03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYETDERGİ \ merika ve Asya'yı buluşturan bağlar, hayranlık ve nefret öyküleridjr. 1850'denbaşlayarakKaliforniya'da 20.000 Çinli nüfus vardı. Altına hücum yoluna katkıda bulunuyorlar, kıtanın iki yakasını birleştiren demiryolunun döşenmesinde çalışıyorlardı. Yönetimin baskılanna ve ırkçı yasalara maruzdular: Fahiş vergiler, yurttaşlık haklarının .reddi, mahkemelerde tanıklıklannın geçerli olmaması, kamu okullanna kabul edilme Kovboy ile ejderha A me, ırklararası evlilikyapamama... Pearl Harbor, Amerikahlar içinbir küçük düşme vesilesidir. Yalnızca 1941 'de donanmaları Japonlar tarafından faka bastınldığı için değil, ona adadıklan pahalı ve aptalca filmin kuru gürültüden başka bir şey çıkmamasından ötürü de. Bu salya sümük fresk, Amerikalılann üstün, yakışıklı, cesur oldukları propagandasını dijital efektlerin desteğiyle yinelemekten öte gitmemiştir. Sinemarunbaşlangıcı Filipinlerin, Birle olan "san tehlike"yi sinema her zaman gündemde tuttu. ÖrneğinCecil B De MiIle'ın 1915 yapımı "The Cheat" filmi, sinema anlatımına psıkolojik boyutu katmasının dışında, ırkçı bir ideoloj iyi açıktan açığa yansıtmaktadır. Filmdebeyaz bir kadın, Asyalı zengin ve tehlikeli bir baştan çıkancının kurbanı olmaktadır. "Anna ve Kral" gibi, Jodie Foster ve Chow YunFat' in oynadığı, son dönemden bir filmde bile bu saçmalıklar vardır. Neşeli bir Doğu ortamında; özgür, ilerici beyaz kadın karşısında, sevimli, ama çocuksu ve kendisini ilerlemeye ulaştıracak Avrupa eğitimini almayı kuşkuy la karşılayan Asyalı despot vardır. "San tehlike" konsepti Fu Manchu ile son noktasınavarrruştı.SaxRohmer'inyarattığı Çin asıllı bu kötülük dehası, dünyayı esir almakamacındaydı. 30'luyıllarda, 13 ucuz romana ve bir dizi filme konu olan Fu Manchu, "dayanılmaz bir sadizm arutı" olaraksürrealistleri etkilemişti. Amerika savaşa girince, sinema bir propaganda aracı haline gelmiş, Japonlar dünyayı fethetmek saplantısındaki kırkharamiler olarak sunulurken, kurruluşun eski güzel "made in America" demokrasinin erdemlerinde yattığı düşüncesi pompalanmıştı. 1945'ten sonra, soğuk savaş ve Kore Savaşı sırasında, san tehlike, kızıl tehditle birleşti. "öteki" artık, Asyalının doğal kalleşliği ve komünistin materyalist etkinliğinden oluşuyor, Frank Borzage'in "China Doll" ya da King Vidor' un " Japanese War Bride"ı gibi o dönemde yapılan birçok film, Koreli, Çinli ya da Japon kızlarla evlenen Amerikan askerlerini anlatıyordu. Irklar arası evlilik kötii algılandığı için, buna kalkışanlar genel ahlakın kurbanı oluyorlardı. Kungfu vaktldlr... Derken Bruce Lee geldi. 70'li yıllann başında, bu dövüş sanatlan uzmanı, kendını gişe şampiyonu olarak kabul ettırdı. Üç yıl ve dört film sonra Küçük Ejderha dünya çapında birtutkunluğunodağıoldu. Dövüş sanatlan tüm kıtalara yayıldı. Gözler Hong Kong'a, yılda 200 film üreten bu önemli sinema merkezineçevrildi. Sinemanın rengi değişmışti. Eğlencelık sinema, Pekin operası ve Hong Kong karate sanatlarının itmesiy le dur durak bilmeyen bir ritme kavuşmuştu. Dövüş sanatlan, sınırlannı aşıyordu: Amerikan gizli servısajanlan("Mission: Impossible") ve "Matnx"in kahramanları tarafından kullanılacaktı. Aynı zamanda kıta Çin'i süıeması da uyanıyordu. Festivaller Zhang Yimou'nun ("Kızıl dan", "Ju Dou"), Chen Kaige'nin ("Elveda Cariyem", 1993 Cannes Altın Palmiye), Wong Karwai 'nin (Aşk Zamanı) zaferlerine tamk oluyorlardı. "Politik olarak Çin, ABD'nin karşısında durabilecek ölçekte tek güçtü. Sinemacüarı ve sanatçılan da Batı'da kendilerini kabul ettiriyorlar ve yalnızca kungfu filmleriyle yedekte kalmak istemiyorlardı" diyor felsefeci François Jullien, Le Nouvel Observateur'de. Amerika birazkendini savundu. Şirketlesuşi'yi sokan, pazarı pokemonlarla, karaokelerle dolduran, eski güzel westernlerin ağır oturaklı devinimlerinin yerine, havalarda yapılan bale figürlerini getiren, bu kaçık san şeytanlann, her yere sızmalan hiç de eğlencelideğildi. Büyük eğlence imparatorluğu sahıbi Disney kurnazlık yaparak, kârh bir saldırıya geçti. 1 3mılyarseyirci öngörerek,bumuh şik Devletlertarafından ilhakıyla aynı tarihlere denk düşüyor. Geçen Locarno Festivali için basılan çalışmasmda Gina Marchettı, Hollywood'un Asya ülkelerine bakışına şöy le değiniyor: "Birleşik Devletler uygarlaşmış, ruhani, canlı, modern ve bağımsız birülke imajı çızerken; Asyalı öteki, ilkel, çocuksu, duygusal, efemine, geçmişe dönük ve Amerika'nın ataerkil teveccühüne muhtaç olarak betimlenmiştirhep" Napolyon dönemine dayanan bir kavram ri satın alan, restoranJara ördek lake ya da Ang Lee'nin şiirselgösterisi halinegelenjîlm, dünya çapında seyirciyibaştan çıkardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle