04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 KASIM 2000. SAYI 763 Gtizeller de sersemliklerin farkına varmamak ıçin bugün mazurlar. Heyecan içindelerçünkü: 1.63 efendim. Sersemliğim devam ediyor: Kaç yaşındasınız? Ondokuz. Nerede okudunuz? Ben bu sualimle "hangi mektepte?.." demek istemiştim. Cevabm karşısında büsbütün afalladım. Inci hanımla resmimiz işte bukatmerli sersemliğin enstantanesi. Evvelce Maksim'de okuyordum. Şimdi Tepebaşı'nda okuyorum. Ben Maksim'i Taksim yerine aldım. Başladım Tepebaşı 'nda hangi lise vardır? diye düşünmeye. Neden sonra Zehra Bilir'in kendisine yoldaş olmasından anjadım ki tnci Hanım meşhur okuyuculanmızdanmış. Kendi halime için için gülerek güzellerin ve jüri âzasının arkasından "Ünyon Fransez"in konferans salonuna çıktım. Jüri âzası sandalyelerine kuruldular. Şöylebirbaktım. Hepsi debuseneEczacıyı, Dişçiyi, Mülkiyeyi, Mühendisi, Hukuku bitirmiş mahdumlanna eş seçmeye gelmiş erkek görücülere benziyorlardı. Hele reisleri Peyami... Peyanıi Bey ilk güzellik müsabakası kaçtaoldu? Galiba 1932'de. lyi hatırlamıyorum. Yahut daha evvel, çok daha evvel. Peyami Safa 20 scnedir demek görücülük eder. Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kimbilir kimleri başgözetmiştir? Jürinin hukuku bitirmiş mahdumu bulunmayan biricik âzası lngiliz gabardininden muhteşembir kostüm giymiş, gümüş saçlı, yağız çehreli, ceketi kolunda, fevkalade şık birgömlek sırtında gömleği o kadargüzel ki insan yanlış zehabakapılıyor: Vallahi gömleğin güzelliğini güzellere göstermek için ceketini çıkanp koluna almış bu çapkın, deyiveriyor. DoğanNadi. Azizim Sait, gönül kimi severse güzel odur.(...) Refik Halit tam bu sırada gözluklerini taktı. Müthiş sinirli idi. Sandalyesinin arkasına yığümış, kendi hayranlannın muhaveresinden rahat rahat bınnciyi seçememek korkusuyla sandalyesinden ara sıra fırlıyordu. Peyami çıngırağı çaldı. Şimdi mayolu güzellergeçiyor. Resmi geçit başladı. Güzellerin kimi tatlı tatlı güldü. Kimi sarardı. Kiminin kalbi göbeğinde attı. lnci tzmirli dudağını ısırdı. Aynur Yücel ciddi idi. Sevim Cengiz jüriye hiç bakmadı. Maksude Tamsel' in vücudu gün görmemiş gibi beyazdı. Hümaşah Hiçan futursuzdu. Perihan Üçoluk dantelah mendilini Madam Bonpadur gibi salladı. Sezer Sezin Jüriye pek tatlı tatlı baktı. Bu hanımın mayosu bir parça uzunca idi. NizamettinNazif haksızlık olmasın diye mayosunu bir parça yukan çektirtti. Remziye Ait boyasız ve esrarengizdi. Sonuna kadar da esrarengiz kaldı. Sudan Sezet kınttı. Peyami sual sual üstüne soruyordu: " Dün gece iyi uyudunuz mu? Rüya gördünüzmü? Heyecanlı mısınız? Bütünbusuallerdenöğrendiğimizhakikat güzellerin rüya görmediği hakikati oldu. Yanşmanın sonunda tnci Izmirli bir rey farkla birinci olur.. . ^ (Yedigün ropörtajmt internetten Medyakronik sitesinden aktardık.) BAŞKENT GUNLERİ Dede toprağından seslenişler MÜŞERREF HEKİMOĞLU Yıllarca önce Fahrünnisa Zeid'in bir sergisi vardı Paris'te. Katja GranofFun galerisinde. Portresi de sergilendi, kitaplarda da yer aldı sonra. Resim dünyasına Chagal'ı kazandınyor, güzel sergiler açıyor galerisinde. Fahrünnisa Zeid'e büyük sevgisi, hayranlığı var. Fikret Mualla'yı göklere çıkanyor, Fahrünnisa'nın hakkını vermiyorsunuz, sözleri hâlâ çınlar kulağımda. Sanınm hakkını verenlerden biriyim ben. Köşelerimde çok söz ettim ondan. Uzun söyleşiler yaptım, yakından tanıdım, sevgiyle, coşkuyla izledim onu. Vakit kalırsa kitabını da yazarım belki. Bir dostluk kitabı. Güzel mektuplan, çarpıcı fotoğrafları hayli yer tutuyor çekmecemde. Gökkuşağı türü renkli belgeler. Son sergisini görmedim ama kaç sergisi var belleğimde. Benim yaşamıma da renk katıyor elbet. Her dalda oluşan yozluğa, solukluğa, kimi zaman hayli düzeysiz davranışlara direnme, dahası gülümseme gücü veriyor. Elbet kahkahalara yol açan davranışlar da var. New York'tan Şirin Devrim Trainer telefon etti geçen gün. Kitabı 7. basımda, elbet çok mutlu, hayli uzun konuştuk, ortak anılardan da söz ettik. Annesine büyük hayranlığı var ama eleştiriden de geri kalmıyor. Dünyaya yeteri kadar açılmadığını söylüyor. Kapalı yaşamını eleştiriyor. Soyadını değiştirerek yazmasından da hoşlanmıyor. Haksız değil. Şiar Yalçın'ın sözleri çınlıyor kulağımda. "FahrelNisa" diye yazmamı eleştirerek güzel bir ders verdi bana. Ben de açıkladım. Ressamın mektuplarında, tablolarında el yazısı imzaları da "ElNisa!" önce Irak sefiresi, sonra Ürdün'e yerleşiyor, prensesliği de özümseyerek "ElNisa" oluyor. Oysa Türk kimliğinde Fahrünnisa Şakir. Burada belli bir konuyu da açıkhğa kavuşturmak istiyorum. Hasan Cemal'in Sabah'ta yayımlanan bir yazısı nedeniyle gazetedeki köşemde yer alan sorularımı da yanıtlıyor Şirinaki (Şirin Devrim'in aile ve dost çevresindeki adı bu). Amman'daki güzel evin sahibi değil, kiracısı Fahrünnisa Zeid. ölümünden sonra asıl sahibi taşınıyor, o da sanatsever bir kişi, belli tabloları koruyor duvarlarda. Bence müze niteliğinde bir ev, kültürel ılışkiler bağlamında değerlendirilmesi de düşünülebilirdi ama bu tür bir yaklaşım olmamış anlaşılan... Ürdün'den Balkanlar'a yöneliyorum, resimden şiire, Hasan Mercan'm güzel yapıtı "Balkanlar'da Çağdaş Turk Şıirleri Antolojisi"ne. Başucumda duruyor, rasgele açıyor okuyorum, gurbet türküleri çınlıyor yüreğimde. Dede toprağından seslenişler. Büyükbabamın, büyük halalarımın sesi geliyor derinlerden. Talat Halman Karadeniz uşağı ama Balkan şiirlerinin boyutunu çok güzel yansıtıyor önsözünde. Osmanlı'nın hükmettiği geniş coğrafyadan Anadolu yanmadasına sığınması, yeni bir devlet oluşturması ve günümüze gelen süreçte yalnız Balkanlar'da yaşıyor şiirimiz. Avrupa kültürünün sultasına da girmiyor. Balkan ozanlan övünülecek bir özgüvenle içimize, yüreğimizin derinliklerine, can evindeki sevinç ve üzüntülere yöneliyor. Bu yönelişle ürettikleri gurbet türküleri Balkan Türk şiirini bugünlere taşıyor. Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya'da Türk şiirinin özgün örneklerini içeriyor antoloji. Şiirsel, duygusal gezilere yol açıyor sayfalannda. Şükrü Ramo Ohri'ye götürüyor, Necati Zekeriya Acıya Ağıtlarla kucaklıyor sizi, llhami Emin vefasızlığı anlatıyor, ana sütünü unutanı, özün dahi olsa yüreğinden sil, diyor. Ne tür bir vefasızlığın tepkisi kim bilir. Ne Balkanlar'ın ubal"ını yeterince tattık, ne de dökülen "kan" bağımızın gerektirdiği kadar ilgi gösterdik, diyor Talat Halman. Şiirleri okuyarak bu boşluğu örtmek umuduyla. Şiirden müziğe geçiyor, Ersin Onay'ı kutluyorum. Bilkent Müzik Fakültesi'ndeki dekanlık görevi sona erdi, ama birliktelik sürüyor. öğrencileriyle çalışarak piyano dalını yeşertmenin ötesinde başka uğraşı da var. Durmadan çalışıyor, kimi zaman akşamdan sabaha, sabahtan akşama kadar. Parmaklannın gizemini yeniden yaşar gibi. Çünkü ufukta bir konser var, bir sürpriz. Müzikseverlere bir selam, bir armağan usta çalgıcılardan. ^ 1991 Amman. Fotoğraf: Yahşi Baraz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle