillendiren aşiretler içe dönük kapalı topluluklardır ve kendilerine özgü bir yönetim biçimi geliştirmişlerdir. Bölge kırsalında yaşayan halkımızın bu yönetim içerisinde kendisine yaşam hakkı bulabilmesi olanaksızdır tıpkı patronişçi ilişkisinde olduğu gibi; ağalık sistemi dışında kalan bireyler hiçbir hak ve hukuka sahip olmayan işçiler gibidir. Cehalet, yoksulluk, işsizlik ve aşırı nüfus bu gurup içerisinde yaygındır. 90’lı yıllarda terörden kaynaklı göçler bu olumsuzlukları daha da ağırlaştırmıştır. Çağdaş demokrasilerde böylesi bir çağ dışı yapı olamaz çünkü bu yapı içerisinde bireylerin temel hak ve özgürlüklerinden bahsedebilmek mümkün değildir. Haklar ağaların elinde, özgürlüklerin kullanımı da ağaların izin verdiği ölçüdedir. İşte dağa çıkış bu tablo içerisinde gerçekleşir. Bu tablo içerisinde çocuğun adı yoktur, sözü de varlığı da yoktur. Hele ki bu çocuk kız çocuğu ise, hak ve özgürlüğü, özgür iradesiyle ortaya koyacağı bir davranış biçimi hiç yoktur. DAĞA ÇIKIŞ Böylesi bir yapıda kişilik bulmayan çocuklar ve genç kızlar dağa çıkar ama hain olmak için değil, devlete karşı gelmek için değil, Türkiye’yi parçalamak bölmek için değil, sadece ve sadece yaşadığı sosyal baskıdan kurtulup özgür olmak için. 1999 yılında Van Erçiş’te köyün üç güzel kızı dağa çıkarken yakalandı ve soruldu neden, diye. Alınan cevap kısa ve netti; özgür olmak için. Artık öylesi bir duruma gelindi ki, televizyon aracılığıyla özgürlüğün ne demek olduğuna tanık olan kızlar sevdiği erkeğe verilmezse dağa çıkar oldu, çeşme sohbetlerine izin verilmezse dağa çıkar oldu, okula gönderilmezse dağa çıkar oldu, bu nasıl bir trajedi görebiliyor musunuz? Kız çocukları bir yana, bir de erkeği vardır bu trajedinin. Daha çocuk yaştakiler iş bulmak için, adam yerine konmak için, kan davasından kaçmak için, daha iyi bir yaşam bulmayı umut ettiği için, ağalarının sözünü dinlediği ya da dinlemediği için dağa çıkar oldu bizim ülkemizde. Daha çok FEODAL YAPI Türkiye’nin doğusunda Osmanlı’dan beri süregelen bir feodal yapı vardır. Bu yapı aşiretler, ağalar, şeyhler ve şıhlarla şekillenir. Doğudaki bu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle