23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 EKİM 2001. SAYI 813 Bir çocuğun dağınık odasıydı bir zamanlar. Sinemaya dair her şeyi toplayan Remo'nun odası. Yıllar geçti, îtalya'da güneyin en büyük müzesi oldu. Siracusa'da bir sokak arasında yaşıyor o çocuğun bırakmadığı sinema tutkusu. Evesığmadı; müze oldu YAZI VE FOTOĞRAFLAR: MİNE TURKİLt elleğinde sadece bir fotoğraf, düşlerinin bileti, o büyülü dünyanın anahtarı. Minicik elinde sıkı sıkı tutuyor. Siyah bcyaz bir jön: Gary Cooper. "O fotoğraf benim için bir başlangıçtı, ardından odama, hatta eve sığamadım. Sonuçta çocukluğumdan bu yana topladığım ne varsa buraya getirdim. Sinemaya dair ne varsa..." Genova'da doğuyor, ltalyan sinemasının ilkmerkezinde. Babası Sicilyalıbirrüccar. Genova ve Addis Abeba'da geçen beş sene. Ardından Calabria. Baba her Sicilyalı gibı bir gün topraklarına dönmeyi düşünüyorvedönüyor. Oküçük çocuğun ise valizinde taşıdığı bir tutku, sinema. Öğlen girdiği sinemadan gece yanlan çıkıyor, öpüşme sahnelerinde gözlerini kapatıyor. Zamanın tek eğlencesi olmasından öte bir şey onun ki, her şeyi sinemaya dair ne varsa her şeyi topluyor. Evlilik, çoluk çocuk derken, o tutku bir kenara kaldınlmıyor. Aksine, karısının kucağında bir bebek, çocuğun maması, y ine sinema yolu tutuluyor. Bugün 67 yaşında Remo Romeo. Tutku bu, peşini bırakmaz ki insanın. Bir gün müze olacağını hiç düşünmeden toplamış her şeyi. Hep kimsenın girmesine izin vermediği başkalanna göre süper dağınık, ama onun aradığı her şeyini bulabildiği bir odası olmuş. "Müze fikriyle yola çıkmadım" diyor, "ama hiçbir yere sığamadı topladıklanm. Aslında biraz da korktum. tnsanınyaşarken kıyamadığı birçok şey ölünce, öylesine satılıyor. Belki de, bütün topladıklanm bir yerdederlitoplu güvence altında dursun istedim." Romeo'nun yıllardır topladıklan, 20602 film, 8742 kitap, 4000 CD ve 4025 dergi. "Siracusa Sinema Müzesi" îtalya'da Torino'daki müzeden sonra ikinci büyük müze. Güneyin en büyük sinemamüzesi. Siracusa'da, bir işaret yok sizi oraya götüren. Akın akın turistlerin mekânı da değil üstelik. Yıllardır Siracusa'da yaşayan birçok insan da gitmemiş. Los Angeles, New York, Hollanda'dan gelmişler ve bu zenginliğe şaşırmışlar. lddiası, hırsı yok Romeo'nun, müze onun mutluluk mekânı. Haftanın üç günü kapıyı o açıyor. Duvardaki fotoğraflarıyla son diva "Marilyn Monroe" onu karşılıyor. "Tatile gitmek yerine burada kalabilirim. Burası benim dünyam. KJmsenin yardımını da kabullenemiyorum. Buradaki her şey benim için çok B kıymetli. 15 sene önce tüm topladıklanm ı buraya getirdim. Altı senedir ise resmi olarakmüze." Onun bu tutkusunu duyanlar kapısın çalıp, sinema dünyasının antikalarını ona emanet etmek istemişler. Tıpkı, llk kadın yönetmen Elvira Notare'nin gelinin, kayınvalidesinin ölümünden sonra 1920'lerden kalma kamerasını getirmesi gibi. Romeo kamerayı müzede koruyacağına dair sözvermiş... Müzede, 1800'lerden kalma projeksiyon makineleri, fotoğraf makineleri, posterler, dergıler... Her biri aynı özenle saklanıyor. Özel bir bölme ya da ayrıcalık yok çünkü burada sinemaya dair her şey özel... Hâlâ bir müzeden çok bir çocuğun odası gibi, özenle sakladığı misketleri, kimseyle paylaşmak istemediği oyuncakları gibi... Bu fllml bir yerden hatırlıyorum Tanıdık bir öykü aslında Romeo'nunki. Bir filmin belki de ta kendisi. lkisi de "Happy End" ama farklı bir son. Tornatore'nin yaşamını anlatan "Nuovo Cinema Paradiso", Romeo'nundafilmi. "Benien iyi bu film anlatır,"derken gözleri uzaklara dalıyor, pişmanlık değil duyduğu, "ama o yönetmen , ben doktor oldum" diyor. Yanlış bir seçim mi, yanlış bir meslek mi? Ben sormadan, o savunmasını yapıyor. "Başkabirtutkumdoktorluk. Annemin32 yaşında sıtmadan ölmesini kabullenemedim. Dokuz yaşındaydım o zaman. Ben başkalanna yaşam vermek istedim." "Doktor olmasaydım" diyor Romeo, "bu kadar çok şeyi toplayamaz, seyahatlerimi yapamazdım. Kazandığımın çoğunu bu müzeye yatırdım." "Bu tip bir müze bir de Torino'da var" diyor. "O, Adriana Purolo'nun eseri. Aramızda tatlı bir çekişme, kıskançlık vardı. Sık sık görüşüyorduk. Ne yazık ki, artık yaşamıyor." Sinemayla olan ilgisi sadece topladıklanyla kalmıyor. Roma'da sinema eğitimi gördükten sonra, ilkuzunmetrajlı filmini çeviriyor. 1975 yılında "il figliuol prodigo" ve 1976 yılında, Agatha Christie'nin " 10 küçük Hintli" romanından "Le f ilastrocche del delitto". Projeleri arasında dergi çıkartmak da var, üç aylık sinema dergisi "Cinemuseum"onun çabasıyla yayımlanıyor. Film gösterileri, Afrika'dayaşamın bir çocuğun gözüyle anlatıldığı bir kitap... Romeo, sinemanın sürekli değişime uğradığını vurguluyor, geçmişeözlemdenöte yeniliğe de tutkun. Ama eski filmlerin taRemo Romeo, gerçek bir sinema tutkunu... dını bulamamaktan yakınıyor.Onun için gerçek sinema 1950'lerde bitmiş. Teknik gelişim,dijital sinemadan da büyülenmiyor değil... Favori isimleri arasında, Massimo Troisi, De Sica, Rosselini var. Polisiye, macera filmlerinden hoşlanıyor. Aşk filmlerine ilgisi yok. Yaşamda gerçek aşkı yakalamasından belki de, karısından söz ediyor gözleri parlayarak: 21 yaşındaydım tanıdığımda, o 16 yaşındaydı. Her şeyi birlikte yaptık. Gerçek bir aşk varsa, y ardım ediyor, güç veriyor." Üç çocuğu var Romeo'nun. Fizyoterapist, doktor ve yayımcı. Ne yazık ki, hiçbiri profesyonel anlamda sinemayı seçmemiş. "Benden sonra" diyor "onlar burayı ne isterlerse yapsınlar"... Sinema Müzesi 'nde Türk Sineması'ndan da örnekler var. "Harem, Yol, Bcrdel, Tarzan Istanbul'da, Almanya 40metrekare"... Aralıkayındada, Sinema Müzesi'nin 70 kişilik sinema salonunda "Türk Filmleri Haftası" düzenleyecek. ^ minet@Sicilyonline.it Romeo'nun müzesindeyirmi bini aşktnfilm var...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle