17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

batı komutanlığı" veya "İran’ın ilk savunma hattı" olarak nitelendirilmektedir. Bu savaşta İsrail’e karşı başarılı bir direniş gösteren Hizbullah’ın başarısında, İran’ın silah, teçhizat, eğitim, danışmanlık, maddi yardım, siyasi ve moral desteğinin rolü çok büyüktür. Savaş dünya kamuoyunu İran’ın nükleer programından bir süre uzaklaştırmış ve programı hızlandırmasına olanak vermiştir. C S TRATEJİ 11 zayiat hem karşı tarafta hem de tüm dünyada kamuoyunu aleyhe çevirir ve istenilenin tersi bir sonuç doğurur. Sivil zayiatı en aza indirebilmek için gerçek zamanlı istihbarat ve nokta hedeflerini vurabilen akıllı silahlara sahip olmak gerekmektedir. 9. Araziyi iyi bilen ve kullanan kazanır: Hizbullah’ın en önemli avantajlarından birisi araziyi İsrail’den daha iyi bilmesi ve kullanmasıdır. 1982–2000 yıllarında İsrail güney Lübnan’ı işgali sırasında kendi kontrolündeki Hıristiyan ağırlıklı "Güney Lübnan Ordusu"nun istihbarat desteğinden yararlanmıştı. Bu savaşta böyle bir destekten mahrumdu. 10. Kısa ve orta menzilli füzelere karşı da füze savunma sistemleri geliştirilmelidir: İsrail’in elindeki modern füze savunma sistemleri (Patriot, Arrow) uzun menzilli füzelere karşıdır, kısa ve orta menzilli füzelere etkili olamamıştır. 11. Tanksavar silahları yerleşim yerlerindeki çatışmalarda etkili olmaktadır: İsrail’in verdiği zayiatın önemli bir bölümü, meskun mahallerde binalara giren askerlere karşı Hizbullah’ın tanksavar ateşleri ile binaları tahrip etmesi sonucunda meydana gelmiştir. İSRAİL’İN HATALARI İsrail bu savaşta başlıca aşağıdaki hataları yapmıştır: Yıkıntılar 1. İsrail kararsız bir strateji arasındaki izledi: İsrail harekatın Lübnanlılar... başlangıcında karada Hizbullah mevzilerine karşı özel kuvvetler ağırlıklı sınırlı bir harekat ile koordineli olarak, Hizbullah’ın lojistik desteğini kesmek, komuta kontrol sistemini çökertmek, derinlikteki füzelerini imha etmek ve Hizbullah’ı Lübnan halkından ayırmak amacıyla 8000 muharip uçak ve 1600 taarruz helikopteri sortisi ile "muharebe sahasının tecridi" harekatı icra etmiştir. Karadaki başarısızlık üzerine harekatın son günlerinde kara harekatını genişletmeye karar vermiş ve 30000 kişilik bir kuvvetle Litani Nehrine ulaşmıştır. Başlangıçta büyük kuvvetlerle Litani Nehrine ulaşıp, Hizbullah’ın çekilme yollarını kesmesi ve sonra bölgede kalan Hizbullah birliklerini ve silahlarını imha etmesi daha uygun bir hareket tarzı olurdu. 2. Düşmanı küçük gördü: Bu güne kadarki Araplarla savaşında üstün teknolojik gücüne dayanarak kısa zamanda sonuç alan İsrail, Hizbullah’ın direnme gücünü yanlış değerlendirdi. 3. Hava Kuvvetleri ile sonuç alabileceğini zannetti: İsrail başlangıçta Hava Kuvvetleri ağırlıklı bir harekat icra etmiştir. Ancak Hava Kuvvetleri dağılmış, gizlenmiş ve gömülmüş Hizbullah birlik ve tesislerine etkili olamadı. 4. Düşmanın ağırlık merkezini yanlış tespit etti: İsrail Hizbullah’ın ağırlık merkezi (Düşmanın neyini alırsam hedefime ulaşırım sorusunun yanıtı) olarak Lübnan halkının Hizbullah’a desteğini belirlemiştir. Bu amaçla sivil halka ve tesislere hava kuvvetleri ve uzun menzilli topçu ile zayiat ve hasar vererek halka "bütün bunlar Hizbullah’ın yüzünden oluyor" dedirtmek istemiştir. Ancak İsrail’in istediğinin tersine, Lübnan halkının Hizbullah’a desteği artırmıştır. Evlerini terk eden bir milyon Lübnan’lı sivilin yüzde 30’nun çocuklardan oluşması, ileride Hizbullah’a en az 300000 üye veya sempatizan demektir. Savaştan sonra yapılan kamuoyu yoklamaları Lübnan halkının yüzde 87’nin Hizbullah’ı desteklediğini gösteriyor. 5. Savaşı Hizbullah’ın seçtiği yer ve zamanda kabul etti: İsrail’in 2000 yılında Güney Lübnan’dan çekilmesinden sonra Hizbullah İran ve Suriye’den yeteri kadar silah ve mühimmat desteği almış, muharebe sahasını hazırlamış, direnek noktaları oluşturmuş, eğitimini geliştirmiş ve kendisini hazır hissedince İsrail askerlerini kaçırarak İsrail’i savaşa çekmiştir. Zira Hizbullah’ın varlık nedeni İsrail tehdididir. İsrail ise direnek noktalarının etrafından dolaşıp süratle Litani Nehrine ulaşarak Hizbullah’ın çekilme yollarını kesmek yerine, direnek noktalarında zaman kaybetti ve zaiyat verdi. 6. Yedeklerini yeterli eğitimi vermeden savaşa soktu: Başlangıçta küçük bir kara kuvveti ile hedeflerine ulaşacağını değerlendiren İsrail, kara harekatını genişletmek zorunda kalınca eğitimi noksan olan yedek askerlerini savaşa soktu. 7. Kuzey İsrail’de yaşayan halkın güvenliğini sağlamakta zorlandı: Lübnan sınırına yakın bölgede yaşayan ve İsrail’in yüzde 12’sini oluşturan sivil halk, Daha önceki savaşlarda kısa sürede başarı sağlayan İsrail’in caydırıcılığı sarsıldı. Savaş sonucunda BM’nin etkisizliği teyit edilirken, ABDİsrail karşıtlığı tüm dünyada yükseldi. Hizbullah’ın füze taarruzlarına karşı savaş boyunca sığınaklarda yaşamış, İsrail bu insanlara yeterli ve düzenli destek vermekte zorlanmıştır. ALINAN DERSLER Lübnan savaşı kısa süre önce bitti. Bu nedenle harekata ait tüm veriler henüz elde yok. Bununla birlikte savaşın icrasından alınabilecek başlıca dersler şunlardır: 1. BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden en az birinin siyasi desteğine sahip olmadan taarruzi harekat uzun süre devam ettirilemez: İsrail ABD’nin desteği sayesinde 34 gün istediği gibi harekat icra edebilmiştir. Böyle bir desteğe sahip olmayan devletler harekatı baskın şeklinde başlatmak ve BM Güvenlik Konseyi karar almadan en kısa zamanda bitirmek zorundadır. 2. Gayrinizami kuvvetler modern silahlarla donatıldıklarında çok kuvvetli olmaktadır: Hizbullah gayrinizami bir kuvvet (örgüt) olmakla birlikte, İran’dan temin ettiği modern silahlara (füzeler, zırhlı araçlar, modern tanksavar ve uçaksavar silahları, insansız hava araçları gibi) sahiptir. Nizami orduların kullandığı bu silahların gayrinizami kuvvetlerin taktikleri ile kullanılması önemli bir sinerji yaratmıştır. 3. Bu tür örgütlere karşı Hava Kuvvetleri ile kesin sonuç almak olanaksızdır: Hava kuvvetleri derinlikteki hedefleri vurarak muharebe sahasını tecrit ederken, asıl sonuç geniş çaplı bir kara harekatı ile alınabilir. Ancak böyle bir harekatın baskın etkisinin azalacağı da göz önüne alınmalıdır. 4. Muharebeyi düşmanın istediği yer ve zamanda kabul etmek başarıyı zorlaştırır: İnisiyatif taarruz edende olmalıdır. 5. Alternatif plan (İhtimaliyat planı) daima bulunmalıdır: İsrail hava Kuvvetleri ile sonuç alamayacağını anlayınca kara harekatını hazırlıksız bir şekilde acele ile başlatmıştır. Oysa başlangıçtan itibaren böyle bir olasılığa karşı hazırlıklı olmalıydı. 6. Düşman küçük görülmemelidir. 7. İnisiyatif başarı için çok önemli bir faktördür: Hizbullah bu savaşa düzenli ordulardaki hiyerarşik komuta yapısı yerine, merkezi olmayan yatay bir teşkilatlanma ile girmiştir. Yerleşim birimlerinde hücreler halinde örgütlenen bir yapı içerisinde, küçük birlik liderlerine geniş inisiyatif tanınmıştır. Bu Hizbullah’ın "ağ merkezli harekatı"dır. Nasrallah’tan başka önemli bir komuta merkezi yoktur. Bu nedenle İsrail Hava Kuvvetleri Hizbullah’ın komuta kontrol sistemini çökertememiştir. 8. Sivil zayiattan kaçınılmalıdır: Sivillere verilen HİZBULLAH’I SİLAHSIZLANDIRMAK Lübnan savaşının temelinde Arap–İsrail çatışması yatmakla birlikte, asıl neden ABD’nin Ortadoğu’yu kendine göre şekillendirme (BOP) planının uygulanması, bu kapsamda "İran’ın Batı Komutanlığı" konumundaki Hizbullah’ın etkisiz hale getirilmesi ve İsrail’in güvenliğin sağlanmasıdır. Savaşta taraflardan hiç biri azami gücünü kullanamamış, bu nedenle sınırlı savaşın sonuçları da sınırlı kalmıştır. Savaş bitmemiştir. Tarihte pek çok örnekleri görüldüğü gibi bitmemiş savaşlar ileride yeni savaşlara sebep olmaktadır. Savaşın altında yatan temel sorunlar çözülmedikçe bu savaşın müteakip raundları kaçınılmazdır. İsrail 1982–2000 yılları arasında Güney Lübnan’ı işgali sırasında verdiği kayıpları ve işgalin yükünü yeniden göze alamamakta, bu nedenle ABD’nin desteği ile kendi güvenliğinin sorumluluğunu ve riskini BM Barış Gücüne bırakmaktadır. 1701 sayılı Güvenlik Konseyi kararının temel felsefesi, Hizbullah’ın silahsızlandırılarak İsrail’in güvenliğinin sağlanmasıdır. Hükümetin aksi iddialarına rağmen, kararda Hizbullah’ın silahsızlandırılması açıkça öngörülmektedir. Bu görev şeklen Lübnan Silahlı Kuvvetlerine verilmiştir. Barış Gücü ise Lübnan Silahlı Kuvvetlerine yardım etmekle görevlendirilmiştir. Ancak yüzde 35’i Şiilerden oluşan Lübnan Silahlı Kuvvetleri, Hizbullah’ı silahsızlandıracak ve tüm sınırları kontrol edecek güce sahip olsaydı Barış gücüne zaten gerek olmazdı. Dolayısıyla silahsızlandırılma ve sınır güvenliği görevlerinin Barış Gücüne düşeceği kesindir. Barış Gücünün ise İsrail’in güvenliğini sağlamak için askerlerinin hayatını tehlikeye atacağı şüphelidir. Savaşın ilk safhasını kazanmış olan Hizbullah’ın silahlarını gönüllü olarak bırakması için hiçbir neden yoktur. Hizbullah ya silahlarını saklayacak Barış Gücü de buna göz yumacak, ya da silahlarını bırakmak istemeyen Hizbullah’la Barış Gücü arasında çatışma çıkacaktır. Türkiye’nin Barış Gücüne muharip unsurlarla katılması TSK’yi de bu çatışmanın içine sokacaktır. Başbakan’ın söylediği gibi, Hizbullah’ı silahsızlandırma görevi verilince askerimizi geri çekmek Türkiye’nin itibarına daha çok zarar verir. Lübnan savaşından alınan dersler Türkiye için de önemlidir. Koşullar oldukça farklı olmakla birlikte, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki bölücü terör örgütüne yapması gereken ve meşru savunma hakkına dayanan harekatta bu derslerin bir kısmından yararlanılabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle