27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET DERGÎ masını şu"açıklama" ile sürdürüyor; "Burasını Vakıflar verdi. Sağını solunu ben çattım, ettim. Yeni 76 yaşına girdim. Bundan sonrasını yapacak takatim de galmadıgari..." Fethıyeli Ramazan Güngör olarak tarunan Topal Ramazan, 1924yılındaKemer'ebağlı Kadıköy köyünde doğar. önceki yıl Kalan milzik firmasınm "Arşiv Serisi" içinde çıkardığı kasetindeki Urum Ulaş özdemir ile Salih Nazım Peker' in derlediği bilgilere göre asıl soy adı "Yanatma"dır. Küçük yaşlarda bir yandan marangozluk yaparken, öbür yandan anasının satın aldığı bir "curayla" müziğe başlayan Ramazan, 1949 'da askerden döndükten sonra bir inşaatın çatısmı çatarken düşer ve topal kahr. O tarihten bu yana da kendini tümüyle halk müziğine adar, marangozluk ta edindiği hünerini de saz yapıp satarak değerlendirir... Ne var ki Ramazan Usta, ilerleyen nefes darlığı ve yaşın getirdıği zorluklarnedeniyle artık o lirik sesli sazlan bile yapamıyor. Cami avlusundaki tek odalı sığınağında tavandan sarkan gövdeyi göstererek; "bunu da bıtiremedım, kaldı orada" dedikten sonra en büyük özlemini dile getiriyor. "Keşke saztamam olsaydı da size çalsaydım, beraber söyleseydik..." Halk küHürünün öğretmeni Ramazan Güngör ve eşi efsaııevi adamın sazını, türkülerini dinlemek için kapısım çalan hayranı Fırat'la... Sayısız sanatçıya esin kaynağı olan, hatta en ünlülere ders veren, türkü öğreten ve bugün büyükkentlerdeki türkü gecelerinde, hatta "türkü bar"lardaparçalançalınan,kasetleri dinlenirken de "Anadolu'nun zengin kültürü" nedeniyle herkesi onurlandıran, gururlandıran ve dahası onu tanıyanlara ve bilenlere türkü kültüründe adeta "ayncalık" bile kazandıran, üç telli kopuzun büyük ustası Ramazan Güngör, artık bir "sazı bile olmadan" tek gözlü odasında yaşamaya çalışıyor. "öğretmeni iği" ise şöyle sürdürüyor: "Çok eskiden kopuzun teli sincap bağırsağından yapılırmış, perdeleri de at kuyruğundan. Sesi zayıfrnış ama daha güzelmiş. Hani, insansesigibi..." Türkü meraklılannın birçok bağlama sanatçısında hayranhkla gözledikleri "şelpe" ve "parmak vurma" tekniklerinin de hem öncülerinden, hem de ustalanndan olan Ramazan Güngör, Teke yöresine has "zeybekler", "gurbet ve boğaz havalan", "türküler", "zortlatmalar" ve "uzun havalarda" çok sayıda müzisyen ve derlemeciye özgün eserler kazandırdı. Bukayıtlar KültürBakanhğı ar Cami avlusunda bir ozan YAZI VE FOTOĞRAFLAR: OKTAY EKtNCl Y Ramazan Güngör, halk arasmda "Topal Ramazan " olarak tammyor. aklaşık 3x3 metre büyüklüğünde, belki de dahaküçükbir odada, "ev sahipleriyle" birlikte lOkişiyiz. Sandalye olmadığı için hepimiz "yere" oturuyoruz... Odanın bir kenannda hela var; kapısı yok. öbür kenannda üst üste yığılı döşekler ve buzdolabı... Tavanda bir ut asıh, bir de saz gövdesi, ama sapı yok. Duvarlarda eski, soluk, tahta çerçeveli bırkaç siyah beyaz fotoğraf. Yerdeki eski kilımler ve hela tarafındaki köşede tüpgazlı ocak, üzcrindeki rafta birkaç tencere, tabak, bardaklar... Burası,Fethiye'debirgecekondu.(Aslında gecekondu bile değil) Eski Cami'nin avlusunda derme çatma yapılmış tek odalı bir "ev".Ginşkapısınınyanındaküçükbirpenceresi var ve halk müziğimızde "üç telli kopuzun ustası" olarak ün yapan Ramazan Güngör işte burada yaşıyor... Daha doğrusu, yaşamaya çalışıyor... Yöre halkı arasında "Topal Ramazan" olarak adlandınlan ve günümüzün birçok tanınmış sanatçısına"özgün repertuvar" kazandıran efsanevi adam, bizi karısı ve torunuyla birlikte yerde, dizlerinin üstüne çökmüş olarak karşılıyor. Kay aköy 'deki barış ve dostluk köyü hazırlıklaniçinyaptığımıztoplantıdanFethiye'ye dönerken Ramazan Güngör' ü de ziyaret etmeye karar verdığimizde, hepımizi sarmalayan coşku ve sevincin yerini sessiz bir hüzün alıyor.Şaşkınhklabütünlcşensessizliği;"e... hoşgeldiniz bakam" diyerek özgün şivesiyle söze gırmesi bozar gibi oluyorsa da sanki bakışlanmızdaki merakı anlamışçasına konuş Halk müziğimize özellikle Teke yöresinin özgün türkülerini ve ezgilerini kazandıran Fethiyeli saz ustası ve sanatçı Ramazan Güngör, kendisini "kaynak" olarak kullanan türkücülerin büyük paralar kazandıklan bir dönemde sığmdığı cami avlusundaki bir kulübede yoksulluğun ve sahipsizliğin çaresizliğiyle baş başa. Bu "yüzyılın ayıbı" değil mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle