Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt yapıyor. Asıl uğraşı gemiler, fotoğraf bunun biryandalı. Aliağa'yaasılgitmenedeni, fotoğrafçılıktan çok gemilerden eski parçalar alıp antıka koleksiyonu yapmak. 1982 'den bu yana çektiği toplam bin geminin fotoğraflanyla elinde inanılmaz bir fotoğraf arşivi oluşuyor. Dünyanın heryerinden söküme gemi geldiği için, birçok ülkeden gemi meraklılan, kitap yazanlar, gemicilik dergileri, hatta söküme gelen gemilerin kaptanlan kendisinden fotoğraf istiyor. Aliağa'ya yılda 5060 gemi gelirken, son zamanlarda bu saymın 40' a düştüğünü belirten Selim San, dünya piyasasında hurda geminin tonu 150 dolar civannda iken, Türkiye'deki gemi sökümcülerin ödeyebileceği en yüksek paranın 5060 dolar olduğunu vurguluyor. Türk hurdacılar hurdadan çok geminin içinden çıkan jeneratör, torna gibi aksamdan para kazanıyor. "Gemi bir şehirdir" diyor San, "tçinde her şey var. Sizin evinizde ne varsa gemide de var. Yan ürünler, hurdadan daha değerli. Amageminin satış bedeli hurda üzerinden ". Ankara Gemlsi'nln öykusü... Selim San, son limanda ilk fotoğrafını çektiği Ankara Vapuru'nun ilginç öyküsünüşöyleanlatıyor: "Eski Ankara Vapuru, Türkiye'de efsanedir. ŞefikKaptan'ıngemisidir. Ankara Vapuru'nun bir imajı vardır. 1950'lerde saatinizin ayannı Ankara gemisinin hareket saatine göre yapabilirsiniz derlerdi. Şefık Kaptan çok enteresan bir adammış. Geminin hareket saati geldi mi, değil milletvekili.bakangelsebeklemezmiş. Merdivenden düşerlermiş insanlar. Akdeniz'de de çok meşhurdu; Akdeniz hattının ünlü bir yolcu gemisiydi. Çok uzun ömürlüydü; 1927'de doğdu, 1982 de söküldü. Ben onun peşinden gittim, ondan sonra ne gemiler geldi..." Selim San "Nerede o eski gemiler" der gibi anlatıyor fotoğrafladığı tekneleri: "Halbuki eski gemiler, içlerine girdiniz mi, sanat eseridir. Deniz olayında eskiden beri klaslama denilen bir müessese vardır. Gemiler belli standartlardayapılıyordu; her yer maun, tik ağacı, san bakır; manzara çok kaliteli. Artık bunlar antika oldu. Beni çeken de buydu aslında. Ben pusula alayım, büyük parçalardan birer tane alayım isterdim. Gemilerin plaketini toplarun. Duvarlanm plaket doldu, sonuncusunu asacak yer kalmadı evde. Her geminin ön tarafında, makine dairesinde künyesi vardır. Gemiyi yapan tersanenin adı, yapım numarası ve yapım yılı yazar. Bu, geminin markasıdır. Gemiler otomobil gibi değildir, dünyadao gemiden ya bir ya da iki tane vardır, çok özeldir. Kocaman san bir levha. Tersanenin övünç kaynağıdır. Gemi nerede yapılırsa yapılsm, o plaket hep yerinde durur. Bu plaket, genelde geminin son armatörü veya römorkör kaptanı tarafından alınır. Eğerbulursam ben alırun." Her gemi bir şehirdir ASUMAN ABACIOĞLU *u S on yolculuğuna çıktığında, gemiyi ölüme demirleyeceği limana kendi personeli götürmek ıstemez. Gemicinin, yıllarca çalıştlğı gemiylearasındabağlılıkvardırveonu ölüme tcslim etmek, ihanet ettiği duygusu uyandınr. Bazen de gemi, seferdeyken satıhrhnrdacıya; o zaman gemici, son limanda ağlayarak terkeder gemisini; geride bir dostu, sevgiliyi bırakıyormuş gibi. Gemilerin son limanlanna yaptıklan yolculuklan izleyenler sadece gemiciler değil. Selim San gibi, dünyada çok sayıda gemi tutkunu, söküme getırilen teknelerden hatıra objeleri toplayıp, birbirleri arasında gemilerin fotoğraflannı değiş tokuş ediyorlar. Gemilere tutkunluğu küçük yaşlarda başlayan Selim San'ın bu uğraşı, onu giderek bu alanda uluslararası düzeyde tanınan bir koleksiyoncu ve yazar olma noktasına ulaştırmış. Aliağa gemi söküm tesislerine gelen her gemi ve teknenin fotoğrafını çekerek zengin bir arşivesahipolan San'ın, uluslararası gemıcilik dcrgilcrindc de yayımlanan bu fotoğraflardan oluşan sergisinin yanı sıraaynı zamanda gemilerden topladığı objelerden oluşan koleksiyonu da bulunuyor. Asluıda Grenoble Üniversitesi'nde Siyasal Bilgiler eğitimi gören San, gemi tutkusunun aileden geçtiğıni belirtiyor. Istanbul şehir hattı vapurlannı kaptanlannın adlanyla tanıyan babası, gemici olmasın diye bunu kendisine hissettirmese de Selim San'ın, kendi deyimiyle "genlerinde" varolan tut ku, daha beş yaşındayken ortaya çıkıyor, 13 yaşında gemi maketleri yaparak sürüyor. Şimdilerde ise gemiyi, daha Karaburun açıklanndayken tanıyor. San, modern gemilerden hoşlanmıyor. Asıl peşinde olduğu, eski gemiler. San, onlan son görebildiği yer olan Aliağa gemi söküm tesislerine kadar izliyor. llk gidişi ise, başlıbaşınabiröykü. Dahauçaktaykengördüğü Aliağa'ya, Ankara Vapuru'nun peşine takılarakgidiyor 1982'de. Gidişogidiş; daha sonra herhafta bir kez Aliağa'yı ziyaret ediyor, son limana gelen her gemiyi fotoğraflıyor. öyle ki, Aliağa'dakı hurdacılar, her çarşambageldiği için Selim San'ı gıyabında "Çarşamba Selim' i" diye adlandınyorlar. Selim San, ailenin inşaat şirketinde kendi deyimiyle pasif bir yönetim kurulu üyeliği Bir sanat eseri, bir tutkudur eski gemiler... Selim San'ı, yönetim kurulu koltuğundan alıp Aliağa'daki gemi söküm atölyelerine sürükleyen de işte bu tutku. San bir çanın, bir plaketin peşine düşer. Gemiye son kez selam veren mürettebatın Aliağa 'da sökülen Polonya bandıratı bir gemi: Tobruk. Bir başka Titanlc... Selim San'ınkoleksiyonundaparaketeler var, geminin süratini ölçen bir alet. Geminin kampanası yani çanı var; San'ın dediğine göre, "denizciler geminin ruhunun çanında yaşadığınainanırlar". San, son limana gelen "yatan gemi" ile"çahşangemi" arasında fark olduğunu söylüyor. Hurdaya gelenlerin büyük çoğunluğu ise yatan gemiler. ömeğin, Pire limanında armatörün ekonomik değil diye bağladığı ve ıçine de bekçi koyduğu herhangi bir gemiden sözediyor San. öyle şeyler oluyorki, Pire'de bekçinin gemide unuttuğu kedı, Aliağa'da karaya çıkıyor. Yatan gemiye girildiğınde "ölü bir gemiye" girildiği duygusu uyanıyor insanda. Bazılan aylarca, bazılan yıllarca bir yerde hüznünü paylaşır...