Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 84 9 seçimler arasında geçmiş dönemlerdekine bcnzcr kısa bir zaman farkı (dört buçuk ay) öngörülmüş olmaktadır. Buna göre, seçim tarihi konusunda bazı siyasal paıtilerin ha/ırhklı, hazırlıksız bulunduğu tartışmalarıııın ötesinde klasik bir uygulama ycr almaktadır. Bu klasikleşmiş uygulamanın anlanıı şöylece açıklanabilir: Bir genel seçimi izleyen kısa bir zaman dilimi içinde geçirilen bir yerel seçimle yeni denemeden ziyade bir pozisyon pekiştirmesi yapılmaktadır. 1973'de eski CHP'nin genel seçim performansı, hafifçe yükselerek yerel seçimde tekrarlanmıştı. 1977'de ise o günkü koşullar çerçevesinde başarılı sayılan genel seçim göstergeleri, oy oranları yönündcn sayısal değişikliğc uğramadan ama cn azından aynı parlaklığı göstermişti. hesabına girecek oyların saptanması için, baştan loplam geçerli 100.000 oyun % 10'u olan 10.0(X)'i tek tek parti listelerinin aldığı oylardan düşelim. 24.000; 12.000; 6.000; 2.000; 1.000 ve 3.000 sayılarını elde ederiz. 1.000 ve 3.000 sayılan (ya da eksili yani sıfırdan küçük sayı) oy dağılımına gircmcz. Böylece 5'inci ve 6'ıncı partiye üyelik verilmcz. Kalan dört parti arasında, örncğin bu büyüklükteki bir kentin çıkarması beklenebilecek 31 belediye meclisi üyeliğini dağıtalım. Büyüktcn küçüğe doğru 18, 8, 4, 1 üyeliğe varılır. Böylece en büyük parti toplam oyların sadece * o V 34'ü ile çok rahat vc sızıltı çıkarmayacak bir mutlak çoğunluk elde etmiştir. İki en küçük parti toplam oyların °!o I6'sı ile belediye meclisinde seslerini duyurma şansını yitirmiştir. Diğer küçük partilerin de kaybı bulunduğunu bir basit karşılaştırma ile hemen görcbiliriz. Klasik d'Hondt sistcmi uygulansaydı dağılım 11, 7, 5, 4, 2, 2 biçiminde olacaktı. k davranışlar değişmedi M Yeni dengeler ıtıi? Pekişen pozisyonlar ıtn? ya bölgesi illeri ve Sinop, Zonguldak, Adana, Hatay, Tunceli, Diyarbakır gibi 1970'ler boyunca orta solu desteklemiş illerdeki başarısını, bu geleneğin sürekliliğiyle, yerel aday kişiliğinin önem taşıdığı Ağrı, Hakkâri'deki başarısını yerel dengelerin iyi kurulmuş olmasıyla açıklamak mümkUn görülmektedir. Bunun dışında iki büyük kent tzmir ve tstanbul'daki göreli başarı ve Ankara'daki göreli başarısızlığın özel yorumu yapılmak zorundadır. lstanbul'da sağa en az yatkın yurttaşların bir küçük bölümünün Anavatan Partisi'ni en azından bir ilk deneme için destekledikleri, çeşitli bireysel gözlemlerle ve çeşitli anket kurumlarının çalışmalarınm bulgularıyla aşağı yukarı anlaşılmaktadır. Ama 1970Mer boyunca her üç seçmenden ikisinin orta sola destek vermiş olduğunu, bu en uyanık kentte sönük bir yarı orta sol uzantasının bile bu kez eski sürekli seçmenlerin hiç olmazsa bir yarısma yakınının desteğini sağlamış olması, bu kentteki rnayanın gücünü göstermcktedir. Eski Cumhuriyet Halk Partisi'nin yurt ölçeğinde tam başarısızlıkla kapadığı o dramatik 1979 Ekim Senatosu Kısmi Yenileme seçiminde bile büyük mağdur tstanbul, o partiyi yine Türkiye ortalamasının epey üzerinde bir oy oranıyla destckleyebilmişti. Daha pragmatik, emekçi kcsimi daha az yoğun, ticaret erbabı daha yaygın bir tzmir'deki göreli başarıyı açıklayabilmek da ortalamasında elde ettiği oy oranının dikkatc değer mertebelerde üzerine, iki Ege ili Izmir ve Aydın ile, üç küçük Karadeniz ili Rize, Sinop ve Giresun dışında tümüyle Doğu ve Güney Doğu illerimizde çıkmıştıı: Adıyaman, Ağrı, Artvin, Bitlis, Erzurum, Hakkâri, Hatay, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Van. Doğu ve Güney Doğu Anadolumuza özgü feodal kalıntılı yapının son yirmi yılda güç kaybetmesine karşın, bazı yörelerde ağırlıklı unsur niteliğini hâlâ koruyabildiği gözlenmektedir. Bu yörelerde eski kalıntı tcmsilcisi güçlerin 1983 Ekim iist kurumlaşmasına en yakın varsaydıkları MDP'yi yeğlemiş oldukları görülmektedir. Ayrıca sadece bu yörelerin değil, genelde Giresun, G.Antep doğrultusunun doğuiundaki bölgede sandık başına ilk kez. gi Yerel seçimlerle ilgili yasada yapılan değişiklikler, iktidar partisi açısından bir pozisyon pekiştirmesi amacı güdüldüğünü ortaya koymaktadır. "Benzer biçimde, 25 mart 1984'te sadece bir pozisyon pekiştirmesi mi beklenebilir? Daha öteye bir anlamı var mıdır?" soruları hatıra gelmektedir. Genel seçime katılamıyan ve en azından birinin güçlü olduğu düşünülebilecek üç yeni partinin daha yerel seçimlerde boy gösterecek oluşuyla hafif genişlemiş bir yelpazede yeni bazı dengelerin ortaya çıkabilme şansı gözükmektedir. Daha doğrusu gözükmekteydi. 2972 sayılı "Mahalli Idareler ile Mahalle Nfuhlarlıkları ve Ihliyar Heyetleri Seçimi Hakkında KanuıT'un son biçimiyle yasalaştığı güne kadar. Söz konusıı kanun eski klasik mevzuatın değişik metinlere serpiştirîlmiş hilkümlerini bir araya loplayıp daha tok ve anlaşılır bir işleme biçimi tanımlamış olma üstünlüğüne karşın yerel demokrasi kavramı yönündcn çok sınırlayıcı bir araç yaratmıştır. Burada iyimser bir yorumla, doğrudan yerel demokrasi kavranıınm hedef olarak alınmadığını düşünebiliriz. Ama bu kez tktidar Partisi yönünden sadece bir pozisyon pekiştirmesi amacı güdüldüğü ortaya çıkmaktadır. Böylece işin rengi büyük ölçüde solmuştur. Bu solukluk içinde ortaya çıkabilecek tablonun, kamuoyu önünde iktidar partisinin prestijini koruyucu tevil ve yorumlarla açıklanması da kolaylaşmaktadır. Belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği seçimleri Ulkedeki toplam yurttaş ve seçmenlerin yaklaşık sadece yarısını ilgilendiren bir seçim türü olmakla birlikte, çok daha canlı bir çekismenin odağını oluşturmaktadır. Belediye başkanının belirlenmesinde eskiyeni yasalar ya da herhangi bir başka seçim yasası bakış açısından farklılık yoktur. Tek bir kişi seçilecektir. Herhangi bir partinin adayı ya da bağımsız, en çok oyıı alan kişi seçilecektir. Belediye meclisi üyeliklerinin partiler arasındaki dağılımı ise genelde milletvekili seçiminde uygulanan kuralın felsefesi çerçevesinde yapılacaktır. Ancak genelde bu böyle olmakla birlikte, 2972 sayılı yasanın özelinde hiç ahşılmamış farklı bir çerçeve çizilmektedir. Bu yeni duruma göre oy dağılımının d'Hondt sisteminin ana kurallarına bağlı temel düşüncesi aşağıdaki gibi değişmektedir: Çok sayıda partinin aldığı oylar yapay olarak baştan bir azaltılmaktadır Bu azaltma, toplam geçerli oy sayısının "to 10'u kadar bir oy meblağımn her pani listesinin aldığı oylardan düşülmesiyle gerçekleşmektedir. 6 partili 25 mart seçiminde, bir yerleşme merkezinde toplam geçerli 100.000 oy, l'nci 2'inci... 6'ıncı parti arasında 34.000; 22.000; 16.000; 12.000; 9.000 ve 7.000 biçiminde dağılmış olsun. Dağılım Kuşkular yarın için de... Bu uygulamanın yerel demokrasi kavramına yönelik sınırlayıcı etkisi kadar, daha gündelik ve aylıküç aylık bir politik programa en azından iktidar partisi yönünden yatkınlığı açıktır. Belediye ba$kanı seçtirme şansı olmadığı gibi, meclisine üye seçtirme şansını da yitiren küçük sağ partilerin scmpatizanları Üzerinde işe nasıl olsa yaramıyacak oyları en büyük sağ partiye kaydırma propagandası rahatlıkla yoğunlaştırılabilecektir. Izleri şimdiden görülmektedir. Seçim sonuçlarının yorumunda şu kadar belediye başkanlığının yanı sıra ezici bir farkla bu kadar belediye meclisi üyeliği kazanıldığı ilanıyla hem taraftara moral verme hem karşıtları yıldırma yolu çıkabilecektir. Daha uzun süreçte, küçük yeni partilerin tek yerel politika pratiği sayılabilecek belediye meclisi üyeliği yapma şansı da elden alındığı için, yarı bitkisel yaşama süreklcnmcleri sağlanmış olacaktır. Dile getirilen bu genel kuşkuların sadece 1984 ANAP'ı için değil, bin dokuz yüz doksan bilmenı kaçtaki o zaınanın iktida 6ILIMI [ '• '• • I O r t a l a m a c i v a r ı ' ' •• ' • • • I7/////M Ortalamanın çok üzerinde I Türkıye ortalamasının altında oy alınan iller en ve bugüne dek çok az politize olmuş urttaşların da 1983 Ekinı üst kurumlaşıasının sürekli temsilcisi olduğunu düşüebildikleri MDP'yi yeğlediğini gösteren ayısal hesap kombinezonlanna varılabilıektedir. Orta sağa olan sempati yoğunlaşması 6 Kasımda da sürmüştür. Orta sağ ve sağdan orta sola doğru bir bekleyiş ve sempati kayması sağlamak büyük emek ve ısrarh çaba gerektirecektir. ha zor gözükmektedir. Ancak pratik yaklaşımcıhğı içinde tznıir'in demokratik düşünceye genel bağlılık işaretlerini sürekli olarak göstermiş yörelerimizden biri olduğuda hatırlanmalıdır. Yerel hareketlilik içinde canhlık gösterme, mesaj iletmede de lzmir'e HP'nin özel bir ağırlık tanımış olduğu bilinmektedir. MDP bakış açısından da Izmir özel önem taşımış ve yerel çabalann en önde geldiği ilimizi oluşturmuştur. Izmir'deki oyların yaklaşık üçte bir olarak üç parti arasında bölünmüş olmasında ANAP'ın yurt ölçeğinde itibar gören kestirmeei ve kıvrak yaklaşımlarının orta ticaret burjuvazisi temsilciliğinden öteye bir türlü geçemeyen tzmir'de biraz dudak büküşüyle karşılanmış olmasının payı olabileceğini düşünmekteyiz. Yerel seçimlerde en anlam lı hesaplaşmanın lzmir'de yer alması beklenmelidir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da eski kalıntı