22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 7 Mayıs 2014 Çarşamba Cumhuriyet’e adını Atatürk vermiştir u Yunus Nadi, doğup büyüdüğü köylere, Seydiler ve Seki köylerine, neredeyse her haneye gazete gönderirdi. Gerçi bu gazeteler bir hafta ve hatta on gün sonra adreslerine ulaşırdı. Günü geçmiş olsa bile bu gazeteleri dört gözle beklerdik. Mutlulukla anımsıyorum, ben daha okula başlamadan okuyup yazabiliyordum. Nitekim bu köylerimizde okuyup yazma oranı ülke oranından hayli yüksek çıktı. Yunus Nadi ayrıca yüksek tahsil yapabilmek için yapılan başvuruları kabul ediyor, gereğinde gazetesinde iş – aş veriyordu. Keman çalmak Nadir Nadi’nin tutkusuydu. C o ALİ ABALI umhuriyet Gazetesi nasıl kuruldu? İlk ismi ne idi? Kısaca ele almak gerekiyor. Gazetemize “Cumhuriyet” adı, büyük Atatürk tarafından verilmiştir. Bu gazetenin kurucusu Yunus Nadi Abalıoğlu’nun gazeteciliği, basınla ilgisi öğrenci iken başlamıştır. Yunus Nadi ilk olarak Baba Tahir’in Malumat gazetesinde yazılar yazmıştır. Onun gazeteciliği Sultan Abdülhamit’in istibdat dönemine rastlamıştır. Yazıları beğenilmediği için de, 1901 yılında gizli bir derneğe girmekle suçlanarak yargılanıp 3 yıl Girit Adası’na sürgün edilmiştir. Araya giren bazı siyasilerin yardımı ile cezasını doğduğu yerde Meğri’de Fethiye’de çekmesine karar verilince Meğri’ye gelmiştir. Yunus Nadi 1908 yılına kadar Meğri – Fethiye’de kalmış ve büyük oğlu Nadir Nadi burada doğmuştur. 1908 yılından sonra Yunus Nadi’yi, gazetecilikte birçok değişilikler yaptığını bilen Ebüzziya İstanbul’a çağırmış, gazetesine ortak yapmıştır. Böylelikle İkdam ve Tasviri Efkar gazetelerinde Yunus Nadi imzasını görüyoruz. ve hep gazetecilik yapmıştır. Yunus Nadi’yi görme olanağım yoktur. Ancak onun eserleri sayesinde yalnız ben değil, benim kuşağın gençleri okuyup belli yerlere ulaşmışlardır. Çünkü Yunus Nadi, doğup büyüdüğü köylere, Seydiler ve Se den yararlanıyordu. Nitekim bu köylerimizde okuyup yazma oranı ülke oranından hayli yüksek çıktı. Yunus Nadi ayrıca yüksek tahsil yapabilmek için yapılan başvuruları kabul ediyor, gereğinde gazetesinde iş – aş veriyordu. Yunus Nadi’nin iki oğlu, Nadir ve Doğan Nadi’lerle yakın ilişkilerim oldu. Yunus Nadi’in vefatından sonra yönetimi anne Nazime Hanım almıştı. Gazetedeki görev bölümünde idari kısım Doğan Nadi’nin yazı işlerini de Nadir Nadi üstlenmişti. Ancak Doğan Nadi günlük “Bir Dakika”, hafta sonları da “Yedi Dakika” başlığı altında fıkralar yazıyordu. Bir dakikalık yazısı 3 satır, yedi dakikalık yazısı ise 89 satır olurdu. Bu 3 veya 9 satırlık fıkrası, sayfalarca olabilecek bir konuyu dile getirir. Doğan Nadi Ankara’ya geldiği zaman gece gündüz adeta beraber olurduk. Duygulu ve hassas kişiliği ve herkesle dost, arkadaş olmasını bilirdi. Ne yazık ki onu çok erken kaybettik. Halide Edip ile AA’yı kurmuştu Yunus Nadi ilk gazetesi Yeni Gün’ü 1918’de yayımlamaya başlamıştır. İngilizler bu gazeteyi kapatınca, yayınına Eski Gün olarak devam etmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği üzerine Ankara’ya taşınmış ve Kurtuluş Savaşı süresince, bu savaşın sözcülüğünü yapmıştır. Bu arada Yunus Nadi, Halide Edip Adıvar ile birlikte Anadolu Ajansı’nı kurmuştur. Yunus Nadi Abalıoğlu 28 Nisan 1945 tarihinde vefat etmiş Doğan Nadi ki köylerine, neredeyse her haneye gazete gönderirdi. Gerçi bu gazeteler bir hafta ve hatta on gün sonra adreslerine ulaşırdı. Günü geçmiş olsa bile bu gazeteleri dört gözle beklerdik. Mutlulukla anımsıyorum, ben daha okula başlamadan okuyup yazabiliyordum. Elbette benim gibi