Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
.4 EYLÜL 2000. SAYI757 ajetlergöründü. Lefkoşa'dakaldığımoteinterasuıda büyük bir kızılhaçvardı. Otele •ittiğimde bütün gazeteciler bodnun kattaylı. 'Tehlikeli, ınaşağıya' dıyorlardı. 'Buraii Vietnam değildi, öylcyse tehlikeli değilü' benim için. Ben Lefkoşa'da bir kaç haftalır kaldığım içın önemli noktalan da bili/ordum. Dogu Lefkoşa'da 50 kadar Turk ankı vardı. Yunanbirliklen Magosa'daydı. rürkbirlikleri Magosa'ya doğru Uerlerken » n birkaç yüz metre öteden onlara paralel îir ciple onlan takip ediyordum. Onlann ıteş edişlerini seyrediyordum. Bu savaş Viîtnam'dakinden oldukça farkhydı benim ıçİD. Vietnam'da hiç birlik görmezdik, çüntüorman vardı. Kıbns'taherşey çokkolaylıklagörükbiliyordu. Ikıncigündeniöbarcn gördüklerimi yazmayabaşlamıştun. Turklerinhedefının Magosa olduğu belliydi. Yunanlılar, Tuıkbirliklerine kaışı Magosa'dabirdirenişgösteriyorlardı. ingUizlerin kontrolündeki Dikelya üssüne gittim arabayla. Kıbns Rumtarafı gelenleri önlemeye falışıyordu. Binlerce kişi Rum taranna kaçıyordu. Ben deküçükbir ciple harckâtıiztemeye çalışıyordum. 3040 kadar Türk tankı gördüm. Bu tanklar ateş ederek Magosa'ya ilerliyordu. Onlardan önce Magosa'ya ulaşabilirmiydim.meselebuydu. Sonunda onlardan önce Magosa'ya varmayı başardım. Kente girdiğimde çok sayıda Rum askeriy le karşılaşhm. önce silahlannı bana doğrultup öldürebilirler diye düşünüyordum. Yanılmışım. Beni görünce silahlannı bırakıp, bana teslim olmak istediler. Beni Türk askeri sanmışlardı. türklerin bana benzediğim düşünüyorlardı. Ben de onlara bir gazeteci olduğumu söyledim. Daha sonra 30 kadar ruristik otelin yer aldığı Magosa'nın plaj bölgesine gittim. Bütün oteller Rumlar tarafmdan terk edilmişti. Sahipsiz bınalann binnden b ir şişe konyak aldım. Kendime bir otel seçtim. Resepsiyondan anahtannı aldım. Bir odanın kapısını açıp iceri gırdim. Telefonu kullandım. Gördüklerimi sıcağı sıcağına, terk edilmiş bir otelin odasından AP' ye geçtim. Sabah4'te yeniden ateş sesleri geldi. Bir direniş yoktu. Türklcr kenti almaya gelmişlerdi. Ben Türklerle nasıl ilişki kuracağımı düşünüyordum. Mutlaka her şeye ateş etme emri almışlardı. Burası Rumlann elinde olan bir kentti. Canımı yitirmeden onlarla bir ilişki kurmam gerekiyordu. ErnestHemingway'inPans'inkurtanldığı günkü halini hatırladım. Ritz oteline gidip bir şampanya patlatmıştı. Onun gibi yapmalıyım dedim. Restoranlar açıktı. Kimseler yoktu. Terk edilmiş bir restorana girip kendime bir bardak konyak doldurdum. Tanklar geliyordu. Köşeyi yavaşça döndüler. Bir tank,tüfeğini bana doğrulttu. Mermi harcamalanna değmez dıye düşünüyordum. Çok sayıda Türk askeri tankın arkasından yürüyordu. Benim kim olduğumu merak etmişlerdi. Gazeteciyim diye yanıtladım. 'Peter Arnett, AP'den.' Seninşefin nerede diye sordular. Ben de şefimin olmadıgıru söyledim. Daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutaruna beni götürmelerini istedim. Bekle dediler. Sonundabu üginçkarşüaşmasayesindeçıkarmakomutanryla söyleşi yapabildim. lşte benim Kıbns macerambu" BAŞKENT GUNLERI Müzik dalında beklentiler MÜŞERREF HEKtMOÖLU Annett'e Türklerle ilgili izlenimlerimi sordugumda dolambaçh bir cevap verdi. Bosna'da yaşadıklanndan yola çıkarak, Sırplann Türİderc bakışını bir örnckle anlattı: "Kıbns, benim Türk yetkililerleilişki kurdugum ilk yerdi. Daha önce 1960 ve 1979'lardaîstanburagelmiştim.APbürosunda arkadaşlanmı ziyaret etmiştim. Kıbns, benim ilk defabölgenin siyasetivedinamikleriylekarşılaşmamı sagladı. Ortadogu, Irak ve Bosna... Türkiye, Osmanlı Imparatorlugu'nunbirdevamıydı. Bölgedekietkisini anlamay a başlamıştı. örneğın, Sırplar Türklerden nefret ediyorlardı. Pale'ye gittiğirruzde bizi almadüar. Müthiş bir soykınmyaşanmıştı.Biziiçeribırakmıyorlardı. CNN'le gitmiştim. Bosna lideri beni davetetti. Drina nehri kenanndaydım. Orarun komutanıyla buluştum. Kutlama yapıyorlardı. Drina köprüsüneve nehrinegitnk.Niye burayı aldık, biliyor musun dediler. Genç adamlannbedenleri nehrin içinde yüzüyordu. 1487'ninıntıkamınıalmakistedikdediler. Türkler 500 sene önce bizim bütün gençlerimizi öldürmüşlerdi, bu da onun intikamıdemekistiyorlardı. 500yılöncesinın intikamınıaldıklarını düşünüyorlardı Aklrm almadı. Osmanlı 'dan bu yana bu bölgede bir Türk sendromu yaşandığını Bosna savaşı sırasında fark ettım." C Sarlngazı... Peter Arnett, sarin gazı haberi nedeniyle işinden olması konusunda ise çok fazla konuşmak istemiyordu. "Haberi değil yalnızca redaksiyonu yaptım. Yıllarca ABD yönetiminin hoşuna gitmeyen işler yapmıştım. Sarin gazı haberi bahane oldu. Şimdi amlarunı, özellikle CNN'de yaşadıklanmı yazıyorum. Gazeteci meslektaşlanmla dayanışma ıçin, CPJ'de görev ahyorum. Türkiye'ye olduğu gibi dünyanınbirçokyerine, başı dcrtte olan meslektaşlanmı desteklemek amacıy la gidiyorum." Peter Arnett, Türkiye'yi, özellikle sebze yemeklerini çok sevdiğini söylüyor. Istanbul'a hayran. Yeniden tstanbul'da birlikte dolaşmakiçinsözleşerekaynhyoruz.^ Peter Arnett, Nadire Mater'in duruşması için Soel Campagna ile İstanbul'daydu unda Adası çok değişti son yıllarda, viHaiar, srteter, kocaman oteilerte hayti betonteştı. Ama özelttğini, guzeMğini konıyan köşetor de var. Cam Boynertn evteri d» o köşeteKten bhinde. FBz ATrtn yönettlği yaz okulu da öyte bir köşede; adantn arka yüzünde büyük bir bahçede, zeytin dallan arasmda çaltşıyor genç öğrenciler, yirmryi aşıyor saytsı, çok değerii, ünlü öğretmenlerden ders alıyor. Yazarken kalbim çarpıyor, be*W anımsarsınız değerii sanatçımız kemana Suna Kan da o evterden birinde önemli bir kaza geçirdl geçen yıl. Bu yıl da aynı evde kalryor, yaz okulunun öğrencilerine ders veriyor yine. Neter yaşadı ama hepsl geride şimdi. Başta Gürer Aykal, kimi dostlan "Devlet Ana" der Suna Kan'a. Adını hakediyor, güzel taşıyor gerçekten. Bodrum'da, Torba'daki evde günde iki saat yüzüyor, Ayvalık'a gelip yeni kulaçlar atıyor sonra. Başka türlüsü düşünülemez. Güç koşullara karşın görevden geri kalmayan, müzik devriminin bilincini güzel taştyan, halkını güzel onuıiandıran bir sanatçı Suna Kan. Müzik devrimini bilinçle uygulayan bir çalgıcı, bir yorumcu, bir usta. O bilinci genç kuşaklara aktarmak için var gücüyle çalışıyor uzun yıllar boyunca. Ayvalık'tan sonra Çorum var gündeminde. Oda müziği dalındaki yanşmayı izleyecek. Okurianmız anımsar, bu köşede sözünü ettim. ANAÇEV de destekliyor bu yanşmayı. Çorum'dan sonra da konserieri başlıyor. Kişisel, bireysel çabalar, başanlar, panltılar olsa da müzik devrimini yozlaştıran çabalar ağır basıyor ülkemizde. Bu dalda da yol alıyor karşı devrimciler. Yeni atılımlar Suna Kan, kemanıyla kulaç atıyor Cunda'du. gerekiyor. Çoksesli müziğin sesini, gücünü anlatmak için bilimin ışığında çalışmalar gerekiyor. lyi aydınlanmayan Eleştlrllerim her zamanki gibi sevgiden konular ve sorunlar var müzik dalında. kaynaklanıyor kuşkusuz. Cumhuriyet Belli boşluklar var. Müzik eğitimi doğru kuşağından biri olarak üstlendiğim yolda gerçekleşiyor mu? görevden, sorumluluktan. Daha iyiyi, Gerçekleşmiyorsa niçln? daha güzeli, daha çağdaşı izlemekten. Konservatuvaıiann durumu nedir, karanlığı delmek için bir ışık damlası üretkenliği hangi aşamada? üretmek isteğinden. Çelişkileri görmezlikten gelemeyiz CSO'nun Londra konserini, Hacettepe bence. Örneğin Ankara Konservatuvan; Oniversitesi Ankara Konservatuvan'nın, 1940'lardan 2000'lere gelen çizgide giriş sınavlannı Kıbns'ta tırmanış mı var iniş mi? llk, orta gerçekleştirmesini görmezlikten eğitimde, liselerde, üniversitelerde gelmiyorum elbet. müzik eğitimi hangi doğrultuda, ne Kıbns sınavını, yeni yeteneklere, taze veriyor gençlere, bu devrimi yasam güçlere çağn diye düşünüyor, dışa biçimine dönüştürmek için nasıl bir açılma yolunda bir adım diye yöntem izleniyor? Bu sorular giderek değerlendiriyorum. ağıriık taşıyor. Yanıttamak, nedenlerini Londra konserini de özgüven açısından bulmak gerekir. önemli buluyorum. Konserin tepkileri, Rasgele bir konuya eğilelim. eleştirileri, hatta alkışlan CSO üyeleri Bu dönem kimi öğretim üyeleri emekliye açısından büyük önem taşıyor. aynlıyor Ankara Devlet özgüven de oluşabilir, özleştiri de. Konservatuvar'ndan. Biri de Kamuran Ikisi de gerekli.^l Oündamlr. Piyano dabnı paıiatan öğrancHerin hocas». Kaç kuşaktaemeQi var. Emekli olarak öğretim üyettğln» sürduremez mi acaba? Yerini kim abyor? KJşiterl savunmaktan hoşlanmıyoTum ama gtdentertn yerini eşdüzeyde kişiler almazsa, gerileme, yozJaşma önlenebilir mi? Kültür Bakanlığı'nın da, Eğitim Bakanlığt'nın da onemle eğUmesi gerekiyor devlet konservatuvarlanna. Içe donüklüğö, kapalı yaşamı dışa açacak planlar, projeter üretilmesi için kesin karart poütikalar istlyor. ödünlerle, geçld çözümlerie yol almak olası değil. Altını çizmek gerekir, konservatuvar bina değH her şeyden önce. Ses veren, ses üreten, yaşam biçimi oluşturan bir kuruluş. Yoksa bugünkü tablo oluşuyor. Içe dönük uygulamalar, akraba illşkileriyle sağlıksız gelişmelerden kaçınılmıyor.