17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S belediye haline getirilmesi önerisi şimdiden Arnavutların gösteriler düzenlemesine neden oldu. Arnavutların söz konusu öneriyi Etnik enklavlar oluşturmak suretiyle Kosova’yı bölme amaçlı bir girişim olarak değerlendirilmesi müzakere görüşmelerinin düşünülenden uzun süreceğini gösteriyor. TRATEJİ 13 sürecinin eşiğinde... yeniden şekilleniyor Karadağ’daki bağımsızlık yanlıları... BELGRAD’I ÜRKÜTEN MİLLİYETÇİLİK Sırbistan’ı önümüzdeki dönemde bekleyen tek sorun ne Sancak ne de Kosova. Kosova gibi otonomisi sonradan kaldırılan Voyvodina bölgesinden özellikle de bölge nüfusunun yüzde 19’unu oluşturan 250 bin kadar Macar azınlıktanyükselen taleplerin de dikkate alınması gerekecek. Her ne kadar siyasi çizgide kalan bir rahatsızlık söz konusu ise de Panonya ovalarına serilmiş Voyvodina da başta ekonomik özerklik olmak üzere muhtariyetini tekrar kazanmak istiyor. Eski Yugoslavya ülkeleri ve Kosova’dan göç eden Sırp mültecilerin bir devlet politikası olarak Voyvodina’ya yerleştirilmeleri bölgenin demografisini değiştirmiş olsa da Macar, Hırvat, Romen ve Sloven azınlıkların üzerindeki yoğun Sırp baskısı uluslararası denklemde tepki doğuruyor. Öte yandan Presevo Vadisi Arnavutlarının da Belgrad yönetiminden şikâyetleri var ve düzenlenen gösteriler bu bölgede de tansiyonun yükselmekte olduğunun sinyallerini veriyor. Karadağ’ın ayrılışını 90’lardaki saldırgan tavrından uzaklaşarak sükunetle karşılayan Sırbistan’ın önce Kosova’da sonra diğer bölgelerde mevzi kaybetmeye başlaması ise Sırbistan içinde ciddi çalkantılara neden olacak gibi görünüyor. Nitekim Sırbistan muhalefeti, hayati konularda doğru adımları atamamak konusunda hükümeti eleştirmeye başladı. Öte yandan, Sırp hükümetinin Sancak’taki Blace, Jitişte ve Novi Pazar Belediye Meclislerini fes ederek başlattığı "geçici önlemler", Voyvodina’da Macarların mukim olduğu beldede seçimleri Sırp partilerinin kazanması gibi gelişmeler, kanlı savaş günlerini başlatan Miloşeviç dönemi uygulamalarını anımsatıyor. Böylece bir tarafta daha sert ve kararlı adımlar bekleyen muhalif Sırp gruplarının diğer bir tarafta da artık en ufak bir baskıyı kaldıracak gücü kalmamış azınlık gruplarının cepheleşmeye başladığı görülüyor. İki taraf da yeni bir savaşı göğüslemeyi, yeni katliamlara şahit olmayı kolayca göze alamayacaksa da her bir bağımsızlık bir tarafın özgürlük arzusunu kamçılarken bir tarafın topraklarını kaybetme endişesini azdıracaktır. Şiddetin tırmanmasını bugüne dek erteleyen, Sırbistan’ın savaş sonrasında içine düştüğü durumdu. Sırbistan bir yandan birilerine göre savaş suçlusu olan kendi "ulusal kahramanları"nın sebep olduğu sorunlarla bir yandan ekonomik darboğazla uğraşırken bir yandan da Batı’yla entegrasyonunu gerçekleştirmek durumundaydı. İşte bu nedenle de AB’nin mutlaka "bir kol mesafesinde" tutması gereken ülkelerden biri durumunda. Balkanlardaki her bölünme ve bağımsızlık ilanı, yeni girişimleri tetikliyor. BosnaHersek’te Sırp Cumhuriyeti, Sırbistan’da Voyvodina, Makedonya’da Arnavutlar istikrarsızlık unsuru olmaya aday. güçlü bir merkezi hükümet oluşturulması çağrılarına olumlu yanıt vermeyerek öz devlet yetkilerini ve özerkliğini korumak istiyor. Sırbistan Cumhuriyeti’nin ödünsüz yaklaşımı, kimi devlet kurumlarını işler ve etkin kılamayan BosnaHersek’i siyasi kriz eşiğine taşıyor. Ekonomik sıkıntılar da yaşayan BosnaHersek’in kaynama noktasına gelmesi halinde, ayrılıkçı yüzünü sık sık gösteren Sırbistan Cumhuriyeti bağımsızlık veya (eski) SırbistanKaradağ ile birleşmek yollarını denemekten çekinmeyecektir. Ayrılıkçı talepleri nedeniyle bölgede kaosa neden olanlardan bir diğeri de Makedonya’daki Arnavutlar. Toplam nüfusun yüzde 23’ünü oluşturan ve Makedonlarla entegrasyona yanaşmayan Arnavutlar, bağımsızlık taleplerini 2001’de çok sert yöntemlerle göstermişti. Hükümet güçleriyle etnik Arnavut asiler arasında yedi ay süren çarpışmaları sona erdiren Ohri Anlaşması ve anlaşmanın Makedon hükümetine dayattığı yükümlülükler çözülmeyi şimdilik ertelemiş görünse de Karadağ ve Kosova’nın durumu, bunu yeniden canlandıracak etki yaratacaktır. Gelişmeleri bir başka perspektiften incelediğimizde ise görünüm farklılaşıyor. 600 bin nüfuslu Karadağ, etnik köken, din, dil, tarih ve kültür açısından Sırbistan’a tamamıyla entegre olmuş ve Karadağlılar ile Sırplar neredeyse bütünleşmiş durumda. Önemli orandaki karışık evlilik bir yana Karadağlıların büyük bir kısmı kendilerini Sırp kökenli olarak tanımlıyor. Böylesine entegre olmuş iki toplumun bir arada yaşamama kararı alabilmesi mümkünken bir arada yaşamalarının imkansız olduğu anlaşılan farklı din, etnisite, tarih ve kültür sahibi Arnavutlar ile Sırpların veya diğer herhangi birinin birlikteliğe zorlanması mantıklı bir politika gibi görünmüyor. Balkanları bu kadar sıcak kılan, kâğıt üzerinde çizilen sınırların ayırdığı Balkan halklarının aynı tarihi, kültürü, dili, dini paylaştıkları kendi halkları ile bir araya gelerek daha güçlü olma istekleri. Bu yüzden de 19. yüzyıl milliyetçiliği, Balkanlardaki varlığını uzun bir süre daha koruyacak. Balkanların coğrafi, tarihi, etnik, dinsel ve sosyal koşullarından faydalananların bölgeyi büyük çözülmelerin itici gücü ve laboratuarı olarak kullanması ise madalyonun bir diğer yüzünü oluşturuyor. Öncelik özerkliği sonradan kaldırılmış bölgelerde olsa da bir süre sonra uluslararası hukukun temel prensibi olan "devletlerin toprak bütünlüğüne saygı ilkesi" tamamen ortadan kalkabilir. Gerçekten de uluslararası dengelerin aldığı yeni biçim tüm dünyada devlet sayısının büyük bir hızla artmasına neden olup, "öteki"nin toprağındaki ayrılıkçıların bağımsızlığını tanımak diplomasinin meşru bir yöntemi halini almakta. Böylece küçük devletçikler oluşturulmasına verilen destekler, bir dış politika aracı ve baskı unsuru olarak kullanılabilir hale geliyor. Halbuki, cin bir kez lambadan çıkarsa dönüşü olmayan sonlar söz konusu olur. Mikro milliyetçiliğin dünyayı nasıl bir kaos ortamına sürükleyeceğinin canlı örneğini oluşturan Balkanlardaki bu gelişmeler, küresel güçlerin tavrı ve gelecek tasarımlarının belirlenmesi açısından da önemlidir. Balkan ülkelerinin tamamının da kendilerine çizdikleri yönün Batı olması ve AB üyeliği yolunda uyum politikalarını gerçekleştirmedeki hevesleri de bunu kolaylaştıracak bir etken. Ne var ki AB’nin sınırları belirlenmiş, ayrıntıları planlanmış, sonuçları üzerinde düşünülmüş bir Balkanlar politikası bulunmuyor. Yine de bir şekilde tüm bölünmüş, parçalanmış birimlerin yönetiminde söz sahibi oluyor.(!) BALKANLAR KONTROLDEN ÇIKIYOR Karadağ’ın bağımsızlık kararının vurucu yansımaları Sırbistan dışına da taşacak gibi görünüyor. Bunların başında da BosnaHersek’in "Republika Sırpska"sı geliyor. Ülkenin iki yönetim biriminden biri olan Sırbistan Cumhuriyeti, Dayton’la oluşturulan anayasanın değiştirilmesi ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle