24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27MAYIS2001.SAYI792 rı görünmüyorbile. Şuursuz gülücükler ve boş boş bakan gözler. Acelcyle vücutlannı acıçekermişçesinebirhavaylahareketettirirken bazen hırpani figürlerle diğer sıkıcı ve uzun kabarclcri andınyor. Bir grup senkronize yüzücünün size uygunsuz bir şekilde birl i kte olmayı teklif ettiği yolunda bir hisse kapılıyorsunuz. Postmodcrn, metne bağlı kalınmayan ve gangsterlerin sözsahibi olduğu kabarelere benzemiyor Moulin Rouge. Şaşkın bakışh turist seyirci Hausmann Caddesi 'ndeki Marks and Spencer'dan terlik almak istergibi seks satın almakistiyor. Bunu bilen keskin zekâlı yönetim çeşitli komplo teorileri sayesinde seyirciyi "cinselliktenmahrum" ediyor. Gece, heyecan verici ve son derece enerjik bir disko numarasıyla başlıyor. Kadın dansçılar birlik içinde pantolonlarını çıkarmadan önce şu sözleri içeren bir şarkı söylüyorlar: "Hiercomme aujourd'hui, depuis toujours, les filles de Paris inventent l'amour." Aman tanrım! O ne bacaklar! Erkekler pantolonlarıy la dans etme geleneğini bozmuyorlar. Şovunçokheyecanlı biranı dayılanlarla dolu bir su deposunun sahnede beliriverdiği an. Yan çıplak bir kızı deponun içine atıyorlar. Kız, acı içinde kı vranıyor, güreşiy or ve sonunda zafer kazanıy or. Bu çok iy i bir sahne, piton y ılanlarının gerçek olup olmadığının anlaşılmaması daheyecanı arttınyor. Daha sonra da nefes kesen "Kan Kan" sahnesi geliyor. Bukızlargerçekten iyi cancan yapıyorlar. Peki ama 2001 yılmda Moulin Rouge'da dansçı olmak nasıl bir duygu? Geçen kasımdan beri şovda dans eden 19 yaşındaki Sarah Heron'a göre "mükemmel". Bu Iskoç ögrencinin ilk işi. Liseyi bitirdikten sonra gördüğü bir ilan üzerine Sarah, Edinburgh'a giderek seçmelere katıldı ve aynı gün kabul edilerek bir yıllık anlaşma yaptı. Şimdi ise kabare binasından iki sokak ötede oturuyor. Daha önce hiç çıplak dans etmediğini söyleyen Sarah, "Sorun olmuyor, sahnede çok dansçı var ve çok şey olup bitiyor. Bu nedenle farkına bile varmıyorsun. Ancak, buradan başka bir yerde başka bir zaman çıplak dans etmem" diyor. Teyzc ve amcalannın da yer aldığı çok sayıda akrabasının dansını seyretmeye gcldiğini anlatan Sarah, annebabasının da bu ayın sonunda gcleceklerini söylüyor. "Gelipbeni seyredecekleri için çok mutluyum" diyor. Fransızcasının yeterli olmaması sorun değil Sarah için. Çünkü dansçılar çok uluslu birekibin üyeleri ve ortak dil lngilizce. Soyunma odalannda ise dansçılann peruklan isimlerinin yazılı olduğu şiltlerın üzerinde duru BAŞKENT GUNLERİ Zeyd sergisinden kaynaklanan sorular... MÜŞERREF HEKİMOĞLU E Lautrec'in Moulin Rouge afişL. yor. Marissa, Michelle, Vlada, Emily, Elizaveta... NedenbukadarazFransızismi var? Uzun yıllar Moulin Rouge'da dans etmiş bir koreograf olan Janct Pharoah konuyu şöyleanlatıyor: "Yıldanyıladeğişiyor. Ancak bu şovun tarihinde Fransız kızlar ağırlıklı olmamıştır, çünkü AngloSaxon kızların boyu daha uzun, bu yavaş yavaş değişmeye başlasa da y abancılar daha fazla." Kabarenin ilk dönemlerindeki en iyi çağında ise hemen hemen tüm dansçılar Fransızdı. Bunlardan biri vardı ki en ünlüleri, en iyjleri idi: "Kan Kan'ın kraliçesi Louise Weber." Kendisini dakikalarca alkışlayan seyirciye başını hafif öne eğerek nazik bir selam verir. Erkekler arasındaki hayranlanna ise hızla koşup şapkalannı kafalarından uçururdu. Lakabı "LaGoulue" (pisboğaz) idi. Her şeyi son damlasına kadar içtiği, her mutluluğu sonuna kadar içine sindirdiği için. 1907 'de girdiği Moulin Rouge onun ilk işiydi. 1920'lerde milyonlarca franka bacaklannı sigorta ettiren Weber 50'li yaşlanna kadar dans etti ve Ziegfeld'in Broadway'de sahneye koyduğu şovlanna ilham kaynağı oldu. İşıklaryandı,saat21 .OO'dekişovsonaermişti. Garsonlarve diğer çalışanlar saat 23. OO'teki şov için ortalığı temizlerken turist kafileleri de otobüslerle otellerine doğru yola çıktı. Akıl larda ise soru işareti bırakan birkaç konu vardı. Piton yılanlan şov aralanndaneyapıyor?Midillilerekimbakıyor? Bunlann yanıtını hiçbir zaman öğreneme tiyopya başkendi Adis Ababa yıllarca önce Suna Kan nedeniyle girdi sözlüğüme. Sanırım 6O'lı yıllar. Değerli kemancımız, piyanist Gülay Uğurata'ylabirlikte HaileSelasiye'nin ülkesinde konserler verdi. Ankara'ya dönünce masalsı bir söyleşi yaptık. Afrika güneşi gibi sıcak söyleşiler, TV'de de yayımlandı. Saray bahçesinde filler, aslanlarla doğayla ilk karşılaşmamız. Suna ilginç öyküler anlatıyor. Imparator çok güzel bilezikler armağan ediyor çalgıcılanmıza. Yetenekleriyle oluşan gerçek bileziklerini simgeler gibi. Bir süre sonra Ankara'da karşılaştık Haile Selasiye ile. Rahmetli Ziya Tepedelen'in büyükelçiliği döneminde gümüş çiçeklerden bir çelenk bıraktı Anıtkabir'e. İlginç bir raslantı, Adis Ababa'ya Büyükelçi Kenan Tepedelen gidiyor şimdi. Elbet çok mutlu. Onay konserinde bahar kuşağının yeşermesini, boy vermesini izledi müzikseverier. Naci Özgüç'ün yönettiği orkestrayla bir bahar yolculuğu. Güzel bir rastlantı, Istanbul Kültür Vakfı'nın yeni yönetmeni Ersin Onay'da Boğaz'daki evinin önünde izledi bu konseri. Kemancı oğlu Erkin Onay, Bruch'u keman konçertosunu çaldı. Arabasını park ederken cep telefonu çaldı birden. Telin ucunda oğlu çalıyor, Bilkent'li dostlar "merhaba" diyor Ersin Hocaya. Bir bahar akşamı, Bilkent tepesinden boğaz kıyılanna bir merhaba, güzel bir buluşma değil mi? Ersin Onay'ın eşi Zeynep ile kızı da konserin ön koltuklannda paylaşıyor bu mutluluğu. Mutluluğun resmi böyle de çiziliyor Bilkent tepelerinde. Fahri Nüsa Zeyd sergisinin izlenimleri sürüyor başkent söyleşilerinde. özellikle son portreler ve renkler ve renkli camlaria yapılan tablolar çok etkiledi İ The Guardian 'dan çevinn: SEÇİL TÜRESÂY Zeyd sergisindeyer alan portrelerden biri de mimar Kerem Aksoy. Büyükelçi Oktay Aksoy, Fahri Nüsa Zeyd, Kerem Aksoy, Benkü Aksoy. Amman 'da başlayan dosHuk ölünceye kadar sürdü. Kerem Aksoy'unportresi de öiümünden 15gün önceyapüdı. Koşullar çok değişti ama büyükelçiliğe babasının da butunduğu bir görevde başlıyor. Yakında Ankara'dan aynlıyorlar. Üzgünüm veda partisine gidemiyorum. Güle güle diyor. Tepedelen'lere başarılar diliyorum. Adis Ababa sefiremiz Leyla Tepedelen'i aynca kutluyorum. Merkezdeki yılları Bilkent'te çalışarak değerlendirdi. Milliyetçiltk' üzerine ilginç bir master yaptı, yakında yayımlanıyor. Leyla Tepedelen çok yönlü, çoksesli kadınlarımızdan biri, annesi Yıldız Kenter gibi. Adis Ababa'da neler yapacak kim bilir? Festival programında çakışmalar oldu, belli konserlerı izlemek olanağını bulamadı müzikseverler. örneğin Yıldız Solıstleri dinleyemediler ya da St. Petersburg filarmoniden vazgeçtiler. Oysa ikisinin de özelliğı, ayrıcalığı var. Nihan Yapalı, Cem Akçakoca ve Ersin sanatseverleri. Cam tabloları ilk kez görüyor başkentliler, belli portreleri de. örneğin Kerem Aksoy'un portresini öiümünden 15 gün önce yapıyor Fahri Nüsa Zeyd. Genç bir insanın soluğunu, panltısını çok taze yansıtıyor. Şaşılası bir saydamlık oluşuyor fırçasında. Bu sergi nedeniyle belli sorular da geliyor gündeme. Dev portreler nereye asılacak, nerede sergilenecek, nerede saklanacak. Böyle bir müze galeri yok ülkemizde. Paketleyip bir köşede saklamayı da akıl almıyor doğrusu. Kimi portreler sahiplerini kara kara düşündürüyor. Asacak yer yok, sahiplenecek müzeler, özel galerıler yok ama, böyle gelmiş böyle gitmez bu olay. Bu yokluğu var olmaya, varlığını hissettirmeye yönelik girişimler de olacak elbet. Yaşayarak göreceğiz neler olacağını. Belki de yeni bir kurumlaşmayla resim dalına yeni boyutlar katacak değerli sanatçımız.^ Paris V/ı kabaresinden Amerikalılar hoşnut kalmıyor, yeterince seksi bulmuyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle