04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2EYLÜL2001.SAYI806 çocukmuşum. Hatta tatil için köyümüze madı. Yapilması gereken şu: Sen busun, kendi gittiğimiz bir yaz gününde annemlerle evin damında otururken ben düşmüşüm. ni bil demek. kendini bilirsen içinde yaşaAnnem nasıl bir görüntüyle karşılaşacadığın ülkenın şartlarının farkında olursun. ğım diye düşünüp ahla vahla yanıma geldiKendi kültürünle içinde bulunduğun külğinde beni hiçbir şey olmamış gibi üstümü türün aynmian nelergörürsün. Bu kişiyi zenginleştirir. Ailenin açık tutumu saye temizlerken bulmuş. Yıllar sonra hep anlatılanbiranıoldutabii;iradelibirçocuk... sinde biz bunu y akaladık. tlk hangi türküyü okudunuz? Uzun Yugoslavları ve elinde gitanyla Ispanhavaları daha bir içten okuyorsunuz... yollan gördüğümde eve gelip bizim rengiAyy... Hatırlayamayabilirim. O zaman miz ne diye sorardım. Bir Avrupa ülkesinçokküçüktüm! HkMahmutErdaPlakarşıde yaşamak ve farklı kültürlere tanık ollıklı olarak 'Ben Keremden Fazla Yanmak değerlerime daha sıkı sanlmamı sağdım'ı okudum. Dediğim gibi türkülerin ladı. Kısacası ben Anadolu'ya âşığım. özünü, söy leniş tarzını, örneğin âşık ağzıKültürümü,rengimibiliyorum. nı, deyişleri okumasını iyi bilirim. FeyzulPeki yurtdışındaki çalışmalannıza ilk lah Çınar, Muhlis Akarsu, gibi ozanlan da nasıl başladı? Bu çalışmalarınızdan yakından tanıdım. Okuyuş tarzlarını öğbahseder misiniz? rendim. Bu nedenle deyişleri çok severim. 1997yılındanöncedeyurtdışındakonAma uzun hava türkülerle acıyı bire bir serler veriyordum. 1997 yılının özelliği, hissedersiniz. Bazen uzun hava okuduLondra Caz Festivali için hazırlanan Ecnoğumdaağlayankadınlarıgörüyorum.Ones From Anatolia konserlerinin Aranjörü ların ağladığını görünce benim de ağlayaTony Haynes tarafından Fransa'ya davet sım geliyor ve kimi zaman kendimi zor tuedilmemdi. Batılı sazlareşliğindeeserlerimizi seslendirdik. Bundan sonra çok beğe tuyorum. Kendimle boğuşuyorum o ara ve konsantrem bozulmasın diye toparlayıp nildik ve ona yakın konser verdim orada. 2000 yilında Fransa Kültür Bakanlığı tara araya iki üç kelime koyuyorum. Sonradan konuştuğumuzda uyum sağladığını ve befından Fransa'ya'davetedildim. 2001 yınim türkü üzerindeki bu oynamamı anlalında Hollandalı şanson sanatçı Jasperine madıklannı söylüyorlar. De Jong'la Hollanda'da beş konserlik bir Özel hayatınızdan hiç söz etmedik. turne yaptık. Nisan ay ında Brezilya'da iki Evli misiniz? konser verdim. FransızBelçika ortak yapımı olan birbelgesel yapıldı. Bu belgeselEvli değilim. Işlerden fırsatbulamadım de konserde söy lediğim dey iş ağırhklı müevliliğe. Benailemleyaşıyorum. zikten yola çıkarak, sazın yapıldığı atölyeKimlcri örnek aldınız ve bugün beden Istanbul' a kadar müzik serüvenimizin ğendiğiniz isimler arasında kimler var? çekimi yaptılar ve bir kanalda yayımlandı. Bugün için kimseyi örnek aldığımı söyleyemem. Ama her zaman söylediğim DaAvrupa'da daha çok tamndığımzsöyvud Sulari, Aşık Daimi, Feyzullah Çınar leniyor. Orada bu kadar beğeni toplagibi ozanlar beni çok etkilemiştir. Neşet manızı neye bağhyorsunuz? Ertaş' ın o yöre ağzıy la okuduğu türküleri Bunu yaptığım geleneksel müziğe bağdinlerken etkilenmemek imkânsız. Davud lıyorum. Anadolu müziğini sevdiler. GeçSulari'nin, Daimi'nin, Mahsuni Şerif'in mişten günümüze bal gibi süzülerek gelen türkülerini kendilerinden dinlemek çok Anadolu müziği gibi, sazın sesini de çok çok daha farklıdır. zengin bulurum. Örneğin 'si bemol iki' diKendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? ye bir ses var, bu hiçbir alette yok. Ben söyTek kelimeyle türkü sevdalıyısım. ^ leyeyim; Anadolu övünsün. Avrupa'nın gösterdiği ilgiye rağmen [email protected] Türk halk müziğinin Türkiye'de değerini bulduğuna inanıyor musunuz? Halk doğruyu alabiliyormu? Türkiye'de biraz popiilarizme dönük oldu bu işjer. Amatürkülerimizegönlünii vermişolan insanlar var. Bu insanlarmüziğimizeherzaman sahip çıkmış ve dinlemişlerdir. Birkcsim doğruyu çok güzel alıyor. Ekonomikkrizdeolmamızakarşın Ankara'da 30 bin kişilik bir stadyum konseri verdik. Bu dönemde Kars, Ardahan, Isparta, Burdur, Gaziantep, Adana, Adıyaman, Malatya şehirlerinin de içinde bulduğu Türkiye turnesi yaptık. Yaptığımız kalabalık konserler neticesinde bu kriz döneminde halkın türkülerle rahatladığınaeminoldum. Çocukluğunuza dönecek olursak, Sabahat Akkiraz nasıl bir çocuktu? Çok hareketli, tabiri caiz ise yerinde durmayan, düşüp kalkan ama ağlamayan bir "Eser toplamak için Anadolu'da birçok köy gezdim..." BAŞKENT GUNLERİ Başkent ve ötesi MÜŞERREF HEKİMOĞLU nkara trafiği yoğun bir başkent. Çağdaş değil çağdışı, güzel değil çirkin, ama vazgeçilmiyor. Emeklilikten sonra da oturanlar, yerleşenler var. Istanbul'a, Izmir'e, başka kentlere gitmiyor, son durak için Ankara'yı seçiyorlar. Başkentin gizemi bu belki de. Sızlanmak için çok neden var ama seçim saati gelince vazgeçilmiyor. Ben de vazgeçmeyenlerden biriyim. Istanbullu, üstelik Göztepeli'yim, Yeşilbahar Sokağı'nda geçti çocukluğum. Yaşlılığım da Ankara'da Cinnah Yokuşu'nda, Çankaya tepelerinde. Ankara'dan aynlan Isveç Büyükelçisi Havada sonbahar yaprakları, birine Henrik Uljegren onuruna verdiği takılıyor, anılara sarılıyorum. Ellibir yıl akşam yemeğınde protokol görevindeki önceden başlıyorum. Cinnah Yokuşu'na ustalığını konuştu konuklar. Herkes uzanan yollar boştu o zaman. Yolun iki doğru yerde, doğru konumda. Isveç yanında yabancı elçilikler, güzel Elçisi, özellikle Türk asıllı eşi Nil bahçeler, bir de gül bahçesi, genç Uljegren nedeniyle hayli ilginç sevgililerin dayanılmaz durağı. Yine birkaç elçilik ve Çankaya köşkleri. Cumhurbaşkanlığı konutu, Dışişleri konutu, bir de Pembe Köşk. Başbakan Menderes Çankaya'da değil Kavaklıdere'de oturuyor o zaman. Yabancı bir elçilikten kiralanan köşedeki evde. Gazeteciliğimde ilk yıllar DP'II bakanların eşlerini izleyerek geçti. Berin Menderes'i çok az gördüm o dönemde. İlk karşılaşma Başbakan Menderes'in Paris'e gittiği zaman. Berin Menderes de eşlik etti ona, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü de eşi Emel Zoriu ile gitti Fransa başkentine. Güzel bir şaşırtmaca. Vesamet Kutiu geride kaldı, Emel Zorlu protokoldeki yerini aldı. Sonra neler oldu! Ama şimdi de neler oluyor, kamu görevlileri için neler yazılıyor, çiziliyor. Celal Bayar gidiyor, Orgeneral Gürsel geliyor Çankaya'ya. Prof. Dr. thsaıı Doğramacı, başkentteki Hayli dramatik, dahası trajik bir yerini koruyan bir kifi... başkanlık dönemi. Eşi hasta, Ankara'ya gelemiyor, Gürsel Paşa söylentilere yol açan bir diplomat. Önce yalnızlığa gömülüyor Çankaya'da. elçiydi, ABD'ye atandı, son görevini Sonuna kadar direniyor, Türk Ankara'da yapmak isteyince elçilikte doktorlarından vazgeçmiyor. Ama değil Istanbul Başkonsolosluğu'nda boşuna direniş! Gürsel'i yitirdik, Cevdet görev aldı. Güzel eşi nedeniyle, ilginç Sunay geldi Çankaya'ya. eylem ve söylemleriyle gündemde de Anımsadıkça hüzünlendiğim bir dönem geniş yer aldı. Ama hepsı bu kadar. bu. Çankaya tepelerinde ilginç Türk dostları sevgıyle, teşekkürle soylemler ve eylemler. 1961 uğurluyor Isveç'li diplomatı. Mesleğinde Anayasası'nı değıştirme çabaları, Nasır uzun yılları baba Doğramacı'nın veda Zeytinoğlu gidiyor, Fuat Bayramoğlu yemeğiyle noktalaması da güzel bir geliyor Genel Sekreterliğe. Derken rastlantı. Uzun akşam yemeğihde telefonum çalıyor beklenmedık bir Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, anda, Fuat Bayramoğlu sesleniyor. A başbakanlığından, cumhurbaşkanlığından da söz edilir ama söylentiler gerçekleşmez, başka dilekler gerçekleşir. Değişik fakülteler, konser salonlan, müzik okullanyla çağdaş bir kent oluşur tepelerde. Anaokulundan başlayarak doruğa uzanan bir Bilkent. Aile, babaoğul ilişkileri de ilginç bir çizgiye ulaşır Bilkent yönetiminde. Hastalığa karşın tırmanış sürer, oğul Doğramacı hastalığı yener, yaşama dönmek için onuriu bir savaş verir. Bikent ailesi de vargücüyle destekler onu. En büyük destek de baba Doğramacı'dan. Haluk Bayülken'ın Genel Sekreterliğini haber veriyor. Değişimler, dönüşümler giderek • J 1 hızlanıyor başkent Ankara'da. Bir sonbahar sabahı havada sarı yapraklaria nerelere uçtum bakın! Profesör Doğramacı her dönem ayakta bir kişi. Her olayın içinde var ve yok! Söylentiler yoğunlaşır, Profesör Mümtaz Soysal, CHP'li Hikmet Çetin, Büyükelçi Nusret Kandemir, Büyükelçi Oktay Aksoy, Uluslararası llişkiler Kürsüsü'nden Prof. Duygu Sezer Bazoğlu ve eşleriyle çiçekler, mumlar, arada bir kahkahalarla güzel bir yemek. Herkes çok neşeli değil, ama nasıl olsun. ; Ancak koşullar acı da olsa yasam sürüyor. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle