Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Turna, Aleviler için kutsal ve sesi en güzel kuş... Sabahat Akkiraz da Aleviler arasında turna sesli diye tanımlanıyor. Bugün Alevi deyişlerini âşık ağzıyla en iyi okuyanlardan. Kasetleri 400 binlik satışlara ulaşıyor. Türkü toplamakta zorlanmıyor. "Çünkü ben Anadolu'yum" diyor. Ben türkü sevdahsıyım StBELATİK '• ' • • ' Kırklar meydamna vardım /Gel beri ey can dediler /tzzet ile selam verdim /Gel işte meydan dediler Girsemaha bile oytıa /Silinsin açılsın ayna /Kırkyıl kazanda dur kayna / Daha çiğsin can dediler Sabahat Akkiraz' ın derlediği ve son kaseti 'Deli Derviş'te seslendirdiği birtürkünün sözleri. Erdal Erzincan'ın daaralarında bulunduğu vokal grubuyla başlayan türküye bir anda Sabahat Akkiraz'ın sesi giriyor. Sabahat Akkiraz, turna sesiyle okuduğu 'SemahLeylam Mevlam' türküsünde çok sesli saz vuruşlan dinleyenleri semaha davet ediyor. Turna Aleviler için kutsal bir kuştur. Sesi en güzel kuşlardandır. tştebu nedenledir ki Aleviler arasında turna sesli diye biliniyor Sabahat Akkiraz. Sesi ve okuyuş tarzı Anadolu kadar doğal ve özgün. Bugün Alevi deyişlerini âşık ağzıyla en iyi okuyanlardan biri.Buözelliğiyleyurtdışında birçok çalışmaya davet edildiveetnikmüzik çerçevesinde deyişler, halaylar, uzun hava türküler seslendirdi. 1997 yılında Londra Caz Festivali 'nde verdiği konserle yurtdışı çalışmalarına başlıyor ve bugün özellikle Avrupa'da Türk halk müziğinin elçiliğiniyapıyor. Türküleri otantik hal ine uygun okumasıylayurtdişındadabeğenilenAkkiraz'la çocukluğu, aile yaşantısı ve müzik alanındaki çalışmalanyla ilgili yapacağımız söyleşiiçinlMÇ'dekiözdemirPlakşirketindey iz. Koridoru geçtikten sonra açılan kapıdan içeriye giriyoruz. Sabahat Akkiraz'ın gülen yüzü ve yanında kardeşi Hasan Akkiraz. Bu türkü erbabı, yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle "Gülen kadın" lakabının hakkını veriyor. Her şeye rağmen türkülerle beslenen bir hayat Akkiraz'ın hayatı;babasının rahatsızlığı üzmüş ve yorgun düşürmüş kendisini ama devam yeniden türkülerle yenilenmeye, güçlenmeye... (Akkiraz'ın babası iki hafta öncevefatetti.) Müziklc ilgilenmeye ne zaman başladınız? Ailenizin nasıl bir etkisi oldu? 13 yaşında Mahmut Erdal'la yaptığım kırk beşlik plakla başladım. O dönemde askerden yeni gelen Arif Sağ ve Orhan Gencebay saz çalarak bu çalışmaya katıldılar. Ancakbuçalışmanındevamıbirsüreliğine de olsa gelmedi. Çünkü Almanya'ya gittik. Babam eğitimimi tamamlamamı istediği için müzikle ilgilenmeme izin vermiyordu. Tabii ben müzikle bağlanmı tam olarak koparmadım. Buyüregimde, gönlümde olan bir sevgi; yani rahat durmadım. Ben Alevi birailenin çocuğuyum. Aleviler yaşamlannı, geleneksel inançlannı müziğe aktarmışlardır. Müziğe bakış açısı öyledir ki; ibadetini de sazla sözle yapar. Âşıklanyla, ozanlanyla, müzikle iç içedirler. Babamın etrafında da Daimi, Davud Sulari gibi âşıklar, ozanlar vardı. Bu âşıkların deyişlerini kendi ağızlarından duymam benim için çok büyük bir fırsattı ve ben bu fırsatı kaçırmadım. Eee... düşünün artık küçük yaşlarda sabaha karşı dörtlere kadar âşıklan dinlersenizkulak dolgunluğunuztabiikiolur. Ara verdiğiniz müzik çalışmalarına hangi kasetle başladınız. Beklediğiniz çıkışı yakaladınız mı? 1975 yılında Almanya'dankesindönüş yaptık. Ankara'ya yerleştiğimizde yirmi yaşındaydım. Ara verdiğim müzik çalışmalarına Musa Eroğlu'nun yönetmenliğinde 'Şafak Söktü' kasetiyle başladım. Daha sonra 'tnsana Muhabbet Duyalf, 'BirGerçeğe', 'Yalan Dünya', 'Bendeki Yaralar', 'Dostlann Anısına', 'Yiğitlnsanlann Türküleri', 'DağlarBanaGeri Verin Kardeşimi','GülYüzlüSevdiğim','Türkülerle Gide Gide', 'Yüreğimin Sesi' ve en son 'Deli Derviş' kasetlerini çıkardık. Şimdi yeni kaset için eser seçme, notaya alma aşamasındayız. Çok başlardayız. Musa Eroğlu, Arif Sağ, Erdal Erzincan gibi birçok isimle çalıştım. Yaptığım çalışmalar iyiydi. Yaptığım müziğe halk her kasetimde sahip çıktı. 400 bine varan satışlar yakaladık. Kasetlerinize aldığınız eserleri nasıl seçiyorsunuz? Topladığım türküleri derliyorum ve bunların içinden seçiyorum. Eser toplamak için Anadolu'da birçok köy gezdim. Taa... Kars'akadargittim veel değmemiş eserleri topladım. Bu nedenle arşivim oldukça geniş. O yaşantıyı görmek beni çok mutlu ediyor. Aldığımtürkülerinorijinalliğini bozmadığımı biliyorlar ve isteyerek veriyorlar. Genellikle, yönetmenler eserleri toplar, sanatç ılar da okur. Ama ben köy köy gezip eser topluyorum. Köy leregidip türküleri dinleyip derliyoruz. Herkes de bunu yapamaz. Çünkü zahmetli biriştir. Gittiğimde köylüleri bağda, "bahçada" beni bekler bulurum. Onlarda akıllı ben de akıllıyım. Birde her isteyene vermezlertürkülerini. örneğin TRT'den gidenler olur Anadolu 'nun çeşitli yerlerine. Devlet memuru gibi gider al ır türküyü, içine giremez. Bu nedenle aldığı parçalar bazen özüne uygun olmaz. Gittiğiniz her yörenin kendine has özelliğiyle türküleri toplarken yöre halkıy la iletişim kurmakta zorlanıyor musunuz? Hayır. Çünkü ben Anadolu'yum. Ben de onlargibiAnadoluinsanıyımvebirbirimizin dilinden anlıyoruz. Bu da aramızdaki bağı güçlendiriyor. Bu arada gezip gördüğüm yerlerde yeni şeyler öğreniyorum. örneğin evin kadını, kaynanası veya eşine kızgınsa kenarları küçük biberlerle oyalanmış yazmasını başına örter. Yazması dili olmuş ve onunla konuşuyor. Kilime dokuduğu desenle bir olup duygusunu öyle aktarır. Yüzüne de kendi eliyle mayaladığı yoğurttan maske yapar. Mis gibi kokan taze yoğurt süzgece konur ve toprağın üzerine bırakılır. Yoğurt süzüldükten sonra yüze sürülür. Bunun gibi daha birçok marifet... Müziğinizle bir anlamda halkı halka anlatıyorsunuz diyebilir miyiz? Zaten yaptığımız bu. Müzik kendimizi ifade etmek değil midir? Sevinciyle, acısıyladuygulardilegelir. Sanatçılarbuifadenintaklitçileridir. Halkıhalkaanlatmak dabiraz daha iyi taklit ister. Anadolu'ya bu kadar bağlı olmanızın nedeni küçük yaşlarda uzak kalmamz olabilirmi? Tabi bu daetkili olmuştur. 1969 yılında Almanya'yagittiğimizde özellikle annem ve babam Avrupalı bir ülkeye adapte olmakta zorlandılar. Kardeşlerim ve ben modern bir ülkey i anlamaya çalışıyorduk. Zamanımızınçoğuokuldageçiyordu. Alman kültürüne dönük baskılarçok olmadı. Ama aydın bir aile olduğumuz için bu kültüre karşı birtavırda görmedik. 'Aman onların yaptığım yapmayın' gibi baskılarol