temsilcisi güçlerin, 1983 ekim üst kurumlaşmasına en yakın varsaydıkları MDP'yi yeğlemiş oldukları görülmektedir. rı her hangi bir parti için de geçerli olacağı açıktır. Yerel seçim sonuçlanndan kamuoyunun etkilenme biçimi genel seçimlerdekine oranla genelde daha az coşkulu ama daha çapraşıktır. Bir il genel meclisi üyeliği seçimi yapılmıştır. Sonuçları yönünden Türkiye toplamında en fazla fikir verici seçim budur, aslında. Siyasal partilerin, iller ve ülke düzeyindeki oy oranları, genel seçimierdeki oranları bir ölçüde sınayacak biçimde ortaya çıkmıştır. Ama bu sonuçlara bağlı olarak seçilen parti temsilcilerinin niteliği ne politik iktidar yapısına ne de kamu yönetimine etki yapacak türden değildir. Çok ya da az temsilci çıkarmış olmayı yorumlayarak, kamuoyunda iz bırakıcı mesajlar yayınlama olanağı pek yoktur. Sadece oy oranları arasında genel seçime oranla dikkate dcğer bir değişiklik meydana gelmişse ilerleyen partinin, kamuoyu ilgisini daha çok çekmekte olduğunu bir proaganda unsuru olarak yayma şansı çıkabılıı. 1973 Ekim Genel Seçimi ve Aralık Yerel Seçimleri arasındaki dönemdc Türkiye toplam oy oranını "Io 32.2'den ^o 36.8'c çıkartmış olan eski CHP'nin, bu unsuru bir ölçüde kullanmış olduğıı ansıtıl malıdır. Ama, propagandanın etkisini Arkusı 10. Sayfada IP ve büyiik kentler Büyük kentlerin özel durumuna geçme;n önce Halkçı Parti ile ilgili genel bir de:rlendirmeyi formülleştirmek gerekmekdir. Otuz beş küsür yıilık Türk demokısi tarihinde, sonradan orta sol etiketi de ıkıştırılmış olan eski Cumhuriyet Halk artisi'nin geleneksel tabanı ve 1960'lar ınrasının ürunü daha sol tabanların oy •anlan toplamı ° o 32'nin altına düşme/ iştir (1977'de en üst düzey olarak toplaı % 43bir kısmi ara seçim olmakla bircte iktidar değişikliği yataracak dramak bir gösterge oluşturmuş bulunan 1979 ;im senato 1/3 yenileme seçimlerinde de ı alt düzey olarak toplum °/o 32). Halkçı arti daha ziyade büyük kentler aydın kemini ilgilendirmiş gibi gözüken güdümlükgüdümsüzlük tartışmasının ötesinde, ı geleneksel tabanın araya geldiği "solılık, orta soldalık bir yana, ama hiç olazsa en az sağda olma" görüntüsünü, m hazırlıksızlığına rağmen verebilmiştir. Idığı oy da bu tabanın tarihteki en düşüinden hafifçe daha düşük bir oy düzeyir. İller düzeyinde cnine boyuna analiz ve >ruma gerck bıraktırmayacak bu genel rçeği görmemek miimkün değildir. Kalki bu yazı dizisi hazırlanırken HP'ye döik iller incelemesi de yapılmıştır. Trak Yerel seçim tarihlerinin özelliği Türkiye'de 1960'lar ve 70'ler boyunca ahşılmış seçim tarihlcmesi genel seçimlerin birkaç ay ardından yerel seçimlerin yapılmasını gerektirmiştir. Bu kez, geçiş dönemine özgür bir farklılık olarak, genel seçimlerin epeyce birkaç ay, belki de bir yıl ardından yerel seçimlere gidilmesi beklentisi kamuoyunda yerleşmiş gibiydi. Ancak, lartışmalı biçimde yürürlüğe giren 2972 sayılı Kanun'un Geçici 1. ınaddesi uyarınca seçim tarihi bilindiği gibi 25 mart 1984 olarak belirlenmiştir. Böylece genel ve yerel