17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Suriye’de değişim rüzgarları tersine dönmeye başladı... C S TRATEJİ Beşşar Esad sertleşiyor H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] önemle vurgulanması gereken bir ayrıntı. KORKU POLİTİKASINA DÖNÜŞ Hafız Esad, iktidarda bulunduğu süre boyunca, ülke içinde iktidarını idame ettirebilmek ve gücünü pekiştirebilmek için korku politikası izledi. Hatta gerektiğinde, silaha davranmaktan, Suriye ordusuna kendi vatandaşlarını hedef göstermekten asla çekinmedi. Neticede Hama ve Humus başta olmak üzere "rejim muhalifi yuvası" olarak görülen şehirlerde onbinlerce Suriyeli öldürüldü. Bu denli katı bir diktatörün oğlu olarak, babasının 30 yıl boyunca korkuyla hüküm sürdüğü Suriye’de, Avrupa’da okumuş, Batı sisteminde yaşamış genç bir doktor olarak ılımlı bir portre çizen Beşşar Esad’dan, devlet başkanlığına geldiği günden bu yana Suriye’yi demokratikleştirmesi, özgürleştirmesi kısacası yeni bir Suriye yaratması beklendi. Beşşar Esad kendisine yüklenen bu misyonun farkındaydı ancak gereken reformizasyonun fosilleşmiş bir sisteme sahip olan Suriye gibi bir ülkede kısa sürede gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu da biliyordu. Bu nedenle kademeli ve kontrollü bir reform süreci izlemeyi tercih etti. Ancak bölgesel ve küresel sistem henüz emekleme aşamasında olan reform politikalarının olgunlaşmasına izin vermedi. ABD’nin baskıları, Hariri Suikastı ve Lübnan ile yaşanan gerginlikler ve yine bu suikast sonrasında ortaya atılan iddialar ile dünya kamuoyunun eleştiri oklarına hedef olan Suriye’de tüm bunların üzerine Hafız Esad iktidarının 2. adamı olan Abdülhalim Haddam’ın Beşşar Esad’ı açıkça suçlayan açıklamaları ile muhalif kanada geçmesi ve yurt dışında yaşayan rejim muhaliflerini organize etmeye çalışması Suriye’de kum saatini tersine çevirdi. Birden bire kendisini köşeye sıkışmış bir halde ve en büyük korkusu dış müdahaleyle meydana gelebilecek bir darbe sonucu rejimin yıkılması tehlikesi ile karşı karşıya bulan Beşşar Esad, babasından yadigar kalan kılıcı kınından çıkararak Suriye’de ileriye doğru işleyen zamanı tersine çevirdi. D ünya adım adım ilan edilmemiş bir "Soğuk Savaş" girdabına çekilirken, Soğuk Savaş’ın puslu havası Ortadoğu’nun üzerine şimdiden çökmüş görünüyor. Küresel ve bölgesel sistemlerin iç içe geçtiği bu süreçte dengelerin kökünden değişmesi ile meydana gelecek depremin de ilkin Ortadoğu’yu vurmasına kesin gözüyle bakılıyor. Dünyanın dümenini elinde tutan ABD’nin, pusulasını İran’a çevirmesi ile başlayan krizin nükleer boyutta olması söz konusu depremin habercisi olarak nitelendirildi ve böylece bir anlamda Ortadoğu fay hattındaki ilk kırılma gerçekleşmiş oldu. Hal böyle olunca dünya kamuoyunun ilgisi de ister istemez İran’a kaydı. Dünyanın yeni meşgalesi ABDİran krizi daha ileri bir aşamada 3. Dünya Savaşı’na yol açabilecek bir nitelikteyken krizden kendisine pay çıkaran ülkeler de oldu. Bunlardan biri ABD’nin kara listesindeki diğer bir ülke olan Suriye. Sahne ışıkları hazır İran üzerindeyken konjonktürün yeni çehresinden faydalanmaya çalışan Beşşar Esad, sesini giderek yükselten muhalefete karşı bir dizi önlem aldı. ABD’nin Suriye’ye yönelik direk müdahalesinden ziyade dışarıdan yönlendirildiklerine inanılan rejim muhalifleri ile iş birliği yaparak rejimi yıkmaya çalışacağını düşünen Beşşar Esad, bu bağlamda iktidara geldiği günden bu yana dile getirdiği vaatler arasında yer alan reformları rafa kaldırdı ve ülkede 1963 yılından bu yana yürürlükte olan olağanüstü hal yasasını ağırlaştırdı. Ülkede içlerinde Enver El Bunni ve Mişel Kilo gibi önde gelen aydınların da bulunduğu birçok insan hakları savunucusu, gazeteci, yazar, aydın ve üniversite öğrencisi tutuklandı. Beşşar Esad’ın "rejimin bekası" için aldığı önlemlerin Hariri Suikastı ve sonrasında gelişen olayların Suriye üzerinde oluşturduğu baskının da nispeten azalmış olduğu bir döneme denk gelmiş olması da HADDAM’IN ‘İNTİKAM MUHALİFLİĞİ’ Hafız Esad’ın hastalığının ağırlaştığı 90’ların sonundan beri ülke yönetiminde ağırlığa sahip olan hatta Hafız Esad’ın son dönemlerinde ülkeyi perde arkasından yöneten kişi olarak bilinen Abdülhalim Haddam, genç ve deneyimsiz oğul Esad’ın başa geçmesinden sonra da aynı şekilde perde arkasındaki kişi olacağını düşünüyordu. Hatta belki de zaman içerisinde iktidarı tek başına ele geçireceğini bile düşünmüştü. Ancak, olaylar beklediği gibi gelişmedi. Beşşar Esad, içerisinde Haddam’ın da bulunduğu Baas’ın kemik kadrosunu nazikçe tasfiye etmeye başladı. Takvimler 2005 yılının Haziran ayını gösterdiğinde tasfiye sırası Haddam’a geldi ve Haddam 10. Baas Kongresi’nde kızağa çekildi. Bu durumu sindiremeyen Haddam, ülkeyi terk ederek Paris’e yerleşti ve aradan 5 ay geçmişti ki muhalifliğe "terfi" ettiğini gözler önüne seren El Arabiya röportajı Şam’a bir bomba gibi düştü. Beşşar Esad’ı açıkça Hariri Suikastı’nın faili olarak gösteren açıklamaları her ne kadar Suriye’yi uluslararası alanda zor duruma düşürmüş olsa da Haddam’ın intikam kokan çıkışı, Suriye halkından ve hatta diğer muhalif gruplardan bile beklenildiği kadar itibar görmedi. Çünkü Abdulhalim Haddam ismi Suriyeliler için Hafız Esad isminden çok da farklı bir anlam ifade etmiyor. 30 yılı aşkın bir süre boyunca Hafız Esad’ın sağ kolu olarak her daim Esad ile aynı cümlede yer alan Haddam’ın, Suriyelilerin toplumsal belleğinde çok temiz bir yeri bulunmuyor. Haddam ise bu imajını değiştirebilmek için Suriye muhalefetinin en güçlü kalesi Müslüman Kardeşler’e yakın durmaya çalışıyor. Hatta bunun için oyuna "Sünni" kartını sürüyor ancak Müslüman Kardeşler’in, Hafız Esad’ın adeta bir imparator edası ile yönettiği Suriye’de, 30 yıl boyunca Esad’ın en sadık vezirlerinden biri olan Haddam’ı hazmetmesi çok zor görünüyor. ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik yaklaşımı, Lübnan’daki gelişmeler Şam’ı ilk başlarda köşeye sıkıştırdı. Bu kapsamda Beşşar Esad Lübnan’dan bütün güçlerini çekerek geri adım attı. Suriye’de iktidar değişikliği uluslararası alanda tartışılmaya başlanmıştı ki Irak’ta gidişat istenilen yönde olmadı. ORTAK EYLEM PLANI YOK Haddam’ın çıkışı şüphesiz bugüne kadar seslerini çok fazla duyuramamış olan diğer muhalif grupları da cesaretlendirdi. Nitekim 17 Mart 2006’da Haddam’ın önderliğinde Brüksel’de bir araya gelen Suriyeli muhalifler "Ulusal Kurtuluş Cephesi" adı altında birleştiklerini ilan ettiler. Sürgündeki Müslüman Kardeşler ve Kürt grupların başı çektiği muhalifler çeşitli platformlarda daha önce de bir araya gelmiş ancak bir sonuç alamamışlardı. Bu defa da farklı bir Beşşar Esad
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle