Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGl HAFTANlNNOTLARlDuvauAsena dasena@turk.net Tanyeri Horozları geliyor Kadınlar düşünmelL. O kadar zaman oldu ki 'Fırat Suyu Kan Akıyor Bak'ı okuyalı... Kitabı kapattığım an 'Umarım çabuk gelir bunun devamı' diye düşündüğümü hatırlıyorum. Olağanüstü bir kitaptı çünkü o da, diğerleri gibi... Gerçekten bekliyordum kitabın devamını, Adam Yayınlan'na sorup duruyordum çıkıyor tnu diye... Çünkü ben bir Yaşar Kemal hayranıyım... Hani sorarlar ya söyleşilerde 'En çok hangi yazan seversiniz' diye... Hemen ve ilk Yaşar Kemal derim... Ne yerli ne yabancı onun üstüne yoktur çünkü benim için. Hiç unutmuyorum Demirciler Çarşısı'nı okuduğum o günü... Uçaktaydım, ciddi bir fırtına vardı ve elimden bırakamıyordum kitabı... Neyse.. Geçen gün Yaşar Kemal'le telefonda konuştum. Neşeliydi.... Yine elle yazmış kitabı... Kaç bin sayfa yazdım dedi, uydurmayayım şimdi... Bitirmiş... "Az kaldı çıkıyor" dedi... Üç isim bulmuş, üçünü de söyledi ve bulduğu isimlerden biriyle dalga geçerek, "Son moda kitap isimlerine benziyor değil mi" dedi. tkisinden vazgeçmiş ve kitabın adı 'TANYERİ HOROZLARI' olmuş. "Tanyeri birleşik yazılıyor" dedi... Tamam dedim.... Mutlu oldum.^ K Benim en sevdiğim yazartm , E vet gidiyorlar, aklı başında insanlar bile falcılara gidiyorlar. Gözümle gördüm çünkü; bir profesör ordusu, lspanya'da bir kente gitmiştik kongre için, uçaktan iner innıez falcıya koştular. Kulaklanmla duydum, çünkü anlatıyorlar, gitmiş de falcı nasıl bilmiş de, büyüyü toprağa gömmüş de. Astrolojiye inanıp da harita falan çıkartıp ona göre önemli kararlar almak zararsız bir oyun gibi şimdi... Bir bakıyorsun bir iş insanı, okuyan yazan bir kültürlü kişi soluğu falcıda almış... Gitmese bile, 'Acaba üzerimde büyü mü var' diye endişeleniyor... Bunlan eleştiren basın da sayfalannda o kişilere yer ayınyor ve soruyor; "Ne olacak Türkiye'deki kriz durumu? Peki Tatlıses Asena'dan aynlacak mı? Ya Türkan Şoray evlenecek mi?" Sonra da yazıyor ciddi ciddi, şöyle olacakmış, böyle olacakmış diye... E hal böyle olunca, o 'uyanık zeki'ler hiç utanmadan kükrüyor ekranlardan, çocuk da doğurrurum, sperm sayısını da arttınnm, kayıp eşyam da bulurum, kocanın penisüıi de bağlanm, sana âşık da ederim..." Bırakalım din sömürüsünü falan bir kenara, insanlar büyücülere, falcılara niçin gidiyorlar, gerçekten inanıyorlar mı o uyanık insanlara, bir de para mı kaptınyorlar, bunun cevabını bulamıyorum? Her yerde bir sürü kıtıpiyoz uyanık çıkar, cahil ve şapşallan sömüren... Ama ne diyorum size, çok düzgün insanlar var gidenlerin içinde... Bunu çözemiyorum... Bir yalnızlık duygusu mu, çaresizlik mi, eğlence mi, son başvuru noktası rru, ne? Kendi sorununu fallarla, büyülerle çözmeye çalışan o 'önemli' insanı nasıl ciddiye alacağım peki adınca dergisi 1978 yılı aralığında çıktı... Bundan 23 yıl önce... Çıktığından itibaren de Medeni Kanun'u gündeme getirdi ve sürekli değişmesi gerektiğini vurguladı. 'Evin reisi erkektir' ile başlayan ve sürekli kadını küçümseyen, haksızlığa uğratan maddelerin değişmesini savundu. Kadına dayak atılmasını defalarca kapağına taşıyan tek kadın dergisi odur. Yani ben ve arkadaşlarım yıllardır bu işe baş koyduk. Yıllar ilerledikçe tek tek bazı maddeler değişti... Bir zamanlar kürtaj yasaktı... Kadın kendi bedeni üzerine karar veremiyordu. Bir zamanlar fahişeye tecavüz edene ceza indirimi yapılıyordu... Bir zamanlar kadın kocasından izin almadan işyeri açamıyor, tek başına yolculuğa çıkamıyordu... Bir zamanlar zinanın tanımı da cezası da kadın için daha farklı, yani daha ağırdı... Bir zamanlar kadına dayak atan erkek şikâyet bile edilemiyordu, çünkü ceza alma Erkekler yine bir yolunu bulur... eresinden tutarsan tut, illet bir olay... 'Milliyetçi şarkıcf mız Müşerref Akay, eski eşinin, Bülent Ersoy'u şikâyet için Kenan Evren'e mektup yazdığını açıkladı. Eski eş Mahmut Tezcan ise Bülent Ersoy'u, kadınlığa geçişi gençlere kötü örnek olmasın diye, Müşerref Hanım'la birlikte TBMM'deki mercilere şikâyet ettiklerini anlattı. Yani bir insanın cesurca karar verip cinsiyet değiştirmesini ihbar etmişler. Hatırlıyorum o günleri, Zeki Müren abartıh makyajları, tuhaf giysileriyle sahneye çıkar, sanat güneşi diye alkışlanırdı. Ama Bülent Ersoy, ameliyat olduğu için yasaklanmıştı. Bunun ne büyük bir haksızlık olduğuna, kimsenin yasaklanmaması gerektiğine dair yazılar yazmıştım. Hatta yıllar sonra bir canlı yayında Zeki Müren bağlanmış, bana sitemlerini iletmişti... Fikrimden caymamıştım, tartışmıştık. Müşerref Akay'ın eski kocası, bu Ersoy, cesur ve özgür davranmıştı. N ihbarcılığıyla kalmıyor, eski eşi için "O Çingenenin teki, tezgâhtarlık yaptı, annesi darbuka çalardı, babası pazarcıydı, ben onu şöhret yaptım" diye konuşuyor. Mahmut Tezcan gibileri çok vardır bu ülkede... Kendileri gibi düşünmeyen herkesi ortadan kaldırmak isterler. Çünkü gençler ne görürlerse hemen gidip onun gibi olmaya yelteneceklerdir! Bir ünlü eşcinsel görünce hemen eşcinsel olacak, bir ünlü transseksüel tanıyınca hemen gidip cinsiyet değiştireceklerdir! O yüzden farklı her şey yok edilmelidir. Bu gibi kişiler kendi emekleri ve yetenekleriyle ünlü olmuş bir insanı 'eskiden tezgâhtardı, Çingeneydi, babası pazarcıydı' diye de aşağılarlar. İnsanı etnik kimlikleri, eski meslekleriyle yargılarlar. Sanki bunlar birer suçmuş gibi. Oysa zor hayatlardan gelen o insanlan, bugünkü başanlarına bakıp alkışlamak gerekir... Neyse ki alkışlanıyorlar da. Yeter ki Tezcan gibıler alkışlanmasın. ^ ihtimali yoktu... Bunlar yıllardır kadınlann haykınşlan sonucu ortadan kaldınldı. Neyse ki o kadınlar, maço erkek basının ve benzeri erkeklerin kükremelerine, 'erkek düşmaru, çirkin, saldırgan kadınlar' gibi aptal tammlamalarına aldırmadan yollanna devam ettiler. Şimdi o bir avuç kadını kutlamak gerekiyor... Medeni Kanun'un değişmesi için 25 yıldır ugraş veriyoruz ama bu çaba 50 yıldır sürüyor... 50 yıl önce çağdışı kalmış yasanın değişmesini isteyen insanlar varmış, ama 50 yıl sonra eski'yi savunanlar var. Alışmışlar çünkü yarattıklan bu haksız düzene... Kendilerini önemseyip, kadını küçümsemeye. Kadınlan defalarca uyarmak gerekiyor... İlk baştaki evlilik sarhoşluguna kanmadan, başlangıçta ne gerekiyorsa onu yapın... Hangi sözleşme, hangi anlaşma size uygunsa... Çünkü 'bir kısım erkek' evlilik sonrası edinilen malların ortak paylaşımını da kendi lehlerine çevirmeyi başaracaklardır, inanın bana... ^