17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Prof. Dr. Nadim MACİT Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi TUSAM/Danışman Yahudi, Hıristiyan inançları ve emperyalist amaçlar… C S TRATEJİ çözme girişimleri hiç eksik olmadı. Şifre okuma ve gelecekten haber verme şeklinde tezahür eden bu inanç, kendini yeni iddialarla açığa vurmuş ve bu konuda ilginç ayrışmalar yaşanmıştır. Nitekim Victor Houteff (1885–1955) peygamberliğini ilan etmiş ve bu nedenle Yedinci Gün Adventist Kilise’sinden kovulmuştur.(5) Milenyumcu hareketler tarihsel olarak çok sayıda olsa da Hıristiyanlık sürümündeki ana teolojik görüş Mesih’in dünyaya dönerek bir krallık kuracağı ve Kudüs’te bin yıl hüküm süreceği şeklindedir.(6) Kaos döneminin ilk yarısında kargaşa ve şiddet egemen olacaktır. İlk üç buçuk yıllık sürenin ardından, aslında, şeytan olan karizmatik bir kişi ortaya çıkacaktır. O da Armagedon’a, yani İsrail’de gerçekleşecek iyi ile kötü arasındaki son savaşa dek üç buçuk yıl hüküm sürecektir. (Daniel 9/ 26–27) Armagedon sırasında birçok Yahudi ölecektir. Mesih’in dünyaya inmesinden sonra sağ kalan Yahudiler, inançlarını değiştirerek İsa’yı Mesihleri olarak kabul edeceklerdir. Şeytan’ın her şeyden uzak tutulacağı bin yıl yaşanacaktır. Bu bin yıl süresince savaş, açlık ve acı olmayacaktır.(7) Altın çağ olarak hedeflenen dünya krallığı Hıristiyan mezheplerinin ortak görüşüdür. Aralarındaki fark, olayın gerçekleşme yöntemi, dönemleri, araçları ve aktörleri etrafında düğümlenir. Üçüncü bin yıl stratejisi II. Jean Paul tarafından ilan edilmiş ve ilk anda yapılması gerekenler diyalogcu kanadın katılımıyla ülkemizde gerçekleştirilmiştir. D ünya devleti/Tanrı Krallığı anlatım açısından farklı, içerik açısından aynıdır. İkisinin arasındaki fark; birisi bunu dünyevi, diğeri din diliyle temellendirir. Dünyanın geleceğine ilişkin her iki tasavvur biçimi, bazı önemli farklılıklarla birlikte aynı kapıya çıkar. Dünya devleti fikri, dinipolitik bir mesele olup, bu tasavvurun arkasında Yahudi ve Hıristiyan inançları ve bunların emperyalist amaçları yatmaktadır. Çünkü Tanrı Krallığı inancı ve bunu gerçekleştirme yöntemi "Dünya Devleti" düşüncesiyle birebir örtüşür. Tanrı Krallığı meselesi, Mesih’in yeryüzüne yeniden dönüşü inancıyla bağlantılıdır. Yahudilik açısından beklenen Mesih, Davut soyundan gelecek ve Yahudileri kurtaracaktır. (Mezmurlar, Bab:17, 18) Bu olayın gerçekleşeceği yer; Ortadoğu’dur. Özellikle Kudüs ve çevresidir. Bu bağlamda Kutsal Mabet’in yeniden inşa edilmesi, Kudüs merkezli teolojik bir hedeftir. "Davut’’un tahtında oturan, yarış atlarına ve diğer atlara binen krallar ve prensler Kudüs’ün kapılarından girecekler" (Yeremya 17/25) Keza Yahudilerle diğerleri arasında olması beklenen Armagedon savaşı da yine Ortadoğu’da gerçekleşecektir. Buna göre Yahudi Mesihçiliği vaat edilmiş topraklarda İsrail Krallığının yeniden kurulmasıdır. Bu inanca göre Mesih ortaya çıkmadan önce dinsizlik ve ahlaksızlık hâkim olacak, Tanrı düşmanı olan kuvvetler Kudüs’e hücum edecek, insanlarda utanma duygusu azalacak, büyüklere saygı kalmayacaktır. Kudüs harap olacaktır. Mesih gelerek Yahudi Krallığını yeniden kuracak ve bütün insanlığa hükmedecektir. Hz. Davut’un tahtına oturarak dünyayı yönetecektir. Bu taht Sion tepesinde bulunacaktır. (1) Hıristiyanlık açısından Mesih’in yeniden dünyaya dönüşü biraz farklıdır. Vatikan’a göre: "Misyoner faaliyetin süresi Mesih’in ilk gelişi ile ikinci gelişi arasındaki zamana yayılır. Sonra kiliseler Tanrı’nın krallığına dönüşür." (2) Bu zaman aralığında savaşlar, depremler ve kıtlıklar nedeniyle dünya toptan çöküşe gidecektir. Son nokta ise dinsizliği temsil eden Deccal’ın egemenliğiyle gerçekleşecektir. Mesih, dünyaya gelerek hâkimiyeti ele alacak ve dünya düzenini kuracaktır. Ünlü teolog Augustin anılan inancı şöyle yorumlar: "Mesih "benim hükümdarlığım dünyada değil" dememiş, "benim hükümdarlığım bu dünyada değil" demişti. Ne demek istediği "Senin hükümdarlığın gelsin" duasında en iyi şekilde belirtilmiştir. İsa’nın vaadini inkâr etmek Hıristiyan umudunun temelini yıkmaktır."(3) Bu teolojik çıkarım; kutsal kitapların şifreli diline yaslanır. Ve bu öykü köktenci Protestan akımlar tarafından daha dramatik şekilde yeniden inşa edilir. Protestan mezhebinden türeyen köktenci akımlara göre Tanrı ve İsa Mesih’in bildiği kilise sayısı vardır. Bu sayı tamamlanınca kilise göğe yükselir. Bunun akabinde Tanrı krallığı ve Türkiye Hıristiyanlığın ve Museviliğin kutsal kitaplarında yer alan Tanrı krallığı ile dünya devleti fikri örtüşüyor. ABD’de güçlenen Evanjelist yaklaşım, mesihin dönüşünün ardından İsrail merkezli bir savaş yaşanacağını, bundan sonra altın çağın başlayacağını savunuyor. türbülasyon denilen yedi yıllık kaos dönemi başlar. Roma’nın yeniden canlanışı, şeytanın gökten atılışı, Deccal’ın yönetimi, İsrail’in işgal edilmesi, Babil’in yıkılışı, sahte peygamberlerin çıkması, 144 bin Yahudi’nin ve büyük bir kalabalığın mühürlenişi bu dönemde gerçekleşir. İsa Mesih üçüncü kez dünyaya gelir ve Armagedon savaşı gerçekleşir. Bin yıllık altın çağ başlar.(4) Bu tarih tasavvuru ABD toplumu ve yönetimi tarafından paylaşılan en yaygın inançtır. Hıristiyan geleneğinde Mesih’in yeryüzüne dönüşü teolojik tartışmalara ve buna bağlı olarak tarih düşürmelere konu olmuştur. Yedinci Gün Adventist Kilise’si İsa’nın 1843 yahut 1844’de dünyaya döneceğine inanan William Miller’a (1782–1849) dayanır. Öngörülen tarihte İsa’nın dönüşü gerçekleşmeyince bu hareket büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Ne var ki yine de bu hareketin içinde önemli bir kesim Mesih’in yakında döneceğine inanmaya devam eder. Kitabı Mukaddes’in geçmişle ve gelecekle ilgili dilini şifre mantığına bağlı olarak KAOSUN İŞARETLERİ Binyılcılar, kaosun başladığına ilişkin işaretler sunmaktadırlar. İsrail’in 1948’de kuruluşuyla birlikte Tanrı’nın saati kuruldu. Çernobil faciası, iletişim alanında yaşanan teknolojik gelişmeler yoluyla herkesin şifrelenmesi, biyolojik teknoloji, Irak’ın işgali, Fırat’ın kuruması Mesih’in dünyaya yeniden gelişinin işaretleridir. Dünya ölçeğinde olan ve olacak şiddetli depremleri ve benzeri olayları kozmik dönüşümün habercisi sayarlar. (Daniel 12/ 14, Matta:24/17) Ayrıca dünyadaki ekonomik ve politik güç sistemlerinin giderek merkezileşmesini, dünyanın büyük bir bölümünü kandıracak şeytanın cisimleşmiş bir simgesi olarak görürler. (Daniel 7/12; Matta 24/115)(8) Anılan olaylara Bush duada... ilişkin belirlenen coğrafya Ortadoğu olduğuna göre bu coğrafyada her türlü şiddeti ve kargaşayı beslemek dini bir görevdir. Kaosun yaygınlaşması, İsa Mesih’e bir an önce kavuşma anlamını taşımaktadır. Nitekim "kurtarıcının Sion’a dönmesi (İşaya 52/20) şeklinde dile getirilen beklenti Aziz Paul’un dilinde "kurtarıcı Sion’dan döner" (Romalılara 11/26) anlamında yorumlanır. Öyleyse bu sürece yardımcı olmak gerekir. İyilik ve kötülük güçleri arasında cereyan edecek olan bu savaş bir an evvel olup bitmelidir. Çünkü bunun ardından Mesih’in başında bulunduğu ermiş şehitlerin bin yıllık dönemi ve şeytanının bozguna uğratıldığı ve bir yeryüzü cennetinin kurulduğu dönem başlar. Her türlü şiddeti meşru gören bu anlayışın mensupları, yeni dönemin başlaması için kendilerini feda ediyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle