Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I6ARAUK200I.SAY1821 teşem pazara girmeyi denedi. Disney' in otuz altıncı canlandırma filminin esin kaynağı bir eski Çin efsanesiydi: Savaşa gitmek için erkek kılığına giren Prenses Mulan. Ne var ki, küçük bir ayrıntıyı unutmuştu: Daha önce Scorsese'ninyönettiğiDalaiLama'nınçocukluğunun izlerini süren "Kundun"un yapımcılığını üstlenmişti şirket. Tibet sorunu şakaya gelmezdi. Pekin, "Mulan"a gösterim izni vermedi. Disney tükürdüğünü yaladı, Scorsese'yi reddetti, dağıtım iznini güçlükle kopardı. Bruce Lee, filmlerinde bir kez yaralarunca gücünü yitirir, yarasını emer ve gücünü tekrar kazanır. Hollywood dersini almıştır, Hong Kong ejderinin kanını kendine katacak ve dünyayı fethedecek güce kavuşacaktır. "Tsui Hark ve John Woo Hollywood' soap' kültürünü pınltıyla işliyorlar ve Çin opera kültürüyle, savaş sanatlan sayesinde benzersiz bir şey yaratıyorlar" diyor sinoAmerikan sinemacı Ang Lee. Şangay'h meslektaşı Wong Kanvai "Hollywood filmleri sintesayzır müziği gibi, oysa Çin'de müziği müzisyenler çalıyor..." diye ekliyor alaycı... Batı sinemasının Mekke'si, bu güzel dünya sayesinde, hızlanan bir ritm, şaşırtıcı bir yerçekimsizlik, uçuculuk, hızlı kurgu ve kurşunların yörüngesine paralel ağır çekimler kazandı... Çin ve Amerikan kültürleri birbirinin içinden geçiyor ve karşılıklı olarak birbirlerini zenginleştiriyorlardı. Küreselleşme egzotizmden yoksun bırakmıştı dünyayı. Jon Woo son filmini Amerikan yerlilerine adıyor; Takeshi Kitano kara mizahını ve yatıştırıcı zenini Los Angeles'e getiriyordu. lki kültürün atını da süren NVayne Wang, göçmenlerden ("Chan is Missing", "Joy Luck Club") ve Hong Kong'un Çin'e geri dönüşünden ("Chinese Box") söz ediyor; ya da Paul Auster'le ortaklaşa Brooklyn öyküleri anlatıyordu ("Smoke", "Blue in the Face"). Bu kuşağın en büyüleyici temsilcisi, Time dergisinin "kozmopolit birbukalemun" olarak adlandırdığı Ang Lee, New York'ta bir Çinli eşcinselin gelenekçi ebeveynine kendini kabul ettirmesini anlattığı "Düğün Yemeği"ni yapıyor, Taipeh'de üç kızının modernleşmesiy le karşı karşıya kalan yaşlı bir aşçının kaygılanna eğildiği "Eat Drink Man Woman"ıçeviriyordu.JaneAusten'inruhbilimsel anlatısı "Sense and Sensibility"den sonra, Nixon dönemi Amerikan ahlakını iğnelediği "Buz Fırtınası" ve bir \vestern denemesi "Ride with the Devil" geliyordu. Şimdi bir çizgi roman kültü "The Incredible Hulk"ı sinemayaaktarmamnhazırlığı içinde. Şiirsel bir temaşa klasiği haline gelen "Kaplan ve Ejderha" ile dünya ölçeğinde milyonlarca seyirci baştan çıkanldı. Taoculuk sinemadaydr. "Her şey bir yanılsama. Bizlerbireryanılsamayız. Savaş sanatlan yanılsama. Yeşil Kaderbile bir yanılsama. Geçerli olan tek şey yürek atılışı." Her iki dünyanın en iyi yanlarını alarak, görsel kültürleri sinemanm ergitme potasında kanştıran, AsyaAmerikan sinemacılan, yarının sinemasının taslağını yaratıyor ve topluma kendi öznel bakışlarını sunuyorlar. Daily News, görüşünü şöyle özetliyor: "Amerikan sinemasında adrenalin zaten vardı; şimdi, bir şiir filizi buldu kendine.. ."^ L'Hebdo 'dan çeviren: EMRE ÇAĞATAY Istanbul'da geçen hafta başlayan Uzakdoğu Filmleri Festivali 22'sıne dek sürüyor. Festival filmleri AK M, Alman Kültür Merkezi, Bilgi Üniversitesi Kuştepe kampusünde ve Marmara Üniversitesi'nde izlenebilir. Gazeteci Yahya Koçoğlu 15 Ermeni, 11 Yahudi, 10 Rum ve 10 Süryani genci ile yaptığı röportajlan "Azınlık Gençleri Anlatıyor" başlığı altında kitaplaştırdı. İNCİ HÜKÜM T ürkiye'de yaklaşık 110 bin gayrimüslim yaşıyor. Gazeteci Yahya Koçoğlu, 15 Ermeni, 11 Yahudi, 10 Rum ve 10 Süryani genciyle yaptığı görüşmeleri "Azınlık Gençleri Anlatıyor" adıyla kitaplaştırdı. 22 ile 35 yaşlan arasında 46 kişinin günlük yaşantılan, adlannın etnik ya da dini kökenleriyle uyuşup uyuşmadığı, baskı görüp görmedikJeri ve göç edip etmeyeceklerine ilişkin sorulara verdikleri yanıtlar üzerine kurulu. Kitap, Türkiye'de azınlık genç ohnanın fotoğrafını kuruyor... Metis Yayınlan'ndan çıkan kitapta Ermeni, Yahudi, Rum ve Süryanilerin Anadolu nüfusunun dörtte birini sağlamak için adlannı saklı tutmuş; yaşıru, mesleği, hangi etnik/dini kökenden geldiğini ve, eğitim durumunu kaydetmiş. "Böylece birçoğu benimle ilk kez karşılaşan, evinde, okulunda, sokakta bazı korkularla büyüyen, bu korkulan taşıyan insanların bana güvenmelerini, en azından açık konuşmalarını sağladı" diyor. Bütün gençlere yaklaşık aynı sorular sorulmuş. Ermeni tehciri tartışmasına girmek istemeyen Koçoğlu azınlık nüfusun azalma.sında önemli bir köşe taşı olan bu tarihle ilgili karşıt görüşleri aktarmakla yetinmiş: "Amacım, gençlerin yaşadıklanm aktarmaktı. 100 yıl önce nüfusun dörtte biri azınlıktı ve bu topraklar bir mozaikti. Ancak, gaynmüslim azınlık Azınlıkların #*• fotoğrafi konuşup konuşamadıkları, "farklı" olduklannı anladıklannda ne hissettikleri gibi sorular yöneltilmiş. Adlannın dinsel ya da etnik kökenleriyle uyuşup uyuşmadığı, Türkçe takma adlannın olup olmadığı, devlet memuru olmayı düşünüp düşünmedikJeri, sevgililerinin etnik kökenleri, başka dinden biriyle evlenip evlenmeyecekleri gibi... Sorulara verilen yanıtlarda azınlık gençlerinin toplum içinde dışlandığı sonucu ortaya çıkmış. Üç gencin ağır baskı gördüğü yanıtını verdiği soruya 19 genç sözlü tacizle, * dokuz genç de aynmcı tavırla karşılaştığı yanıtını veriyor. }Eğitimle ilgili soruya verilen yanıtlardan Rum gençlerinin hepsinin Rum "Azınlık Gençleri" kitabı için 2235yaşlannda 46 ki$i ile görüfüldü. oluşturduklan; 1900'lerinbaşından bugüne kadar azalmalarının nedenleri başlıklar halinde anlatılıyor, Yahudiler, Ermeniler, Rumlar ve Süryanilerle ilgili tarihsel bilgilere yer veriliyor. Koçoğlu kitap; çalışmasına 1999 yazında başlamış: "Bugün dünyanın 10 milyonu geçen bütün kentlerinde, bizim Rum dediğimiz Grek ulusundan en az 56 bin insan yaşıyor. Ancak adı Konstantinopolis'ten gelen lstanbul'daki Rum nüfüs bugün bin beş yüziki bin. Yani, Konstantin kentinde Konstantin yaşamıyor artık. Röportajlann çıkış noktası, azınlık gençlerin günlük yaşamlannın fotoğrafuıı çekmekti." Görüştüğü gençlerin açık olmalarını nüfusunun 110 bine düşmesiyle bir mermer haline getirildi. GidenJer, yok olanlar Anadolu'yu Anadolu yapanlardı. Yeniden o günlere dönmenin olanağı ohnadığı için, kitapta bugün burada olanlann rahatlamasını hedefliyorum. Bunun için de yaşadüdan için çok iyi bildikleri, ancak çoğunluğun bilmediği olaylan yine onlann sözleriyle anlatıyorum. Yani kitap, sorunlann çözülebilmesi için bizzat yaşayanlardan öneriler sunuyor." Görüşmelerden sonra "Bu ülkenin 46 genciyle yaptığım görüşmede, her türlü olumsuzluğa karşın gelecek için umutlandım" diyor. Görüşmelerde gençlere, kendilerini nasıl tanımladıklan, etnik kökenleri, dillerini (Fotoğraf "llohina " dergisinden alınmıştır) okullarında okuduğu, 15 Ermeni gencin 12'sinin ise özel Ermeni okullannda eğitim gördüğü ortaya çıkıyor. "Hangi partiye oy verdiniz?" sorusuna dokuz gencin Özgürlük ve Dayanışma * Partisi yanıtını vermesi, bu partinin 1999 seçimlerinde azınlıklara listesinde yer vererek sempatizanlar kazandığı sonucunu çıkartıyor. Ancak görüşmeyi kabul eden gençlerin, cemaatlerinin açık yüzünü oluşturduğuna dikkat çekiyor Yahya Koçoğlu. "Bu yanıftan 'gayrimüslimler ÖDP'ye oy veriyor' sonucu çıkmıyor. Çünkü benim görüşrüklerimin çoğu, düşünceleri, yaşantılan bakımından kendi cemaatleri içinde de azınlıktı" diyor. ^ m