17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sonuç alınamadı ve yine elle tutulur bir ilerleme kaydedilemedi. Baas iktidarına karşı muhalif bir duruşa sahip olan çok sayıda grup var. Bunların bir kısmı yurt Haddam dışında, bir kısmı da ülke içerisinde bulunuyor. Bu gruplar genel olarak Sünniler, Kürtler, Yezidiler, liberaller ve komünistlerden oluşuyor. Ancak etnik, dini ya da mezhep temelli olan söz konusu muhalif grupların bırakın bir araya gelmesini aynı etnik gruptan, dinden ya da mezhepten olan birden fazla muhalif grup bulunuyor. Dolayısıyla her ne kadar hepsinin sıfatı "muhalif" olsa da her birinin farklı bir "Suriye"si var. Muhalif grupların amaçlarına ulaşmak için ihtiyaç duyduğu/duyacağı en önemli enstrüman olan gelecek tasarımları yok. Tek bir ortak amaçları var o da rejimi yıkmak. Ama bunun nasıl, ne şekilde olacağına dair ortak bir yöntem belirlenmiş değil. Daha da önemlisi rejim yıkıldıktan sonrasına ilişkin de herhangi bir plan, program ya da projeleri yok. Hepsinin hedefi aynı rejimi yıkmak ve Esad saltanatına bir son vermek. Ortak bir düşman: Baas; ortak bir hedef: rejimi yıkmak; buraya kadar her şey tamam ancak bundan sonrası muğlak. MÜSLÜMAN KARDEŞLER Öngörüldüğü üzere Suriye’de uygulanabilir ve sürdürülebilir bir reform hareketi isteniyorsa, bu dışarıdan sivil ya da askeri müdahalelerle değil içeriden bir dip dalgası şeklinde olmalıdır. Aksi takdirde Suriye’de rejim sadece yıkılacaktır. Yenisini inşa etmek ise çok uzun bir zaman ve çok sayıda can alacaktır. Başka bir ifade ile değişim yüzde 100 yerli yani Suriye yapımı olmalıdır. Diğer ülkeleri taklit etmek Suriye’yi beklenmeyen sonuçlara sürükleyebilir. Bu nedenle model alınacak ülke(ler) yalnızca emsal teşkil edebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, Suriye’deki mevcut rejim yani Baas PartisiOrduEl Muhaberat’ın oluşturduğu yönetim mekanizması siyasi bir rejimden ziyade kendine has özellikleri olan bir sistemdir. Söz konusu sistemin çarkları salt etnik, dini ya da mezhepsel unsurlarla örülmüş bir iktidar ağı tarafından değil büyük oranda kişisel ve daha da önemlisi ekonomik çıkarlara dayalı bir klan tarafından döndürülüyor. Daha açık bir ifade ile Suriye’de iktidar zannedildiği üzere sadece Nusayri azınlığın egemenliğinde değil. Suriye’de Baas Partisi’nin, ordunun ve El Muhaberat’ın kilit noktalarında sisteme entegre olmuş çok sayıda Sünni, Türk, Kürt, Yezidi, Dürzi ve Hıristiyan kimliklere sahip Suriyeli bulunuyor. Ve bu sistem öylesine çapraz bağlantılarla, öylesine sıkı bir şekilde iç içe geç(iril)miş ki, mekanizmanın işleyişini çözmek ve son kertede rejimi/sistemi çökertmek hiç de kolay değil. Suriye’deki bu düğümü çözebilecek tek güç doğru yerde, doğru zamanda, doğru yerden "halktan" destek alarak hareket edecek olan Müslüman Kardeşler’dir. Müslüman Kardeşler’in doğduğu topraklarda yani Mısır’da, yıllardır süren baskılara rağmen henüz işlevselliğini kazanamamış olsa da seçimlerde "korkutucu" oranlarda oy alması; Filistin’de Müslüman Kardeşler’in bir kolu olan Hamas’ın iktidara gelmesi; İran’da muhafazakârların hem de Mahmud Ahmedinecad gibi "katmerli" bir muhafazakarın iktidar koltuğuna oturması, Irak’ta halen istikrar sağlanamamış hatta sağlam temelli bir hükümet kurulamamış olsa bile yıllardır Saddam’ın baskı altında tuttuğu Şiiler’in sandıktan zaferle çıkması, yine Irak’ta ŞiiSünni çatışmalarının körüklenmesi Ortadoğu’da yeni bir radikalizm fırtınasının habercisi olarak algılandı. Her birinin kendi iç bünyelerinde farklı bileşenleri olsa da sonuç olarak hepsinin ortak noktası dini, etnik ya da mezhep merkezli yeni nesil radikalizm akımlarının kıvılcımları olmalarıydı. Nitekim Suriye’de de Baas yönetimi, 30 yılı aşkın bir süredir "sekülerizm" kılıfında sürgünlere, katliamlara varan çeşitli baskılar altında tutulan Sünnilerin, daha doğrusu ülkedeki "muhalif Sünni nüfusu" temsil eden Müslüman Kardeşler’in diğer örneklere benzer bir tehdit unsuru olarak yeniden ortaya çıkmasından korkuyor. İşte bu nedenle Beşşar Esad’ın gözü kulağı Londra merkez olmak üzere sürgünde bulunan ve yeniden örgütlenme Esad yandaşları... C S TRATEJİ 21 çabası içerisinde olan Müslüman Kardeşler’de. Esad, eğer günün birinde rejim devrilecekse bunu yapabilecek tek gücün Müslüman Kardeşler olduğunu biliyor. Nicelik ve nitelik olarak Müslüman Kardeşler’in her zaman için böyle bir güce haiz olduğunun farkında olan Esad içeride ipleri sıkı tutmaya çalışırken, Müslüman Kardeşler’in yurt dışında yaşayan lider kadrosu ile diyalog kurmaya çalıştığı ileri sürülüyor. Ancak Suriye’de anayasal olarak Müslüman Kardeşler’e üye olmak yasak. Dahası 17 Temmuz 1980 tarihinde çıkarılan ve halen Suriye Anayasası’nın 49. maddesi olarak yürürlükte olan yasa ile Müslüman Kardeşler’e üye olmanın cezası idam. Müslüman Kardeşler 49. madde kaldırılmadan ve olağanüstü hal yasası hafifletilmeden Baas iktidarı ile doğrudan temasa geçmeyi düşünmüyor. Başka bir deyişle Müslüman Kardeşler, üyelerinin ülkeye dönmelerine ve aktif siyasete katılmalarına olanak verecek olan reformlar gerçekleştirilmediği sürece rejimi tehdit etmeye devam edecek gibi görünüyor. ABD’nin İran’ı da kapsayan hedef çoğaltmasının ardından Esad’daki ilk kaygılar yerini sükunete bırakmaya başladı. Ülkenin en etkili muhalif kesimi olarak görülen Müslüman Kardeşler politik alanda aktifleşme çabasına girmiş görünüyor. Esad ise sert uygulamalara dönme işareti veriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle