17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

büyüklüğe erişmesine karşın Afganistan’daki İtalyan askerler... NATO’nun yeni ve daha çetrefilli sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere sorunların başında müşterek bir harekat azminin ve beklentisinin olmaması gelmektedir ki bu da "vizyonsuzluk" demektir. Bu bağlamda ortak anlayıştan uzak olunmasına bir örnek olarak, ABD ve İngiltere’nin harekatın başından itibaren olaya bir terörle mücadele operasyonu olarak bakmalarına karşın, başta Almanya, İtalya olmak üzere, Afganistan’a giden öteki ülkelerin çoğunun, harekata pasif düzeyde ve ülkenin istikrara kavuşması, yeniden inşa edilmesi anlamında bakmaları gösterilebilir. Kaldı ki özellikle ülkenin güneyi ve doğusunda artan Taliban etkinliği bu bölgelerde görev yapan ISAF güçlerinin, harekat hedeflerinin dışındaki, bölge halkının artan gereksinimleri ve bölge gerçekleri ışığında, terörle NATO’nun bu ülkedeki müstakbel yenilgisinin aktif mücadelenin yanı sıra uyuşturucu ekimi habercisi olarak algılanmaktadır. Nitekim NATO mücadelesi, inşa ve yapılandırma ile sivil kesim için zaman zaman elde edildiği söylenen taktik başarılara önemli olan istikrar yaratma gereksinimlerini bir karşın bölgede gün geçtikçe güç kaybetmekte, arada yürütme gibi çeşitli işleri aynı anda kontrolü yitirmektedir. Bu gerçeklerin ötesinde, taktik yüklenmelerine de neden olmaktadır. Bu, çok çeşitli alandaki genel başarısızlığın yanı sıra, sivil sektöre boyutlar arz eden görev beklentileri ise hiçbir işin tam uyuşturucu ekimine karşı alınacak önlemlerde destek olarak yapılamaması gibi bir sonuç doğurmaktadır. çalışmaları veya Afgan güvenlik güçlerinin Bu tür çeşitlilik arz eden sorunlar, NATO ve geliştirilmesi gibi hususlarda da aksamalar olmakta dolayısıyla ISAF’ın terörle mücadele çabalarının ve görevlendirilmiş ülkelerin işlerini gereği kadar hızını da kesmektedir. Örneğin, Eylül 2006’da ülkenin ciddi yapmadıkları da dile getirilmektedir. İnşa ve güneyinde başlatılan "Medusa harekatında" ciddi bir yeniden yapılandırma çalışmaları ile görevlendirilmiş Taliban direnişiyle karşılaşan NATO güçlerinin Alman birliğinin askerlerinin büyük bir kısmının Kanadalı komutanı, diğer ülke birliklerinden ek bütün görev süreleri sırasında kışlalarını hemen destek istediğinde, başta Almanya olmak üzere birçok hemen hiç terk etmedikleri söylentisi de bu bağlamda ülke, Afganistan’da istikrar sağlama ve inşa sıklıkla dile getirilen hususlardandır. amaçlarıyla bulundukları ve ülkelerinin yasalarının Bütün bu askeri ve lojistik sorunlarının yanı sıra kendilerini sınırladığı gerekçesiyle destek vermekten Afganistan harekatındaki ciddi bir strateji eksikliği de kaçınmışlardır. Bu anlayışın ise, uluslararası düzeyde yakalanan Taliban unsurlarının "ne ile" yapılacak askeri operasyonlarda belli risk ve suçlanacağıdır. Ortada savaş suçları ile ilgili bir yüklemler içerdiği anlayışına ters düştüğü ortadadır. uluslararası anlaşmazlık konusu varken ABD, Taliban Söz konusu anlayışın sonucu, ISAF’a gönderilen ve ElKaide mensuplarını terör suçlusu olarak ele birliklerin bir yandan ISAF komutanlığının belli alıp, Cenevre Konvansiyonu’na aykırı bir şekilde ölçülerde emri altında olmalarının yanı sıra politik muamele etmekte buna karşılık birçok Batılı müttefik bazı sınırlamalara da tabi olmaları yönünden ise esirlerin Cenevre Konvansiyonu ve savaş suçluları girişilecek askeri operasyonları sıkıntıya sokacak bir anlayışına göre ele alınmasından yanadır. Ayrıca sorunun ortaya çıkması söz konusudur. Afganistan’da ISAF’a ait toplama kampı veya NATO’nun başarısızlığının önemli bir başka cezaevleri bulunmadığından, yakalanan Taliban nedeni de lojistik ve savaş desteği sağlayacak gereç mensuplarının NATO’nun Avrupalı üyelerince teslim ve özellikle nakliye unsurlarının kıt olması ve edilmesi hususu da uzun süre karışıklığa ve dağılımdaki eşitsizliğidir. Buna gösterilen en somut tartışmalara neden olmuştur. Bu konu harekat örnekler, helikopter ve istihbarat sağlayacak alanının genişlemesine paralel olarak yakalanan gereçlerin eksikliğidir. Ayrıca eldeki silah sistem ve esirlerin de çokluğu nedeniyle 2005 yılından itibaren gereçlerinin, özellikle görevli askerlerin korunmasına çeşitli ISAF üyesi ülkelerin bunları Afgan yetkililere ayrılması ve aktif savaş alanına yeterli düzeyde tahsis teslimi ile bir ölçüde çözümlenmiş ise de yine de tek edilememesi de sorun yaratmaktadır. Yine, Taliban’a ve ortak bir esir prosedürü olmaması da eleştirilen bir karşı mücadelede askerlere zarar gelmemesi için kara diğer husustur. Yine ABD’nin zaman zaman operasyonlarından kaçınılması ve hava harekatlarına yakalanan esirleri Avrupa ülkeleri üzerinden uçaklarla ağırlık verilmesinin de etkin bir mücadeleyi başta Guantanamo olmak üzere çeşitli tutuklu engellediği söylenmektedir. Kaldı ki hava akınlarında, kamplarına götürmesi hususu da eleştiri konusu Taliban’ın çoğu zaman sivil halkı kalkan gibi kullanıp olmaktadır. Bu ve benzeri hususlar da zaman zaman onların zarar görmelerini sağlaması da ISAF’a prestij NATO’nun Afganistan operasyonunu insan hakları kaybettirmektedir. açısından uluslararası arenada sorgulama noktasına Bütün bu ve benzeri nedenlerden ve ağırlıklı getirmektedir. Ayrıca son günlerde ülke içi ciddi bir olarak NATO güçlerine tahsis edilen malzemenin ve krize saplanmış olan Pakistan’ın Afganistan sınırında amaçlanan görev için ayrılmış birliklerin yetersizliği bulunan ve aşiretlerin kontrolü altında olan bölgesinin C S TRATEJİ 11 ElKaide ve Taliban unsurlarının lojistik ve eğitimi ile saklanması konusundaki önemi de NATO’yu ve başarısını etkilemektedir. Pakistan ile bu husus halledilmedikçe Afganistan sorununun çözümü ve NATO’nun başarısı imkansızdır. Bunların yanı sıra Taktik alanda elde edilen askeri deneyimler ve istihbarat paylaşımının da yetersizliği sıkça dile getirilmektedir. Söz konusu eksiklikler ve birçok NATO müttefikinin, bu operasyonun finansal boyutundan kaçınmaları da NATO’nun ciddi stratejiler geliştirememesine neden olmaktadır. TÜRKİYE VE AFGANİSTAN ISAF’ın en etkin katılımcılarından biri olan Türk Silahlı Kuvvetleri bölgede önemli bir güç katılımıyla operasyonun başından beri görev yapmaktadır. ISAF, İngiltere’nin komutası altında 21 ülkeden yaklaşık 5000 askerle göreve başladı. Bu görevin bir özelliği de ISAF komutalığının NATO’nun kendi coğrafyası dışında üstlendiği ilk operasyon olmasıydı. Bu çok uluslu barış gücünde komutayı iki kez devralan Türkiye, ilkini Haziran 2002’de İngiltere’den devraldı. Türkiye’nin altı aylık olmak üzere üstlendiği ISAF komutası, kime devredileceği konusundaki tartışmaların uzaması ve ISAF içerisindeki ülkelerin komutaya sahip olma konusunda çekinik davranmaları nedeniyle ancak sekiz ay sonra son bulabildi. Türkiye NATO kontrolünde olan ISAF komutasını 2004’te tekrar aldı ve Ağustos 2005’te İtalyanlara teslim etti. Avrupa ülkeleri ve ABD, Türkiye’nin komutanlığı süresince birliklerini Afganistan’dan çekmeyeceklerine dair güvence vermiş olmalarına rağmen, Belçika ve Portekiz daha sonra birliklerini buradan çekti. Türkiye’ye 228 milyon dolarlık yardımın verilmesi yönündeki karar da ABD kongresinden geç çıkarıldı. Ayrıca Türkiye’nin ISAF’taki görev alanının genişletilmeyeceğine dair garanti verilmesine rağmen ABD kongresinden bu hususta aksi kararların çıkması Türkiye’nin komutayı alma konusundaki endişelerini haklı çıkarmış oldu. Halen Kabil çevresi ve Kabil hava alanını kontrol eden Türkiye, 2007’den sonra tekrar ISAF komutasını üstlenebileceğini açıkladı. Ancak Türkiye’ye PKK konusunda genelde bu güne kadar yardımcı olmak bir yana, PKK’ya destekleri açıkça ve sık sık belirtilen başta ABD’ye, NATO müttefiklerimize ve genel anlamda NATO’ya katkılarımızın daha ne kadar süreceği merak konusudur. Irak’ın Kuzeyi dışında Afganistan, Kosova, BosnaHersek ve Lübnan dahil bir çok barış operasyonuna ve teröre karşı mücadeleye katılması Batılılarca teşvik edilen Türkiye’nin kendi terör sorununda Irak’ın Kuzeyi’ne girememesi çelişkilerin aynasıdır. Kaldı ki yukarıda saydığımız sorunların üstesinden gelemediği için Afganistan’da kaybetmeye mahkum gibi gözüken NATO’ya, Türkiye tarafından sağlanan destek ve varlık, savaşın giderek Kabil’e yaklaşması nedeniyle oradaki birliğimizi de tehdit eder hale gelmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana hür dünya söylemleri doğrultusunda Kore dahil çeşitli yerlerde şehit vermiş olan ülkemizin artık çifte standartlı, iki yüzlü çarpık terör anlayışlı Batılılara dur demesinin ve katkılarını sınırlandırmasının zamanı gelmiştir. Afganistan’a asker gönderen NATO üyesi ülkelerin ‘terörle mücadeleye’ yeterince birlik ayırmamaları, Karzai yönetiminin başarısızlığı ElKaide ve Taliban’ı güçlendiriyor. Afganistan’ın NATO açısından bir yenilgi alanı olacağı değerlendiriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle