Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ^ 5 milyon insandan Marmara kuşağına yakın olan 3.5 milyonu tehlikede. Ruhsatlı binalar toplam binalann yuzde 35'i. Ama bunlann neredeyse tamaını betonarme karkas yapılar. Hasarlı olanların onanlması imkânsız. 17 Ağustos'tan sonra Bolu'da, Düzce'de onanlan betonarme binalann hepsi 12 Kasım depreminde yılaldı. Oğuz G.: 14 aydır bu işler kanşık bir nale getirildi. Birdenbire ağır hasarlar ortaya, orta hasarlar hafıfe döndü. Son derece riskli bir dunım var. tstanbul, semtlerinin yerine göre 90110 km. uzaktaki bir depremden adam akıllı hasar aldı. TPAO haritasına göre Marmara ortasında 80 km. bir fay parçası var, nereden bakarsanız 7 büyüİdüğü dolaylannda bir dcprem denebilir. Carolin F.: 1766 dcpreminden önce iki önetnli deprem meydana gelmiş. Ancak hasarlı binalar tamir edilmiş mi, edilmemiş mi bunu saptayamadık. Evvelki depremlerden sonra neler yaşandığını bilmeden 1766 depreminin yaptığı hasara bakarak bunun çok büyük bir deprem olduğunu söylemek de doğru değil. Bu konuyu araştırdım, çok uğraştık ama bir şey bulamadık. Ama bulunabilir. Bu nedenle de Le Pichon'un teorisini doğru bulmuyorum. Her zaman sorular sormak lazım. Ama bize kimse soru sormuyor. Halbuki, Kaliforniyalı sismologlar soruyorlar ve tarihi verileri bizimle tartışıyorlar. Çünkü kendi faylannı Kuzey Anadolu Fayına benzetiyorlar. Biz çok uzun bir önsöz yazdık ve bu problemleri anlattık. Ama bizim yazdığımız kitabın önsözünü kimse okumamış galiba. C.Dergi: Ne demiştiniz önsözde? Carolin F. Önsözde bütün şüphelerimizi sıralamıştık, dikkat edilecek noktalan vurgulamıştık. lhtiyatla yaklaşmamız gerektiğinı belirtmiştik. Her şeyın tarihi veri olduğunu, ham bilgi olmadığını vurgulamıştık. 1509 depremine bakarsak, Fatih döneminde çok hızlı bir şehirleşme görülüyor. Bir sürü camiler yapılmış ve bu binalar depremde hasar görmüş. Demek hızlı şehirleşme nedeniyle fazla sağlam yapılmamış. Bir de Bizans binalan var, 1766 depremine kadar ayakta kalan. Belki de 1509 o kadar büyük bir deprem değil. C. Dergi: Neden 40 kişi biraraya gelip beyin fırtınası yapmıyorlar? Oğuz G. Yapanlar var fakat bizi çağırmadılar. Konuya vakıf bilim adamalannın yüzde ellisini davet etmıyorlar, hoşlandıklannıçağmyorlar, hoşlanmadıklannı çağırmıyorlar. 17 Ağustos depremi aslında toplumun birçok bir kesimini iyice salladı. Bunun etkileri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Beklentim Türkiye'nin, her türlü kurumunun kendilerinı sıkı bir eleştiri süzgecinden geçirip birlikte çahşmayı öğrenmesi... Oktay. E.: Bugüne baktığımızda bütün yasal önlemler deprem olan yerler için geliyor. Türkiye'de deprem beklenen yerlere ise herhangi bir önlem getirilmiyor. Lafı uzatmanın gereği yok, binalann çoğu yıkılıp ycniden yapılacak. Bunun için paraya ve otoriteye ihtiyaç var. Riskli binalarda insan yaşatmamaİc gerekıyor. Şunu söylüyoruz: Deprem yönetmenliği yeni değişti. Istanbul'da bir çok bina ikinci derece depreme göre yapılmış. Ancak son bir kaç yılda yapılan binalar birinci derecede depreme göre yapıldı. Bunlarda da zemin tetkiki düzgün mü belli değil. Devleti zorlamak gerekiyor. tstanbul yeniden inşa edilmeli. Dünyayı ayağa kaldırmak lazım. Deprem için yurtdışından gelen kaynaklar doğru harcandı tnı? Biz ne kadar ayırdık? O hiç araştınlmadı. Deprem harcamalan Sayıştay denetiminin dışına çıkanldı. Bu paralann nereye gittiği tamamen denetimden cıktı. Askeri harcamalarda Türkiye 13. sırada. Demek ki para var, niyet yok... ^ CUMHURİYET DERGt Sık stk atıfta bulunulan Clinton genelgesi, bilinenin aksine federal binalann baz istasyonlan için kullamlmasını öneriyor. Clinton'dan hayır yok Türkiye'de, evlerin ve okullann üstüne baz istasyonu kurulmasına karşı oluşmuş ciddi bir kamuoyu var. Kuralsız bir biçimde her yere oturtulan baz istasyonlarından, çoğu insan huzursuz. Bu konudaki dayanaklardan biri de "Clinton genelgesi" diye adlandınlan bir ABD önlem paketi. Genelgeyi araştırdık, ne yazık ki fos çıktı. OYA DURU / WASHINGTON Y aklaşık 100 milyon kişinin cep telefonu kullandığı Amerika'da baz istasyonlanyla ilgıli tartışmalarne düzeyde? Amerika'da her geçen gün daha fazla kişinin cep telefonu sahibi olduğu ve cep telefonu iletişiminde kesinti istemediği gerçeği göz önüne alındığında, Powerwatch adını taşıyan, Britanya kaynaklı grabun internet sitesinde verdiği bilgilerkarşısındaşaşırmamakel dedeğil.(l) Bu sitede Amerika Başkanı Bill Clinton * ın 1995 yılında bir genelge yayımlayarak kapsama alanının artmasını sağlayan baz istasyonu antenlerinin okul ve evlerden uzak tutulması gerektiği yazılı. Türkiye'de baz istasyonlanna karşı tavır ortaya koyan pek çok dokümanda referans olarak gösterildiği için, önceliklebubilginingerçek olmadığını belirtmekte fay da var. Clinton' ın 10 Ağustos 1995 'te y ay ımladığı genelgedekiifadeşu: Baz istasyonlanna karşı çıkanlar kuralsız, rasgele yeriestirilmesine öfkeleniyorlar. "Federal hükümet binalan kanunlann izin verdiği ölçüde mobil telefon antenlerinin yerleştirilmesi için kullanılabilmclidir. Bu iş federal, eyalet ve bölgesel kurallara uygun, ulusal güvenlik kaygılan, halk sağlığı ve güvenliği, çevresel ve estetik kaygılarla bağdaşmalı, tarihi bina ve anıtlar, doğal ve kültürcl kaynaklar korunarak gerçekleştirilmelidir...." Powerwatch, Clinton genelgesini internet sitesine bambaşka şekilde yansıtırken California Kamu Hizmetleri Komısyonu'nun tavsiye karannı doğru aktanyor (California Public Utilities Commission). Komisyon, 1995 yılında yaptığı bir basın açıklamasıyla cep telefonu şirketlcrinden halkın kaygılannı dikkate alarak antenlerini okul ve hastanelerden uzak tutmalannı ıstemişti. Bu karar halageçerli. Kapsama alanını, ya yüksek kulelerin ya da binalann üzerine yerleştirilen antenlerle arttırmak isteyen Amerikan cep telefonu şirketleri, bu aşamada en büyük tepkiyi istasyonun kurulacağı mahalle sakinlerinden alıyor. Yerel gruplar kolay örgütlenme kabiliyetleri sayesinde istedikleri projeleri destekleyip beğenmedikleri projeleri ise engelleyebiliyor. Ancak 1996 yılında çıkan telekomünikasyon yasası, halkın antenlere kökten karşı çıkmasını önleyerek olayı cep telefonu şirketlerinin lehine çevirmiş durumda. Vermont eyaleti sakinleri bu yasaya karşı açtıklan davayı, Yüksek Mahkeme'nin ay başmda verdiği kararla kaybetti. Amerika'da halkın baz istasyonlanna