Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18ŞUBAT2001.SAY177» ırşr.CumhurİYet «& Talul Aydemir ve 4iıç ortakları adaîcic tcstiın tdildileı Oç şshbde i* gec« soka$a çıkma yafafı kanulda dayct Paşanm adını duyunca hemen hazır ola geçti ve daha saygılı ve dikkatli konuşmaya başladı. Bu arada basılmış gazetelerdenbirkaç tancsini hatıra olarak alıp saklamak istedığını söyledi ve aldı. Vecdi, onlarlakonuştuktansonra 'BenHarbiye'ycgidiyorum' deyipaynldı." Dimo Ustarun konuşmasını burada kesiyorum. Atina'dan döndükten sonra Vecdi Kızıldemir'i aradım ve öykünün bu bölümunü ondan dinledim: "Dimo Usta, baş makinistimizdi. Onunla birlikte yaşadığımız ilginç öykülerimiz vardı. 26 Mayıs gecesi gelensubaylardanbirisi Milli Birlik Komitesi Üyesi Muzzaffer özdağ'dı. Daha sonra AlparslanTürkeş'lc birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi(CKMP)'nin başına geçenlerdendi. özdağ, babamın adını duyunca ondan saygıyla söz etti. Bana, Harbiye'ye gideceğimizi, ancak daha önce diğer gazetelerin de yazıişleri müdürlerini almamız gerektiğini söyledi. Abdi Ipekçi'yi (Milliyet), Necati Zincirkıran'ı (Hürriyet), Oğuz Akkan'ı (Yeni Sabah) aldık ve Harbiye 'ye geldik. Harbiye'de bize radyoyu dinlememizi ve gazeteleri bu yeni haber doğrultusunda çıkarmamızı istediler. O sırada Milli Birlik Komitesi üyelerinden birbinbaşı geldi. Saat 5 :OO'te de Alparslan Türkeş konuşmaya başladı. Artık asken müdahalc olduğu anlaşılmıştı. Aslında bize bunlan telefon ederek de söyleyebilirlerdi. Bunun üzerine ben gazeteye telefon edip Dimo Usta'yı buldum ve arkadaşları toplamasını söyledim. Radyoda marşlar çalınıyordu. Aynı şeyi diğer yazıişleri müdürleri de yaptılar." Bundan sonrasını Dimo Usta'dan dinleyelim: "Vecdi önce bana telefon edip radyoyu açmamı ve sonra da gazctenin Linotipçilerini (dizgiciler) toplamamı söyledi. Radyoyu açtım marşlar çalıyordu. O dönemde örfi Idare vardı. Sokağa çıkmak ve adamlan toplamak kolay iş değildi. Gazetenin o zaman bir Chevrolet station' ı vardı. Şoförün adı da Turgut 'tu. Turgut haydi harekete geçelim dcdim. Arabayla Istanbul Lisesi'nin önüne gcldiğimizde her tarafın askerlerle çevriliolduğunugördüm. Hemen arabadan indim ve askerlere,' Komutanmız Nerede?' diye sordum. Komutan 'a Cumhuriyet gazetesinin baş makınisti olduğumu ve acele vilayete gitmem gerektiğini söyledim. Önce 'Albayım tcbrikederim' dedim. Komutanınbirşeyden haberi yoktu, şaşkın şaşkm yüzüme baktı. Bana bir süngülü asker vermesini de istedim. Peki deyip, bir süngülü asker verdi, onunla Vilayete gittik. Vali' ye durumu anlattım. önce biraz olmazlandı. Ancak, gazete çıkacak ve bu elemanları toplamamız gerekir deyince, anlayışla karşıladı ve bizim yanımıza bir askeri jip ve yazı verdi. Birlikte Fatih'e gittik. O dönemde teknik elemanlann tamamına yakını Fatih'te otururdu. Onlan toplayıp getirdim. Ekip tamam olmuştu ve yeni baskıya girişebilirdik. Saat 06.00'ya doğru da Nadir Nadi geldi ve 27 Mayıs îhtilalinin gazetesi çıkanlmaya başladı." karadaki Ihtilâl Düıı Sabah Bastınld ır Kurulu tJün Ankara, ıstanbul VE zmirde bir ay sflre ile Orfi Idare ilân ettı Baıbakan olayı Smurto'ya anlatb Urfl ldarc Komulanlnnmn dıin yaytnladıklan leblifcler »m IMİI4F lı«|Mnılı CumhuriYet Kahranan Tirk Ortisı Biitiin DiB Gece Sibaha Karşı (Ooyımlı yurtta nüh dhanda falblm) motor getirdiler ve benim gibi birkaç kişiyi daha karşıya gcçirdiler. Yokuşu çıkıp gazeteye geldim. Kapıda ömer Besim Koşalay oturuyordu. Eski bir milli atlet olan ömer Besim çok içerdi. Ağlıyordu. 'Rezilolduk' diyordu. Olanlaronu çok etkilemişti. Yazı müdürü ömer Sami Coşar ne oluyor diye geldiğinde ona bağırdı, 'Ulanyaptığınızıbeğendinizmi' dedi. ömer Besim,' Ben yarın Hristaki pasaj ına nasıl giderim ve oradaki insanlann yüzüne nasıl bakanm' diye söyleniyordu. Sabaha kadar gazeteyi bastık. Ben her sabah olduğu gibi adalara gazete götüren motorabindimveBüyükada'yagittım. Evimizi merak ediyordum. Bizim eve bir şey olmamıştı. 'Cumhuriyet gazetesinin baş makinıstinin evi' demışler ve bu yüzden oraya birşeyyapmamışlardı." DERGIDEN Merhaba, Bu hafta basın bilim dünyası ile yakından ilgiliydi. Genetik şifrenin çözülmesine ilişkin haberler hemen hemen bütün gazetelerin birinci sayfasında yer aldı. Tesadüfen Cumhuriyet derginin kapağı da bilimi yakından ilgilendiren bir konuyu gündeme getiriyor: Bilimsel aşırma... Bilimsel hırsızlığa dair bir hatırlatma nedeniyle Prof. Ihsan Doğramacı ile davalı olan olan Prof. Hasan Yazıcı 'nın anlattıklarım ilgiyle okuyacaksımz. Bilim ahlaksızlığının ne denliyaygın olduğunu bir kez daha düşüneceksiniz. Orta yaşlı okurlarımızı en çok ilgilendirecek yazı galiba arka sayfamızda. Gen haritalanmn çıkanlması pek çok kişiye bir bakıma daha uzun bir ömrün kapılarım açıyor. Harita konusunu pek de önemsemeyen kimi sabırsız uzmanlar uzun yaşayıp genç kalmayı sağlayan bazı klinikler kurmuşlar bile. Bu kliniklere devam edip ö'nerilen hapları içenlerle yapılmış röportajları okuyunca bu insanlann hallerinden çok memnun olduklarını göreceksiniz. Gerçi kullanılan hapların yan etkisi nedir ne değildir henüz bilen yok ama, galiba buna aldıran da yok. Cep telefonundan, arabamızda kullandığımız benzine, soluduğumuz havadan kullandığımız bilgisayara, uygarlığın getirdiği her kalemde bir yan etkiyok mu? Bu haftaki dergimizde Cumhuriyet 'in 500600 bin sattığı günlerin öyküsü var. Arkadaşımız Oral Çalışlar 'ın Atina gezisi sırasında karşılaştığı Cumhuriyet 'in Dimo Ustası Türkiye tarihinin en önemli günlerini anlatıyor; Büyükadalı Dimo Usta 'nın hiç unutmadığı günler 67Eylül, 27 Mayıs ve 21 Mayıs... Son haftalarda bir mektup modası sardı ortalığı. Biz de modaya uyalım dedik. Erotik kitaplarıyla dünya edebiyatında yazılmaz her şeyi yazılır lalan Henry Miller 'ın mektuplarında karar kıldık Miller'm genç Japon sevgilisine yazdığı aşk mektuplarıyla pazar keyfinizi noktalayabilirsiniz... Briç okurlanmvzdan yine âtür dilemek zorundayız. Çünkü Şiar Yalçın bu hafta da köşesinde değil... Hepinize iyipazarlar diliyoruz. CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZB GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAÖICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 (STANBUL TEL: (0212)5120505 BREKLAM: MEDYA C KAPAK FOTOĞRAFhSENEM ÖZTÛRK Talat Aydamlr'ln fotoğrafı Dimo Usta bu ikı öyküyü kısa bir süre sohbet ettiğim Atina'daki lstanbullular Derneği'nde anlattı. Onun anlatacağı çok şey, benim dinlemek istediğim çok şey vardı. Ama zaman sınırlıydı. Bu öyküyü yıllannı Büyükada geçirmiş, onlarca Büyükadalı'nın arasında anlattı. Dimo Ustanın çalıştığı döneme ilişkin Vecdi Kızıldemir'in da anlatacaklan vardı. Bunlardan birisi Kara Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir'in önderlik ettiği Kara Harp Okulu'nun ayaklanma girişimiydi. Tarihe 21 Mayıs (1963) olayları olarak geçen ve bütün Harp Okulu öğrencilerinin emekli edilmesi ve ayaklanmanın iki önderi Talat Aydemir ve Fethi Gürcan'ın idam edilmesiyle sonuçlanan bu olayın da gazeteleraçısından ilginç bir arkaplanı vardı. Vecdi Kızıldemir 'i dinliyoruz: "21 Mayıs olaylannın ikincigünündenitibarenSıkıyönetim ilan edilmiş ve sıkıyönetim bildirileri dışındabirşey yazılmaması istendi. Abdi(lpekçi) beni aradı, biz gazetelerin yazı müdürleri aramızda konuştuk yasağı dinlemey ip haberleri vereceğiz dedi ve benim nc yapacağımı sordu. Ben ise Paşaçocuğu olduğumu, askerin emirlerine uyacağımı söyledim. Aklımda başka bir numara vardı. Bizim fotoğrafçı, Talat Aydemir götürülürken bir fotoğrafmı çckmişti. O zaman dört sütundan büyük fotoğraf yayımlamak yasaktı. Ama boyuna kanşmıyorlardı. Ben de bildiriyi biryana Talat Aydemir'in fotoğrafınıbiryana,boyluboyuncakoydum. Bildiride fotoğraf yasağından söz edilmediği için rahattım. Aslında bildiriyle birlikte fotoğraf her şeyi anlatıyordu. Başka bir şey yazmaya gcrek yoktu. Diğer gazetelerin hepsi bu haberler yüzünden kapandılar. Sovyctlcre ccvabi t£S. SSüî' notamız verildi ıssurs gitme, sokağa da çıkma' dedi. Şehirde büyük gösteriler olduğundan söz etti. Ben aldırmadım, Defterdar Yokuşundan aşağı Karaköy'e indim. Ortalıktabüyükbırhareket var, ahali Necati Bey caddesindeki dükkanlann camlannı kınyordu. Atlas Copco'nuntraktörleri vardı. Onlan daparçahyorlardı. Dayanamadım,' Yapmayın bunlan dövizle getiriyoruz, milli servet' diyerek engel olmaya çalıştım. Bir süre durdular, bana garip garip baktılar. Üstüme saldırabilirlerdi,birsüre sonra oradaki saldın durdu. O bölgede daha fazla beklcmedım. Gazeteye gitmemgerekiyordu. Köprünün başına geldim. Polis beni durdurdu ve köprünün açıldığını ve karşıya geçemeyeceğimi söyledi . Ben gazeteye gidecektim ve bir yol anyordum. Polise Cumhunyet gazetesinin baş makinisti olduğumu anlattım. Ben gazeteye gitmezsemgazetezorçıkar dedim. Polis anlayışlı birisiydi, beni Köprünün karakoluna götürdü. Bir süre orada bekledik, bir Cumhuriyet satış rekoru kınyor... Bizim matbaa makineleri ancak 24 saat çalışırsa 532.000 basabiliyordu. Bunun için de matbaacıların hiç uyamadan ve makineleri hiç stop ettirmeden çalışmalan gerekiyordu. Dimo usta ve arkadaşlanna bu andan itibaren çok iş düştü. Bir hafta boyunca Cumhuriyet yayın yapan tek gazete olarak 530 bin bastı. Tanhi boyunca sanınm en çok o dönemde gazete sattı. Bir haftada4 milyona yakın gazete bastık. Makinalar ısınıyordu,ozamanlarçarklardışandandı. Üzerine su dökerek soğutmaya çahşıyorduk. Dumanlarortaliğı kaplıyordu. Nadir Bey'ialıp makine dairesine götürdüm. Çocuklara özel birmutfak kurup onlan doyurduk. Dimo Ustanın o zaman çok emeği geçmişti. Makinelerin baş ustası oydu." Bir Cumhuriyet öyküsü anlattık size yıllar öncesinden. Yaşayan iki kahramanın dilinden...BirisinisiyasikörlüktaAtina'lara sürüklcmişti ama gönlü Istanbul 'da, Büyükada 'dakalmıştı. Diğeri hâlâbasınahizmet etmeye devam eden bir cmcktardı .^ 67Eylülolaylan... Dimo Ustanın anlattıklarından birisi de azınlıklara yönelikbir saldın olan ve Türkiye'de azınlıklann kaderini etkileyen 67 Eylül 1955 olaylarıydı. Işte Dimo Ustanın belleğinden 67 Eylül gecesi Cumhuriyet gazetesi: "O dönemde gazetenin Yazı tşleri Müdürü ömcr Sami Coşar'dı. Hafta sonlan Büyükada 'da kahrdım, ancak o Pazar teyzem Christina'nın Cıhangir'deki evinde kalmıştım. Pazartesi akşamı gazeteye gitmeye hazırlanırken kardeşim geldi ve 'Abi gazeteye Yauişleri Müdürü Vecdi Kızıldemir...