Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 7 Mayıs 2014 Çarşamba İlhan Selçuk Cumhuriyet’tir u İlhan Selçuk, gazeteye girdiği 1962’ten onu kaybettiğimiz 2010 yılına kadar Cumhuriyet’e kendi ruhunu ve damgasını vurmuştur. İlhan Selçuk’suz bir Cumhuriyet düşünemeyen gazetenin okurları onun tasfiye edildiği ya da tutuklandığı dönemlerde Cumhuriyet’e sırt dönerek her seferinde onun daha güçlü bir şekilde gazeteye dönmesini sağlamıştır. Çok az yazar vardır gazetesiyle bütünleşen ve adı gazetesiyle birlikte anılan. o MİYASE İLKNUR Nadir Nadi, “Küba üzerine olan bu yazınız ilk yazı olmasın” demekte haklıdır. Nitekim ABD gemileri Küba’yı kuşattığında yazdığı bir yazı büyük olay olmuş, Akis dergisi hem de kapaktan günlerce İlhan Selçuk’a ve İlhan Selçuk üzerinden Cumhuriyet’e saldırır. “İlhan Selçuk gibi komünistler Cumhuriyet’e sızdı” şeklinde yazılar çıkar. İlhan Selçuk’un Cumhuriyet’te yazmaya başlaması basında geniş yankı bulur. Ahmet Emin Yalman’ın Hür Vatan’daki başyazısında da “Solcular, en ciddi gazetelerin köşelerine kadar sokulmuşlardır” türünden eleştiriler çıktı. Gazete içinde İlhan Selçuk’u Nadir Nadi dı şında en çok destekleyenlerin başında Genel yayın Yönetmeni Cevat Fehmi Başkut gelmektedir. Ancak gazetenin ortaklarından Niyazi Nun ve Doğan Nadi çizgisinde olan gazetenin Ankara Büro Temsilcisi Ecvet Güresin için aynı şey söylenemez. Doğan Nadi, Niyazi Nun ve Ecvet Güresin ekibine göre, Nadir Nadi, üzerinde İlhan Selçuk’un büyük bir ağırlığı vardı. Nadir Nadi, İlhan Selçuk ve Yaşar Kemal grubu tarafından yönlendiriliyordu. Bu suçlama, 70’li ve 80’li yıllarda da yöneltilir Nadir Bey’e... Üstelik böyle düşenenler sadece sağcı gazetelerdeki kalem erbabı ile sınırlı değildir. Gazete içindeki sağ kanat ve bu kanadı destekleyen Nadir Nadi’nin kardeşleri de aynı görüştedir. N a d i r Nadi’nin İlhan Selçuk’un düşüncelerine büyük önem verdiğine kuşku yok. Ancak bunu binlerce okuru olan ve gazeteye artı değer kazandıran bir yazarın patronu tarafından korunup kollanması dışında değerlendirmek olsa olsa bir art niyetin ve İlhan Selçuk’un düşüncelerine düşmanlığın ifadesi olarak görmek gerek. Bu düşmanlığı iyi tahlil eden Nadir Nadi de kârzarar hesabı gütmeksizin her koşul altında İlhan Selçuk’a destek vermiştir. Gazete içinde çıkan krizlerde, özellikle de darbe dönemlerinde ne zaman İlhan Selçuk yüzünden gazete C umhuriyet Gazete’sinin tarihi, Yunus Nadi dönemi, Nadir Nadi dönemi ve İlhan Selçuk dönemi olma üzere üç ayrı evreye bölünebilir. Ama bana göre iki evre vardır. İlhan Selçuk’tan önceki Cumhuriyet, İlhan Selçuk’tan sonraki Cumhuriyet. Adını Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet bir misyon gazetesidir. Gazete, Cumhuriyeti ve Aydınlanma Devrimini’ni savunma ve geniş kitlelere yayma misyonu ile yola çıkmıştır. Milli Şef dönemine kadar yarı resmi bir yayın organı hüviyetindedir. Ancak gazetenin bu konumu iktidarlara karşı muhalif bir yayın politikası izlemesine engel teşkil etmez. Özellikle de Atatürk sonrası dönemde bu muhalif duruş, dönem dönem gazeteye kapatma cezaları verilmesine de neden olmuştur. İnönü ile yıldızı bir türlü barışmayan Yunus Nadi, çareyi gazete yönetimini yavaş yavaş oğlu Nadir Nadi’ye devretmekte bulmuştur. Çok partili siyasal yaşama geçildiğinde DP listesinden bağımsız milletvekili seçilen Nadir Nadi, DP’nin vaat ettiğinin tersine özgürlükleri sınırlaması üzerine bu partiye de muhalefet eden bir yayın politikası izler. 1960 ihtilali sonrasında da Nadir Nadi, üniversite hocalarının tasfiyesi ve “vatandaş Türkçe konuş” kampanyası ile birlikte askeri yönetime karşı da muhalefet bayrağını çeker. Gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğine Cevat Fehmi Başkut’un getirilmesi ile birlikte Cumhuriyet sol yazarların buluştuğu bir gazete haline gelmiştir. Yaşar Kemal, Oktay Akbal, Cahit Tanyol, Hasan Ediz, Cemal Hüsnü Taray gibi yazarlar Başkut’la birlikte Cumhuriyet’te yazmaya baş lamıştır. 8 Nisan 1962 tarihinde de İlhan Selçuk Cumhuriyet’te yazmaya başlar. Ancak İlhan Selçuk’un Cumhuriyet ailesine katılması Cevat Fehmi Başkut’un girişimi ile değil bizzat patron Nadir Nadi’nin daveti üzerine gerçekleşir. Nadir Nadi, Dolmuş Dergisi’nde 1962. Bu gelişme o günün gazetelerinde komünizmin halkı nasıl yoksulluğa sürüklediğinin kanıtı olarak gösterilir. İlhan Selçuk da bunun üzerine, “Acaba Türkiye’de et, süt, yumurta karneye bağlansa her Türk’e kaç gram düşer?” diye yazıyor. kapatılsa hemen ailenin diğer kanadı Nadir Nadi’den İlhan Selçuk’un kellesini istemek üzere harekete geçerlerdi. Ancak Nadir Nadi, İlhan Selçuk’u feda etmek yerine kendi istifasını sunardı her seferinde. İlhan Selçuk, gazeteye girdiği 1962’ten onu kaybettiğimiz 2010 yılına kadar Cumhuriyet’e kendi ruhunu ve damgasını vurmuştur. İlhan Selçuk’suz bir Cumhuriyet düşünemeyen gazetenin okurları onun tasfiye edildiği ya da tutuklandığı dönemlerde Cumhuriyet’e sırt dönerek her seferinde onun daha güçlü bir şekilde gazeteye dönmesini sağlamıştır. Çok az yazar vardır gazetesiyle bütünleşen ve adı gazetesiyle birlikte anılan. Geçmiş yıllarda böyle yazarlara rastlamak olasıydı. Artık günümüzde ismi bir gazeteyle bütünleşen yazar kalmadı gibi. Cumhuriyet İlhan Selçuk; İlhan Selçuk Cumhuriyet’tir demek yanıltıcı olmaz... 1990’lar hem gazete hem de İlhan Selçuk için zorlu yıllardı. Dünyada esen küreselleşme rüzgârı, Türkiye’ye ulaştığında adeta bir kasırgaya dönüşüyor ve yeni dünya düzenine itirazı olanlar “Dinozor, statükocu, çağ dışı, kabız solcu” gibi küçümseyici saldırılara maruz kalıyordu. Bu grubun hedefinde ise Cumhuriyet gazetesi ve İlhan Selçuk vardı. İlhan Selçuk’un düşüncelerine ve çıkardığı gazeteye burun kıvıranlar, arkalarında büyük sermaye desteğine, milyonlarca liralık reklam kampanyalarına rağmen Cumhuriyet’e alternatif olarak çıkardıkları gazeteler çoktan tarih oldu. Ama Cumhuriyet hâlâ yaşıyor. İlhan Selçuk’un düşünceleri de... Ergenekon davasının olanca hızla sürdüğü sayılarını artık anımsamakta zorlandığımız gözaltı dalgalarının birbirini izlediği günlerde yine Cumhuriyet ve İlhan Selçuk aynı 12 Mart’ta ve 12 Eylül darbe dönemlerinde olduğu gibi hedefteydi. Aradan çok değil 5 yıl geçti. O dönemde kalemini kılıç olarak kullananlar bile mahçup bir şekilde “kumpasa geldik”lerini itiraf edip günah çıkarıyor. İlhan Selçuk yaşasaydı ne de güzel eğlenirdi bu durumla.... Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan İlhan Selçuk gece yarısı serbest bırakıldığında hepimiz yazarlar katında toplanmıştık. yazmaya başladığı günlerden itibaren yazılarını beğenerek izlediği İlhan Selçuk’a Cumhuriyet’te yazması için teklif götürür. O günlerde Cumhuriyet’in merkezi olan Cağaloğlu’ndaki Pembe ahşap konağın üst katında bulunan Nadir Bey’in odasında ikisi arasında şu konuşmalar geçer: Sizin yazılarınızı üç aydan beri izliyor ve beğeniyorum. Cumhuriyet’te çalışmanızı istiyorum. Tabii siz de isterseniz. Cumhuriyet’te çalışmak benim için bir onurdur ama Vatan’da yazdıklarımı yazabilir miyim? O özgürlük ortamı Cumhuriyet’te olabilecek mi? Burası Atatürkçü bir gazetedir. Biz de Atatürk devrimlerini savunuyoruz, istediğinizi yazabilirsiniz? Peki sözgelimi bugün Vatan’da yazdığım yazının benzerlerini Cumhuriyet’te yazabilecek miyim? Yazabilirsiniz ama bu yazı ilk yazı olmasın. Bir ay sonra olabilir. Olursa da çok iyi olur. İlhan Selçuk’un örnek verdiği o günkü yazısı Küba üzerinedir. Küba’da yiyecekler karneye bağlanmış. Yıl C M Y B