köyümüzün gençleri de gelen gazeteler Yazılarını ben düzeltirdim Nadir Nadi’yi 1950 milletvekili seçimlerinde alıp Fethiye’ye getirmek görevi bana düşmüştü. O zamanın parti yöneticileri Fethiye’den bir adayın bulunmasına karar verildi ve Nadir Nadi üzerinde anlaştılar. Nadir Nadi 1950 seçimlerinde Demokrat Parti listesinde bağımsız olarak, Muğla Milletvekili seçildi. Asla bağımsızlığından ve doğrulardan vazgeçmedi. Daha sonra senatör oldu. Gerek milletvekilliğinde ve gerekse senatör birleşimlere daima katıldı. Ankara’ya geldikleri zaman yazılarını elle yazar ve İstanbul’a aktarmak görevi bana kalırdı. Yazılarında uygun görmediğim veya anlaşılmayan cümleler olursa sormadan çıkarmama izin verirdi. Gazetecilik konusunda Nadir Nadi’nin söyledikleri adeta benim için sanki bir başucu kitabı, emirnamesi gibiydi. Örneğin haber konusunda söyledikleri özetle şöyleydi: Duyuma göre haber yazılmaz. Elbette duydukların üzerine gideceksin. Ancak bu duyumu bir değil, birkaç yerden teyit ettireceksin, Ayrıca bir kişinin veya kişiler aleyhine yazı yazarsan asla on lardan kaçmayacaksın, hatta yazıyı haber haline getirmeden önce onlarla görüşebilirsen daha iyi olur. İyi gazeteci bağımsız olanıdır Nadir Nadi’nin bana verdiği ders bir dış gezi ile olandır. Bunu daha önce açıklamıştım. Lise döneminde bazı oyuncularla birlikte Ankara Gençlerbirliği’ne transfer ettiler. Bazı karşılaşmalarda yedek oyuncu oldum, O zaman kulüp başkanı veya yöneticisi merhum Orhan Şeref Apak idi. Apak Futbol Federasyonu başkanı olunca, basın konusunda beni çağırır, çalıştırırdı. Bir süre sonra Ulusal Futbol takımımızın İrlanda ile yapacağı karşılaşmanın kafilesine beni aldığını söyledi. Haliyle bu seyahat için İstanbul’dan izin istedim. İzin karşılığı bana gelen mesaj, Nadir Nadi’den “Ali bu geziye giderse, istifasını bıraksın” oldu. Haliyle bu daveti kabul etmedim. Ancak daha sonra Nadir Nadi bu maçı takip için harçlığımı cebinden vererek ve üstelik first class biletle İngiltere’ye gönderdi. Daha sonra da bu konuda şunları söyledi: “ Gazeteci olarak birisinin arabasına binersen, kötü de olsa onun türküsünü çağırmaya mecbur olursun. İyi ve sözünü, yazısını okutan gazeteci bağımsız olanıdır.” Ulusal Futbol Takımımızın İrlanda ile yapacağı karşılamanın kafilesine yedek oyuncu seçilmiştim. Haliyle bu seyahat için gazeteden izin istedim. İzin karşılığı bana gelen mesaj, Nadir Nadi’den “Ali bu geziye giderse, istifasını bıraksın” oldu. Haliyle bu daveti kabul etmedim. Ancak daha sonra Nadir Nadi bu maçı takip için harçlığımı cebinden vererek ve üstelik first class biletle İngiltere’ye gönderdi. Daha sonra da bu konuda şunları söyledi: “ Gazeteci olarak birisinin arabasına binersen, kötü de olsa onun türküsünü çağırmaya mecbur olursun. İyi ve sözünü, yazısını okutan gazeteci bağımsız olanıdır.” Sinema ve toplum B ugün bir sanat olayı olarak değerlendirilen sinemaya 1930’ların Cumhuriyet’inde önemli yer verilmekteydi. İlk sinema sayfası 24 Ocak 1930’da yayınlanmıştı. Sayfanın adı “Bu hafta gösterilen filmler” idi. O dönemde sinemalar Beyoğlu ve Şehzadebaşı’nda toplandığından izlemek daha kolaydı. Şehzadebaşı’ndaki sinemalar ikinci vizyon filmler oynatıyordu. İlk sinema sayfasında şöyle haberler yer almaktadır: Elhamra sineması: Moskovalı Kadın Mümessilleri (baş roldekiler): Pola Negri, Norman K eri Melek Sinemasında: Asri Hayatın Cilveleri Mümessilleri: Florans Vidor, Alber Konti Majik Sineması: Hülyalar Limanı Mümessilleri: Fred Makkoy, Meri Filpin C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle