05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 MAYIS 2000 SAYI 740 Bu tür restorasyonlar sonucunda tarihsel yapılar ve özellikle de geçmişteki "sivil yaşamın" bıle ne denli zengin ve birikimli olduğunu kanıtlayan eskı evler, eski apartmanlar "mimari belleğin" belki de binlerce yılını içeren öğeleri olarak tanınamadıklan ve sadece "seyredildikleri" ıçin de örneğin "depreme dayanıklı yapılaşmaya" da esin kaynağıolamıyorlar. ' "rT Işte Türkiye'de ancak 1995 'ten sonra yeniden devreye girebilen, Avrupa'da ise temelinı aydınlanma devriminden alarak çoktan benimsenmiş olan bu "tarihsel emeğe saygılı restorasyon" anlayışının toplumun hiç değilse bazı aydın vebilinçli kesimlerinde de destek görmesi sonucunda, artık kimse bir kültür varlığı binayı kolay kolay yıkamıyor... Bu uzun girişi zorunlu gördüğüm ve tstanbul'un tarihi Galata semti sakinlerinin aynı konudaki üstün duyarlılıklannı belgeleyen gelişmeler de sadece restorasyonda özgünlüğün önemi açısmdan değil, toplumun kültürel mirasa bakışındaki "bilinç sıçramasının" da çarpıcı bir kanıtı olması açısından tarihsel birdeğertaşıyor... özetle şunu soruyorlar: "Bina, Koruma İlke Kararlan uyanncayıkılmadan restore edilmesi gereken bir tarihi eser. Peki, altına ıkınci bir bodrum sokulurken, içinde taşıyıcı duvarlann yerlerini değiştırmcye dönük yeni düzenlemeler yapılırken, özellikle binayave Galata'yakimliğını veren ön cephe başta olmak üzere yıkılmayacağını nasıl garanti edebiliyorsunuz?.." Bir mimarlık fakültesinin öğretim üyeleri topluluğu olmayan, ortak yanlan ise sadece "Galatah olmak" ve kültürel mirasa duyarlılıkta "kentli bilinci içinde hareket etmek" şeklinde özetlenebilecek bu 250 semt sakininin dilekçelerindeki şu vurgulama da Türkiye'ninözlemini duyduğu"çağdaşkonımacılığın" özlü bir ifadesi değil mi? " Biz mahalle sakınleri olarak böyle bir apart otel yapılmasını teşvık etmekle beraber, bu tarihi binayı ve yanındakı bınalan tehlikeye sokan bir inşaat tarzına karşıyız..." lnşaatadeğil "tarzına"karşı olmak... Restorasyonu değil, "duyarsız restorasyonu" engellemek ıçin örgütlenmek ve mücadele etmek..."binanın iç yapısının videoya alınarak ve bir profesör mimar tarafindan datespıtinın yapılarak" olası bir restorasyon "tahribatma" karşı şimdiden "belgelenmesini" sağlamak... Böylece, aslında mimann yapması gereken ve tanhi binayı tüm kültürel özellikleri ve yapısal kimliğiyle koruyup gelecek kuşaklara aktarma için zorunlu olan çalışmalann bile semt sakinlerince yapılmış olmasına dünyada belki de eşine rastlanmayacak bir örnek yaratmak... Depremln 'kültür' dersl Eski yapılann "sağlam" bile olsalar "tümüy le y ıkıhp", yerlerine yeni bir yapı ınşa etmey i "restorasyon" (!) olarak kabul edebilen ve hatta bu sahtckârlığı yasal kurallar ve imar kararlanyla da adeta meşrulaştıran bir anlayışın ulkemizde yıllar boyunca egemen olması sonucunda, yaşadığımız son büyük depremlerdeki onca eskimişliklerine rağmen yine de ayakta durabilen geleneksel yapılann verdikleri "dersi" hâlâ kimse alabilmişdeğil. Çünkü, bırakın betonarmeden başka hiçbiryapı sistemini öğrenemeyen ve bilemeyen inşaat mühendislerimizı, "restoratör" olarak kart bastıran çoğu mimanmızm bile "uzmanhğı" (!) sadece betonarme bina üzerine "eskiye benzeyen cephey ı giydirmekle"sınırlı. Böylesi bir bılgi ve bilinç eksıkliği, ünıversitelerde bile yeterlı öğretım kadrosunun bulunmasında ciddi bir sıkıntı yarattığı içın de örneğin son yıllarda ısrarla önerdiğimiz "geleneksel yapı sistemlerinın geliştirilmesı" dersı mimarlık okullanmızm büyük çoğunlugunda verilemiyor. öğrenciler, mimarlık tarihini de sadece yine resimlere bakarak görsel olarak belki öğreniyorlar ama o büyük ve "esin kaynağı" olması gereken tarihın mimari kazanımlannı geleceğe de geliştirerek taşıma konusunda "sıfir bilgiyle" mesleğe atılıyorlar.. . Kaygıverlcl'proje Yaklaşık 250 semt sakininin imzasıyla Beyoğlu Belediyesi 'nin "mimar" Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a verilen 8 Mayıs 2000tarihli dilekçede, Galata'daki tarihi bir apartmanın lütfen dikkat "sakıncalı restorasyon hazırlığına" ıtıraz ediliyor ve önlenmesiistenıyor... Galata Kulesi'ninbulunduğumeydandaki "nadir"kültürvarhklarındanbiri olduğu için söz konusu binanın özgün yapısal nitelikleri bozulmadan restore edilmesi gerektiği "bilincini" taşıyan bu 250 semt sakininin ortak kaygıları ıse beledıyeye verilmiş "projeden" kaynaklanıyor. Çünkü bina, yine aynı dilekçede de vurgulandığı üzere, ön tarafında "bir" bodrum katlı iken inşaat ruhsatı istenilen projeye "iki"bodrum kat çizılmiş. Aynca yine binanın var olan sarnıcı bile projede görülmezken, iç mckânlarda öngörülen değişikliklcr de özgün taşıyıcı sistem dikkate alınmadan planlanmış... îşte böylesi bir projeyle restore edilerek "apart otele" dönüştürülmesi için hazırlıklann başlandığı 130 yaşındaki ve "Şerbetçiyan Han" olarak bılinen tarihi apartmanın, inşaat sırasında yine "proje hedefleri" yüzünden "yıkılacağı" kaygısına varan semt sakinlen, haklı olarak hem müellif mimardan, hem de mimar Belediye Başkanı 'ndan kaygıları dikkate almadığı takdırde neden Kültür Bakanlığı 'na değil de tçişleri Bakanlığı 'na "durumun"bildirileceği de yine semt sakinlerindeki "hukuk bi lincinın" bi r göstergesi. Belediyelerin yasal sorumluluklan açısından bağlı olduklan merkezı yönetim birimi gerçekten de tçişleri Bakanlığı. Hele, tarihi binalann yıkılmadan restorasyonu ilkesinin "yasa gücünde" olduğu anımsanır ve bu yasal kurala sadece mimarlann ve inşaatçılann değil, belediyelerin de "imardan ve denetimdcn sorumlu kurumlar" olarak uymalan gerektıği göz önüne alımrsa, Şerbetçiyan Han 'ın bu projeden ötürü başına bir "yıkım" gelmesi durumunda, BeyoğluBelediye Başkanı mimar Kadir Topbaş'ın da tçişleri Bakanlığı müfettişlerine "savunma" vermesi, yine bu dilekçeden sonra kaçınılmaz görünüyor. Mlmarlığın güvencesl tşte böylesi bir örnek ve öncü girişimden ötürü Galatah dilekçe sahıplcrini kutlarken, projeyi düzenleyen mimara da şunu tavsiye ediyorum: Sakın semt sakinlerine kızmasın ve danlmasın. Onlann kaygılan yersız olsa bile, Şerbetçiyan Han' ın tüm özellikleriyle ve yıkılmadan restorasyonu için gerekli her türlü teknik ve miman önlem alınmış olsa bile, 250 imza "mimarlık etiğimizin" de güvencesi olduğu içın tam tersine teşekkür etsinvekucaklasın... Çünkü, bugüne dek sayısız mimari duyarsızlık, önemli oranda toplumdaki mimarlık dışı ıstem ve beklentilerin "müşteri haklıdır" düşüncesı içinde yine mimarlar üzennde bir baskı ve yönlendirme yaratmasıyla ortaya çıktı ve yaşandı.. . Muhtemeldirki Şerbetçiyan Han'ın altına 2. bodrumu sokmak isteyen, mevcut sarnıcın yok gösteri lcrek oradan da yeni alanlar kazanılmasını hedefleyen, öncelikle mimar değil, apartoteli yapacakkişidir... Şimdi Galata'nın değişik mesleklerden semt sakinleri, bir restorasyonun "mimarca olması" için bir araya gelip harekete geçmişlersc, başta o binanın miman olmak üzere hepimizin onlan omuzlanmıza alıp teşekkür etmemiz gerekmıyor m u ? ^ Hukukblllncl... Galata'daki SerbetçiyanHan'ın "vefah" komşulan, dilekçelerinin istem bölümünü de yine bugüne dek "pek rastlanmayan" biçimde kaleme almışlar. Açıkladıklan kaygılar nedeniyle "binanın mimari önerisinin (projesinin) yeniden incelenmesini" talep eden semt sakinleri, "önlem ahnmadığı takdirde" deyıp sözlerini şöyle noktalıyorlar: "Durumu Içişleri Bakanlığı müfettişlerine arzedeceğimizibeyanederiz.." Belediye r torasyonlailgilibuprojedeki Korumada 'devrimcl' adımlar... Neyse kı 1995 'ten sonra ışte bu "gerılemeyi" de durdurabılmek için "göstermelik restorasyonlara" son verecek önemli adımlar atıldı da tarihi binalann yıkılmadan yaşatılmaları gereği yavaş da olsa yeniden toplumsal bilinçde karşılık bulmaya başladı. O yıl (1995) Prof. Dr. Emre Kongar başkanlığındaki Koruma Yüksek Kurulu, koruma tarihimize "devrim" olarak gececeğine inandığım 378 sayılı ilke kararını üreterek; (ki karar taslağını hazırlayan komisyonda Doğan Kuban, Raci Bademli, Emre Madran'la birlikte bulunmuş olmamdan müthiş gurur duyuyorum) yapılann "yıkılmadan" restore edilmelennın "temel kural" olduğunu belirledi ve yürürlüğe soktu. Aynı ilke karanyla, daha önce yine yıllarca tarihi yapıların "koruma adına yok edilmeleri" anlamına gelen, "3. grup ve 4. grup uygulama" denilen, ve yeni yapılmış hatta kat ilaveleriyle de apartman şeklinde inşa edilmiş binalann cephelerine "tahta çakılarak" sözde eski eser "havası" verilen ilkel davranışlar da durdurulmuş oldu. Yine aynı "devrimci" ilke karanyla, özellikle Boğaziçi gibi koruma amaçlı irnaryasaklannındelinmesiiçınhertürlü"kurnazlığın" devreye girdiğı rantı yüksek bölgelerdeki "hayali restorasyonlar" da önemli oranda artık sona erdi. Uydurmabirtemelkahntısıyla, hatta hiç kalıntı bile olmadan sadece eski özel idare kayıtlanyla bu arsada tanhi bına vardı" denilerek, o binanın sözde "restitüsyon" (yeniden canlandırma) projeleri çizilerek imar ve inşaat ızinlerinin alındığı, böylece gelecek kuşaklanndasahte tarihi bınalarlakandınlmasına neden olacak davranışlar (ne yazık ki Boğaziçi 'nde 100'e yakın bu tür örnek yaratıldıktan sonra) engellcnmeyebaşlandı... Galata Kulesi karşısındaki eski binalan 'yeniden yapacağız' diyerek yıktılar. Şimdi o binalann yerinde 'paralı otopark' var...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle