06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET DERGİ Borusan tstanbul Filarmoni Orkestrası'nın yeni sezonda ilk konserinin solisti Judith Uluğ. Bir Amerikah olan ve müzik kariyerini ülkesinde gerçekleştiren Uluğ, evlilik yoluyla geldiği îstanbul'da Mimar Sinan Üniversitesi'nde piyano profesörü. Uluğ'un konseri 2930 Eylül günlerinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde dinlenebilecek. Piyanonun büyüsü YAZI: SERAY GÜNLÜK FOTOĞRAF: SENEM ÖZTÜRK üzik çalışmalanna Amerika'da Minnesota'dabaşlayan ve kazandığı bursla New York'ta Juilliard Müzik Okulu'nda çok iyi dereceyle eğitimini tamamlayan Judith Uluğ 1967 yıhndan beri Türkiye'deyaşıyor. Uluğ, Şef Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası'nmyeni sezonda ilk konserinin solisti. Sanatyaşamına Amerika'da başladınız ve kariyerinizin önemli bir bölümünü Amerika'da yaptınız. Sonra kariyerinizi Türkiye'de sürdürme karan aldınız. Nasıl aldınız bu karan? Eşim Türk biliyorsunuz. Minnesota'da doğdum büyüdüm. New York'ta eğitimimi tamamladım. Müzisyen olunca uğraşınızı M heryerdesürdürebiliyorsunuz.Olacakbuiş diye düşündüm. tlkgeldiğimizde Türkçem kötüydü. Müzisyen arkadaşlar edinmeye başladım. Bir süre Istanbul Devlet Operası' nda konser piyanisti ve korrepetitörü olarak çalıştım. Halen Mimar Sinan Üniversitesi'nde piyano profesörü olarak hocalığım devamediyor. Sizi aşk getirdi yani buraya? Evet... Türkiye'yi yadırgamadım. Arkadaşlanm çok şey anlatmışlardı. Çok şey biliyordum. Hayran da oluyorsunuz, hayret de ediyorsunuz bazı şeylere. tlk yılları çok hatırlamıyorum. Zor bir dönem geçirdiniz mi Amerika'dandönünce? Dil konusunda... Kendi kcndime ve herkesin yardımıyla öğrendim. Konservatuvarda 1977'de ders vermeye başlamıştım. O zaman hakikaten Türkçeyi çok iyi öğrenmem ge rektiğini anladım. O zaman Türkçem daha iyi gelişti. Ne kadar uğraşırsan o kadar iyi oluyor. Akademik anlamda Amerika'da ve Türkiye'deki müzik eğitimini karşılaştırırsamz ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Neticede Türkiye'deki eğitim güzel. Akademik dersler hemen hemen aynı. Amerika'da müziğin dışında biraz daha farkh dersler var. Edebiyatdersleri oluyor. Sadece müzik değil daha geniş kültür veriyorlar. Enbüyük fark Amerika'da çocuklarnormal okullarda müziğe başlıyorlar. Müzik dinlemeyi öğrcniyorlar. Müzisyen olmasalarbile ileride iyi birmüzik dinleyicisi oluyorlar. tleride iyi bir dinleyici olmak için bile asgari bir eğıtim ahyorlar. Türkiye'de ise çocuğun kulağı var mı diye bakıyorlar. Çocuk küçük yaşta müzıkle tanışırsa ve de zevk almaya başlarsa kulak da gelişiyor, makineleşmiş ntimlerder de kurtuluyor. Bildiğimiz kadarıyla oda müziği alanında önemli bir repertuvara sahipsiniz. Niye bu alanı seçtiniz. Oda müziğini çekicikılanne? Herhalde karşılıklı diyaloğa dayalı müzik yapmayı seviyorum. Piyano, keman ve viyolonsel gibi. Bu iki kişinin arasında bir diyalog. Piyanoyu seçmenizin özel bir öyküsii var mı? Çocukken biraz şehir dışında oturuyorduk. Etrafımızda küçük çocuk yoktu oynamak için. Piyanomuz vardı evde. O piyanoyla oynamaya başlamışım. Kardeşim doğmuş. O tuşlara basarken ben başka odadan seslenirmişim. Hayır "do" değil "si" diye... O zaman ailem anlamış ki kulağım iyi. 4 yaşında müzik eğitimi vermeye başladılar. Amerika'da "Do,re, mi" demiyorlar "A, B, C" diyorlar. Daktilolarla öğretiyorlardı. Harfleri de öyle öğrenmiştim. Türk bestecilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Seslendirmeyi sevdiğiniz eserler var mı? Solo repertuvarlanmda daha çok modern çaldım. 20. yy bestecilerini seçtim. Türk bestecilerini burada doya doya çahşabildik. Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, llhan Usmanbaş çaldım. Gençlerden Hasan Uçarsu... Çok severek çaldım. Hem solo, hem de keman piyano ile.... En çok hangibesteci sizi etkiliyor? '•, Dediğim gibi kimi çalışıyorsam en çok o besteciyi seviyorum. Uzun yıllar önce olsaydı Mozart derdim. Her bestecinin o kadar değerlieserlerivarki.... Bir insanda müzik yeteneği olması büy üleyici bir şey herhalde... Siz farklısınız... Büy üleyici bir yetenek sahibi olmak nasıl bir şey? Ben de başka iş yapanlara şaşkınhkla bakıyorum. Nasıl yapıyorbuişi diye... Birişadamına bakıyorum, bir avukata bakıyorum. Hayretlere düşüyorum. Belki insan kendi yapamadığı bir şeyi büyüleyici olarak görüyor. Bence dinlemek büyüleyici bir şey. Çalarken kendinizi büyüleyici hissedemiyorsunuz. Büyüleyici hissedebilmek çok zor. Büyüleyici olan şey bence şu: Bu besteci ne demek istemiş acaba? Bestecinin bu eserini en etkili bir şeklide nasıl çalabilirim. Piyano çalarken nasıl bir ruh hali içinde olursunuz? Piyano çalmak çok hoş ve güzel... En zevkli şey çok fazla beynini kullanmadan sadece çalmak. Bu çok güzel. Sadece kendi zevkin için çalarsan öyle kendi kendini tatmin edersin. Bestecinin idealleri, senin ideallerin işin içine girince iş yapıyorsun. Müzik zaman içinde oluşuyor o zamanı iyi kullanıyorsan, bastığın tuşu iyi dinleyebiliyorsan çok güzel. Çalarken kendini dinlemek ise en zor şeylerden biri. Öğrencimi dinlerken daha kolay. Bir dc notayı açıp okumak var. Eseri kitap gibi okumak. Bir lisan gibi... O eser nasıl güzel geliyor anlatamam. Bir konseri dinlerken notalan okuduğum zaman o besteci ve senin aranda hiçbir şey olmuyor. O zaman tam istediğin gibi duyuyorsun. Besteci ve sen... Piyanoyaoturupkendinçaldığın zamansa her şey giriyor içine... Kaç saat çahşıyorsunuz günde? Konserine göre... Önümde bir tarih varsa 78 saat oluyor. Hep piyanonun başında değil. Nota okuyorum. Eserin zorluğuna göre değişiyor. Beğendiğiniz piyanistler... Besteciler gibi birini söylemeyi unutursam üzülürüm. Çağdaşlardan Vladimir Horovvitz ve Alfred Brendel'i seviyorum. Fazıl Say, Idil Biret, Ayşegül Sanca'yı çok seviyo^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle