22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 Mayıs 2014 Çarşamba 5 Cumhuriyet’te İlk 11 Yıl... C o ÖZGEN ACAR umhuriyet Gazetesinin bugün “en kıdemli” çalışanı olarak, ilk 11 yılımda yayımlanmayan bazı anıları paylaşacağım! Hiç kuşkusuz, 1324’te (1924) Yeni Gün Gazetesini Ankara’dan İstanbul’a taşıyıp Cumhuriyet’i kuran Yunus Nadi ve arkadaşları kadar “kıdemli” değilim! Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) 3. sınıf öğrencisiydim, sınıfta çakmıştım! Kardeşim Özden de SBF’yi kazanmıştı. Babam Hilmi, Demokrat Parti’nin (DP) “görülen lüzum üzerine” yasası gereği, İzmir’de PTT Müdürlüğü’nden emekli edilmişti. İki çocuğunu emekli aylığı ile Ankara’da okutması olanaksız olduğu için iş aramalıydım. 1959’da SBF’de “Turizm Ekonomisi” konusundaki tezime yardım eden, Turizm Genel Müdürü, ressam Burhan Doğançay’a başvurup iş istedim. O zaman, bırakın Turizm Bakanlığı’nın varlığını, tezimi sunacağım ekonomi hocam bile “turizm konusunu” ciddiye almamıştı! Doğançay, o yıl turizmin 1 numaralı “devlet memuru” idi! Burhan Ağabey, Hürriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi olan yakın arkadaşı Cüneyt Arcayürek’e 11 Kasım’da götürüp “Bu delikanlıya kefilim, ona iş ver!” dedi. Arcayürek, “iş yok” dedi! Yazgının cilvesi! 32 yıl sonra Cumhuriyet’te kendisine “Genel Yayın Yönetmeni” olacaktım! Doğançay’ın “gazetecilik” fikrini aşılaması nedeniyle ertesi gün sınıf arkadaşım Kutlu Özgüvenç, Cumhuriyet Bürosuna götürdü, Ankara Temsilcisi Ecvet Güresin ile tanıştırdı. Sorunumu anlatıp iş istedim. Hiç beklemediğim bir soru sordu: “Sen gazetecilik yapabilir misin?” “Sizler yaptıktan sonra, ben neden yapmayayım?” yanıtım gerçekten küstahça oldu. Güresin, katıla katıla güldükten sonra “Peki 1 Aralık’ta gel başla!” dedi… Bir an düşünüp “İsterseniz yarın gelip ücretsiz başlayayım. Çalışmalarınızı öğrenirim!” dedim. Güldü! “Peki, yarın başla… Ama sabahları derslerine gidip öğleden sonraları işbaşı yapacaksın. Yoksa kovarım!” deyince heyecanlandım. Yunus Nadi ve Cumhuriyet’in ilk kadrosu. Ecvet abi ilk görevimi verdi İ stediğim ücreti sorunca, ölçütüm olan 125 liralık öğrenci bursunu ikiye katladım. Yine güldü! 500 lira aylık vereceğini, gece nöbetlerinden 125 lira, İzmir’deki bir gazeteden de 125 lira pay alacağımı söyleyince içimden “alay ediyor” diye düşündüm! Meğer gerçekmiş! Ücretler, o tarihte çalıştıktan sonra ödeniyordu. Bir ay sonra çıkan 212 sayılı yasa ücretlerin peşin ödenmesini öngörünce, elime bir yıllık burs ücreti kadar para geçtiğinin mutluluğunu düşünebiliyor musunuz? O gece, 27 Mayıs İhtilal Komitesi’nde “14’ler sorunu” ortaya çıkmış, başta Alparslan Türkeş olmak üzere 13 kişi Mürted Havaalanı’nda gözaltına alınmıştı. Şefik Soyuyüce ise “Saraçoğlu Evlerinde” bırakılmıştı. Ecvet Ağabey “Kapısında bekle, gelen gidene bakıp ne zaman Mürted’e götürüleceğini izle...” diye ilk görevimi verdi. 13 Kasım 1960’ta saat 13’te, işte o an o görevle gazeteciliğe başladım! İlk imzalı haberim: Nurcuların tutuklanmaları. NurcularSabıka Kaydım! Gazetecilikte yanlış bir inanç vardır! Gazeteci “haber almaz”, kapsamlı haber ağı kurarsa, kendisine “haber verilir”! Günümüzde, iktidarın yolsuzlukları değil, haberleri verenler kovuşturuluyor. “İmzalı” ilk haberim 5 Ağustos 1961’de çıktı. Sekiz sütuna pek çok ekonomi haberim yayımlandığı halde Ecvet Ağabey, “şımarmayayım” diye imzamı kullanmadı. Bir akşam nöbetçi idim. Emniyet 1. Şube’den bir görevli, Sait Arif Terzioğlu’nu aradı. Hacıbayram Camii’nin arkasındaki bir evde Nurcuların gizli merkezlerini bastıklarını, bazı kişileri gözaltına aldıklarını, ertesi sabah savcılığa götüreceklerini Sait Ağabey’e söylememi istedi. Foto muhabiri Tolon Arlıhan ile önce Adliye sonra da Nurcuların Hacıbayram’daki adreslerine gittik. Kapı mühürlenmişti. Tolon’a bahçe duvarını aşabilmesi için omuz verdim. İçeriden bir merdiven uzattı. Ben de tırmandım. Bahçeden eve girdik. Fotoğraflar çekildi. Teksir makinesindeki Nur risalelerinden birer adet alıp gazeteye döndük. Ecvet Bey o gün Ankara dışında idi. Bir arkadaş okuyup bu “atlatma habere” imzamı koydu. Bir polisiye haber ilk kez imzamla başlığa çıkmıştı. Mutluluktan uçuyordum! Bir süre sonra mahkemeden iki dava çağrısı geldi. Biri “konut dokunulmazlığını ihlal”, ikincisi ise “basın yoluyla neşren hakaret” davalarını içeriyordu. Birinci davada karşı taraf “haberde eve girişi biçimimizi ayrıntılı anlatmamı” kanıt olarak göstermişti. 6 aya mahkum olup ilk imzalı haberimden dolayı “sabıka kaydım adli sicile” işlendi. Ceza ertelendi. İkinci davada Toplu Basın Mahkemesi’nde aklandım! Devamı 6. Sayfada MBK Üyesi Albay Ahmet Yıldız 3 idamın onaylandığını açıklıyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle