Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 7 Mayıs 2014 Çarşamba 90 yıllık genç masa Cumhuriyet’in Yazıişleri masasına oturmak, aynı zamanda bu ülkenin kuruluşundan bugüne yaşanan olaylarla, dünyanın 20. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan tarihiyle de birlikte oturmaktır aynı zamanda. Bu Yazıişleri masasının etrafında 90 yıl boyunca her gün oturulup ülkenin ve dünyanın bütün olayları değil gün gün, saat saat izlenmiştir. Dile kolay, tam 90 yıl. Neler konuşulmamıştır ki bu masanın etrafında? Bir ulusal kurtuluş savaşının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne uzanan çalkantılı, inişli çıkışlı tarihi… İlk dünya savaşı ardından ikinci bir dünya savaşının öncesi ve sonrası, soğuk savaş yılları, duvarların yıkılması… Son 90 yılda yaşanılan tüm olaylar her gün bu masanın etrafında değerlendirilmiş, tartışılmış; olaylar, olgular habere, röportaja, analize, yoruma dönüştürülmüştür. Edip Cansever’in masası gibi “Bana mısın demeyip”, “Bir iki sallanıp durmuş” ama her defasında daha da güçlenerek yoluna devam etmiştir. Yani, Cumhuriyet’in Yazıişleri masasında tam 90 yıl boyunca Türkiye ve dünya ilmik ilmik işlenmiş, her ilmikten her gün gazete dokunmuştur. Bu çaba, bu üretim 90 yıllık birikimin verdiği deneyimle, ancak yarının Türkiye’sine, dünyasına gözünü dikmiş bir gençlikle bugün de sürüyor. Zaten kısıtlı olan özgürlüklerin bile her geçen gün daraltıldığı bir ülAYŞE YILDIRIM İSTANBUL YAZIİŞLERİ kede, yasa koyucunun mengenesini daha da sıktığı basının en eski kalesi Cumhuriyet’in Yazıişleri’nin taşıdığı sorumluluk bugün bir kat daha ağır. Yaşanılan süreç, halkı doğru bilgilendirmenin çok ötesinde görevler yüklemektedir Cumhuriyet’in Yazıişleri’ne. Bazen kafaların allak bullak olduğu, at izinin it izine karıştığı puslu havalarda yolu aydınlatan fener olmak gerekir; bazen görünmeyen, gizlenen gerçekleri insanların gözünde görünür kılmak… Türkiye’de basın tarihinin en kıdemli Yazıişleri masasını büyük bir beyin fırtınasıyla sarsar; isimsiz kahramanlar, genç beyinler. Her gün yeni bir Cumhuriyet üretmenin, Cumhuriyet’i yeniden üretmenin heyecanıyla; bilgilerini, birikimlerini aydınlık ve çağdaş bir ülke için, halkın bilgi alma hakkını savunmak için sayfa sayfa kâğıda dökerler. Entertiplerden, kurşun kalıplardan, tipometrelerden, rotatiflerden bilgisayar ekranlarına, elektronik medyaya doğru dönüşümün yolculuğunu başarıyla tamamlayan türüne ender rastlanan ‘dinazorlar’ olarak, geleceğin Türkiye’sine adını yazdırmayı başarmış bir Cumhuriyet’in Yazıişleri’nde çalışmanın sorumluluğunu her gün bir sonraki güne taşıyoruz. 90 yılın verdiği güç, geleceğe karşı duyduğumuz sorumluluktur bizi her gün sizlerle buluşturan. Yazı işleri müdürümüz ANKARA BÜRO Türk basınının okulu UTKU ÇAKIRÖZER Cumhuriyet Gazetesi’nin soyağacı gelir Ankara’ya dayanır. Cumhuriyetçi, halkçı, bağımsızlıkçı Ankara’ya. En önemlisi bağımsızlık. Yunus Nadi’nin kurtuluş için matbaasını taşıdığı yer Ankara’ydı. Gazetesi Yenigün’ü, bağımsızlık savaşına destek için Ankara’da çıkardı. Ardından kurduğu gazeteyi de henüz emekleme aşamasındaki Türkiye Cumhuriyeti’ne adadı: “Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fikirdir ve Cumhuriyet Gazetesi onun temsilcisi ve koruyucusudur” HHH Yunus Nadi’nin sözleriyle, Cumhuriyet, “Ne hükümet gazetesi, ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet sadece Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur.” Türkiye’de demokrasinin beşiği, kalbinin attığı yer de hiç kuşkusuz yasama, yürütme ve yargı üçlüsünün en üst düzeyde temsil edildikleri başkenttir. Ankara’dır. İşte bu yüzden Ankara gazeteciliği, Cumhuriyet dönemi basın tarihinde ayrı bir yere sahiptir. Ankara gazeteciliği, ilkesel olarak Yunus Nadi’nin de özenle altını çizdiği nesnelliğe, tüm kurum, makam, parti ve kişilere karşı bağımsızlığa özel önem verir. Nesnellik ve bağımsızlıktaki tek ölçüt hiç kuşkusuz “demokrasi” çerçevesi ile belirlenir. Ankara’daki gazeteci ile haber kaynağı arasında korunması gereken mesafe de yine “demokrasi” temellidir. HHH Cumhuriyet’in Ankara Bürosu, özelliklerini saydığımız bu Ankara gazeteciliğinin en saygın kuruluşlarının başında sayıla gelmiştir hep. Türkiye’de siyasete, ekonomiye, sanata ve kültüre on yıllardır hep bu bürodan geçilen haberler damgasını vurmakta. Ankara Bürosu sadece attığı manşetlerle değil, Türk basınına kazandırdığı değerlerle de eşsiz bir üne sahip. Nice genel yayın müdürü, yazı işleri müdürü, muhabir ve yazar hep bu büronun mütevazı şartlarında yetiştikten sonra başarılarını diğer gazete ve televizyonlara taşıdılar. Ankara Bürosu, Türk basını için ‘okul’ olma özelliğini bugün de koruyor. Bu yüzdendir ki onlarca genç gazetecilik adayı her yıl Cumhuriyet’te staj yapabilmek için birbirleriyle yarışmakta. Cumhuriyet Gazetesi’nin 90. yılında Ankara Bürosu, geçmişinden, çalışanlarından aldığı güçle; yaşanan güne ve geleceğe ışık tutma görevini sürdürüyor, sürdürecek de... ANKARA TEMSİLCİMİZ Cumhuriyet çok yaşa! SERDAR KIZIK 29 yıl önce önünde durduğum dış kapıda garip bir yürek çarpıntısıyla ne kadar bekledim, hâlâ bilmiyorum. Hikmet Çetinkaya’yla ilk görüşme, farklı bir sınav heyecanı. Başladım... Değeri, önemi, ağırlığına ilişkin babamın söyledikleri, uyarıları aklımdaydı haber merkeziyle tanışırken. En güçlü duygum, devrimci bir sorumluluk. Herhangi bir iş değil, salt bir gazete değil, ayrımındaydım. Biliyordum, tarihçesinde Ulusal Kurtuluş Savaşı direnişiyle Kemalist devrimin harcı karıldığı bir kurum, aydınlanma ocağı, farklı bir okula gelmiştim. Sonradan İlhan Selçuk, “Cumhuriyet gazetesinde çalışanlar hangi tarihte ve hangi mekânda olduklarını çok iyi bilirler. Bilmek yetmez. Bilginin bilincini hem beyinlerinde, hem yüreklerinde taşırlar” diye yazacaktı... HHH Geriye dönüp baktığımda, ne kadar çok öğrendim, bilgilendim. Haberler, yazılar, röportajlar... Bürodaki arkadaşlarımla ürettiklerimiz, emeklerimiz... Ne kadar çok paylaştım insanlarla, okurlarımızla, sevinçliyim. 90. yaşa ulaşmak heyecan verici. Koşullar ne olursa olsun çaba göstermek, direnmek, emek vermek çok anlamlı. En önemlisi de umut ve sevgi; bencilce değil paylaşarak, anlamak ve yanında olmak güzelliği... Cumhuriyet çok yaşa... EGE TEMCİLCİMİZ İZMİR BÜRO C M Y B